Teröristler Nereden Geliyor!

Emekli Jandarma Albay - Yazar

Teröristler Nereden Geliyor!

İletigönderen Deli Haydar » Çrş Haz 16, 2010 19:59

Şemdinli'de 1 Şehit:
Teröristler Nereden Geliyor!

erdalsarizeybek.com / 11 Haziran 2010


Teröristler İçin Kamp Nedir?

Terörist için “kamp”, arazinin terör faaliyetleri için düzenlenmiş biçimi, demektir. Arazinin, doğal yapısı yani mağaralar, oyuklar, arazinin doğallığı içine gizlenmiş sığınakların terörist faaliyetleri için farklı taktik ve stratejik amaca uygun hale getirilmesidir.

Elbette ki kamp; betonarme bina değil, doğal yapıyı değiştiren tesisler değildir. Ne gariptir ki medyada, Irak kuzeyinde hava keşfiyle ortaya çıkabilen tesisler “terörist ini” olarak bize sunuluyor. Özellikle baharla birlikte bir Kandil hikâyesi ortaya çıktı, yabancı basın dikkatleri buraya çekti ve terör örgütünün sözde lider kadroları burada boy gösterdi. Bütün dikkatler Kandil’e çekildi.

Dünyada hangi terörist örgüt vardır ki, basın yoluyla bilinen bir yerde ortaya çıksın ve olası bir askeri harekâta hedef göstersin ve kendisi de hedef olsun! Teröristin tabiatında böyle bir özellik yoktur. Bugüne kadar Irak kuzeyindeki terörist kampları hep gündeme taşınmış ancak bunlar üzerinde “taktik ve stratejik boyutta bir değerlendirme” yapılmamıştır. Hâlbuki bu konunun olası bir harekâtta hiç gündemden düşürülmemesi gerekir.

Ayrıca, terörist faaliyetlerin yoğunlaştığı bu yerlerin stratejik analizini yaparak olayın nesnel boyutunu, imkân ve kabiliyetlerini göstermek, kampların “taktik ve stratejik analizlerini yapmak”, güvenlik stratejimize fayda sağlayacaktır.

Terör ve teröristle geçen otuz yıllık mücadele sürecinde pek çok terör kampı değişik isimlerle anıldı ve medyada yer aldı. Kamuoyunun belki de en çok duyduğu isimler; Sinat, Haftanin, Zap, Avaşin, Basyan, Hakurk ve Kandil idi.

Özellikle Kandil son dönemlerde adı sıkça telaffuz edilen bir örgüt kampı oldu.

Teröristle Mücadele Stratejisinde ve Küçük Birliklerin
Taktik Harekâtında Bu Kampların Önemi Nedir?


Konunun bilimsel analizi bize, olası bir kara harekâtının muhtemel hedeflerinin de ne olması gerektiği yolunda ipuçları verecektir.

Irak kuzeyinde teröriste hizmet edecek bir kamp yerinin her şeyden önce, eylem alanı olan Türkiye’ye yakın olması gerekmektedir. Öylesine yakın olmalıdır ki; eylem sonrası terörist kaçabilmeli ya da eylemlerini gerektiğinde destekleyebilmelidir.

Sınırlara yakın bir kamp sayesinde silah, mühimmat, yiyecek ve giyecek ikmalini sorunsuz sağlamanın yanı sıra halk üzerinde de etki sağlayabilmelidir. Ayrıca, teröre önemli ölçüde finansman sağlayan uyuşturucu madde kaçakçılığını kontrol edebilecek bir bölgede olmalıdır. Bunların yanı sıra, terörist burada olası bir sınır ötesi harekâtına karşı arazi avantajını kullanabilmeli, çatışmayı sürdürebilmeli ve askeri harekâtı etkisiz bırakabilmelidir.

Bu özellikleri yan yana koyduğunuzda, bir terörist kampının yerini belirleyecek temel faktörleri şu şekilde sıralamak gerekir; eylem alanına yakın, geri çekilme, kaçma, takviye, ikmal, kaçakçılık üzerinde kontrol ve denetim, arazi avantajı ve güç gösterisi.

Stratejik Üçgen: Hakkâri-Van-Şırnak

Terörün finansmanını sağlayan kaçakçılığın teröristler tarafından kontrol ve denetim altında tutulması konusu, kamp yerlerinin tespitinde dikkate alınması gereken önemli bir faktördür.

