"Suriyeliler vatanlarına dönsün" dediğinizde ne ırkçılığınız kalıyor ne faşistliğiniz! - Gülcan Havva Eraslan

Genel & Güncel Konular

"Suriyeliler vatanlarına dönsün" dediğinizde ne ırkçılığınız kalıyor ne faşistliğiniz! - Gülcan Havva Eraslan

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Ara 19, 2020 20:34

Milletin sırtından doyan doyana...
Kavramlar, doğru bilgi ve doğru iletişim için vazgeçilmez tanımlamalardır. Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini içine alan ve onları bir ortak ad altında toplayan kelimeleri, imgelerle somutlaştırır. İletişimde bir uzlaşı sağlar. Hayatı kolaylaştırır. Sözcükler de bu bağlamda kavramları belirler, kavramları belirlerken toplumları da şekillendirmeye başlar.

Dünyanın neresinde olursa olsun "barış" kavramı insanların zihninde aynı düşünceleri çağrıştırır. Bunu millî, yerli, adalet, demokrasi, sağlık, eğitim, iklim gibi birçok kavram ile örneklendirebiliriz. Normalde bu kelimeleri duyduğumuzda da hepimizde aynı sonucun somut olarak zihnimizde canlanması gerekir. Kavramları duyduğumuzda asıl anlamından ziyade farklı veya dolaylı ya da imalı anlamlar zihnimizde öncelikle canlanıyorsa, orada oturup düşünmenin vakti gelmiş demektir.

Türkiye’de de uzun zamandır kavramlarda bir birlik yok. Genel kabul görmüş kavramlar da son derece sistemli bir şekilde terörize ediliyor yani bilerek ve isteyerek üzerinde oynanıyor.

Sosyal dokuda inanç, kimlik, cinsiyet vb. gruplarda hem kendi aralarında hem de gruplar arasındaki uyum üzerindeki mühendislik çalışması, kaos ve şiddet doğuruyor.. Bu da kavramların çarpıtılması üzerinden yaşanıyor. Son on yılda hukuktan, idari yönetime kadar uğraştığımız dev sorunlarımızın kaynağı, kavramlara yapılan darbe olmaya başladı. Toplumu bu kadar fazla huzursuzluğa sevk eden bu toplum mühendisliğinin "Sebebi nedir diye" sorduğumuzda da ideolojik hedef ve yanlış dış siyaset tercihlerinin çıkmaz sokağa benzeyen sonuçları görünüyor.

En iyi tanım benimki (mi?)
"Milliyetçilik" ve "millet" kavramı ve tanımı üzerinde en çok tartıştıklarımızdan biri. Kimine göre iyi, kimine göre kötü. Kim doğru kullanmak ya da çarpıtmak isterse o amaçla kullanılıyor.

Türk milleti yerine; Türkiyeli, Türkiye halkları, Tek millet, millet değil ümmet, Türk vatandaşı değil, Türkiye vatandaşı, Türkiyeli vatandaşı, Türk edebiyatı yerine Türkçe edebiyat, Türkiye edebiyatı gibi ucubeler karşımıza çıkıyor. Bu da yetmez!

Filanca ülkede bir suç işlenmiş ya da kötü bir durum varsa o mutlaka Türk oluyor!
Bir başarı varsa, mutlaka etnik kimliği ön plana çıkartılıyor. Bu arada tüm kimlikler milliyetçilik yapar sorun olmaz ama Türk milliyetçiliği yapılırsa, faşistlikten ırkçılık suçlamasına kadar yaftalarla, kırk katır kırk satır durumu dayatılıyor.

Dünyada en çok "sığınmacı" ve "göçmen" alan ama en az "mülteci" barındıran ülkesi Türkiye. Bütün kavramlar çarpıtılırken bunlara dokunulmasa elbette olmazdı. Yerel ve uluslararası hukukta tanımı yapılmış, hukukî sorumlulukları ve bağlayıcılığı birbirinden çok farklı bu kavramlar özenle alabora edildi. Devletin en tepesinden, kurumlara, STK’sından medyasına kadar bu kavramlar birbirine öyle karıştırıldı ki, oluşan sorun yumağını kim nasıl çözecek bilinemiyor.

Kavramları doğru kullanıp, insan haklarına ve hukuka riayet ederek çözüm bulunmasını istediğinizde ya da "Suriyeli sığınmacılar huzur ve sükûn içinde ülkeleri Suriye’ye dönsün" dediğinizde de kıyamet kopuyor. Sanki kendi vatanları Suriye’ye dönsünler değil de Stalin dönemi Gulaglarına ya da bugün Çin’in Doğu Türkistanlılara uyguladığı soykırım kamplarına gitmeliler demişsiniz gibi yoğun bir saldırı başlıyor.

