
Suriye’nin Kürtleri Arasında Oluşan Fikir Uçurumu
Bu makâlenin yazarı Wladimir van Wilgenburg, "Jamestown Foundation " bunyesinde calışan, bir Siyasi Analist’tir ve kendince uzmanlık alanlari: Irak, İran, Suriye ve de ozellikle Kürt siyasetidir.
Suriye'de 2 milyonu aşkın bir Kürt nüfusu var ve bunlar da Suriye'de sürmekte olan yogun ve kanlı carpışmaların sonucu açısından kritik derecede önem taşımaktalar. Çunkü; bu 2 milyonuk nufusa sahip kitle, şu ana kadar ne Suriye’nin mevcut ve meşru hükümetine destek vermekteler, ne de Esad ve ordusunu yok etmeye soyunan (sözde) devrimci (Batı destekli) istilâcılara...
Savaşın seyrini ve sonucunu belirleyecek gibi görünmekte olan bu kitle, şu an için orta çizginin üzerinde duruyorlar ve dengeleri bir diger tarafın lehine bozmuş degiller.
Bu 2 milyonu aşkın Kürt, on yıllar boyunca Suriye hukumetinden kendilerine özgur irade tanınması için çabaladılar ve görünen o ki, şu an sürmekte olan şiddetli çatışmalar sona erdiği gün, oluşacak durumdan en çok faydalanan ya da en ağır zararı gören yine kendileri olacak...
Suriyeli Kürtlerin akibeti, giderek artan bir biçimde, Suriye sınırları dışında faaliyette olan "Partiler"ce belirleneceğe benziyor. Bu değerleri belirleyecek olan unsurlardan bir tanesi, Turkiye sınırları dahilinde merkezlenmis bulunan PKK'dır. (Yani Kürdistan İşçi Partisi)
Karşısındaki diğer etken grup ise Irak menşeli KDP ya da Kürdistan Demokrat Partisi'dir.
Şu an için (Irak kökenli) KDP ve kendisine bağlı bulunan alt-partileri, Beşhir Assad’ın yönetimini alt etmek amacıyla, ülkenin içine sızıp taaruza geçen - Batı destekli - istilacılar ile müzakerelere başlamaya hevesli göruünmekteler. Karsılarında ise, Türkiye sınırları içerisinde konuçlandırılmış olan PKK bulunmakta. Bunlar, su an için mevcut Turkiye hükuümetince beslenip, desteklenmekte olan (Batı sermayeli) anti-Assad grubuna arka cıkmaktan çekiniyor gibi görünüyorlar. Fakat; bu dengeler, her an yön degiştirebilir.
PKK'cılar, Suriye merkezli " Demokratik Birlik Partisi " ve onun talimatları doğrultusunda hareket eden silahlı kollarının - yani PKK milislerinin- bileşiminden oluşmaktadır. Buna mukabil, karşılarında dikilen (Irak kökenli) KDP ise, dört ayrı Parti'nin birleşmesinden ortaya cıkan "Demokratik Siyasi Birlik”in yanında yer almaktadır. PKK taraftarı olan grup, kendilerinin Suriye savaşında taraf tutmadıklarını, hem Assad ve mesru (Suriye) ordusuna, hem de Beshir Assad’a karsı top yekün mücadele eden Batı destekli ve kendi adlandırmalarıyla "Asi ve Hür Suriye Ordusu'na karşı olduklarını bildirmektedirler.
Suriye menşeli "Demokratik Siyasi Birlik", diğer gruptan daha az etkin olmakla birlikte, (Assad'ın) Suriye ordusuna karşı savaşan "Asiler" ile anlaşmaya ve onlarla iş birliği yapmaya -henüz - meyilli görünmüyorlar; fakat boyle bir eğilime girişmeden evvel, kendi ön şartlarını dayatıp kabulünü sağlamak çabasındalar. O şart ise; FSA 'nın yani Assad hukumeti’ni devirmeye çalışmakta olan "Hür Suriye Ordusu"nun, kendilerine, - mevcut Suriye sınırları içerisinde - Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgelerinde otorite tanınması yönündedir.
Diğer cephede, PKK'nın şu an için desteklemekte oldugu "Demokratik Birlik", Kuzey Irak - yani Halep ve Hassakah’da- hakimiyetlerini, ancak zor kullanarak muhafaza edebildikleri görünüyor.. Bu duruma mukabil, Suriye merkezli olan ve ancak KDP’nin siyasi ve finansal desteği ile faaliyetlerini sürdürebilen birleşik partiler, silahlı güç ve yaptırım kapasitesinden yoksun durumdalar... Fakat, KDP'nin Batı ile olan ilişkileri daha güçlü olduğu için, su an Türkiye'ye hakim olan Erdoğan hükuümeti ile sağlam bağları var.
