“TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ MAHKEME SALONLARINA SIĞMAZ”
Mehmet Ali ÇELEBİ…
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda Kara Pilot Teğmen.
Ergenekon Davası’nın 20 aydır tutuklu sanığı.
Şu an Hasdal Askerî Cezaevi’nde.
Teğmen ÇELEBİ’nin savunması:
“13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet;
ATATÜRK'ten, yarattığı devrimlerden koparılmak istenen koşullarda yaşıyoruz, yaşatılıyoruz. Mustafa Kemâl düşüncesi en tehlikeli biçimde sorgulanıp zehirlenmektedir. İnsanlık tarihinde olağanüstü bir uygarlık devrimi gerçekleştirmiş kişiyi yıkmak isteyenlerin amacına hizmet edilmektedir.
Telefon kayıtlarımda; tarihi yaşayan, yaratan ve yazan Ebedî Önderimizin eseri olan Türkiye Cumhuriyeti Kuruluş Destanı, Nutuk, -daha uygar bir geleceği güvenceye almak için ATA'nın Afetinan’a yazdırdığı- Medeni Bilgiler ve -ülkemizin tapusu Lozan’ı konu edinen ve ülkenin birliğini amaç güden cümleler- suç unsuru görülerek kalın ve büyük harflerle işaretlenmiştir.
Nutuk'u ancak, Mustafa Kemâl’in ışığından ruhları kamaşan yarasalar, Medeni Bilgiler'i ancak medeniyet düşmanı ahlâk tarantulalaları, Lozan'ı ancak garip ihtirasların bulandırdığı karışık beyinler suç unsuru olarak görebilir.
Bunu yapanlar, Türk Milleti'nin kutsallarını, üzerinden destursuz geçilebilecek bir köprü mü sandılar?
Mustafa Kemâl bu gibileri şöyle tarif ediyor:
"AKLI EREN, MEMLEKETİNİ SEVEN, HAKİKATİ GÖREN KİMSELERDEN DÜŞMAN ÇIKMAZ. İÇİMİZDEN BÖYLELERİ ÇIKARSA, ONLAR YA AKLI ERMEYEN CAHİLLER YA MEMLEKETİNİ SEVMEYEN KÖTÜLER YA DA HAKİKATİ GÖRMEYEN KÖRLERDİR!"
Vatanın bütün ümit ve istiklâlini bağladığı gençliğin neyi görmesini istemiyorlar? Orada terör yok. "Ya istiklâl, ya ölüm!" var.
- "TEMEL İLKE TÜRK ULUSUNUN HAYSİYETLİ VE ONURLU BİR ULUS OLARAK YAŞAMASIDIR. BU TEMEL ANCAK TAM BAĞIMSIZLIĞA SAHİP OLMAKLA ELDE EDİLEBİLİR. NE DENLİ ZENGİN VE GÖNENÇLİ OLURSA OLSUN, BAĞIMSIZLIKTARN YOKSUN BİR ULUS, UYGARLIK KARŞISINDA UŞAK OLMAK MEVKİİNDEN YÜKSEK BİR İŞLEME LAYIK OLAMAZ!"
Orada terör yok. Türk Bağımsızlık Savaşı’nın hangi koşullar ve çetin güçlükler içinde kazanıldığı ve eserin gençliğe emaneti var. Gençliği en elverişsiz koşullarda dahi eyleme çağıran -yüreklendirme kamçısı- Gençliğe Hitabe var.
O Gençliğe Hitabe ki onda uygarlık, bağımsızlık ve özgürlük uğruna sonsuza dek sürecek uğraşların ve savaşların şu tükenmez buyruğu var:
- "BUGÜN ULAŞTIĞIMIZ SONUÇ, YÜZYILLARDAN BERİ ÇEKİLEN ULUSAL YIKIMLARIN YARATTIĞI UYANIKLIĞIN VE BU SEVGİLİ YURDUN HER KÖŞESİNİ SULAYAN KANLARIN KARŞLIĞIDIR. BU NETİCEYİ TÜRK GENÇLİĞİNE EMANET EDİYORUM.
EY TÜRK GENÇLİĞİ,
BİRİNCİ VAZİFEN TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEKTİR. MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBÂLİNİN YEGÂNE TEMELİ BUDUR."
