
Dr. Noyan UMRUK
II. Meşrutiyet döneminde iki kez Maarif Nazırı olan Emrullah Efendi, eğitim tarihimizin önemli şahsiyetlerinden. O’nun “İlmin, devlet himayesinde elit bir kadro yetiştirilerek yukarıdan aşağıya geliştirilebileceğini” ileri süren “Tûbâ Ağacı Nazariyesi” yıllarca siyaset ve eğitim hayatımızın önemli tartışma konularından birisini oluşturmuş.
Ne var ki; Emrullah Efendi asıl şöhretini, şaka olarak söylediği “Şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” sözcüklerine borçlu.
Şaka olarak söylenmiş bu sözler, ne yazık ki zamane iktidarınca toplumsal yaşamın her alanında dehşetli ciddiye alınmış durumda…
Örneğin ekonomide…
Üretimsiz, Ar-Ge’siz, özgün teknolojisiz sanayi,
İthalatsız olamayan ihracat,
Sınırsız cari açık,
Eşitsiz bölüşüm,
“Kör tuttuğunu halleder” misali kayıtsız maliye,
İhalesiz kaynak kullanımı,
Eş, dost, yandaş, akraba-i taallukatı abat eden özelleştirmeler,
Ciddi sağlık sorunları ile karşılaşıldığında parasızsan nah sağlık,
İşsiz gençlik,
Sendikasız emekçi,
İş güvenliğinden yoksun çalışma yaşamı,
Tarım’ sız topraklar,
Ve de samansız inekler…
Ya siyaset ve kamu yönetimi…
Milletsiz devlet,
Katılımsız demokrasi,
Fütursuz ve denetimsiz iktidar,
ABD ’siz, cemaatsiz, tarikatsız yani bir türlü bağımsız olamayan bir siyasi yapı,
Muhalefetsiz siyaset,
Takipsiz kalan bel altı hayâsızlıklar, siyasi tasfiye operasyonları
Dirayetsiz, inisiyatifsiz kamu yönetimi
Sayıştay ’sız, denetimsiz mali yönetim,
Sınırsız örtülü ödenek,
Ve de topraksız vatan…
Adalete ve Bağımsız! Yargıya gelince,
Hukuksuz, adaletsiz yasalar,
Meşruiyetsiz bağımlı siyasi mahkemeler,
İnsafsız tutukluluklar, vicdansız tutukluluk süreleri,
Hayâsızca çakma CD’lere dayandırılan yargılamalar,
Beceriksiz “Sehven” telefon operasyonları,
Bilirkişisiz yargı süreçleri,
Dinlenmeyen, kaale alınmayan müthiş, fakat yararsız savunmalar,
Osman’ımlar hariç tanıksız ya da tanığı dinlenmeyen sanıklar,
İzleyicisiz duruşmalar,
Ve de sonuç: Die Welt’in manşeti “ Göstermelik davalar, vicdansız hesaplaşmalar.” Kısaca yargısız infaz…
Ulusal güvenlik ve diplomasi için uzun söze ne hacet…
Mehmetçiklerimizin başına çuval geçirilmesine tepkisiz bir iktidar,
Amiralsiz donanma,
Sahipsiz denizlerimiz ve denizaltı zenginliklerimiz,
Pilotsuz jetler,
Çiçeği burnunda teğmeninden orgeneraline korumasız askerler,
Terörist komutanlar, teröristsiz bölücü terör,
Başına Osmanlı tuğlası düşmüş basiretsiz bir nazır,
Diplomatsız diplomasi,
Müttefiksiz, sınırları kevgire dönmüş bir Türkiye…
Ne idüğü belirsiz binlerce terörist sığınmacı ve kaçakçılar,
Ve de sonuç: Çaresiz ve onursuz uluslar ilişkiler ve ulusal güvenlik politikaları…
Perişan edilen milli eğitim…
Kararsız, içeriksiz, “millî ’siz”, yazboz tahtasına dönüştürülmüş, “ben yaptım olducu”, her yeni gelen bakanın bir öncekini topa tuttuğu, paramparça bir eğitim sistemi,
“İşçisin sen işçi kal!” düsturu ile eşitsiz ve canına okunmuş parasız eğitim,
Bilimsiz, çocuklarımızda disleksi (öğrenme özürü) yaratan ders kitapları,
Matematiksiz ilköğretim,
Klasiksiz liseler,
Din dersleri hariç öğretmensiz seçmeli dersler,
Sayısız, kalitesiz ve sessiz üniversiteler,
Sporsuz gençlik, kitle halinde dopingli milli sporcular,
Gelelim muhteşem medyamıza ve gündelik yaşamımıza…
İlkesiz, gazetecisiz medya,
Birbirinin kopyası, tek merkezden yönetilen “Habersiz” kanallar,
Ülkenin bölünmesinin ne kadar iyi bir şey olduğunu her akşam beyinlere kazımaya çalışan uğursuz açık oturumlar,
Her derde deva, “her bi şeyi bilen” sevimsiz bazı nöbetçi yorumcular,
Akılsız akil adamcıklar,
Teksas usulü gelişen, plansız, meydansız, parksız, yeşilsiz, AVM ve sefertası gibi gökdelenlerle tıkış tıkış doluşturulmuş, beton yığınına dönüşmüş ya da eciş bücüş yapılaşmış siluetsiz çirkin kentler,
İnsansız meydancıklar,
İnsafsızlaştırılan kolluk güçleri,
Fütursuz palalı, sopalı paramiliter saldırganlar, failsiz cinayetler,
Kıllı, kılsız “her şey içinde” taşımalı mitingler,
Güvensiz iletişim, yatak odalarına kadar dinlenen telefonlar,
Sanatsız toplum,
Sayısız çocuk,
Tezahüratsız maçlar,
Rakısız balık…
Ohhh… Suyundan da koyun… Böyle bir ülke ne rahat idare edilir değil mi? Nargile serbest nasıl olsa, yakın nargilenizi, sürdürün sefanızı, idare-i maslahatınızı… Size bir şey söyleyeyim mi? Size benden bir kıyak… Sonbaharda mektepleri de açtırmayın…
AYDINLIK G, 18.08.2013