ŞU BİZİM TÜRK LİRASININ MAKÛS TALİHİ… Dr.Noyan UMRUK

Genel & Güncel Konular

ŞU BİZİM TÜRK LİRASININ MAKÛS TALİHİ… Dr.Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Çrş Eki 14, 2020 18:01

ŞU BİZİM TÜRK LİRASININ MAKÛS TALİHİ…
Dr.Noyan UMRUK

ABD'nin para birimi dolar, Türk lirasına karşı Cumhuriyetin ilanından günümüze yaklaşık 6 milyon kat değer kazandı.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler büyümek için yabancı para girişine ihtiyaç duyuyor. Bunun yanı sıra, gerek şirketler gerekse küçük yatırımcı elindeki tasarrufunu korumak adına döviz alış eğilimi gösteriyorlar. Haliyle döviz, döviz kuru, dolar kuru,dolar grafik gibi kavramlar yüz yıldır gündelik yaşamımızda önem kazanıyor.

İşte sizlere yaşamımızı derinden etkileyen doların tarihi seyir defteri…

Türkiye'de cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılında doların yıllık değeri 1.67 lira olarak belirlenirken, 1924'te 1.93'e çıktıktan sonra 1925'te tekrar 1.87 liraya geriledi. Dolar fiyatı yıllar itibarıyla 1929 İktisadi Bunalımının etkisi ile 1930 yılına kadar artış eğilimi göstererek 2.13 lira seviyesine ulaşırken, sonrasında TL'nin değerlenmesiyle düşüş eğilimi içine girerek 1938'de 1,26 lira seviyesine indi. İkinci Dünya Savaşı sırasında dolar kurunun yıllık değeri 1.28-1.38 lira arasında değişti.

ABD’de başlayıp sonrasında bütün dünyayı kasıp kavuran 1929 Büyük Buhranı ile birlikte o dönem için rekor seviye olan 2,13 kuruş seviyesine yükselen dolar, enflasyon olmaması ve ekonomik durgunluk nedeniyle 1935 yılına gelindiğinde 1,25 kuruşa kadar düşmüş, 1945'e kadar bu seviyeyi korumuş ve 1,31 kuruşta sabitlenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti İkinci Dünya Savaşının dışında kalmış olsa da, savaşın neden olduğu ekonomik olumsuzluklar sonrasında yükselme eğilimine giren dolar paritesi İsmet İnönü tarafından %100’ün de üzerinde artırılıp 2.80 liraya yükseltildiğinde takvimler 1946 yılını gösteriyordu.

Yaşanan bu ilk büyük devalüasyon İnönü hükümetine pahalıya mal oldu ve 1950 yılında yapılan seçimlerde Demokrat parti iktidara geldi. 1958 yılına kadar sabit kalan dolar bu kez, 4 Ağustos 1958 tarihinde yaşanan ikinci büyük devalüsyonla %321’lik devalüasyonla 9 liraya çıkarıldı.

Doların fiyatı yeni anayasa getirdiği demokratikleşme, kurumlaşma uyarınca kurulan DPT ile planlı ekonomiye geçişle birlikte 60’lı yıllarda 1961 yılında 9.04, 1964 yılında 9.08 Türk Lirası gibi görece istikrarlı bir seyir izledi.

1970 yılına gelindiğinde Süleyman Demirel’in başında olduğu Adalet partisi iktidarı döneminde planlama anlayışının evşeme sürecinde Türk Lirası %65 oranında devalüe edilerek dolar 9 liradan 14,85 liraya yükseltilmiştir.

Ve yine Süleyman Demirel’in iktidarda olduğu 1980 yılında ise, 24 Ocak ekonomik istkrar kararları kapsamında yapılan devalüasyonla dolar kuru 70 liraya yükseltildi.

1980 yılında o zamana kadar uygulanan ”Sabit Kur Sistemi”nden, dalgalı kur sistemine geçildi.

1980 Darbesinden 3 yıl sonra kurduğu Anavatan Partisi ile tek başına iktidara gelen Turgut Özal yönetiminde Türkiye hızla serbest piyasa ekonomisine geçiş yapmış ve “dövize enflasyon oranında artış” politikası benimsendi. Türkiye’nin %80’lik enflasyona alıştığı ve günlük kur düzenlemeleriyle geçirdiği yılların ardından, 1989 yılına gelindiğinde1980 yılından itibaren 1 dolar 2300 lirayı geçmiştir.

1994 yılında iktidarda olan DYP-SHP (Çiller-Karayalçın) Hükümeti’nin o güne kadar görülmemiş büyüklükte yaşanan iktisadi kriz ve çözüm için alınan “5 Nisan kararları” sonrasında 1 ABD dolarının Türk lirası karşılığı 40 bin liraya ulaştı.

•1995 genel seçimleri itibarıyla koalisyonlar dönemi başladı. Ömrü çok uzun olamayan hükümetler birbiri ardına değişirken,1999 yılına gelindiğinde dolar kuru yeni bir rekor kırarak 314 bin 230 liraya yükseldi.

• 1999 Seçimlerinde kurulan DSP-MHP-ANAP hükümetinin iktidarda olduğu 3 yılın sonunda, bankacılık sisteminde yaşanan sıkıntılar ve devlet yönetiminde ortaya çıkan uyuşmazlıklar meşhur 2001 krizine neden oldu. Yaşanan kriz sonrası Dolar kuru 1,642,000 liraya kadar yükseldi.

Yaşanan ciddi kriz dönemin hükümetini IMF ile temasa geçmek zorunda bıraktı. Ekonominin başına geçirilen Kemal Derviş başta TCMB, BBDK olmak üzere ekonomik kararlar olan kurumların görece özerkleşmesini sağlayarak, ekonominin ve özellikle bankacılık sistemini IMF ve uluslararası finans çevreleriyle uyum içerisinde yeniden yapılandırdı. Böylece duvara çarpmış olan otobüs, yeniden küresel otobana girmiş oldu.