Türkiye’de sınırlardan yapılan kaçakçılık geçmiş yıllarda Suriye’yi gündeme getirmiş olsa da, sonradan alınan fiziki güvenlik önlemleri buradan yapılan illegal faaliyetleri önemli ölçüde azaltmıştır. Yalnız asker gücüyle korunan ve arazinin sert yapısı nedeniyle fiziki önlem alınamayan Irak ve İran sınırları kaçakçılık faaliyetlerinde dikkati çekmektedir.

İran’da kaçakçılığın çekim merkezi Urumiye, Irak’ta ise Zaho, Diana ve Erbil olduğu göz önüne alınırsa, bu çekim merkezlerine en yakın şehirlerimiz olan Şırnak, Van ve Hakkâri’nin kaçakçılıkta ön plana çıktığı görülmektedir.

Kaçakçılığın terörle olan organik bağı dikkate alındığında bu üç ilimiz stratejik üçgen olarak göze çarpar; Türkiye-İran-Irak sınırlarının birleştiği bölge ve bu bölgenin Irak-İran uzantısı olan Zagros Dağları. Terörist bu stratejik üçgende kendisine öyle bir yer bulmalıdır ki, kaçak giriş ve çıkış patikalarını kapatabilsin, lojistik destek sağlasın, kolayca ikmal yapsın, varlığını göstersin ve olası bir operasyondan kaçabilsin.

İşte bu özellikleri teröristlere sağlayabilen kamp yeri coğrafi konumu itibariyle Hakurk’tur. Kandil çok gerilerde kalır ama askeri stratejide önemini korur. Diğer kampların ise İran’a sınırı yoktur. Konuya stratejik savunma, çekilme, güç gösterme ve finans sağlama açılarından baktığınızda Hakurk ve Kandil teröristler için en ideal kamp yeri olarak karşınıza çıkar.

Hakurk ve Kandil

Bölgeye bütün olarak baktığımızda, mevcut terör kamplarının nerdeyse tamamının Şırnak-Şemdinli hattının hemen güneyinde yer aldığını görürüz. Şemdinli’nin yanı başındaki Hakurk ve daha güneyde Kandil kampları hariç, diğerleri kuzey Irak topraklarında yer almakla birlikte Türkiye’nin üçlü sınırlarıyla teması yoktur. Yani, diğer kamplara olası bir harekâtta teröristlerin üçüncü bir ülke topraklarına geçme imkânı yoktur.

Bu düşüncenin aksine basit bir mantıkla hemen Suriye akla gelse de, Irak ile müşterek sınır alanının teröriste avantaj sağlamayacağı, arazinin genelde düz olduğu, takip harekâtının teröristlerin aleyhine sonuçlanmayacağı gerçeğini hatırlamamız gerekir.

Gene Hakurk ve Kandil hariç, Sinat, Haftanin, Zap, Avaşin ve Basyan kamplarına yapılacak olası bir harekâtta, kampların güneyine gerçekleştirilecek bir hava indirme operasyonu ile teröristlerin geriye çekilmeleri önlenebilir; örs-çekiç taktiği ile askeri harekât başarıya ulaşabilir ve teröristler kaçamayabilir.

Dolayısıyla Hakurk ve Kandil hariç, diğer kamplar sınırlarımıza yakındır, eylem sonrası kaçma imkânı verir, Türkiye’deki eylem guruplarına destek imkânı verir ama teröristlere üçüncü bir ülkeye kaçma imkânı vermez. Bu nedenle kuzeyden güneye yapılacak olası bir harekâtta askeri ve hatta siyasi açıdan önce Hakurk sonra Kandil diğerlerine göre stratejik bir öneme haizdir.

Irak içerisinde merkezi yönetimin kuzeydeki bölgeye bir harekâtı söz konusu olduğunda ise, önce Kandil ve son direniş noktası olarak Hakurk önem kazanır.

Neden Hakurk?

Hakurk’un kuzey ucu Türkiye, doğusu İran’a, güney ucu ise Kandil’e dayanır. Olası bir askeri harekâttan teröristler, doğu ve güneye kaçabilir. Çünkü Türkiye, İran topraklarına sarkan bir askeri harekâtı şimdilik yapamaz, Güneye ise, Hakurk’u kontrol altına almadan sarkamaz. Bölge arazisi barınmaya ve direnmeye çok elverişli olup teröriste avantaj sağlar. İran-Irak sınırını çizen ve üçlü sınırımızda son bulan Zagros Dağlarının Türkiye’ye en yakın ucudur, kontrolü dahi zordur. İran sınırından yapılan kaçakçılık faaliyetlerinin en önemli noktaları güneyden kuzeye doğru Şemdinli, Yüksekova, Başkale ve Özalp’tir.