Ne ırkçılığınız kalıyor ne mülteci(!) düşmanlığınız. Oysa Türkiye’de hepi topu 28 kişi, evet 28 mülteci var. (Şartlı mültecilik de Suriyeli sığınmacıları kapsamıyor.)

Sığınmacı ile mültecinin BM’nin belirlediği hakları, konumu, durumu aynı değil. Yapılan bu kavram darbesiyle Suriyeli sığınmacılar, bırakın Türkiye’yi dünyada hiçbir mültecinin sahip olmadığı haklara sahipler. Bu da Türkiye’nin ekonomisini alt üst etmeyi çoktan geçti. Sosyal dokumuzun hukuktan sağlığa, eğitimden istihdama kadar en hassas noktalarını da darmadağın etmeye başladı.

Fatih Altaylı tam da bu hisle, Türk halkının hislerine tercüman olan şu cümleleri sarf etti: “Biz misafir gibiyiz, yakında bizi atacaklar! Özgürler, hiçbir konuda yükümlülükleri yok! Yasaklar onları bağlamıyor, bizi bağlıyor! Sağlık hizmetleri onlara bedava Türk halkına değil. Sokaklar onlara serbest, Türk halkına değil. Ellerini kollarını sallayarak (ülkeye) girip çıkabiliyorlar, kimse onlara bir şey sormuyor. Açıkçası biz Türkiye’yi Suriye’ye kaybettik. Türkiye’yi 4milyon askerle savaşsız esir almış gibi görünüyorlar.”

Peki, ne olacak?
Tüm bu konular, kavramların doğru hâliyle enine boyuna konuşulmalı. Konuşmaktan öte temel insan hakları ve onuruna halel getirmeyecek en adil çözüm insanların kendi vatanlarında yaşamasıdır.

Dolayısıyla milyonlarca Suriyelinin kendi vatanlarına huzur ve sükûn içinde dönüşleri sağlanmalı. Hem Suriyeli sığınmacıların Türk Milleti üzerindeki yükü kaldırılmalı hem de sığınmacılar üzerinden birtakım STK ve kurumlar aracılığıyla Türk milletinin istismar edilmesine artık bir son verilmeli.

Vatanseverlik, millîlik ve hümanistlik; her önüne geleni vatan haini, terörist, ırkçı ve faşist ilan etmekle olmuyor. Hele hele bedeli kanla ödenen Türkiye’yi, yolgeçen hanına çevirip, vatandaşlığını satılığa çıkarmakla hiç olunmuyor.

Türkiye’de kavramlara yapılan darbenin ekmeğini bölücü terör örgütü ve destekçileri arzu ettiği gibi yiyemedi. Ama her türlü nimetinden bugün Suriyeli sığınmacılar sonuna kadar faydalanıyor. Atalar boşa dememiş; komşuda pişer bize de düşer diye. Bizde pişti, bizde yeniyor... Kendi adıma afiyet olmasın! Şifası bulunmayan derdimizi de Âşık Mahsunî’nin dizleriyle yazayım;

Milletin sırtından doyan doyana,
Gönül bu oyuna nasıl dayana,
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Gafil gezme şaşkın bir gün işgal edileceksin bu sefer fiilen.“İhaneti göremeyen boynunu celladın satırına gönüllü uzatır.“

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Ara 19, 2020 21:02

Gafil gezme şaşkın bir gün işgal edileceksin bu sefer fiilen.
ve Aynı Hatayı Doğu sınırlarında da yapmaktalar..
Dün,"Türkiye-Suriye sınırında mayınlar neden temizlendi" diye sorabilecek kadar Aklı Başında bir toplum olabilseydik,
bugün Suriyeli sığınmacılar da olmazdı.
Suriye sınırındaki mayınları temizle Suriyeli mülteciler (ve daha kimbilir kimler) rahatça sınırı geçip ülkeye girsin, İran sınırındaki mayınları temizle şimdi de Afgan mülteciler (ve daha kimbilir kimler) rahatça sınırı geçip ülkeye girsin.
Resim
Dün TR-Suriye sınırını;
org.tarım için mayından temizlettiren de
bugün güvenlik için betonla ördürten aynı irade: BOP

Önce Suriye sınırındaki mayınları temizle milyonlarca Suriyeli mültecinin(?!) kolayca göç etmesine imkan ver,sonra doğu sınırındaki mayınları temizlemeye başla şimdi de 'İran'dan dev göç gelebilir' diye dikkat çek.