Yaşanan büyük ekonomik kriz sonrası 1 Kasım 2002 seçimlerinde yeni kurulmuş olan AK Parti Hükümeti, kendilerine ağır krizin faturası kesilen sabık iktidar koalisyonu (DSP-ANAP-MHP) tamamen meclis dışında kalınca sadece %32-33oyla tek başına iktidar oldu. AK Parti Hükümetinin iktidarda bulunduğu ilk yıllarda Derviş’in kurduğu model Babacan tarafından uluslarararası çevrelerle de uyum içinde aynen uygulandı.

Akabinde dolardan altı sıfır atılınca adeta cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki değerine dönen TL., bir süre, 2018 yılına kadar görece istikrar kazanarak 1,5 Lira ve 5 Lira aralığında hareket etti.

ABD ile yaşanan rahip Brunson gerilimi sonrasında 7 liraya tırmanan, fakat rahibin salıverilerek ülkesine geri gönderilmesinden bir miktar geri çekilen dolar 2018 yılından itibaren girilen ekonomik kriz, hızla artan ithalat, yavaşlayan ihracat, dolarla yapılan köprü, yol, tünel, hava alanları vb. ihaleler, savurganlıklardan vazgeçmeme ve korona günlerinin ekonomi üzerindeki ciddi ve olumsuz etkileri nedenleriyle hızla 8 liraya, diğer bir deyişle altı sıfır atılmamış olsaydı 8.000.000 liraya doğru her geçen gün tarihi rekorlarını egale ederek tırmanışını sürdürmekte…

Gündelik yaşam açısından döviz kurları-enflasyon etkileşimi:

Kurda ve enflasyondaki azalma veya artış da aynı şekilde diğer değişkeni geçişli şekilde etkiliyor. Fakat bu geçişkenliğin her zaman tek yönlü olduğunu söylemek mümkün değil. Yapılan nedensellik testlerinde kurdan enflasyona geçiş kadar, enflasyonun da kurdaki artışı tetiklediği çalışmalar mevcut. Örneğin; 1994 krizinde dolar %169 oranında artarken, enflasyon oranı da %130 seviyelerindeydi.

İthalata bağımlı bir ülkede döviz kurundaki artış, üretim maliyeti ve tüketim malı fiyatlarında artışa neden olduğu gibi, özellikle kronik enflasyon problemi olan ülkelerde fiyat düzeylerindeki istikrarsızlık nedeniyle yerel para birimine olan güvenin azalması da dövize olan talebi artırarak kur artışına neden olabiliyor.

Yapılan çalışmaların gösterdiği önemli bulgulardan biri de kurdan enflasyona geçişin zamana yayıldığı üretici ve tüketici fiyatlarında farklı etkiler ürettiği üzerine. Döviz kurlarındaki değişim, ilk olarak üretici fiyat endeksine yansıyor ve endeksler arası geçişkenlik 11 ayı bulabiliyor. TÜFE ve ÜFE endeksleri arasındaki %10’u aşan farkı bu bulgu ışığında okumak ve ciddi önlemler alınmazsa enflasyonun maalesef hiper enflasyona dönüşmesi, gündelik yaşamımızı alt üst etmesi büyük olasılık…

Sonuç:

Varlık Fonu ile elde kalan son ulusal varlıkları teminat göstererek borçlanma, uzun vadeli kiralama ve satışların yaraya pansuman bile olamayacağı aşikar olduğundan bu gidişatın süratle durdurulması için;

Kısa vadede; vakit geçirmeksizin dövize özellikle dolara olan aşırı talebi frenlemek için mevduat faiz oranlarının kısa sürede olsa “gerçek” enflasyon oranına yaklaştırılmasından başka çare maalesef kalmamıştır.

Ayrıca özellikle lüks ithalat, dolarla yapılan köprü, yol, tünel, hava alanları vb. ihalelerin garanti verilmiş ödemelerinin yeniden masaya yatırılması ile tüm savurganlıklardan süratle vazgeçerek, korona günlerinin ekonomi üzerindeki ciddi ve olumsuz etkilerinin giderici ve inşaat sektörü yerine reel üretimi özendirici yaklaşımlar gerekmektedir.

Uzun vadede ise;

*En önemlisi, özellikle tutarlı ve ciddi bir rota çizmek için, Devlet Devlet Planlama Teşkilatı (D.P.T. ) yeniden yapılandırılmalıdır.

Ülkenin;

*Coğrafi, fiziki ve beşeri anlamda kaynak ve imkan envanterine sahip,

*Bölgesel ve ulusal düzeyde sürdürülebilir bir kalkınma sürecini eşgüdümleyerek,

*Küresel gerçekleri de göz ardı etmeden en azından optimal ölçek ekonomileri çerçevesinde,

*Selektif-özenle seçilmiş sektörlerde uluslararası düzeyde rekabet yapabilecek innovasyon-teknolojik gelişmeyi içeren marka ürünler üretilebilmesini planlayabilen,

*Özel kesim için özendirici ve yol gösterici, kamu kesimi için emredici,

Ciddi, savuranlığa ve lüks yatırımlara izin vermeyerek reel üretimi özendiren, canlandıran,

*Enerji, savunma sanayi, ulaşım, iletişim, madencilik, tarım vb. temel ve ülke için hayati sektörlerde ülke çıkarlarını kamucu bir yaklaşımla hassasiyetle gözetecek bir planlama örgütüne şiddetle ihtiyacı vardır.
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1039
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x