
The Economist dergisi, Türk ordusuna ilişkin geniş yazısında "Çılgın darbe hikayelerine karşın Türk ordusunun siyasete müdahale etmesi olasılığı giderek azalıyor" dedi. "Ordunun imajı kötü bir biçimde lekelendi ve şimdi rolü sorgulanıyor" ifadelerini de kullanan dergi, "Eğer Türk ordusu, siyasete karışma bağımlılığını kaybetmeye başlamış ise, bu da kısmen, başındaki kişinin çabalarının sayesinde" yorumunu da yaptığı yazısında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'u "Çok modern bir general" olarak niteledi.
LONDRA(ANKA) - Türkiye'de olduğu gibi yurt dışında da yoğun darbe savlarına rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasete müdahale etmesi olasılığının giderek azaldığı yorumları yapılıyor. The Economist dergisi, "Çılgın darbe hikayelerine karşın Türk ordusunun siyasete müdahale etmesi olasılığı giderek azalıyor" derken, "Ordunun imajı kötü bir biçimde lekelendi ve şimdi rolü sorgulanıyor" görüşünü de dile getirdi. "Eğer Türk Ordusu, siyasete karışma bağımlılığını kaybetmeye başlamış ise, bu da kısmen, başındaki kişinin çabalarının sayesinde" yorumuna yer veren İngiliz dergisi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için "Çok modern bir general" nitelemesini de yaptı.
Prestijli The Economist dergisi, son sayısında Türk ordusuna ilişkin geniş bir yazı yayımlandı. "Türk ordusu: Darbelerden Uzak" başlıklı yazıda "Çılgın darbe hikayelerine karşın Türk ordusunun siyasete müdahale etmesi olasılığı giderek azalıyor" denildi. Son dönemdeki yoğun darbe iddialarına dikkat çekildiği yazıda "Ordunun imajı kötü bir biçimde lekelendi ve şimdi rolü sorgulanıyor. Türkiye tam bir Batılı demokrasi hale gelirken ordunun etkisi dönülmez bir biçimde yok mu oluyor? Veya bu sadece, generaller ve eski tüfeklerden oluşan, servet ve güç tekeli elinde tutmaya alışık eski elidin, yükselen açıkça dindar Anadolular sınıfına karşı, uzunca bir süre verdiği mücadelede sadece son bir dönemeçtir?" sorusuna yanıt arandı.
"ORDUNUN GÜÇLÜ OLDUĞU PAKİSTAN VE ENDONEZYA YAKINDAN İZLİYOR"
Bu sorunun yanıtının sadece Türkler için değil, başkaları için de önem taşıdığını belirten The Economist, bu çerçeve Türkiye'nin coğrafi konumu, NATO üyeleri arasında ikinci büyük orduya sahip oluşu, enerji transit güzergahı olarak önemi gibi faktörlere dikkat çekildikten sonra Türkiye'nin de "Nüfusu büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede laik bir demokrasinin ender rastlanan, ordunun da güçlü olduğu Pakistan ve Endonezya gibi başka demokrasilerce yakından izlenen bir örneği" olduğu görüşünü dile getirdi.
İngiliz dergisi, Türk Ordusunun uzun bir süreden beri laik cumhuriyetinin garantörü olarak göründüğünü, son dönemde prestijinin görülmemiş bir biçimde gerilemiş olsa da ülkenin en güvenilir kurumu olmayı sürdürdüğünü belirterek, "Generallerin siyasete karışmaya devam etmesinin, Kıbrıs veya Kürtler gibi dikenli konuların etrafına koydukları gibi görünen kırmızı çizgilerinin Türkiye'nin tam bir demokrasi hale gelmesinde en büyük engeller arasında bulunduğu"nu da savundu.
AKP dönemindeki "e-darbenin hatalı bir hesap olduğunun kanıtlandığı"nı, AKP'nin sonraki seçimlerde yüzde 47 oy aldığını belirten dergi, Ankara'daki bir AB diplomatının "Ordu, iradesini empoze etmeye çalıştı ve halk hayır dedi. O zamandan beri olup bitenler, ordunun gücünü kaybettiğini gösteriyor" değerlendirmesini de aktardı.
