
İşbirlikçi yerli basın ise, tehlike karşısında halkı uyarmıyor, yabancı sermayeye ve hükümetin lütuflarına bel bağlayıp, çanak yalayıcılığı yaparak İngiliz işgali istiyordu. Özü sözü doğru, siyasi Osmanlı gazetesi (!) sloganıyla yayınlanan Alemdar (Bayraktar, Önder!..) adlı gazete, bu hainliğini işgal bayraktarlığı na kadar götürmüştü. İşgalin ana sorumlusu İngiltereyi övmek için binbir yola başvuruyor, İngilizlerin bizi hiçbir zaman çelme takıp sendeletmediğini ileri sürerek şöyle yazıyordu:
İngilizleri istiyoruz..
Türklerin kendi güçleri ile adam olmalarına imkân yoktur. Bu acı ama hakikattir. Yatağımıza serilmeden önce, bir kere daha Türkler ellerini İngiltereye doğru uzatmalıdır. Zaten 3 gündür şehrin her tarafında, Türkiyenin İngiliz mandasına terk edilmesi için imza toplanıyor. İmzalar 40 bine ulaşmıştır. Türkleri ancak İngiliz idaresi koruyup, kurtarabilir.

Hain Ahmet Anzavur, Kurtuluş Savaşı yıllarında inanılmaz kışkırtıcılık yaparak, çok sayıda vatanseverin şehit olmasına yol açmıştı.

Milli Mücadele karşıtı Alemdar gazetesi, 9 Nisan 1920 tarihli nüshasında Ahmet Anzavura övgüler yağdırıyordu.
Atatürk diyor ki:
Yabancı parasıyla satın alınmış derneklerin etkinliklerine ve bu gibi gazetelerin zararlı yayınlarına son verilmelidir. (Özellikle subayların ve memurların bu gibi derneklere üye olmaları kesinlikle yasaklanmalıdır.)
Mustafa Kemal (1919)
Ülkeyi satma sözleşmesi...
TÜRKİYE, 15 yıl İngilterenin sömürgesi olsun!
Padişah Vahidettin ile hain Damat Ferit ikilisi, İngiltereye dehşetengiz bir teklifte bulundu. Halktan gizlenen bu anlaşma metninde korkunç istekler yer aldı.
Padişah Vahidettinin eniştesi olan Başbakan Ferit, istifa etti!.. Paris konferansındaki başarısız temaslarının ardından İstanbula dönen Damat Ferit, güven tazelemek için Vahidettine istifa dilekçesini sunarak, yeni bir hükümet ile yoluna devam etmek istedi.
Bakanlar arasında uyum olmadığını ileri süren Damat Ferit, yine Vahidettin tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Bu arada, kayınbirader-enişte ikilisinin üç ay kadar önce İngiltereye dehşetengiz bir teklifte bulunduğu ortaya çıktı:
Türkiye, 15 yıllığına İngilterenin sömürgesi olsun!..
Halktan saklanan gizli anlaşmanın ilk görüşmesinin 30 Mart 1919da yapıldığı belirlendi. 4 Martta padişahın başbakanlığa getirdiği Damat Ferit, ay sonunda, İstanbulda bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Kaltorpa (Galthorpea) giderek, Vahidettinin hazırladığı anlaşmanın (muahedenin) taslağını sundu.
Halktan gizlenen bu anlaşma metninde şu korkunç istekler yer aldı:
1- (...) İngiltere 15 yıl boyunca, Türkiyenin yabancılara karşı bağımsızlığını korumak ve iç güvenliğini sağlamak için gerekli bulduğu yerleri işgal edecektir. (Bu, artık bu yüzyılda örtülü işgal ile yapılıyor. Paralel yönetim yöntemi ile yapılıyor. AB gibi Birlikler ve IMF gibi uluslararası ekonomi anlaşmaları ile gerçekleştiriliyor. -HC)
2- Ermenistan, diğer büyük devletlerle anlaşacak olan İngilterenin isteğine göre bağımsız bir cumhuriyet olacaktır.
3- Boğazlardaki (Karadeniz ve Çanakkaledekiler de dahil olmak üzere) bütün tahkimat yıkılacak ve buraları İngilizler tarafından işgal edilecektir.
4- İngiltere bir dostluk işareti olarak, padişah tarafından Osmanlı Bakanlarına İngiliz Müsteşarlar (yani onları idare edecek bakan yardımcıları -HC) tâyin edilmesine -lütfen- onay verecektir!. (Yani, lütfen bizi denetleyin mantığı. Ya da, bugün ABnin dayatmaları karşısında söylenen onlar istediği için değil, biz istediğimiz için yapıyoruz mantığı!.. -HC)
5- Her vilâyete atanacak İngiliz Konsolosları 15 yıl boyunca Türk valilere danışman (!) olacaklardır. (Onlar da valileri yönetecekler!.. Günümüzde, devlet kurumlarına yerleşmiş yabancı danışmanlar ne yapıyor acaba? -HC)
6- Parlamento seçimleri ile yerel seçimler İngiliz Konsoloslarının gözetimi altında yapılacaktır. (İstenmeyen sonuç çıkma olasılığı görünürse -KKTCde Annan Referandumu ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde olduğu gibi- seçim sonuçlarına müdahale edebilirsiniz, demek. -HC)
7- İngiltere ister başkentte, ister taşrada mâli denetim birimi kurma hakkına sahip olacaktır. (Düyun-u Umumiye İdaresi, IMF denetçisi gibi çalışabilirsiniz. Ekonomimizin denetimini tümüyle elinize alabilirsiniz, demek. -HC)
8- Anayasa, Doğu milletvekillerinin yetenek ve siyasi kabiliyetlerine göre sadeleştirilecektir. (Yani, Ermenistan gibi Kürdistan kurmanın yolu da Anayasada açılacaktır. -HC)
Türkler Avrupadan atılmalıdır. Amerikalı senatör Lodgeun dediği gibi İstanbul Türklerden tamamen alınmalı, bir veba tohumu olan, harplerin yaratıcısı, komşuları için bir küfür olan Türkler Avrupadan silinmelidir.
Lord Curzon
Türkleri Avrupadan kovmak gerekir. Ancak önce taksim (parçalayıp, paylaşma) konusunda anlaşmalıdır.
Jean Louis Carra
Bugün Türklerin ayakları altında ezilip inleyen Hıristiyanlar, zamanı gelince onları yargılayıp, cezalandıracaktır. Türk Ordusu şeytanın ordusudur.
Martin Luther