Bu ilçelerin karşısına düşen İran topraklarında teröristlerin uzun yıllardır kullandığı Jerma ve Kelereş kampları vardır. Dolayısıyla Hakurk’tan yola çıkan teröristler Dalamper Dağı üzerinden, Dumanlı Dağ ve Kralın Kızı yoluyla Jerma’ya, Şehidan Dağı üzerinden Yüksekova-Başkale bölgesindeki Kelereş kampına ulaşır.

Benzer şekilde Karakoç/Gasto mezrasından Türkiye’ye giriş yapar. Karadağ-Silo Yaylası, Balkayalar üzerinden Basyan ve Avaşin kamplarına ulaşır, en kısa yol bu hattır. Basyan kampı, İkiyaka Dağları üzerinden Hakkâri ve Van’a; Avaşin kampı ise, Zap üzerinden Şırnak bölgesine açılım sağlar. Bu kamplarla Hakurk arasında bağlantı yolları ve patikaları mevcuttur.

Bu güzergâhlardan geçerek Şırnak, Van ve Hakkâri bölgesindeki hem halk hem de kaçakçılık üzerinde etki alanı sağlar. Teröristlerin, yurt içine geçiş emniyeti için İkiyaka Dağları, Küpeli (Gabar) ve Cudi Dağlarında emniyet ve eylem unsurları bulundurmasını gerektirir. Bu yüzden de bu stratejik üçgendeki terörist faaliyetlerinin ana merkezi olan Hakurk oldukça önemlidir ve terörle mücadelede gündemden düşürülmemesi gereken hayati bir yerdir.

Kandil ile Hakurk Arasındaki Fark

Kandil, Irak ve Barzani ile ilişkiler, MOSSAD ve CIA ile irtibat, propaganda, silah ve mühimmat temini açısından stratejik bir üs olabilir ama ana karargah ve toplanma bölgesi olamaz. Kandil’den yola çıkarak Türkiye’de eylem yapıp tekrar Kandil’e kaçamazsınız, mesafe uzundur.

Kandil’den yola çıkarak Türkiye’de halk üzerinde psikolojik etki sağlayamazsınız ve kaçakçılık üzerinde otorite olamazsınız. Çünkü güç gösteremediğiniz için etki alanınız zayıflar. Bu nedenle Hakurk önem kazanır çünkü stratejik üçgene en yakın nokta burasıdır.

Ancak, geniş çaplı ve uzun süreli bir harekât söz konusu olduğunda, operasyondan kaçmaya çalışan teröristlerin son durağı olarak Kandil’i düşünmek yanıltıcı olmaz. Çünkü Kandil, üçlü sınırdan başlayıp geriye doğru yaklaşık 120 kilometrelik bir alana yayılmış bir dağ kütlesi üzerinde yer alır ve İran’daki PJAK terörist kamplarına çekilme imkânı verir.

Sonuç olarak terörist kamplarına uzaktan bir baktığınızda, en geride Kandil, onun kuzeye doğal uzantısı ve stratejik üçgenin kapısı Hakurk’u görebilirsiniz. Buradan hareketle gene kuzeye doğru İran’da yer alan Jerma ve Kelereş kampları, batıya doğru sırasıyla Basyan, Avaşin ve Zap kampları dizilir.

Teröristlerin Türkiye’ye açılımları da bu kampların diziliş sırasına göre yapılır, geri çekilmeleri de aynı mantığa tabidir. Coğrafyanın stratejik mantığı da bunu zorunlu kılmaktadır.

Askeri Harekâtta Hakurk

Hakurk, askeri harekât hedefi olarak taktiksel değer, ancak bulunduğu yer bakımından stratejik değer taşır. Çünkü teröristlerin Türkiye’ye ana giriş kapısıdır, dağılma ve toplanma noktasıdır, taktik açıdan elde edilmesi gerekir. Aynı zamanda Kandil’e ve İran’a çekilmek, buralardan destek almak, Türkiye’deki muhtemel eylemleri yönetmek için bir merkezdir. Hakurk olmadan Kandil kampı bir askeri değer taşımaz.