Kuzuyu çobanla yiyen kim, sonra da sürü sahibiyle yas tutan kim?
Resim
Bugün doğu sınırı mayınlardan arındırılırken,
dün organik tarım için Suriye sınırındaki mayınlardan temizlenen sınır ve bugün Türkiye'yi mülteci çöplüğüne çevirdiler. her şey sen yaşarken oldu, oluyor,olacak;şehrin insanı.
Resim
Bu olayları o günde kimse görmedi. görmemezlikten geldiniz. gerçekten bu ülkenin insanları tarihten 3 kuruşluk ders çıkarmıyorlar. kendi büyüttükleri adamlar darbe yaptı hala utanmadan yeni hatalar peşindeler. suriye'de mayınlar temizlenirken pis bir şeyler olacağı belliydi. ülkemiz savaş alanına döndü. şimdi duvar örüyorlar ama 6 milyon suriyelimiz var. şimdi yine aynı hatayı niye yapıyorsunuz ermenistan'daki pkk kampı ve ermenistanın ağrı dağı hayali biraraya gelince problem büyük demektir.
işgali de iç savaşı da hak ediyoruz. belamızı arıyoruz.
Resim
suriye'de olay yokken 2010 yılında suriye sınırındaki mayınlar temizlenmişti, hatta mayın temizlik ihalesini de israilli bir şirket "kazanmıştı". daha sonra ne mi oldu? mayınlar temizlendi, ayrıca israil sözleşme gereği arındırılmış araziyi 49 yıllığına kiraladı.
Resim
sonra o mayından arındırılmış bölge nasıl kullanıldı biliyor musunuz? tampon olarak kullanıldı. uyuşturucu geldi, silah geldi, silah kaçakçısı geldi, suriyeli geldi, ışid geldi, pkk geldi. ne kadar pislik varsa hepsi o sınırdan gelip geçti, elini kolunu sallayarak geçti hem de.
yarın ermenilerin ruslarla bir olup, azerbaycan'a ve türkiye'ye saldırmayacağının garantisi var mı?
Ermenistan, İran, Azerbaycan sınırındaki mayınlar temizleniyor

“İhaneti göremeyen boynunu celladın satırına gönüllü uzatır.“
2009'da Suriye ile Türkiye sınırındaki 700 bin kadar mayının temizlenmesini isteyen Kafa bugün neyi planladığını anladınız mı? Ülke Mülteci Çöplüğüne çevirdiler.

Aynı Tuzak Ağrı Dağı eteklerindeki İran-Ermenistan sınırında bulunan Iğdır mayın hattında Temizlenmesi Sunucu Doğu Anadolu'daki göçmen trafiği gün geçtikte artmakta. Afganistan ve Pakistan'dan yola çıkan Mülteciler Türkiye'ye İran sınırından yasa dışı yollarla elini kolunu sallaya sallaya giriyor. Şaşırtıcı şekilde sınır hattını kevgire çevirenler. Önce Ağrı oradan Erzurum üzerinden rotasını İstanbul'a çeviriyor. Türkiye tarafından sınırların bu kadar kolay aşılabilmesi ciddi güvenlik endişeleri ortaya çıkarıyor.
Ülke mülteci kampına dönmüş - “Türkiye'nin sınırları kevgire dönmüş durumda” girenin çıkanın belli olmadığı bir durum, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan bir ülke görünümü.

Iğdır Doğu Sınırında AB Destekli Mayın Temizliği
https://www.dailymotion.com/video/x5ha5 ... GfLyrgJrdU
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: "Suriyeliler vatanlarına dönsün" dediğinizde ne ırkçılığınız kalıyor ne faşistliğiniz! - Gülcan Havva Eraslan

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Pzr Ara 20, 2020 13:32

Her cümlesi ve kelimesi NESNEL, SOMUT, MUHTEŞEM ve MÜKEMMEL bu yazıları ve görselleri için çok değerli ve gerçek vatansever insanlar sayın Gülcan Havva ERASLAN'a, sayın Ömer TURAN'a ve sevgili İlteriş KAĞAN'a en içten tebrikler, kalpten sevgiler, derin saygılar, özel selamlar, en iyi dilekler ve yeni başarılar. Söz konusu 7 milyon mevcut ve 3 milyon müstakbel yabancı kaçkını Türkiye'nin başına karabela etmiş ve bunlara toplam 80 milyar dolar nakit para ve bir bu kadar da kamu malı ve hizmeti yedirmiş ve yedirmekte olan tüm eski ve yeni BOP'culara ve bunlara bağlı açık ve gizli KOL'culara ise sonsuz nefret ve ebedi lanet. Bu en derin ihanetin ve büyük melanetin ulusal ve toplumsal hesabının sorulacağı ve sorgulanacağı o kutsal gün ve saat er veya geç ama mutlaka gelecektir.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02

BU BİR İŞGALDİR...

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Ara 20, 2020 18:22

En az yarısı Suriyeli olmak üzere Türkiye'de 20 milyonun üzerinde İranlı, Iraklı, Afganistanlı, Pakistanlı ve Suriyeli var...

