“Teröre Teslim Olan Başbakan” mı dediniz?

“Teröre Teslim Olan Başbakan” mı dediniz?

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Kas 29, 2008 2:59

“Teröre Teslim Olan Başbakan” mı dediniz?

En önemlisi T.C. Devleti’nin Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Mehmet Ali Şahin’in, teröristbaşını doğrudan muhatap alıp, “Bırakın kavgayı, bombaları der, görüş değiştirirse, belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar” diyerek, bugüne kadar gizliden gizliye yürütülen pazarlığı resmileştirmesidir.

Demek istiyorum ki, hiç bir şey tesadüf değil!...



Önümüze bir şey getiriliyor. O bir şeyin ne olduğunu anlamak için bazı gelişmeleri hatırlayalım…Ne de olsa birilerine göre, hafızamız “nisyan ile malûl”!..

Mayıs 2003: ABD, Türkiye’den pişmanlık yasası çıkarılmasını istedi.

Temmuz 2003: Pişmanlık Yasası Meclis’e geldi. AKP grup toplantısında İstanbul Milletvekili Emin Şirin, “Pişmanlık yasasını ABD mi istedi” diye sordu. Dışişleri Bakanı Gül, ”ABD’nin K.Irak’taki yeniden yapılanma için benzer istekleri var” cevabını verdi.

Bazı AKP milletvekilleri, teröristbaşı ve Hizbullahçıların da kapsama alınmasını istedi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, “tepkileri de dikkate alarak, doğrudan eyleme sevk eden lider kadronun kapsam dışında tutulduğunu” söyledi.

Temmuz 2003: ABD, pişmanlık yasası çıkar çıkmaz harekete geçip, Kandil Dağı’ndaki terör kamplarının bitirileceğini açıkladı.

Ekim 2004: AB, teröristbaşının yeniden yargılanması için “ivedi yasal değişiklik” istedi.

Aralık 2004: Ceza İnfaz Kanunu çıkarılırken, Dışişleri Bakanı Gül ve Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, “şartlı tahliye” maddesinin, “teröristbaşı başta, herkese ve tüm suçlarda uygulanmasını” istedi. Ama yapılamadı.

Haziran 2005: TCK değiştirilirken, teröristbaşının hüküm giydiği 125. maddeye, “elverişlilik” gibi bir kriter eklendi. Yani “ülkeyi bölme” suçu, “elverişli fiiller işlenmesine” bağlandı. Değişiklik teröristbaşı lehineydi ve yeniden yargılanmasını sağlayabilirdi. Sözkonusu ifade, güya yasa yürürlüğe girdikten sonra fark edildi ve tepkiler üzerine madde apar topar eski haline döndürüldü

Mayıs 2006: Terörle Mücadele Yasa tasarısının 6. maddesine, “örgütün lider ve yönetici kadrolarının da etkin pişmanlıktan yararlanmasını” öngören “korsan” bir fıkra kondu. Tepkiler üzerine, tasarıdan çıkarıldı ama bu fıkrayı kimin koyduğu açıklanmadı.

Ağustos 2006: MİT’in “PKK’ya tecrit planı” adı altında bir plan hazırladığı ortaya çıktı. “MİT öncülüğünde, Barzani-Talabani ve Kürt kökenli siyasilerle” yürürlüğe konacağı iddia edilen plana göre, “af” denmeden, Kandil’deki teröristlerin sessizce yurda dönmesine izin verilecek, yönetim kademesi ise bir Batı ülkesine gönderilecekti. Plan için teröristbaşının da “kullanılacağı ve desteğinin alınacağı” duyuruldu. Ancak yine tepki geldi ve plan rafa kaldırıldı.

Ağustos 2006: ABD, “PKK’nın silahlı mücadeleye” başlamasının 22’nci yıldönümü münasebetiyle ilk kez doğrudan PKK’yı muhatap alan bir mesaj yayınlayıp, örgütün silah bırakmasını istedi.

Ekim 2007: Amerikan Dış Politika Ulusal Komitesi, “Kürdistan İşçi Partisi’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı bir rapor yayınladı. Rapor, MİT’in planına benzer unsurlar içeriyor, tepki çekeceği için “genel af” yerine, “topluma kazandırma” denilmesi öneriliyordu.

Aralık 2007: Başbakan Erdoğan, “Öncelikli hedefimiz sınır ötesi operasyon değil, PKK’nın silahsızlandırılması…Pişmanlık Yasası, Terörle Mücadele Yasası, adına ne derseniz deyin, bu çalışmalardan beklenen sonuç o zaman alınamamıştı. Ama şu anda buna yönelik bir çalışmada netice alınabilir düşüncesinde olan görüşler var. Biz, bunların hepsine itibar ediyoruz” dedi.