Ancak, Şubat 2013’de PKK’nIn asi (silahlI) Askeri şura’sı ve PKK’nın desteklediği siyasi Parti aralarında "uzlaşma" sağlanmış olmasından bu yana, Irak merkezli "Demokratik Siyasi Birlik" ve Turkiye sınırları içerisinde konuşlandırılmış olan karşıt "Demokrak Birlik Parti" grubu aralarındaki ilişkiler, oldukça gergin bir durumda; bunun sebebi ise iki grup arasındaki iç hesaplaşmalar ve uzlaşmazlıkların ana nedeni: PKK’ya karsı savaşan diğer silahlı kanatın Türk Ordusu'nun desteği ile hareket etmekle olduguna dair suçlamalar... Bu durum, sağlanmakta olan ‘ateşkes’in, PKK ve Türk Hükümeti’nin kendi aralarında gerçekleştirmekte oldukları (sozde gizli) bariş göruşmeleri’nden kaynaklandıgına dair söylentilerin ortada dolasıyor olması... İlÂveten, bu “anlaşma” , Assad’a karsı savaşmakta olan "asi" birlikler ile Irak destekli Kürtlerin yakınlaşmalarına neden olmakta.
Kasım - Subat ayları arasında, Türkiye’nin destekledigi Milisler, Asiler‘e karsi savaştıkları dönemde, Suriye’nin Kürtleri, genel olarak (Assad’ın Suriye ordusuna karsı) savaşmakta olan (sözde) “Bagımsız Suriye Ordusu (FSA)” ve diğer İslamcI gruplara karşı cephe almaktaydılar. Fakat; bu carpışmalar sona erdiği vakit önce Erfin şehrinde ve akabinde Hasakah bölgesinde yeni gerginlikler ve çarpışmalar boy göstermeye başladı.
Suriye’nin Kürtleri, kendi aralarında zıtlaşmalarına rağmen, yine de bir bütün olarak, Arap’ların gelip Kürt ağırlıklı bölgeler üzerinde hakimiyet kurmalarına karsi çıkmaktalar. İlâveten, Assad’ı devirmeye kalkışan Mualif’lerden, Suriye hudutları içerisinde, daha bağımsız ve merkezi bir idare’nin hakim olmayacagı Kürt bölgelerinin belirlenmesinin garantisinin verilmesinde ısrarlılar.
Suriye karşıtı birliklerin yanıtı ise, bu konunun ancak Assad hukumetinin devrilmesinin akabininde ele alınıp tartışılabileceği yönünde... Fakat Kürt grupları, - doğal olarak - bu haklarının Assad rejiminin devrilmesinden önce garanti altına alınması doğrultusunda ve bu yonde ısrarlarına devam etmekteler. Geçen yıl Batı, her iki tarafı uzlaşma masasına oturtmaya zorlamıstı; fakat bu doğrultuda bir sonuç elde edememişti.
Suriye Kürtlerinin gelecek ve akibetleri büyük oranda, Suriye ve Assad karsıtı mualiflerin kendilerine sunacakları ödünler ve anlaşmalara baglı gorünmekte, bu da Sayın Assad ve mevcut hükümetini devirebilip deviremeyeceklerine bağlıdır, tabii...
Şayet Assad’ın rejimi devrilemez ise; mevcut savaş bu şekilde devam ederse, o zaman Kürtler kendi bulundukları bölgeler üzerinde kendi hakimiyetlerini ele alıp kurmaya çabalayacaklar; bu durumda Kürtleri kendi aralarında catışmlarına ya da bu Kürtlerin Kuzey Suriye uzerinde hakimiyet kurmalarına karşi çıkmakta olan “diğer silahlı güçler” ile çarpışmalarına sebep olabilecektir. Ne de olsa Kuzey Irak bölgesi petrol kaynakları açısında herkes için stratejik önem taşımakta...
Öyle gorunüyor ki, (Batı tarafından) Suriye’de kurulmasına uğraşılan "geçici" dönüşüm hükümetinin yeni lideri olan Şam’lI islamci Kürt, Ghassan Hitto’nun; Kürtlerin kendileri için Kuzey Suriye’de daha fazla otorite istemlerine boyun eğmeme olasılığı oldukça güçlü görünüyor. Bu durumda, Suriye'nin Kürtleri açısında gelecek henüz pek de iç açıcı görünmemekte... Fakat; geçen hafta ortaya atılan ve ne kadar suni de olsa, Turkiye ve PKK arasında bir siyasi uzlaşma olasılığını gerçeklestirilip, Türkiye’nin Güney Doğusunda kalıcı bir ateşkesin sağlanabilmesine sebep olunabilirse, karşıt Kürt gruplarının kendi aralarındaki ilişkilerinin düzelip guçlenmeleri açısından faydalı olacaktır.
Çeviri: Cem ÖZBUDUN
Güncel Meydan