Bölgesel otonomiyi savunan AKPliler, Trakyayı deniz ötesine taşıyor. Trakyadan dört ilin üye olduğu sivil örgüt, AB yasalarıyla yönetim öngörürken, bölge halkına da periferi kimliği uygun görüyor!
[img]http://rapidshare.com/files/168269488/carte_membres_401777948.jpg[/img]
http://haber.sol.org.tr/mansetler/anama ... lgesi.html
soL (Çorlu) Trakyanın dört ili (Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale), Avrupanın Denize Kıyı Bölgeleri Konferansının (CPMR) Balkanlar ve Karadeniz Bölge Komitesine (BKBK) üye. 1973 yılında kurulmuş bir sivil toplum örgütü olan ve şu an 160 bölgenin üye olduğu CPMRye Türkiyeden ilk üye, 2004 yılında Çanakkale Valiliği oldu. Diğer üç valiliğin süreç içinde katılımından sonra, CPMR geçen yıl bir Karadeniz açılımı ortaya koydu (http://arsiv.sol.org.tr/index.php?yazino=11170). Karadeniz Sinerjisi ile birlikte Samsun ve Sinop valilikleri de CPMR üyesi yapıldı.
Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, CPMRnin Politik Bürosunda asıl üye olarak görevini sürdürürken, 10 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleştirilen BKBK yıllık genel kurul toplantısına ev sahipliği yapmıştı. Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan, 26 Haziran 2008de Rodosta yapılan son genel kurulunda BKBKnın Başkan Yardımcısı ve CPMR politbürosunda yedek üye oldu. Tekirdağ Valisi Doğan, bunlardan başka Trakya Kalkınma Birliğinin (TRAKAB) başkanlığını yürütüyor. (TRAKAB için; http://haber.sol.org.tr/mansetler/anamanset/3400.html)
Amaç: Üye bölgelerin ABye entegrasyonu
AB Komşuluk Politikasını temel düstur alan CPMR-BKBKnın tüzüğünde, örgütün amaç ve hedefleri belirtiliyor. Tüzüğün 1.2 maddesine göre, örgüt, üye bölgelerin Avrupa Birliğine entegrasyonunu amaçlıyor. BKBK Avrupada bölgeselleştirmeyi savunurken, yerel ve bölgesel uygulamaları yetki devri ve tamamlayıcılık ilkeleri çerçevesinde destekliyor. Üye bölgelerin yerel otoriteleri arasında işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen örgüt, tüzüğün 3.6 maddesiyle de Genel Kurulun kendi inisiyatifiyle karar aldığını hükme bağlıyor.
Örgüt, gelir kaynakları arasında özel kurumlardan bağış kalemini saymakla kalmıyor, Sınır Ötesi İşbirliği düzenlemelerindeki gibi uluslararası tekellerin kastedildiği üçüncü taraflara ait programlara da katılacağını duyuruyor. CPMR bir yandan sivil, diğer yandan ABnin entegrasyon politikası uygulayıcısı, ayrıca tekellerin ortağı!
AKPli süper encümen: Bölgesel otonomiye aktif destek
Trakya illerinin CPMRye katılımı ve örgütün Balkanlar-Karadeniz hattında genişlemesine öncülük eden kişi olarak Çanakkale İl Genel Meclisinin AKPli üyesi Yavuz Mildon gösteriliyor. Daha önce farklı partilerde olmak üzere 1994ten bu yana İl Genel Meclisinde yer alan Mildon, 1995ten başlayarak Avrupa siyasetine açılmış ve çeşitli AB kurumlarında görevler almış. En son Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresine başkan seçilen Mildon, deniz ürünleri ihracatçısı mesleğiyle aynı zamanda bir üçüncü taraf.
Yavuz Mildon, BKBKnın 1 Nisan 2005 tarihli toplantısında, önceliğin Balkan ülkelerinde sınır ötesi işbirliklerini geliştirmek olduğunu vurgularken, Avrupa Konseyinin Balkan-Karadeniz bölgesindeki deniz ötesi politikalarının arkasında olacağını belirtiyor. Örgütün 26 Ekim 2006 toplantısında yine söz alarak, bölgelerin küreselleşmeye adaptasyonu kavramını ortaya atıyor. Daha da ileri giden Mildon ancak güçlü bölgelerin küreşelleşmeyle yüzleşebileceğinden hareketle, Balkanlar ve Karadenizde bölgesel otonominin aktif olarak desteklenmesini salık veriyor.
