TEHLİKE SENSİN "SAYIN" RTE
Sözün, demokratik toplum uyarılarının, yüz binlerin katıldığı mitingin beş paralık değeri yok.
Cumartesi günü Cumhuriyete sahip çıkan yüz binlerin gerçekleştirdiği mitingi, Anıtkabir'e yürüyüşü "İt ürür kervan yürür" diye yorumluyorlar.
Adam kendini "lider" diye tanımlıyor; cumhurbaşkanı olur Çankaya'ya çıkarsa benden sonra tufan demeye gelen bir anlayışla, geride kalanların "lider öldü" deyip başlarının çaresine bakmalarını salık veriyor.
Cumartesi mitingi genelde bir rahatlık yarattı. Fakat yurdun dört bir köşesinden gelen insanlarımız büyük bir gövde gösterisiyle Çankaya konusunda görüşlerini ortaya koyunca, RTE 'nin Batı tipi bir siyasetçi gibi kararlılık göstereceği ve cumhurbaşkanı olmaktan vazgeçeceği sanıldı!
Los Angeles Times dışında Batı'nın sayılı gazeteleri; Washington Post, Le Figaro, New York Times, Le Monde, El Pais, Deutsche Welle ve Tageblatt, RTE'yi cumhurbaşkanı görmek istemeyen Türk halkının sokaklara döküldüğünü yazıyor. İçeride dışarıda genellikle miting olayı "milletin tehlikeyi gördüğü" biçiminde yorumlandı.
***
Nafile! Beyimiz koyduğumuz, bıraktığımız yerde... Cumartesi gecesi AB'nin 50. yıldönümü törenlerine beni niye çağırmadın diye Almanya Başbakanı Merkel 'i azarlamak için yola çıkarken, (meğer o konuda da bilgisizmiş. Merkel o törene katılacakların Almanya'nın dönem başkanı olduğu dönemde değil, 2006 Haziran'ında kararlaştırıldığını söyleyiverdi yüzüne) cumartesi günkü görkemli olayı herhangi bir miting gibi yorumladı ve tabii gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi.
Almanya'daki Türklere mezar edebiyatı yaptı. Ölünce musalla taşında yatarken başbakan veya cumhurbaşkanı denilmeyecekmiş de... er kişi niyetine denilecekmiş de... baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş.
Bizim dinimizde yeri olsa hazret bayağı iyi bir keşiş olur, manastıra kapanır, öbür dünyaya da öyle yollanırdı...
***
Bakmayın böyle duyguları kamçılayan, bir yandan da başbakanlığı, cumhurbaşkanlığını önemsemeyen tavrına, söylemlerine...
Halkın büyük çoğunluğu etme eyleme aman mutlaka cumhurbaşkanı ol diye peşinden koşuyormuş gibi... Ama, ne yapayım ki cumhurbaşkanı olmam için bastırıyorlar diye tevazu kılıklı söylemlerine kulak asmayın.
Her hareketi, her sözü siyasal artistlik. Önceden provası yapılmış sözler, söylemler.
Karısı Emine Hanım'la bile olmak veya olmamak üzerinde konuşma yapmış ki, "görüşünü aldım" diyor. Ne Abdullah Bey biliyormuş kararını ne de başkaları... Kim inanır bu yutturmacalara?..
"Adayım" dışında her sözüyle cumhurbaşkanı olacağını duyurmamış gibi, aylardır günlerdir kamuoyunu güya ne yapacağı kesinleşmemiş bir adam edasıyla kandırdığını sanıyor. Yok anketlermiş, yok istişarelermiş, yok MKYK kararıymış, dalgalandırıp duruyor piyasayı.
Hakaret etti diye Baykal 'la konuşmazmış ama, partisinden ayrılıp parti kuran yüzünü görmek istemediği için Meclis'te kürsüye çıkınca apar topar koridora kendini atan RTE, şimdi Erkan Mumcu ile Çankaya sorununu konuşmak istediğini söylüyor.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş hesabı; kimi konularda RTE ile örtüştüğünü bilmeyen yokmuş gibi... hukuk düzeni içinde konuşuyormuş diye Mehmet Ağar ile bugün buluşacağını söylüyor.
RTE Doğulu bir kurnaz. CHP dışında iki partiyle konuşmasındaki tek amaç; CHP'nin katılmayacağı Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP'nin yalnızlığına ortak aramasından kaynaklanıyor. Daha sonra sırası gelince Cumhurbaşkanlığı'na TBMM'deki partilerin katıldığı bir seçimle geldiğini söyleyecek!
***
Partisinde adaylığı dışında her şey konuşulmuş. Örneğin cumhurbaşkanı ile başbakanın -son palavra da bu- devlete fazla yük olmasın diye tek uçak kullanacaklarmış; ama "yeni cumhurbaşkanı çoook uçacak" dediğine göre müstakbel başbakan Abdullah Bey dış gezilerini herhalde özel hava uçaklarıyla yapmak zorunda kalacak.
Partisi yeni cumhurbaşkanının uçak sorununu çözdüğüne göre... RTE'nin 18 Nisan'da toplayacağı Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nu ola ki kimi öneriler öne sürülüyor diye önemsemesine ve oysa üyeleri emre amade "MKYK'nin kararı beni bağlar" demesine fazla bir değer vermek olanaklı mı?
***
Bu kafayla sağlıklı bir sonuca varmayı düşünebilir misiniz? Düşünmek değil düşlemek bile abes. Cumhurbaşkanımız Sezer 'in Harp Akademisi'ndeki konuşmasına karşı çıkarken; ekonomik ve siyasal yaşam en sağlıklı dönemini yaşarken "rejim tehlikede" denilemezmiş, öyle diyor.
Sezer'in söylemlerine bir türlü kafası basmıyor. Oysa ne siyaset ne de ekonomideki iniş çıkışlar laik rejimi yörüngesinden çıkartmaz. Bir düşer bir kalkar yine rayına oturur; ama, laik rejimden, Atatürk devrimlerinden bir kez sapılırsa geriye gidiş, o gidiş.
RTE gibi geçmişten bugüne düşünce ve amacı bilinen birinin elinde rejim, din ekseninde asıl amacından uzaklaştırılırsa... yüzyıllar sonra bu milletin yakaladığı çağdaşlığı bir kez daha geri getirmek olanaksızdır.
Tehlikenin farkında mısınız diye sorduk; halkımız cumartesi günü yanıtladı: Farkındayız!
Öyleyse tehlikeyi neden isimlendirmiyoruz? Tehlike kim mi?
Pazar günü Kanaltürk'te Politika Durağı'nda söyledim:
"Tehlike sensin Recep Bey!"
CÜNEYT ARCAYÜREK /Cumhuriyet