“Süreç”: Ne menem bir şey? / Sadi SOMUNCUOĞLU

“Süreç”: Ne menem bir şey? / Sadi SOMUNCUOĞLU

İletigönderen Balasagun » Cmt Kas 15, 2014 10:05

“Süreç”: Ne menem bir şey?

Resim
Şu “çözüm süreci”, ne menem şey ki bir türlü paylaşılamıyor. Erdoğan-Davutoğlu ikilisi bir ucundan, teröristbaşı-Kandil-HDP diğer ucundan çekiştirip duruyor. Aslında bilinmeyen bir yanı yok, her şey aşikâr, ortada. İyi de; sadece iktidar ile bölücü terör örgütü değil, yerli-yabancı bütün yandaşları, ne oluyor diyenler, hasılı herkes bu muammanın içinde, bir türlü çıkılamıyor. Bu iki kelimenin sırrı nedir ki bir türlü vazgeçilemiyor.

Efendim, mesele bu kadar karışık değil de, karıştırılıyor. Böylece ortalığı toz-dumana verip, uyuyanları uyandırmadan işin içinden çıkılacağı düşünülüyor. Bir defa daha yazalım; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1984’te etnik-ayrımcı bölücü terör saldırısına uğramıştır. Mesele buradan başlıyor. Amacı ise başından beri kendileri açıkça söylüyor; Türkiye topraklarının bir bölümünde etnik temele dayalı devlet kurmaktır. Ağustos 1984’te, Eruh ve Şemdinli karakollarına saldırıp, vatandaşlarımızı katlettiklerinde, iddia buydu. Etnik bölücü terör örgütü PKK’nın başı, 1997’de yenildiğini görünce, “Türkiye’yi doğrudan bölemeyeceğimizi anladık, bunun üzerine ‘Demokratik Cumhuriyet Projesini’ devreye soktuk” dedi. Bu proje nedir denirse hemen açıklayalım; Oslo ve İmralı mutabakatlarıyla varılan “çözüm” dür. Bu, Irak modeline benzer, “çok ortaklı-milliyetli” devlet şeklidir. Kısaca; Türk Milletinin kurucusu ve sahibi olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ortak yapılmalarıdır. Egemenliğin bölüşülmesidir. 1997’de doğrudan olmayınca, içeride devlete ortak olmak suretiyle bölmek dediğimiz budur. Yani, Devletin sahibi bir iken iki olursa ikiye, üç olursa üçe bölünmüş olmaz mı?

Bu konuda kafa karıştırmak isteyen malum çevreler, uyuyanlara “iyi uykular” iksiri içirmek için, “İmralı, bağımsızlık, özerklik gibi görüşlerden vazgeçti, barıştan ve demokrasiden yana” gibi propagandaları yükseltince, teröristbaşı 23.3.2014’te ne demiş bakalım: “Öcalan, bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten vazgeçti dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim.” Esasen böyle bir açıklama yapılmasa bile, “İmralı Mutabakatıyla” bu hususlar, adeta takvime bağlanarak uygulamaya konulduğu için, “Demokratik Cumhuriyet Projesinin” gereği yapılmaktaydı.

Neticede PKK/KCK, Oslo ve İmralı mutabakatına göre yeniden örgütlenmeye başladı. Mart 2012’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) kuruldu. Nisan 2014’te BDP milletvekilleri HDP’ye geçti. BDP, Temmuz 2014’te adını Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olarak değiştirdi. Bu düzenlemelerin sebebi şudur: HDP, TBMM’de, (Halkların Meclisi kuruluncaya kadar) illegal olarak “Kürt halkı!” adına görev yapacağı için milletvekilleri bu partiye geçmiştir. DBP ise, Suriye’nin kuzeyinde olduğu gibi “Özerk Kantonlar” ın kuruluşuyla uğraşacağı için, milletvekiline ihtiyacı olmayacaktır.

“Çözüm Süreci” bu şekilde yürüyor. Biz buna ülkemizin bölüşülmesi de diyebiliriz. Bu hususlarda anlaşma olduğuna göre, taraflar arasında “çekişme, atışma, ağır suçlama” niçin sürüp gidiyor? PKK/KCK, terör eylemlerini neden sürdürüyor? Açıklayalım:

1) İktidarın siyasetine göre bu işler “hazmettire hazmettire” yürütülmeli, uyuyanlar uyandırılmamalı, aksi halde sandık bizi alaşağı eder, her şeyi kaybederiz, mahvoluruz anlayışında. PKK/KCK ise, “Oyalanmaya tahammülümüz yok. Anlaştığımıza göre neticeye bir an önce gitmeliyiz” stratejisini uyguluyor.

2) PKK/KCK, bu anlayış ve mutabakatlardaki “Çatışmazlık” maddesi gereğince; dağdaki teröristler şehirlere inmiş, her tarafı yakıp yıkmakta, hunharca cinayetler işlemekte, bölgeyi Devletin unsurlarından arındırmaya çalışmaktadır. Böylece, egemen güç olmayı hedeflemektedir. Buna karşılık iktidarın siyaseti, kanun ve kamu düzenini tanımayan terörist eylemlere, yeterince müdahale edemeyen, sadece konuşarak, “bu Vandalizme sessiz kalamayız” demekle yetinmektedir.

3) Son gerekçe ise; Türkiye çok ortaklı bir dönüşüme giderken, inisiyatif kimin elinde olacaktır? Tarafların kafalarındaki temel sorulardan biri budur. Buna göre de, “çözüm sürecinin” yönetiminde, farklı siyasetlerin ortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır.

Bizim açık bilgileri değerlendirmemiz bu şekilde olmaktadır. Türk Milletinin gözleri önünde cereyan eden haince olaylar, sabırları taşırmaktadır. Aynı durumun, Anayasaya göre “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünden” sorumlu olan kurumlar için de geçerli olduğunu söylemeliyiz. Taşan sabırların ilk tezahürünü, önümüzdeki seçimlerde göreceğimizi düşünmekteyiz.

Sadi SOMUNCUOĞLU, 15 Kasım 2014
sadisomuncuoglu@yahoo.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: “Süreç”: Ne menem bir şey? / Sadi SOMUNCUOĞLU

İletigönderen blackekinoks » Cmt Kas 15, 2014 15:30

hangi tezahür den bahsediyorsunuz bu milleti tekmeyle bile uyandırmaya çalışsan uyanmaz bizler sadece yapılan anketlerle kendimizi avutup duralım akp bu seçimde"de yine tek başına iktidar olacaktır.Sizler sadece kendi bulunduğunuz bölgeye bakıyorsunuz bunun bide doğusu var iç anadolusu var güney doğusu var + ve en önemlisi seçim vaadlerini daha açıklamadılar bekleyip görecez ve yine iddaa ediyorum ki akp bu muhalefet karşısında ezici bir güçle gelecektir gelmemesi içinde hiçbir engel yoktur chp ve mhp liderlerinin babalarının çiftliği gibi koltuk sevdalarını yenemedikleri sürece bunlar akp hizmet etmektedirler hileli kurultay sonuçlarıyla kimseyi kandıramazlar bir an önce bu iki parti liderinin istifa etmesi gerekmektedir yerlerini çalışıp partisini başarıya ulaştıracak bir lider bulması gerekmektedir...
Kullanıcı küçük betizi
blackekinoks
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Prş Nis 05, 2012 16:01


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x