Bölgeler AB yasaları ile yönetilsin
CPMR resmi belgelerinde temel faaliyet alanları tanımlanırken, Avrupa hakimiyet sahasının kaynaşması, Avrupanın denizcilik boyutunu genişletmek gibi dikkat çekici kavramlara rastlanıyor. Fakat en tuhafı, bölgeleri AB politikalarının oluşumuna katmak olarak açıklanan yönetişim. Üye bölgelerin ancak yüzde 60ında AB yasa ve politikalarının uygulanabildiğinden şikayet eden örgüt, Avrupa entegrasyonunun vatandaşa daha büyük rol verilmeden tamamlanamayacağını ileri sürüyor. CPMR vatandaşa daha yakın olabilen bölgesel yönetimlerin Avrupalıları söz sahibi yapabileceğini savunurken AB Anayasasına da değinmeden edemiyor.
Fransa ve Hollandanın reddetmesiyle rafa kalkan AB Anayasası tartışmalarına aktif olarak katılmış olan sivil örgüt, hâlâ o dönemde eklenmesine çaba gösterdiği önerilere takılmış vaziyette. AB Anayasa Taslağının üye ülkeler ile diğer bölgelerin ortaklığında yeni biçimleri tanımlamadığı için eksik kaldığı belirtilirken, CPMRnin yeni biçim olarak yönetişimin hayata geçirilmesinde her şeye karşın çaba harcayacağı ifade ediliyor. Özet olarak, CPMR üyesi bölgeler, örneğin Trakyanın dört vilayeti, ABnin karar alma süreçlerine katılarak yasal ve politik olarak etkide bulunabilmeli. Elbette yönetişimin bir yanı katılım ise diğer yanı da verilen kararların kabul edilip uygulanması. Yani CPMRye dahil bölgeler -mesela yine Trakya-AB yasa ve politikaları ile yönetilebilmeli...
Denize kıyı bölgelere periferi kimlik
CPMR, Şubat-2008den bu yana kendi geleceğini tartışıyor. Örgütün çıkardığı çerçeve belgede görüşü alınacak CPMR dışındaki 10 kişi sıralanmış. Bunlardan birisi de şüphesiz AKPnin süper encümeni Mildon. Asıl ilgi çekici olan tartışmaya sunulan kimi önermeler. Örneğin belgenin Tanımlar bölümünün Bölge başlığında CPMR şimdiye dek bölgelerin merkezi hükümet tarafından atanan temsilcilerini geri çevirmedi ama oraların bölgeselleşme sürecine yardım etti denilirken, aynı çizginin sürdürüleceği kaydediliyor. Türkiyeden üye iller her ne kadar AKP hükümetinin atadığı valilerle CPMRye katılsa da, örgüt Trakyayı bölgeselleştirmek için yardıma hazır. Ekim 2009da tamamlanması planlanan gelecek tartışmasında CPMRnin Avrupa sahnesindeki diğer hissedarlarla (tekeller) daha aktif işbirliğinin nasıl olabileceğine cevap aranırken, ABye komşu bölgelerde daha büyük bir rol oynayabilmek için yapılması gerekenler konusunda öneri bekleniyor.
Örgütün ismindeki Kıyı (periferi) kavramına da açıklık getirilmesini öneren belgede şu tanım öneriliyor: Kıyı, üzerinde yaşayanların ekonomik, siyasi ve kültürel iktidar merkezinden uzak olduğu veya kendilerini öyle hissettikleri bölgeye denir. CPMR üye bölgelerde yaşayan halkı ekonomik, siyasal ve kültürel olarak ülkesinden kopartmayı ve böylece bir periferi kimlik kazandırmayı öngörüyor. Periferi kimliğin öznel açıdan kişinin kendisini nasıl gördüğü kadar başkaları tarafından nasıl görüldüğüyle de ilgili olduğu ifade edilirken göreli olarak da birkaç merkeze bağlı veya tersinden başka kimliğin merkezi olabileceği öne sürülüyor. ABnin Sınır Ötesi İşbirliği için söylediği sınır ötesi kimlik terimi, denize kıyı bölgeler için periferi kimliğe dönüşüyor. Bir ve aynı anlama gelen bu iki kimlik halkın yurduyla her tür bağını koparmaya açık, özerkleştirmeye yarayan her biçim merkeze açık, ama yurtsever ve hele emekçi kimliğe zinhar kapalı!
soL'dan: soLun 19 Kasım tarihli İlk Önce Trakya Gidiyor haberi ( http://haber.sol.org.tr/mansetler/anama ... nuyor.html ) Tercüman gazetesinin 24 Kasım tarihli haberinde açıkça özetlendi. Bazı ifadelerin olduğu gibi alındığı ama sınır ötesi emek sömürüsü gibi vurguların çıkarıldığı yeni haberinde Tercüman, soLa atıf dahi yapmadı ve üstelik haberin altına kendi muhabirinin ismini koydu. Tercümanın 25 Kasım tarihli sayısı, intihal haberi, Bu Tuzağa Dikkat! manşeti ve haberimiz ses getirdi içeriğiyle, sadece bazı röportajlar ekleyerek tekrarladı.