
Yerine getirilmeyen emir
Uluslararası Ceza Mahkemeleri eski sözcüsü Fransız gazeteci Florance Hartment yeni belgeler ışığında Srebrenitsa soykırımı üzerine yazdığı kitapta (Srebrenitsa: Reelpolitik du Sang-Realpolitigin Kanı) Batı’nın bu katliamı önleyebilecekken önlemediğini belge ve olaylarla ortaya koymuştur. Zamanın Hollanda Savunma Bakanı yeni yayınladığı kitapta Joris Voorhoeve üç ülke (ABD, İngiltere, Fransa) bizden habersiz anlaşarak müdahale etmeme kararı almışlar diyerek soykırımla ilgili bir başka bilinmeyeni açıklamıştır. BM özel temsilcisi Japon diplomat Yasushi Akashi, yaptığı açıklamada Slobodan Miloseviç’in kendisine Fransa Devlet Başkanı Chirac ile pazarlık yaptığını ve Fransız esirler karşılığında Srebrenitsa’yı bombalamayacaklarını söylediğini belirtmiştir. Hollandalı, Barış Gücü komutanı General Karremans yaptığı açıklamada Fransız General Bernard Janvier’ye birçok kez saldırı emri verdiğini ama Fransız general bu emirleri yerine getirmediğini belirtmiştir. ABD’nin Yugoslavya özel temsilcisi ve meşhur diplomatı Richard Holbrooke yaptığı bir söyleşide barışın sağlanması için “Srebrenitsa’yı feda etme emri aldığını” söylemiştir.
Gali yaraya tuz biber ekti
2005 yılında yayınladığı hatıralarında (Hayatım) ABD Başkanı Bill Clinton, olayların başladığında Fransa Devlet Başkanı olan F. Mitterrand’ın kendisine Bosna-Hersek’i kastederek “Hıristiyan bir Avrupa’nın ortasında Müslüman bir ülke kabul edilemez” dediğini belirtmiştir. Zamanın BM Genel Sekreteri Mısırlı Kıpti Butros Gali, (kendilerini Romalının kalıntıları olarak gören ve sadece Mısır’da yaşayan Hıristiyanlığın bir kolu) yaraya tuz-biber ekmiştir, soykırımdan sonra “Bu yaşananlar birkaç gün içinde unutulacaktır” demiştir. Bu olay uluslararası hukuk, politik ve diplomatik kurallara uygun şekilde soykırım olduğu kabul edilmiştir. Ancak her ne hikmetse gerek zamanın Sırp sorumluları (Birkaç yönetici ve asker hariç) gerekse BM adına orada görev yapan ve soykırıma göz yuman dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, özellikle de çoğunluğu oluşturan Batılı sorumlular için bir uluslararası dava açılmamış ve bu sorumlular hak ettikleri cezayı almamışlardır. Türkiye’nin, Kıbrıs’tan sonra en fazla destek verdiği ve bütün gücünü kullandığı olay Bosna Hersek olmuştur. Türklerin özel sempati duyduğu Boşnaklara elinden geldiğince askeri, politik, diplomatik ve insani yardımda bulunmuştur. Ancak acı olayların cereyanına da maalesef engel olamamıştır.
Haydar ÇAKMAK, 16 Temmuz 2015
hycakmak@gmail.com