Tam Bağımsızlık İdeali Barbarlıktır.

Sivil örümcekler ile ilgili gelişmeler, yazılar ve değerlendirmeler

Tam Bağımsızlık İdeali Barbarlıktır.

İletigönderen AlpereN » Cmt Haz 27, 2009 21:45

Ahlak, özgürlük ve demokrasinin tam bağımsızlıkla hiçbir alakası yoktur.

“Güç/iktidar denen kavramın doğası gereği tam bağımsızlık barbarlıktan başka bir şey üretemez.”

Sol tam bağımsızlıkçı mıdır?

Sol gelenek tarihsel olarak demokrasi ve evrenselciliğin savunulması ve yaygınlaştırılması mücadelesine dayanır. Evrensellik aynı zamanda farklı yerelliklerin bir arada yaşama koşularının yaratılmasını; ademi merkeziyetçiliği içerir.

Soruya sınıf analiziyle baksanız dahi emeğini satan bir insan için, işverenin niteliğinin hiç önemi yoktur; arap, amerikalı, rus, rum, türk..

Tuzla’da dün işsizlik korkusunun candan tatlı olduğu tespiti yapıldı; Avrupa’da milyonu aşkın Türk var ve çokluk işçi neden? Bağımsızlıkçı vatan millet sevenlerin beceriksizliğinden; onlar iktidarlarını seviyorlar gerisi teferruat. Bide utanmadan başka millet işverenine çalışandan döviz… yerli malı türkün malı, ile palazlanmadı mı beşinci sınıf üretimlerle koçu sabancısı ve sonrasında uluslararası ortaklıklarla kendilerini yenilemediler mi?

Ne bağımsızlığı içerde düzmek hizaya getirmek için bağımsızlık.. Sağcı faşisti milli, solcu faşisti ulusalcı aynı anda tam bağımsızlıkçı, ki iktidar olup kendilerinden farklı olanı düzsünler usanmadılar 80 yıldır.

Biz de tam bağımsızlıkçılar bağırıp duruyor ya AB’ye hayır falan; sırf beceriksiz elitlerin iktidarlarını korumak kollamak için. Bunu yaparken de AKP karşıtlığına sığınıyorlar, sistemi iktidarın asıl sahiplerini kolladıklarının farkında değiller; kaç akıllı bu ülkede hala iktidarın hükümet eden parti de olduğunu iddia edebilir.

Tam bağımsızlık tam keyfilik, tam iktidar konsolidasyonu ve sonuç olarak tam barbarlık demektir.

Sol her zaman değişim ve demokratikleşmeden yana olmuştur, muhafaza etmekten yana değil..

Ortalık şu sıralar kendini solcu sanan faşizme hizmet eden büyük medya takipçilerinden geçilmiyor.

Solcu, düzenin ”somut analizinden” hareketle düzenin alternatifleri üzerine kafa yorandır. Bir düzen değişikliği önermesi olan sol düzenin daha demokrat ve evrensel bir dünyaya doğru olmasını savunur. Evrenselcilik ve demokratlık içermeyen herhangi bir öneriye kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın sol demek mümkün değildir.

Gorbaçev dükkanı kapatıp gitti iyi bişey yaptı dediğimde anlamayanlar şu sıralar belki anlıyorlardır izliyorlardır artık; liberal batı’nın sahteliğini, ülke ülke, teker teker dökülmesini ve otoriterleşmesini; uluslararası hukukunun sahteliğini, Birleşmiş Milletlerin tam bağımsız ABD tarafından hiç edilmesini; batı çıplak...

“ABD nerdeyse tam bağımsız. O sebeple insan hakları örgütlerinin, özgürlükçü-demokrat kurumların hatta iç kamuoyunun kuvvetli baskılarına rağmen Guantanamo diye bir utanç adası yerinde duruyor. Daha bir dolu keyfi tasarrufu, kimseye bağımlı olmayacak derecede güçlü olduğu için ABD yönetimi yapabiliyor.

Tam bağımsız bir Türkiye, kurucu temellerinden gelen LAST(Laik yaşam biçimine sahip Sünni Türk) kimliğine dayalı, bu LAST kimliği dışında kalan kimliklerin kendini inkar ettikçe sistem içinde yer bulabildiği, Gayrinizami harp taktiklerinin tüm toplum kesimlerine karşı sürekli zinde tutulduğu, olağanüstülüğün olağan olduğu otoriter rejimine devam eden bir Türkiye demektir...Tam bağımsızlık idealine kuvvetle inanan kimi sosyalist çevreler böyle bir sonucu belki samimiyetle istemiyorlar fakat metazori sonuç bu olur...Deniz’lerin mirası diye nerdeyse tüm sol çevrelerin sahip çıktığı tam bağımsız Türkiye ideali, tam barbar bir Türkiye yaratır...

Bu ülkede sol-kanat insan malzemesinin kendisiyle en çok gurur duyması gereken şey 12 Eylül sonrası konjonktüründe enternasyonal insan hakları kuruluşlarının bu ülkede temsilciliklerini üstlenmeleri, bu özgürlükçü-demokrat kurumların ülkemizdeki örgütlenmesini oluşturma gayretleriydi. Kendini solda tanımlasın ya da tanımlamasın bu ülkenin ahlak ve sağduyu sahibi tüm insanları o sebeple bu sol aydınlarımıza müteşekkir olmak zorundadır. Uluslararası AF, İnsan hakları izleme örgütü, Helsinki Yurttaşlar Derneği gibi ahlak abidesi niteliğindeki kurumları tüm zorluklara rağmen bu ülkeye getirip kurumlaştırmaya çalışan bu sol aydınlarımızdı... Yargısız infazlar, kanundışı tutuklamalar, gözaltında kayıplar, işkence ve kötü muameleler, düşünce mahkumiyetleri gibi Türk devlet zihniyeti için olağan olan şeylerin belgelenmesi, dünyaya duyurulması ve olabildiğince engellenmeye çalışılması ve devletin mağdur ettiği insanlara da yardım edilmesi konusunda gösterdikleri onurlu çabalar asla unutulamaz. Türkiye sol tarihi adına gururla anılması gereken sayfalar esas bunlardır...