Bunları hatırlatmamızın sebebi,

Şehitler vermeye devam ederken, şehitlerimizin kanı yerdeyken, ana-babaları, bacıları, eşleri, çocukları kan ağlayıp, mezar taşlarına sarılırken, teröristbaşının “ruhsal tedavisi” için İmralı’da tadilata başlanması (Tadilatın gerçekte teröristbaşı için değil, o çıktıktan sonra Ergenekoncuların ikameti için yapıldığını düşünüyorum),

En önemlisi T.C. Devleti’nin Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Mehmet Ali Şahin’in, teröristbaşını doğrudan muhatap alıp, “Bırakın kavgayı, bombaları der, görüş değiştirirse, belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar” diyerek, bugüne kadar gizliden gizliye yürütülen pazarlığı resmileştirmesidir.

Demek istiyorum ki, hiç bir şey tesadüf değil!...

Şahin, Teröristbaşı, Osman Baydemir ve Ahmet Türk’ten Şahin

Mart 2006’da Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Ertuğrul Özkök’e, -1 ay sonra yalanlasa da- şunları söyledi:

“Murat Karayılan’la konuştum. Kendisi bana, ‘af çıktığı takdirde İzmir ve İstanbul’da depolanan patlayıcıların yerini, Güneydoğu’ya yerleştirilmiş mayınların haritasını veririz’ dedi"

Peşinden Ahmet Türk’ten, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt sorununun çözümünde tercihini, demokratik sivil yöntemlerden yana kullanmaya başlaması halinde, örgüte ’Bölgeye döşediğin mayınları temizle ya da yerini söyle’ çağrısı yaparız” açıklaması geldi.

Ve bunların ardından da İmralı’daki teröristbaşı, aydınların hakemliğinde, Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu kurulmasını, komisyonun, taraflardan kim ne yapmışsa bunu araştırıp, açığa çıkarmasını, tarafların karşılıklı olarak hatalarını itiraf etmesini buyurarak, “Biz o zaman bu komisyonun denetimine silahları bırakabiliriz” dedi.

Görüyorsunuz, Adalet Bakanı, Öcalan’la doğrudan “bomba, silah” pazarlığı yapıyor. DTP’lilere, aydınlara Adalet Komisyonuna gerek bile kalmıyor.

Adalet Bakanı Şahin, bu açıklamayı Başbakanın bilgisi dışında yapabilir mi? Öyleyse?!..

Teröre Teslim Olan Başbakan

Mart 2007’de İspanya’da bir şey oldu. 1980’li yıllarda 25 İspanyol askerinin hayatını kaybettiği eylemlerin sorumluluğunu üstlenen ve tam 3 bin yıl hapis cezasına çarptırılan Juana Chaos adlı militan, 114 gün süren açlık grevinin ardından serbest kaldı ve ülke karıştı. Chaos 18 yıl hapis yatmıştı. Hükümet açlık grevinde olası bir ölüm durumunda ETA’nın yapacağı terör eylemlerinden korktuğu için serbest bırakma kararı almış, İspanya İçişleri Bakanı da, “Tamamen insani bir karar aldık. Cezasının geri kalanını evinde çekecek” demişti.

İşte bu açıklama ülkede deprem etkisi yarattı. Ana muhalefet partisi, hükümeti, “teröre boyun eğmekle” suçlayıp, Meclis’te olağanüstü oturum çağrısı yaptı. Polis Sendikası, “verin öldürelim” diye tepki gösterdi. Aralarında ETA saldırılarında yakınlarını kaybedenlerin de bulunduğu binlerce kişi gösteri yaptı, Times Gazetesi, “Zapatero’nun teröre boyun eğdiğini” yazdı.

Ben ülkemizde, hepimizin gözü önünde yaşananlara bir ad veremiyorum, vermek istemiyorum.

Ama diyorum ki; bu “bomba pazarlıkları”na tepki bu kadar cılız kalır, bu Adalet Bakanı o koltukta devam ederse, emin olun ki, “İnfaz Yasası” düzenlemesi adı altında teröristbaşının “yeniden yargılanması”, ardından en iyi ihtimalle “cezasını evde çekmesi”, belki “şartlı tahliyesi” çok yakındır. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un ifadesiyle, "Herkes dikkatli olsun ve doğru yerde dursun”.



Meyyal Uygur, 28 Kasım 2008
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x