Trakya AB'nin kıyı bölgesi!

Genel & Güncel Konular

Trakya AB'nin kıyı bölgesi!

İletigönderen brd » Cum Kas 28, 2008 18:31

“Bölgesel otonomi”yi savunan AKP’liler, Trakya’yı “deniz ötesi”ne taşıyor. Trakya’dan dört ilin üye olduğu “sivil” örgüt, “AB yasalarıyla yönetim” öngörürken, bölge halkına da “periferi kimliği” uygun görüyor!

[img]http://rapidshare.com/files/168269488/carte_membres_401777948.jpg[/img]


http://haber.sol.org.tr/mansetler/anama ... lgesi.html

soL (Çorlu) Trakya’nın dört ili (Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale), Avrupa’nın Denize Kıyı Bölgeleri Konferansı’nın (CPMR) Balkanlar ve Karadeniz Bölge Komitesi’ne (BKBK) üye. 1973 yılında kurulmuş bir “sivil toplum örgütü” olan ve şu an 160 bölgenin üye olduğu CPMR’ye Türkiye’den ilk üye, 2004 yılında Çanakkale Valiliği oldu. Diğer üç valiliğin süreç içinde katılımından sonra, CPMR geçen yıl bir “Karadeniz açılımı” ortaya koydu (http://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=11170). “Karadeniz Sinerjisi” ile birlikte Samsun ve Sinop valilikleri de CPMR üyesi yapıldı.

Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, CPMR’nin Politik Bürosu’nda asıl üye olarak görevini sürdürürken, 10 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleştirilen BKBK yıllık genel kurul toplantısına ev sahipliği yapmıştı. Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan, 26 Haziran 2008’de Rodos’ta yapılan son genel kurulunda BKBK’nın Başkan Yardımcısı ve CPMR “politbüro”sunda yedek üye oldu. Tekirdağ Valisi Doğan, bunlardan başka Trakya Kalkınma Birliği’nin (TRAKAB) başkanlığını yürütüyor. (TRAKAB için; http://haber.sol.org.tr/mansetler/anamanset/3400.html)


Amaç: “Üye bölgelerin AB’ye entegrasyonu”

“AB Komşuluk Politikası”nı temel düstur alan CPMR-BKBK’nın tüzüğünde, örgütün amaç ve hedefleri belirtiliyor. Tüzüğün 1.2 maddesine göre, örgüt, “üye bölgelerin Avrupa Birliği’ne entegrasyonu”nu amaçlıyor. BKBK Avrupa’da “bölgeselleştirme”yi savunurken, “yerel ve bölgesel uygulamaları yetki devri ve tamamlayıcılık ilkeleri çerçevesinde” destekliyor. “Üye bölgelerin yerel otoriteleri arasında işbirliğini geliştirmeyi” hedefleyen örgüt, tüzüğün 3.6 maddesiyle de Genel Kurul’un “kendi inisiyatifiyle” karar aldığını hükme bağlıyor.

Örgüt, gelir kaynakları arasında “özel kurumlardan bağış” kalemini saymakla kalmıyor, Sınır Ötesi İşbirliği düzenlemelerindeki gibi uluslararası tekellerin kastedildiği “üçüncü taraflar”a ait programlara da katılacağını duyuruyor. CPMR bir yandan “sivil”, diğer yandan “AB’nin entegrasyon politikası uygulayıcısı”, ayrıca “tekellerin ortağı”!

AKP’li süper encümen: “Bölgesel otonomiye aktif destek”

Trakya illerinin CPMR’ye katılımı ve örgütün Balkanlar-Karadeniz hattında genişlemesine öncülük eden kişi olarak Çanakkale İl Genel Meclisi’nin AKP’li üyesi Yavuz Mildon gösteriliyor. Daha önce farklı partilerde olmak üzere 1994’ten bu yana İl Genel Meclisi’nde yer alan Mildon, 1995’ten başlayarak Avrupa siyasetine açılmış ve çeşitli AB kurumlarında görevler almış. En son Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne başkan seçilen Mildon, deniz ürünleri ihracatçısı mesleğiyle aynı zamanda bir “üçüncü taraf”.

Yavuz Mildon, BKBK’nın 1 Nisan 2005 tarihli toplantısında, önceliğin Balkan ülkelerinde sınır ötesi işbirliklerini geliştirmek olduğunu vurgularken, Avrupa Konseyi’nin Balkan-Karadeniz bölgesindeki deniz ötesi politikalarının arkasında olacağını belirtiyor. Örgütün 26 Ekim 2006 toplantısında yine söz alarak, “bölgelerin küreselleşmeye adaptasyonu” kavramını ortaya atıyor. Daha da ileri giden Mildon “ancak güçlü bölgelerin küreşelleşmeyle yüzleşebileceğinden hareketle, Balkanlar ve Karadeniz’de bölgesel otonominin aktif olarak desteklenmesini” salık veriyor.