-"ERGENEKON KANITLARI HER ZAMAN İKNA EDİCİ OLMADI"
Ancak generallerin caymadığı ve AKP'ye kapatma davası konusunda Başsavcıya "sessizce destek" verdikleri iddiasına da yer verildiği yazıda, "O zamandan beri hükümet, buna karşı koyuyor. Son iki yılda kamuoyu, ordunun iddia edilen dalaverelerine ilişkin bilgilerin bombardımanı altındadır. Generaller dahil çok sayıda subay, sözde Ergenekon vakası ile ilgili olarak sorgulandı veya gözaltına alındı" diyen dergi, "Ancak kanıtlar her zaman ikna edici olmadı ve masum bazı insanlar olaylara karıştırıldı. Birçok kişi de hakkında bir suçlama getirilmeden aylarca tutukludur" diye yazdı.
The Economist, Ergenekon ve Dağlıca'nın ordunun prestijini önemli ölçüde zedelediği ancak ordunun gücünü asıl zayıflatan faktörün, AB reformları olduğu görüşünü de dile getirdiği yazısında, "Gerçek budur ki ordu, sivil hükümetin zayıf olduğunda veya tehlike tehdit ettiğinde güçlüdür. Birçok kişi, Türkler ile Kürtler arasındaki gerilimlerin, yeni bir ordu müdahalesini haklı kılabilecek bir kargaşaya tırmanabilmesinden kaygı duyuyor" dedikten sonra, ordunun İç Hizmet Kanunu'nun unsurlarına da dikkat çekti.
-"ERDOĞAN'IN OTORİTER EĞİLİMİ"-
Milyonlarca laik Türk için ordunun yaşam tarzlarının tek garantörü olmayı sürdürdüğüne de işaret eden dergi, CHP'nin de, AB reformlarının öncüsü olması gerekirken bu reformların birçoğuna karşı çıktığını öne sürerek, "Halbuki, radikal İslam'a karşı en iyi kalkanı ordu değil, AB üyeliği sağlıyor" yorumunu da yaptı.
Yazıda "inandırıcı rakiplerin yokluğu" nedeniyle AKP'nin yeniden seçimi kazanabileceği belirtilirken bunun da "Eleştirenlerin, dile getirdikleri Sayın Erdoğan'ın otoriterizm eğilimine daha serbestlik sağlayabileceği" belirtilerek, "Bu imajı, muhalif gazetelere yönelik saldırıları ve küçük partileri (yani Kürt partileri) meclis dışında tutan yasaları değiştirme isteksizliğinin güçlendirdiğini" de savundu.
Bu çerçevede, The Economist, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'ın "Eğer Türkiye'nin, iktidarda bir nöbetleşme olasılığı bulunan, dengeli bir siyasi sistemi olsa idi, ordunun güç kaybı daha iyi karşılanırdı" sözlerini de yansıttı.
-"ÇOK MODERN BİR GENERAL"-
Türk Ordusunun darbelerden sonra her zaman iktidarı sivillere iade ettiğine de dikkat çekildiği yazının, "Çok modern bir general" ara başlığı altında da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ üzerinde duruldu. The Economist, şöyle devam etti:
"Eğer Türk ordusu, siyasete karışma bağımlılığını kaybetmeye başlamış ise, bu da kısmen, başındaki kişinin çabalarının sayesinde. 1990 yılları başında Güneydoğu'daki Kürt ayaklanmasının yoğunlaştığı dönemde çok sert olduğu söylenen General Başbuğ, katı bir laik. Ancak, ordunun, İslam'dan hoşlanmadığı algısının popülaritesinin azalmasına katkıda bulunduğun çok iyi farkındadır."
Orgeneral Başbuğ'un ordunun rolü konusunda seleflerinin çoğundan daha "aydınlanmış bir anlayışı" olduğunu da belirten dergi, Eldeman'a dayanarak Başbuğ'un 1960 darbesi sırasında genç bir ordu menbusu olarak yaşadıklarının, kendisini Türk siyasetinde ordu için bir yer olmadığına ikna ettiğini de yazdı.
- İm (Kod): Tümünü seç
http://www.haberx.com/economistten_tsk_ve_basbug_yorumu%2817,n,10305974,124%29.aspx
orijinali: http://www.economist.com/world/europe/displaystory.cfm?story_id=15505946