
En önemlisi T.C. Devletinin Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Mehmet Ali Şahinin, teröristbaşını doğrudan muhatap alıp, Bırakın kavgayı, bombaları der, görüş değiştirirse, belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar diyerek, bugüne kadar gizliden gizliye yürütülen pazarlığı resmileştirmesidir.
Demek istiyorum ki, hiç bir şey tesadüf değil!...
Önümüze bir şey getiriliyor. O bir şeyin ne olduğunu anlamak için bazı gelişmeleri hatırlayalım Ne de olsa birilerine göre, hafızamız nisyan ile malûl!..
Mayıs 2003: ABD, Türkiyeden pişmanlık yasası çıkarılmasını istedi.
Temmuz 2003: Pişmanlık Yasası Meclise geldi. AKP grup toplantısında İstanbul Milletvekili Emin Şirin, Pişmanlık yasasını ABD mi istedi diye sordu. Dışişleri Bakanı Gül, ABDnin K.Iraktaki yeniden yapılanma için benzer istekleri var cevabını verdi.
Bazı AKP milletvekilleri, teröristbaşı ve Hizbullahçıların da kapsama alınmasını istedi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, tepkileri de dikkate alarak, doğrudan eyleme sevk eden lider kadronun kapsam dışında tutulduğunu söyledi.
Temmuz 2003: ABD, pişmanlık yasası çıkar çıkmaz harekete geçip, Kandil Dağındaki terör kamplarının bitirileceğini açıkladı.
Ekim 2004: AB, teröristbaşının yeniden yargılanması için ivedi yasal değişiklik istedi.
Aralık 2004: Ceza İnfaz Kanunu çıkarılırken, Dışişleri Bakanı Gül ve Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, şartlı tahliye maddesinin, teröristbaşı başta, herkese ve tüm suçlarda uygulanmasını istedi. Ama yapılamadı.
Haziran 2005: TCK değiştirilirken, teröristbaşının hüküm giydiği 125. maddeye, elverişlilik gibi bir kriter eklendi. Yani ülkeyi bölme suçu, elverişli fiiller işlenmesine bağlandı. Değişiklik teröristbaşı lehineydi ve yeniden yargılanmasını sağlayabilirdi. Sözkonusu ifade, güya yasa yürürlüğe girdikten sonra fark edildi ve tepkiler üzerine madde apar topar eski haline döndürüldü
Mayıs 2006: Terörle Mücadele Yasa tasarısının 6. maddesine, örgütün lider ve yönetici kadrolarının da etkin pişmanlıktan yararlanmasını öngören korsan bir fıkra kondu. Tepkiler üzerine, tasarıdan çıkarıldı ama bu fıkrayı kimin koyduğu açıklanmadı.
Ağustos 2006: MİTin PKKya tecrit planı adı altında bir plan hazırladığı ortaya çıktı. MİT öncülüğünde, Barzani-Talabani ve Kürt kökenli siyasilerle yürürlüğe konacağı iddia edilen plana göre, af denmeden, Kandildeki teröristlerin sessizce yurda dönmesine izin verilecek, yönetim kademesi ise bir Batı ülkesine gönderilecekti. Plan için teröristbaşının da kullanılacağı ve desteğinin alınacağı duyuruldu. Ancak yine tepki geldi ve plan rafa kaldırıldı.
Ağustos 2006: ABD, PKKnın silahlı mücadeleye başlamasının 22nci yıldönümü münasebetiyle ilk kez doğrudan PKKyı muhatap alan bir mesaj yayınlayıp, örgütün silah bırakmasını istedi.
Ekim 2007: Amerikan Dış Politika Ulusal Komitesi, Kürdistan İşçi Partisinin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi başlıklı bir rapor yayınladı. Rapor, MİTin planına benzer unsurlar içeriyor, tepki çekeceği için genel af yerine, topluma kazandırma denilmesi öneriliyordu.
Aralık 2007: Başbakan Erdoğan, Öncelikli hedefimiz sınır ötesi operasyon değil, PKKnın silahsızlandırılması Pişmanlık Yasası, Terörle Mücadele Yasası, adına ne derseniz deyin, bu çalışmalardan beklenen sonuç o zaman alınamamıştı. Ama şu anda buna yönelik bir çalışmada netice alınabilir düşüncesinde olan görüşler var. Biz, bunların hepsine itibar ediyoruz dedi.