Nutuk’ta darbe yok! Kültür devrimi, bağımsızlaşma, çağdaşlaşma, demokratikleşme var.
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Mustafa Kemâl sevgimiz, çizgimiz bize zehir edilmeye çalışılıyor. Çok net ifade ediyorum. Bunları buraya suç unsuru olarak koyanların görevleri beni bununla suçlayıp hapis yatırmaksa, benim görevim hapis yatmaktır.
Onların görevi beni öldürmekse, o zaman benim ki de bu uğurda ölmektir. Hem de gözümü bile kırpmadan.
Bu düşüncede olanlar sürgüne gönderiliyorsa, benim görevim umutsuzluğa kapılmadan yola çıkmaktır.
Nutuk, Medeni bilgiler, Lozan, Hasdal'da serbestse ben orada olacağım. Vicdanımızı yastık yapar yatarız ama yastığımızın altına da Nutuk koyarız.
Mustafa Kemâl’in asil devletinde bunları suç kabul eden herkese sesleniyorum:
Zincire vursanız ellerimi ve ayaklarımı tehdit edebilirsiniz.
Boynunu vurduracağım derseniz boynumu tehdit edersiniz.
Avukatını tutuklarım derseniz savunmamı tehdit edersiniz.
Hapiste çürüyeceksin derseniz tehdit ettiğiniz şu zavallı bedenimdir.
20 ay yattım 120 bin ay yatsam ne olur? Ömrüm zindanda bitse ne olur?
Adam olan yeminine sadık kalır. Ben askerlik yeminime sadık olarak bu dünyadan göçeceğim.
Beni, benliğimi, ruhumu hiçbir şekilde tehdit edemezsiniz. Bunlardan biri için bile korkuya kapılacak olursam işte o zaman tehdit edilen gerçekten ben olurum.
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Vatanını, ulusunu sevmiş olmanın bedelini ödeyen insanların ne ilkiyiz ne de sonuncusu... Ancak unutulmasın ki biz burada olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyüklüğünden bir şey kaybetmez. Vatan sağ oldukça elbet bu mevkilere, makamlara gelip bu görevleri ifa edecek vatan evlatları bulunur. Üç tane alırsınız, her sene Harbiye'den bin tanesi mezun olur.
Türk Silahlı Kuvvetleri mahkeme salonlarına sığmaz!
Ben adı TÜRK olan milletin askeriyim. Biz Türk askerleri karşımızda ölüm, elimiz vicdanımızda, torunlarımızın yarın inceleyeceği tarihe ait mesuliyetler gözümüzün önünde, yolumuzu Mustafa Kemâl’in Türkiye Cumhuriyeti için yaşam nöbeti tutan sözleri ve direktifleri çerçevesinde çiziyoruz. Herkes bilsin ki, bizler burada nöbetteyiz. Mustafa Kemâl ATATÜRK için her koşulda, her zamanda ve mekanda siper olacağız. O yükseklerdedir ama bacakları halen duyarlıdır. Yere değdirmese de bizim gibi şerefli Türk Subaylarının, şerefli Türk aydınlarının başlarına bas basa, omuzlarına basa basa ileri atacak adımlarını, yürüyecek! O bu topraklarda hiç kaybetmedi, yine kazanacak!
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Türk Milleti adına karar veren heyetinizden Nutuk'u suç sayan bu iddianameyi tarihin çöplüğüne atmanızı talep ediyorum.
Mehmet Ali ÇELEBİ
Tutuklu Kr. Plt. Teğmen”
Kaynak:
- İm (Kod): Tümünü seç
http://www.odatv.com/n.php?n=turk-silahli-kuvvetleri-mahkeme-salonlarina-sigmaz-1404101200
Dipçe: Bazı sözcükler düzeltilmiştir.
Teğmen ÇELEBİ'nin içtiği andı içenler, dosta-düşmana bunu yeniden anımsatmalıdır:
Ben içtim ve kanımın son damlasına hapsettim.
Andını bozmayanların karşısında, ne Bolu Beyleri durabilir, ne Vaşington çocukları; ne Bürüksel dükleri, ne Kudüs orduları, ne de bunların gölgesinde beslenen papaz, haham ve molla kuklaları...