“Bölgeler AB yasaları ile yönetilsin”

CPMR resmi belgelerinde temel faaliyet alanları tanımlanırken, “Avrupa hakimiyet sahasının kaynaşması”, “Avrupa’nın denizcilik boyutunu genişletmek” gibi dikkat çekici kavramlara rastlanıyor. Fakat en tuhafı, “bölgeleri AB politikalarının oluşumuna katmak” olarak açıklanan “yönetişim”. Üye bölgelerin ancak yüzde 60’ında AB yasa ve politikalarının uygulanabildiğinden şikayet eden örgüt, “Avrupa entegrasyonunun vatandaşa daha büyük rol verilmeden tamamlanamayacağını” ileri sürüyor. CPMR “vatandaşa daha yakın olabilen bölgesel yönetimlerin Avrupalıları söz sahibi yapabileceğini” savunurken AB Anayasası’na da değinmeden edemiyor.

Fransa ve Hollanda’nın reddetmesiyle rafa kalkan AB Anayasası tartışmalarına aktif olarak katılmış olan “sivil örgüt”, hâlâ o dönemde eklenmesine çaba gösterdiği önerilere takılmış vaziyette. AB Anayasa Taslağı’nın “üye ülkeler ile diğer bölgelerin ortaklığında yeni biçimleri” tanımlamadığı için eksik kaldığı belirtilirken, CPMR’nin “yeni biçim” olarak “yönetişim”in hayata geçirilmesinde her şeye karşın çaba harcayacağı ifade ediliyor. Özet olarak, CPMR üyesi bölgeler, örneğin Trakya’nın dört vilayeti, AB’nin karar alma süreçlerine katılarak yasal ve politik olarak etkide bulunabilmeli. Elbette “yönetişim”in bir yanı katılım ise diğer yanı da verilen kararların kabul edilip uygulanması. Yani CPMR’ye dahil bölgeler -mesela yine Trakya-AB yasa ve politikaları ile yönetilebilmeli...

Denize kıyı bölgelere “periferi kimlik”

CPMR, Şubat-2008’den bu yana kendi geleceğini tartışıyor. Örgütün çıkardığı çerçeve belgede görüşü alınacak CPMR dışındaki 10 kişi sıralanmış. Bunlardan birisi de şüphesiz AKP’nin süper encümeni Mildon. Asıl ilgi çekici olan tartışmaya sunulan kimi önermeler. Örneğin belgenin “Tanımlar” bölümünün “Bölge” başlığında “CPMR şimdiye dek bölgelerin merkezi hükümet tarafından atanan temsilcilerini geri çevirmedi ama oraların bölgeselleşme sürecine yardım etti” denilirken, aynı çizginin sürdürüleceği kaydediliyor. Türkiye’den üye iller her ne kadar AKP hükümetinin atadığı valilerle CPMR’ye katılsa da, örgüt Trakya’yı “bölgeselleştirmek” için yardıma hazır. Ekim 2009’da tamamlanması planlanan gelecek tartışmasında CPMR’nin Avrupa sahnesindeki diğer hissedarlarla (tekeller) daha aktif işbirliğinin nasıl olabileceğine cevap aranırken, AB’ye komşu bölgelerde daha büyük bir rol oynayabilmek için yapılması gerekenler konusunda öneri bekleniyor.

Örgütün ismindeki “Kıyı” (periferi) kavramına da açıklık getirilmesini öneren belgede şu tanım öneriliyor: “Kıyı, üzerinde yaşayanların ekonomik, siyasi ve kültürel iktidar merkezinden uzak olduğu veya kendilerini öyle hissettikleri bölgeye denir”. CPMR üye bölgelerde yaşayan halkı ekonomik, siyasal ve kültürel olarak ülkesinden kopartmayı ve böylece bir “periferi kimlik” kazandırmayı öngörüyor. “Periferi kimliğin” öznel açıdan kişinin kendisini nasıl gördüğü kadar başkaları tarafından nasıl görüldüğüyle de ilgili olduğu ifade edilirken göreli olarak da “birkaç merkeze bağlı” veya tersinden “başka kimliğin merkezi” olabileceği öne sürülüyor. AB’nin Sınır Ötesi İşbirliği için söylediği “sınır ötesi kimlik” terimi, denize kıyı bölgeler için “periferi kimliğe” dönüşüyor. Bir ve aynı anlama gelen bu iki “kimlik” halkın yurduyla her tür bağını koparmaya açık, özerkleştirmeye yarayan her biçim “merkez”e açık, ama yurtsever ve hele emekçi kimliğe zinhar kapalı!


soL'dan: soL’un 19 Kasım tarihli “İlk Önce Trakya Gidiyor” haberi ( http://haber.sol.org.tr/mansetler/anama ... nuyor.html ) Tercüman gazetesinin 24 Kasım tarihli haberinde açıkça özetlendi. Bazı ifadelerin olduğu gibi alındığı ama “sınır ötesi emek sömürüsü” gibi vurguların çıkarıldığı yeni haberinde Tercüman, soL’a atıf dahi yapmadı ve üstelik haberin altına kendi muhabirinin ismini koydu. Tercüman’ın 25 Kasım tarihli sayısı, intihal haberi, “Bu Tuzağa Dikkat!” manşeti ve “haberimiz ses getirdi” içeriğiyle, sadece bazı röportajlar ekleyerek tekrarladı.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x