Resmi Türk 68'i”nin ulusalcı, militarist, insan varlığını soyut kolektif iktidar hedefleri için harcamaktan çekinmeyen o gayri-insani kolektivist zihniyeti bu ülkenin onur değil utanç sayfalarında yer alabilir ancak...

Bu onur sayfalarını oluşturan aydınlar, UAÖ, İHİÖ, HYD gibi özgürlükçü-demokrat kurumları bu ülkede örgütleyen aydınlar, bu onurlu tutumlarına hiç yakışmayacak şekilde bu tür kurumların raporlarında her sene sistematik bir hak ihlalcisi olarak gözüken, Türkiye’den de berbat durumda olan, sistem muhaliflerine yönelik yargısız infazların, orantısız şiddetin, gözaltında kayıpların, işkence ve kötü muamelenin gırla gittiği Latin Amerika sosyalist rejimlerini bir “Umut Ekseni”ymiş gibi sunabiliyorlar... Sosyalizmin tarihinden ders almamışcasına hala ve hala bu örnekleri matah gösteriyor ve bu rejimlerin yukarıda saydığım türden icraatlarını görmezden gelme yada meşrulaştırma erdemsizliğinde bulunabiliyorlar..

Fidel Castro hala Türk “özgürlükçü” solu için de büyük bir kahraman. Utanç verici bir durum bu... Tarihi boyu kaypak zeminde dolaşmış Türk orta sınıfları da herhalde sıkıcı hayatlarına heyecan aradıkları için bu katil güzellemelerine, romantizasyonlarına büyük zevkle katılıyorlar. Hem “özgürlükçü” sol yayınevleri hem büyük sermayenin bestseller merkezli yayınevlerinde Castro’ya, Chavez’e övgü kitapları yayınlanıyor. Ana akım medya da bu iki isme hep övgü var, romantize ediliyorlar...

Açıkça söylüyorum Türkiye’deki Kemalist sisteme karşı çıkıp, bu ülkedeki rejimi otoriter bulup Chavez ve Castro’nun rejimlerini “umut ekseni” olarak görmek bütünüyle ahlak-dışı bir tutumdur. Chavez sizin için ideal devrimciyse Ergenekon zihniyetine hangi ahlaki gerekçe ile karşı çıkacaksınız? Rejim muhaliflerini susturmak için yöntem olarak kullanılan yargısız infazlar, kanundışı tutuklamalar, gözaltında kayıplar, işkence ve kötü muameleler açısından, Chavez-Castro zihniyetiyle Ergenekon zihniyeti arasında hiçbir fark yoktur... UAÖ ve İHİÖ raporları Türkiye’de olunca doğru da, Küba ve Venezuela da “emperyalizmin yalanları” mı?Türk Ulusalcı-solcuları bu örgütlerin Türkiye’ye dair raporlarına aynı söylemle karşı çıkmıyor mu? ”İnsan hakları ve demokrasi bahane edilerek emperyalizmi meşru kılıyor bu örgütler” demiyorlar mı? Chavez’in de iktidara geldiğinden beri söylemi birebir aynı; ”Ülkem ve rejimim kuşatma altında, bu insan hakları örgütleri raporları neoliberalizmin ve emperyalizmin bahanesi” diyip duruyor hem Castro hem Chavez. Bu iki totaliter liderin zihniyetinin bizim Türk devlet zihniyetinden özsel olarak farkı yok... Hatta daha “bağımsız” oldukları için daha barbar yönetimler bunlar... Bizdekilerin de arzusu öyle bir “tam bağımsızlık” zaten...

Düşünüyorum da acaba Şener Eruygur ve Özden Örnek de laiklik bahanesiyle değil de Chavez’in 92 darbe girişimi nedeninde olduğu gibi “AK Parti’nin neoliberal politikalarına karşı” bir darbe tasarlayıp, iktidara gelince sistematik bir millileştirme-kamulaştırma yapıp, bu kaynakları da yoksullara aktarmayı vaad etselerdi, ”Sosyalist Chavez-Castro’nun “Umut Ekseni”ne Ortadoğu’dan da Ahmedinecad ile biz eklemleneceğiz” deselerdi bu ulusalcılığı bırakın Marksizmle tartışın diyenler, ”Yiyin birbirinizi” diye manşet atanlar ne tavır koyarlardı? Bu soruyu kendinize dürüstçe sorun ve “o durum başka, bu durum başka” gibi sudan bahaneler çıkarmadan, kendinizi kandırmadan cevap verin lütfen. Tüm okurlardan ricam bu yöndedir.”

Kaynak: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=115310

----------------------

Milliyet Blogta sürekli yazılar okurum.Böylesi ile ilk kez karşılaşıyorum.Yazmış olduğu köşe yazısına yazdığım yoruma verdiği cevap ise tamami ile gülünç.Okuyalım ve bence ibret alalım, bu arada bu yazara cevap vermek isteyende üstteki linkten bişeyler yazabilir.
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen Ram » Sal Haz 30, 2009 0:54

Sivil Örümcek bölümüne taşınmıştır.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Bağlantılı Gelişmeler ve Değerlendirmeler | S. Ö.

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x