AB ve AB'nin beslediği yerli işbirlikçi STK'lar bu etnik unsurların entegrasyonu ve vatandaş olması için çalışmalar yapıyorlar...
20 milyonun üzerinde etnik unsura vatandaşlık verilmesi, Türkiye'nin demografik yapısını bozacağı gibi, yakın gelecekte Türk Devlet yapısını oluşturan tüm kurumların kadrolarının tamamının Türk kimliği ardına saklanmış Türk olmayanlar tarafından işgal tehlikesini ortaya çıkarır...

Bugün özellikle TBMM ve Eğitim kadroları başta olmak üzere birçok kurumda bu sıkıntılı ve sancılı süreci yoğun yaşarken, yarın 20 milyonun üzerinde etnik unsurun entegrasyonu ve vatandaşlık verilmesi ile kendi yurdumuzda işgalci konumuna düşeceğimiz kaçınılmaz bir gerçektir...

Sığınmacı adı altında 20 milyonun üzerindeki işgalcinin yarın başımıza açacağı belalar ayna gibi karşımızda dururken, bugün sessiz kalıp işgalin karşısında durmamak, BOP projesi hükümetinin sığınmacı (işgalci) politikasına (ihanetine) ortak olmak demektir...
BOP projesi oluşumu hükümeti sığınmacılar (işgalciler) konusunda ki ihanet politikalarının değişmeyeceğide ayna gibi karşımızda durmaktadır...
Bu yüzden Milletin Mülteci konusunda seslerini Daha çok yükseltmesi gerek..!

Van İl Jandarma Komutanlığı. 37’sı Pakistan, 33’u Afganistan ve ikisi Irak uyruklu toplam 72 kaçak göçmen yakalandı.
Resim
Türkiye'yi bir mülteci çöplüğüne çevirdiler. “Türkiye'nin sınırları kevgire dönmüş durumda” girenin çıkanın belli olmadığı bir durum, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan bir ülke görünümü. Böyle kötü yönetilir bir ülke arpalık oldu.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: "Suriyeliler vatanlarına dönsün" dediğinizde ne ırkçılığınız kalıyor ne faşistliğiniz! - Gülcan Havva Eraslan

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Pzt Ara 21, 2020 16:31

Tamamen HAKLISIN sevgili İlteriş. En uzun bir ömür boyu sağol varol. Dediğin üzere,toplam sayıları 20 milyona ulaşmış bulunan ve yerli ve yabancı BOP'cular tarafından teşvik edilerek ve getirilerek Türkiye'nin her yanına dağıtılmış olan bu yabancı kaçkınlar, birkaç sene sonra tam ve tüm bir bela ve felaket olacaklar ve Türkiye'yi işgale kalkışacaklar hatta yok etmeye çalışacaklardır. İçerinde binlerce hatta yüzbinlerce açık ve gizli yabancı ajan, provokatör, ganster, mafyacı, yobaz, gerici, bölücü, sapık, terörist, hayin, katil, tecavüzcü, separatist ve Covit olanların da bulunması, söz konusu belayı ve felaketi daha da korkunç ve kacınılmaz yapmaktadır. Eski ve yeni SEVR'in ve SEVR hortlaklarının yani BOP'un ve BOP'cuların bu en mel'un ve meş'um planlarını teşhir, tel'in, mahküm ve yok etmek, en ilahi ve insani, vatani ve milli bir görev olmuştur. Bu ulu ve kutsal görevi yapmak ve utkuya ulaşmak için yegane etkin yol ve yöntem ise BOP'un ve BOP'cuların ve bunların açık ve gizli hizmetclerinin bu planlarına karşı olan yediden yetmişe herkesin tek ve en ,geniş bir HAK, VATAN VE HALK CEPHESİ kurarak mücadele etmeleridir. Şahsen SANA ve çok değerli ve sevgili GÜNCEL MEYDAN yönetimine ve çalışanlarına ben Gönül'den özel tebrikler, teşekkürler, sevgiler selamlar, saygılar, en iyi dilekler, yeni başarılar. Ve bu en yaşamsal ve kutsal ulusal ve toplumsal sorunda tüm yurda ve ulusa kesin utkular.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02

ADETA İŞGAL EDİLİYORUZ...

İletigönderen İlteriş Kağan » Sal Ara 22, 2020 0:01

ADETA İŞGAL EDİLİYORUZ...
Yunanistan'a sığınan Suriyelilerin Türkiye'ye dönüşü karşılığında, Türkiye'ye 6 milyar euro ödenecek...
Aynı zamanda Türkiye, Suriyelilerin Yunanistan'a göçünü engelleyecek...
BOP'cular Türk Milletinin başına gelen en büyük felakettir..!

AB: Türkiye'ye 6 milyar euroluk ödeme tamamlandı
https://www.dw.com/tr/ab-t%C3%BCrkiyeye ... a-55973935
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x