Vahidettin, istifaya rağmen yine hükümeti kurma görevini eniştesi hain Damat Ferite veriyordu.

İstanbulu işgal İngiliz askerleri, tüfeklerine süngü takılı halde Galata Rıhtımında yürüyüşte...
Nutukta tarihi cevap:
Korkak insanlar ulusun duraksamasına yol açarlar

Mustafa Kemal, Mecliste okuduğu Nutukta, işbirlikçileri suçlamıştı.
Ulu Önder, çanak yalayıcı işbirlikçi basının alçaltıcı yayınları için bu ifadeleri kullanıyordu
Yetersiz (âciz) ve korkak insanlar, herhangi bir yıkım karşısında Ulusun da duraksamasına ve çekingen bir duruma gelmesine yol açarlar. Güçsüzlük ve duraksamada (beceriksizlik ve tereddütte) öylesine ileri giderler ki, sanki kendi kendilerini alçaltırlar. Derler ki: Biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize adam olamayız. Varlığımızı, bağılsız (kayıtsız) koşulsuz (şartsız) olarak yabancı bir devletin eline bırakalım. Balkan Savaşlarından sonra ulusun, özellikle ordunun başında bulunanlar da, başka biçimde, ama gene bu anlayışla iş görmüşlerdi.
Türkiyeyi, böyle yanlış yollarda dağılma ve yok olma uçurumuna sürükleyenlerin elinden kurtarmak gerekir. Bunun için bulunmuş bir gerçek vardır, ona uyacağız. O gerçek şudur: Türkiyenin düşünen kafalarını büsbütün yeni bir inançla (imanla) donatmak. Bütün ulusa sağlam bir iç gücü (mânevî güç) vermek. Hükümet ve ordunun başında bulunanlara Atatürkün yanıtı buydu!..
İngiliz parası burada Türkiyeyi mahvetmek için harcanır.
Mustafa Kemal (1919)
Damat Ferite suikaste hayır!..

Bu adamın bir adalet divanında ihanetinin sabit olacağına hiç şüphe yoktur diyen Mustafa Kemal, Damat Ferite suikast düzenlenmesine izin vermemişti
Kendisine suikast yapılması için her yol denenen Mustafa Kemal, hain Damat Ferite düzenlenecek suikasta izin vermeyecek kadar da büyüktü.
1919un 17 Eylülünde arkadaşlarına durumu anlatan Mustafa Kemal, şöyle diyordu:
Hakim değiliz
Bir genç arkadaşımız, Sadrazam Ferit Paşanın öldürülme teşebbüsü için benden onay istiyor. Bu adamın bir adalet divanında ihanetinin sabit olacağına hiç şüphe yoktur. Büyük fenalıklarına devam ediyor ve elinden geldiği kadar da devam edecektir.
Fakat biz mahkeme değiliz, hakim de değiliz. Adaleti uygulama yeri ve yetkisinde de değiliz. Ancak adalet isteyebiliriz. Bunu da fert yapar. Kaldı ki bu adam, halen nazariyede bile olsa şeklen meşru durumda sadrazam, çünkü Padişahın güvenine sahip... Faaliyet halinde Meclis-i Mebusan yok ki, güvensizlik beyan etsin ve düşürsün. O halde onunla ancak, şimdilik onu oraya getireni ikna ederek, yarın da bu ülkede böyle sonuçlara meydan vermeyecek yolları kapayarak mücadele edebiliriz.(...)
Ne dersin çocuk?
Bu yolun dışındaki hiçbir tarz, ne vatana ve ne de sahiplerine hayır getirir. Anlaştık değil mi?
Sonra da, düşüncenin sahibi gence dönerek, Sen ne dersin çocuk? Bir şaşkını kahraman veya kurban mı yapmak istiyorsun? Bırakın bu komitacı kafasını... dedi.
Vatanın sînesinde (bağrında) kurtuluş çarelerini birlikte, ölünceye kadar aramaya, temin etmeye çalışacağız.
Mustafa Kemal (24 Aralık 1919)
