
Türkiye: Sonun başlangıcı
18 Mayıs 1919 tarihli The New York Times gazetesi, Türkiye: Sonun Başlangıcı başlığı altında Türklere Anadoluda küçük bir bölge bırakılabileceğini yazıyordu.
İzmirin işgali, Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) tarih boyunca Türklere hangi gözle baktığının da bir göstergesi ve dahası tarihi bir belgesi oldu. 18 Mayıs 1919 tarihli The New York Times gazetesi, Türkiye: Sonun Başlangıcı başlığı altında Türklere Anadoluda küçük bir bölge bırakılabileceğini yazıyordu:

Westermannın itirafı
Bu mektubu yayınlayan The New York Times, 4 yıl sonra (Aralık 1922de) yazar W.L.Westermann imzasıyla bir itirafta bulunacaktı:
Batıya karşı duyulan tepkiyi yaratmakta bizim de payımız olduğu bir gerçektir. Siyasi ve ekonomik yayılma (sömürgeleşme) yöntemlerimizin zaman zaman korkunç ve pervasız niteliklere bürünmesi, Batının kötü bir görüntü yaratmasına yardım etmiştir. Batı sömürücülüğünün kötü etkileri yüzünden misyonerlerimizin suçlanmış olması üzücü bir olaydır. Biz misyonerlerimizin, kendi iradeleri dışında meydana gelen bu itibar kaybını, kısa zamanda gidererek yararlı faaliyetlerine yeniden başlamak fırsatına kavuşacaklarına inanıyoruz.
İtalyan ressam Pisani katliama tanık olmuştu
1899da doğan Vittorio Pisani, 1906 yılında geldiği İzmirde 13 yıl kaldı. İzmirin işgali sırasında Yunan ordularının halka yaptığı mezalimi gördü. Annesi Yunan asıllı olmasına rağmen evleri talan edildi. Pisani, Mısırlı Prenses Kadriye Hüseyinin ricası üzerine yaşadıklarını tablolara döktü. 15 Mayıs 1919 günü Patris vapurundan inen Yunan askerlerinin gerçekleştiridği faciayı anlattığı tablosunda olayın gerçekleştiği yer olan Kordona, 88 yıl sonra eserleriyle dönen Vittorio Pisani, İzmirimizin kurtuluşunun 85inci yıl coşkusuna da iştirak etmişti.
*****
Direniş öncesi muhteşem miting
Sultanahmette toplanan ve ellerinde Yaşamak istiyoruz. Müslümanlar ölmez, öldürülemez yazılı pankartlar taşıyan Türk kadınları ve Türk kızları, İzmir işgalini protesto etmişti.

(Kaynak: Atilla Oral / Jotun-Kuva-yı Milliye)
Maşatlıkta (Musevi Mezarlığında) dün toplanan binlerce vatandaş, işgali protesto etti. Yunanistan yerine Amerika, İngiltere, İtalya bizi işgal etsin istekleri ortaya çıkınca gençler, silahlı direniş hazırlığına girdi. Gece geç vakitte toplanan mitingdeki konuşmacılar, Yunan işgaline karşı silâhlı mukavemetten başka çare kalmadığını dile getirdiler. Ancak, çaresizlik öyle bir boyuttaydı ki, Bizi Yunan işgal etmesin de, diğerleri işgal etsin diye bir heyet de, limana giderek İtilaf Devletleri temsilcileri ile görüşmek zorunda kaldı. Limandaki savaş gemileri ise, zaten mitingin yapıldığı Musevi Mezarlığını ışıldaklarla tarayarak, ne olup bittiğini görmeye çalışıyordu. Yerli Rumlar da, mitinge sızmışlar, oradaki konuşmaları Yunan Konsolosluğuna ihbar ediyordu. Reddi İlhak Heyeti Milliyesi, işgale saatler kala (14 Mayıs 1919 gecesi) bütün illere (vilâyetlere), sancak, kaza ve nahiye belediye başkanlıklarına acil telgraflar çekti. İmdat çığlıklarının karıştığı bu yardım telgraflarında, protestolar düzenlenmesi ve vatan ordusuna katılım çağrısı da yapılıyordu:
İzmir ve çevresi Yunana ilhak edilip, egemenliği altına giriyor, işgal başladı. İzmir ve ona bağlı yerler tümüyle ayakta ve heyecanda. İzmir son ve tarihi günlerini yaşıyor. Son imdadımız sizin göstereceğiniz yardıma bağlıdır. Mitingler, telgraflarla her yere başvurunuz ve vatan ordusuna katılmaya hazırlanınız. Olgunluk ve sakinliği son derece koruyarak, kimsenin incinmemesine özen ve dikkat ediniz.
*****
ATATÜRKten anlamlı mesaj
Ülke adım adım işgal ediliyor, Mondros Mütarekesini bahane eden ülkenin valisi ve kolordu komutanı, silahlı direniş başlatmak isteyen gençleri, askeri mahkemeye vermekle tehdit ediyor; ordunun garnizondan dışarı çıkmamasını emrediyorlardı!.. Bu günleri yaşayan, hüznünü içinde hisseden Mustafa Kemal, gerekli dersi çıkarmıştı. 14 yıl sonra, 5 Şubat 1933deki Bursa Nutkunda, gençlere bugün için de çok anlamlı mesajını verecekti.
Bursa Nutku

Polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, Polis henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir diye düşünecek, ama asla yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; Demek adliyeyi de düzeltmek, rejime göre düzenlemek gerek!.. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla itirazlarını yapmakla beraber; bana, başbakana ve Meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını, kayırılmasını istemeyecek. Diyecek ki, Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Müdahale ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!..