Taktik açıdan bakıldığında, teröristler Ari Gediği, Gasto ve Mezar Gediği üzerinden bir gecede Türkiye’ye giriş yapabilirler. Gene Mezar Gediği üzerinden iki gecede Yüksekova bölgesine ulaşır. Şemdinli’nin önemi de zaten burada ortaya çıkmaktadır; ana terörist kampına en yakın Türk toprağı.

Gene Hakurk’tan hareket edecek teröristler iki gecelik yaya yürüyüşle Şemdinli’nin hemen batısında yer alan Basyan kampına ulaşabilir. Basyan ile kuzeyindeki Avaşin kampı arasındaki mesafe de bir gecelik yaya yürüyüştür. Dolayısıyla Hakurk’u merkez olarak düşünürseniz, Basyan ve Avaşin ileri üs olarak ortaya çıkar. Bu kampların da batısında son kara harekâtında vurulan Zap kampı yer alır. Kara harekâtında ilk vurulan yer Zap’tır, yani en uçtaki, en batıdaki terörist kampı.

Harekât sonrası buradan kaçtığı değerlendiren teröristlerin sığınacağı en uygun alan Avaşin ve Basyan olduğu aşikârdır. Olası bir harekâtın ilk hedefleri arasında yer alacağını düşündüğümüz bu kamplardan sonra Hakurk’un hedef seçilmesi ya da elde mevcut istihbarat çerçevesinde her üçünün de bir askeri harekâtın hedefi olması muhtemel görünmektedir. Bu bölgede teröriste ağır bir darbe vurmak olasılığı zayıf görünmektedir çünkü arazinin özellikleri ve İran sınırında oluşu teröriste önemli avantajlar sağlamaktadır. Hakurk arazisi zorludur; çok sayıda sığınak ve barınak mevcuttur. Uzun yıllardır tahkim edilmiş bir bölgedir ve Barzani isyanlarının direniş noktasıdır. Arazi geniştir.

Mevsim itibariyle dağlardaki yoğun kar hem askeri harekâtı hem de terörist intikalini dere tabanlarına bağlı kılacaktır. Bu durumda mayın ve patlayıcı madde kullanımı teröristlerin ilk seçeceği ve kullanacağı yöntem olacaktır. Teröristlere önemli avantaj sağlayan bu arazide uzun süreli bir harekâtın askeri açıdan beklenmedik zayiatlara yol açması riski gözden kaçırılmamalıdır.

En önemlisi, teröristlerin İran’a kaçma olasılığı karşısında bu ülkenin harekâta vereceği destek göz ardı edilmemeli, bu bağlamda önleyici tedbirlerin alınması da değerlendirilmesi gereken faktörlerin başında yer almalıdır. Bu çerçevede, özel harekât, nokta operasyonları, baskın ve gece harekâtı gibi askeri taktikler ön plana çıkmaktadır. Hakurk’ta etkili olmayı amaçlayan bir askeri harekât uzun süreli değil, kalıcı değil, özel eğitilmiş komando birlikleriyle kısa süreli ancak sık sık gerçekleştirilecek özel harekâtlarla kontrol altında tutulması, arazinin olumsuzluklarını avantaja dönüştürebilecektir.

Askeri Harekât Açısından Kandil

Mevsim şartları dikkate alınarak olası bir harekâtın ilk aşamasında, Hakurk’taki terörist varlığının karşı eylem gücü yok edildikten sonra harekâtın Kandil’e doğru genişlemesi kaçınılmaz bir durum olarak değerlendirilmelidir.

1 Aralık’tan itibaren günümüze kadar devam eden hava harekâtıyla vurulan hedeflerin Hakurk, Basyan, Avaşin, Kandil ve Zap kampları olması bu konudaki düşüncelerimizi doğrulayan temel verilerden biridir. Dolayısıyla, olası bir harekâtın Hakurk alanını kontrol altına alarak ve buradan hareketle Kandil’de nokta hedeflerine yönelmesi, zırhlı araçlarla da Barzani bölgesindeki hedeflerin elde edilmesi hususlarını kapsayan planların güncel tutulmasını dile getirmek pek mantık dışı olmayacaktır. Harekâtın taktik hedefi Hakurk ama stratejik hedefinin Kandil olması da mantıki bir seçim gibi görünmektedir.

