Tüm dünyada 11 Eylül'ün ardından yasalar sertleştirildi ve özel hayatların gizlilik ilkesi ihlal edildi. Peki bizler birer terörist miyiz? Ya da potansiyel suçlu muyuz? Hayır! Peki neden özel hayatımızın gizliliği sürekli yasama organı tarafından ihlal ediliyor? Örneğin tüm aktivitelerimiz ve telefon konuşmalarımız neden kayıtlanıyor? Kimi ne zaman, nerede aradığımızı, neler konuştuğumuz neden kayıt altına alınıyor? İnternete ne zaman nerede girdiğimizi, hangi siteleri ziyaret ettiğimiz neden kayıtlanıyor? Yazdığımız elektronik postalar neden gözetim altında? Kimlerle hangi konularda sohbet ettiğimiz neden tek tek analiz edilip kayıtlanıyor?

ABD ve birçok Avrupa ülkeleri çıkarttıkları (geçici ama geçerlik sürelerini sürekli uzattıkları) yasalarla tüm bu durumları yasal hale getirdi. Peki, ama neden tüm bunlar yapılıyor? Bizler neden suça eğilimli insanlar muamelesi görüyoruz? Peki, bizler ciddiyetin farkında mıyız? Bu yasal düzenlemelerle özel hayatımıza müdahale edildiğini hiç düşündük mü?

Yetkili kişilerin ellerindeki imkânları sadece bunlarla sınırlı değildir. Onlar istedikleri zaman bilgisayarınıza girip, özel resimleriniz dâhil birçok döküman ve dosyalarınızı okuma, değiştirme, silme imkânlarına sahipler! Çünkü tüm şifrelerinizi biliyorlar! Tüm bunları yapıp yapmamaları ayrı bir soru, ama çıkartılan ve geçerlilik süreleri sürekli uzatılan bu yasal düzenlemeler onlara bu imkânları hep korumalarını sağlıyor!

Örneğin bugüne kadar Almanya'da hiç bir planlı terörist eylemi ya da faaliyeti olmamıştır. Ama bu olmayacak anlamına gelmez diyerek, kendilerini haklı çıkartmaya çalışıyorlar. Çünkü özel hayatın derinliğini hiçe sayan bu yasal düzenlemeler ile olası terör eylemlerin önüne geçilmesi hedefleniyormuş.

Oysa farkına varmadan bizlerin tüm aktiviteler zaten izleniyor. Alman vatandaşlarına çıkartılan yeni kimliklerin içinde bilgisayar çipin ve biyometrik fotoğrafınızın yanı sıra, parmak izimizin olması bunun bir başka örneği değil midir? Büyük şehirlerin neredeyse her sokak başında ve şehirlerarası tüm otoyollarda kurulu olan (çoğu zaman gizli) kameralar sadece Araç trafiğini izlemiyordur herhalde.

Ayrıca Almanya'da şehirlerarası yolculuklarda kullanılan trenlerde bir şey dikkatinizi çekmedi mi? Trenin kapısını açmak için basılan düğmelerin ortasındakı çember ve etrafındaki ışıklandırma çok dikkat çekici. Meğer kimin nereye ne sıklıkla gittiğini kayıt altına almak içinmiş. Tabi yetkililer bunun sadece istatistiksel olarak kayıt altına alındığını ve Almanya'nın sadece belli Pilot-(test-) bölgelerinde aktif olarak uygulandığını dile getirseler bile, birçok kesimde şüphe yaratmasına yeterli bir durumdur.

Kullanılan kredi kartlarının sayesinde zaten izleniyorduk, ancak son gelişmelerden sonra daha da ileri gidilmesi, gelecekte daha nelerin yapılacağı konusunda bizleri düşündürmektedir. "Ne kadar çok kural, o kadar az adalet..." cümlesi gerçekliliğini halen koruyor değil mi? Aslında bu cümleyi "Ne kadar çok kontrol ve kayıtlama, o kadar kıstılı bir özel hayat..." olarak değiştirmemiz gerekiyor. Yoksa yanılıyor muyum? Yorum sizin...

Ve Batı ülkelerindeki bu uygulamanın benzer bir şekliyle "İnternete Filtre" adıyla Türkiye'de yürürlüğe girecek olması, yukarıda belirtilen ihlallerin bir çıta daha yükseltmiş olduğunu göreceğiz. Sanki bu filtreyle Türkiye'de "Benim" gibi düşünmeyenlere yaşam hakkı yok artık, denilmek isteniyor. Ve tek ses, tek düşünce, tek tipçi bir anlayış yaratılmaya calışılıyor. İhlallerin arttığı ve bu tür yasaların çoğaldığı ülkelerde herkes vantrolog olmalı. Çünkü ihlallerin, filtrelerin asıl nedeni karşı olunan "Özgür Düşüncedir!"

Anlaşıldı, eli kanlı ve kirli kapitalizim kendisi için engelsiz bir dünya istiyor. Ama Emperyalizimin Kapitalist Sömürgeci Sistemi bilmiyor ki, düşünce yasalardan daha güçlü bu dünyada! Hele ki dünyada emperyalizme başkaldırının tek örneği olan "Kemalist Düşünce!"

Ümit DOĞANCI
Frankfurt