Suriye Kürtleri İslâmcı Militanlara ve Türkiye’ye Kuşku ile Bakıyor!..

Lübnan’da çıkan As Safir gazetesinden 4 Aralık 2012 tarihli yazı:

Suriye’de muhaliflerle Kürtler arsındaki anlaşmazlıklar, bütün gayretlere rağmen, karşılıklı ırkçılık suçlamalarına varacak şekilde büyüyor. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içinde Kürtler konusundaki fikir ayrılıkları daha da büyük. Bir kısım ÖSO mensupları Kürtleri Suriye’de halk hareketinin ana unsurlarından biri olarak görürken diğerleri onları Esad rejimi ile işbirliği yapan ezeli düşman olarak adlandırıyor. ÖSO içinde başka bir grup ise konuya bulaşmamayı tercih ediyor.

Bu son iki görüşün altında Suriye’deki değişimi besleyen gizli elin etkisi, Türkiye yatıyor. Türkiye sınırdaki asker sayısını arttırıyor, bazı Kürtlere göre bu da onların kontrolü altındaki bölgelere İslamcı savaşçıların girmesini kolaylaştırıyor.

Diğer yandan Kürtler defalarca Suriye’de güçlerin dengesini değiştirebileceklerini söyledikleri halde bunu kanıtlayacak bir hareket görünmüyor. Burada hepsinin ortak söylemi: “kendimizi felâkete sürükleyecek değiliz.”


Kürtler Rejimden Yana

Suriye muhalifleri ile Kürtler arasındaki tatsız hava şimdi silahlı gruplara kaydı. Bu silahlı gruplara göre, o veya bu şekilde Suriye’nin kuzeydoğusunu kontrol altında tutan Kürtler Şam rejiminin çıkarlarına hizmet ediyorlar. Halep’ten doğuda Hasaka’ya kadar olan bölgeye girmeye kararlı olan ÖSO, Kürtleri kendi silahlı gruplarını oluşturmakla suçluyor.

ÖSO esas olarak rejim taraftarı PKK’nın bir uzantısı olarak gördüğü Batı Kürdistan Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD) suçluyor. Bu suçlamanın sebebi Güney Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve diğer Kürt partiler gibi bölgenin büyük bir bölümünü PYD’nin kontrol altında tutması. Resulayn ve Halep’e yakın Kürt bölgeleri her an çatışmaya hazır. Kürt Ulusal Konseyi’ne (KNC) bağlı partiler doğu Suriye’de El Cazira bölgesini özgürleştirme iddiasında olan tutucu İslâmcı güçleri engellemek için silahlı kuvvetler oluşturdu. Bu tutucu İslamcı güçler PKK’yı, güçlerini rejim yanında savaşmak için Türkiye sınırına göndermekle ve hatta Suriye içinde de muhalif komiteler kılıfı altında silahlı gruplar oluşturmakla suçluyor. Muhalifler onları her türlü hareketlerin devrime zarar verebileceğini konusunda uyarıyorlar.

Kürtler bu iddiaları kabullenmiyor ve tutumlarında ve davranışlarında ısrarlılar. ÖSO kontrolü altındaki bölgelere rejim bir askeri hareket başlattığında kendilerinin de hedef alınmasını beklemeyecekler.

Muhalifler arasında Kürtlere karşı tutumda farklılar olduğu belirtilmeli. ÖSO lideri Şeyh Samir ve yardımcısı Malik Kurdi Kürtlerle aralarında bir anlaşmazlık olmadığını söylerken El-Dzhabrat Nusra ve diğer ifrata kaçan gruplar Kürt bölgelerine militanlarını göndererek Kürt halkını huzursuz edecek durumlar yaratıyorlar.


Kürtler: Biz İntihar Edecek Değiliz

Silahlı muhaliflerin bu suçlamaları sonucu Kürtler, ÖSO ve Türkiye’den gelecek bir harekete karşı politik ve askeri güçlerini hazırladılar. Halep’teki Kürt eylemciler bölgelerinde PKK olmadığına inanıyorlar. Başka eylemciler Öcalan’ın metotlarını kullanabileceklerini kabul etmekle beraber Abdullah Öcalan’ın militanlarının orada olmadığını söylüyorlar. Özellikle, Suriye’de belli başlı muhalif gruplardan biri olan Ulusal Koordinasyon Komitesi (KCC) altındaki partilerden biri olan PYD mensubu eylemciler PKK bayrağı kullanmıyorlar.

Aksine, pek çok Kürt eylemci geniş askerî hareketleri başlatmasından ve müfrit militanların kendi bölgelerine sızmalarına yardımcı olmasından dolayı Türkiye’yi “yılanın başı” olarak adlandırıyorlar. Onlara göre, Kürtlerle İslamcılar arasındaki çatışma Türkiye’den yönlendirildi yahut da Türk halkının iyiliği için yapıyorlar bunu İslamcılar. Kürtlerin görüşü, İslamcılar Suriye’nin kuzeyindeki muhaliflere parasal ve askerî destek veren ve siyasi olarak arkalarında olan Türkiye’yi memnun etme gayretindeler.

Diğer yandan bütün Kürtler, ayrılma ve bir Kürt Devleti kurulması sözünün abartma ve propaganda olduğunda hem fikirler. Öncelik, bir ayrılmaya yönelmeden, Kürt haklarının, dillerinin, kültürünün ve milliyetinin tanınması.

Bazı Kürtler olanları bir çifte standart olarak görüyor ve bundan rahatsız. Kürt bayrağı çekmeleri veya Suriye muhaliflerinin bayrağını önemsememeleri yüzünden Kürtler şiddetle suçlanırken, İslam Hilafeti kurulmasına çağrı yapıp El-Kaide (yanında Suriye muhalif bayrağı olmadan) bayrağı çekilmesi kabul ediliyor.

Resulayn bölgesinden eylemciler Suriye’nin kuzey ve kuzey doğusundaki hareketlerin öncüsü olan Kürtlerin ve Kürt partilerin hiç birinin intihar düşüncesinde olmadığından emin. Ayrılmanın bir konu olmadığını, gerekirse bir iki saat içinde çözülebileceğini söylüyorlar. Irak’taki komşuları ne derse desin, Kürt halkı kendilerini Suriye'nin bir parçası olarak gördükleri süre kimse ayrılma peşinde olacak değil. Bu onların Şam’dan Rif-Dimashq, Halep, Hasaka ve Rakka’nın kuzeyine kadar çeşitli bölgelerinde Suriye toplumunun bir parçası olduklarını gösteriyor.

Kürtlerin bütün bu olumlu konuşmalarına rağmen silahlı muhaliflerle aralarındaki gerginlik devam ediyor. Bu, ulaşılması güç olan bir anlaşmaya varılana kadar yakın gelecekte çok yaygın bir çatışmanın kapısını açıyor.

Kaynak:
http://www.al-monitor.com/pulse/politic ... z2EHGypHTH

Erkan GÜÇİZ, 8 Aralık 2012

---