Hakurk’u ve aynı alandaki Durjan, Lolan, Hayat Vadisi, Gelyaraş, Kanyaraş’ı kontrol altına alan bir askeri harekâtın doğal uzantısı Kandil’e kadar uzanacak ve genişleyecektir.

PKK terör örgütünden kaçanların Barzani’ye sığındığı; Barzani’nin Türkiye’ye karşı özel bir PKK birliği oluşturduğu; Irak kuzeyinde Kürt devletini kurduğu; petrol bölgelerinde otorite olmaya başladığı; Türkmen varlığını tehlikeye düşürdüğü gibi hususlar dikkate alınır ve bunların kırmızı çizgilerimiz içerisinde bulunduğu ana tabloya eklenirse, stratejik bir hedef olan Kandil’in gelişen bir harekâtla elde bulundurulması da bir zorunluluk olarak ortaya çıkar.

Çünkü Barzani’yi hedef alacak olası bir harekâtın yaratacağı olumsuzlukları önleyebilmek için, terör ini olduğu dünya kamuoyunca kabul gören Kandil’in kontrol altına alındıktan sonra, harekâtın Barzani bölgesine yönelmesi etki alanı sağlamak açısından gözden kaçırılmaması gereken bir husustur. Karşı hareket planlayan işbirlikçi unsurların Kandil’de direniş noktaları oluşturabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir.

Taktik Hedef PKK, Stratejik Hedef Barzani

Yukarıdaki belirleyici ve yönlendirici faktörlere Türkiye’nin üniter yapısına tehdidin sadece PKK’dan gelmediği, dış güçlerin ve arka cephenin varlığı, bu mücadelenin "açık ve kapalı" büyük bir cepheye karşı yapılacağı unutulmamalıdır.

Öyleyse, PKK ile birlikte Barzani’nin de tehdit değerlendirmesi kapsamına alınması zaruridir. Ortadoğu’da gelişen olaylar bize gerçek hedefin ne olduğunu işaret etmektedir.

Son günlerde PKK terör örgütünün siyasi liderliğini ele geçirme ve bu ayrılıkçı siyasi hareketi yönetme gayreti içerisinde olduğu Barzani’nin tavırlarından açıkça anlaşılmaktadır.

Ortadoğu’da söz sahibi olmak ve bölgedeki ulusal çıkarlarını korumak arzusunda olan bir Türkiye için, gelecekte Barzani ile çatışma olabileceği riski, olası harekâtın her safhasında dikkate alınması gereken bir faktör olarak değerlendirilmektedir.

Her ne kadar siyasi otoritenin ilan ettiği bir siyasi hedef olmasa da, diğer bir deyişle askeri harekâtı destekleyen bir siyasi bir kararlılık olmasa da, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihten gelen bir vazife anlayışına sahip olduğu herkesçe bilinmektedir. Durumdan vazife çıkarmak konseptini en küçük birlik seviyesinde uyguladığı da bilinmektedir. Türkiye tarihi bir dönüm noktasındadır.

PKK terör örgütünün açıklamaya çalıştığımız harekâtın olası hedefleri içerisindeki yeri önemlidir. Ancak Türkiye’nin hayati çıkarlarının söz konusu olduğu Ortadoğu’da değişen güç dengeleri karşısında yapılacak olan bir askeri harekâta siyasi ve diplomatik iradenin eşlik etmesi de kaçınılmazdır.

Askeri anlamda önemli bir başarıyı işaretleyen müdahalenin, siyasi ve diplomatik destekten yoksun olması gereksiz tartışmalara kapı açmaktadır. Ulusal çıkarlarımız ve ulusumuzun bekası söz konusu olduğunda, şahsi ve siyasi çıkarlar gündemde asla yer etmemesi gereken bir teferruat olacaktır.


Erdal Sarızeybek
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Teröristler Nereden Geliyor!

İletigönderen BabaHoroz » Prş Haz 17, 2010 10:48

Dün Yozgatlı şehidimizin babası dedi ki '' Oğlumla telefonda konuşurken,oğlum ''PKKlıları kıstırdık ateş emri bekledik,ateş emri verilmedi,çıldırdık bizde ''
Buna benzer şeyleri çok duyduk.PKKlılar kıstırılıyor,kaçacak yerleri yok ama bir emir geliyor geri çekiliyoruz diye.
Bir güç hep engel oluyor .Bu şekilde pkkyı bitirmek mümkün mü ?
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21


Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x