Bunları hatırlatmamızın sebebi,
Şehitler vermeye devam ederken, şehitlerimizin kanı yerdeyken, ana-babaları, bacıları, eşleri, çocukları kan ağlayıp, mezar taşlarına sarılırken, teröristbaşının ruhsal tedavisi için İmralıda tadilata başlanması (Tadilatın gerçekte teröristbaşı için değil, o çıktıktan sonra Ergenekoncuların ikameti için yapıldığını düşünüyorum),
En önemlisi T.C. Devletinin Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan Mehmet Ali Şahinin, teröristbaşını doğrudan muhatap alıp, Bırakın kavgayı, bombaları der, görüş değiştirirse, belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar diyerek, bugüne kadar gizliden gizliye yürütülen pazarlığı resmileştirmesidir.
Demek istiyorum ki, hiç bir şey tesadüf değil!...
Şahin, Teröristbaşı, Osman Baydemir ve Ahmet Türkten Şahin
Mart 2006da Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Ertuğrul Özköke, -1 ay sonra yalanlasa da- şunları söyledi:
Murat Karayılanla konuştum. Kendisi bana, af çıktığı takdirde İzmir ve İstanbulda depolanan patlayıcıların yerini, Güneydoğuya yerleştirilmiş mayınların haritasını veririz dedi"
Peşinden Ahmet Türkten, Türkiye Cumhuriyetinin Kürt sorununun çözümünde tercihini, demokratik sivil yöntemlerden yana kullanmaya başlaması halinde, örgüte Bölgeye döşediğin mayınları temizle ya da yerini söyle çağrısı yaparız açıklaması geldi.
Ve bunların ardından da İmralıdaki teröristbaşı, aydınların hakemliğinde, Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu kurulmasını, komisyonun, taraflardan kim ne yapmışsa bunu araştırıp, açığa çıkarmasını, tarafların karşılıklı olarak hatalarını itiraf etmesini buyurarak, Biz o zaman bu komisyonun denetimine silahları bırakabiliriz dedi.
Görüyorsunuz, Adalet Bakanı, Öcalanla doğrudan bomba, silah pazarlığı yapıyor. DTPlilere, aydınlara Adalet Komisyonuna gerek bile kalmıyor.
Adalet Bakanı Şahin, bu açıklamayı Başbakanın bilgisi dışında yapabilir mi? Öyleyse?!..
Teröre Teslim Olan Başbakan
Mart 2007de İspanyada bir şey oldu. 1980li yıllarda 25 İspanyol askerinin hayatını kaybettiği eylemlerin sorumluluğunu üstlenen ve tam 3 bin yıl hapis cezasına çarptırılan Juana Chaos adlı militan, 114 gün süren açlık grevinin ardından serbest kaldı ve ülke karıştı. Chaos 18 yıl hapis yatmıştı. Hükümet açlık grevinde olası bir ölüm durumunda ETAnın yapacağı terör eylemlerinden korktuğu için serbest bırakma kararı almış, İspanya İçişleri Bakanı da, Tamamen insani bir karar aldık. Cezasının geri kalanını evinde çekecek demişti.
İşte bu açıklama ülkede deprem etkisi yarattı. Ana muhalefet partisi, hükümeti, teröre boyun eğmekle suçlayıp, Mecliste olağanüstü oturum çağrısı yaptı. Polis Sendikası, verin öldürelim diye tepki gösterdi. Aralarında ETA saldırılarında yakınlarını kaybedenlerin de bulunduğu binlerce kişi gösteri yaptı, Times Gazetesi, Zapateronun teröre boyun eğdiğini yazdı.
Ben ülkemizde, hepimizin gözü önünde yaşananlara bir ad veremiyorum, vermek istemiyorum.
Ama diyorum ki; bu bomba pazarlıklarına tepki bu kadar cılız kalır, bu Adalet Bakanı o koltukta devam ederse, emin olun ki, İnfaz Yasası düzenlemesi adı altında teröristbaşının yeniden yargılanması, ardından en iyi ihtimalle cezasını evde çekmesi, belki şartlı tahliyesi çok yakındır. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğun ifadesiyle, "Herkes dikkatli olsun ve doğru yerde dursun.
Meyyal Uygur, 28 Kasım 2008