Tüccar ve Soytarı Orhan Pamuk Gene Başladı

Tüccar ve Soytarı Orhan Pamuk Gene Başladı

İletigönderen borabey » Sal Eyl 02, 2008 12:12

TUCCAR VE SOYTARI PAMUK GENE BASLADI - BIR NOBEL ODULU DAHA PACAVRA BIR KITABA SIYASI SEBEBLERLE VERILEBILIRMI ?
...
Yahudi tüccarı taktiği
Orhan Pamuk, harekete geçti. O. Pamuk, yeni kitabının reklamını yapmak için yine sağa sola sataştı.

Hakaret üzerinden pazarlama
“Türkiye’de 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü” diyerek Nobel ve para ödülü kazanan Orhan Pamuk, yeni kitabının reklamını yapmak için ulusal hassasiyetlere sahip çevrelere saldırmaya başladı. Alman Der Spiegel dergisine konuşan O.Pamuk, AB karşıtı Atatürkçülerin, Atatürk’e ihanet ettilerini öne sürdü. Dergin “Türkiye’yi AB yolunda görüyor musunuz?” sorusu üzerine O.Pamuk şöyle konuştu: “Böyle yaparsanız, milliyetçi duygularımı uyandırırsınız. Ben, şu an bizden, 50 yıl öncesinden daha iyi konuşulduğunu düşünüyorum. Bu konuda katkı sunmak beni sevindiriyor. Ekonomik olarak Türkiye’nin durumu iyi. Ancak liberallik konusunda eksikliği bulunan ve birbirleriyle sürekli savaşan egemen tabakanın dar görüşlülüğü yüzünden sayısız siyasi problemlerimiz var.”

AB karşıtlığı…
Bu tabakanın Kemalistler ve Başbakan Erdoğan’ı destekleyen muhafazakâr dinci orta kesim olduğunu onaylayan Pamuk, “Erdoğan ve destekçileri tedbili kıyafet giymiş İslamcılar mı?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Orduya yönelen, daha fazla şiddet ve güce odaklanan bazı Kemalistler böyle düşünüyor. Bu yüzden elit tabakamız, Kürt sorununu da çözemediği için huzursuz. Bazı kesimler ise AB üyeliğine karşı çıkıyor. Atatürk, Türkiye’nin AB üyeliğinden gurur duyardı. Ve şimdi kendisinin sözde yandaşları bu konuda ona ihanet ediyor.” Avrupa’dan yana olduğunu kaydeden Pamuk, bu yüzden öldürülmek istendiğini de iddia etti.





02/09/2008 01:23 - Yeniçağ Gazetesi
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen rafet » Sal Eyl 02, 2008 12:22

Turkiye'de normal kitap okuyucusunun artik Pamuk'un kitaplarina ilgi gosterecegini pek
sanmiyorum.
Adam Nobel'i aldi, dunyada kitabi satilacak, ordan kazanacak asil.
Amerika'ya da yerlesir herhalde, ordan ev aldigini yazmisti gazeteler.

Basimizdan gitsin de nereye giderse gitsin.
Turkiye'de koruma altina almak lazim ki, salagin teki saldirir maldirir, adamin eline
iftira atma, magduru oynama firsati gecer
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

tüccar ve soytari? biz dinci miyiz?

İletigönderen mustafat » Sal Eyl 02, 2008 15:34

Konusma tarzini pek sempatik bulmamama ragmen Orhan Pamuk'u bir yazar olarak begenirim. Kitaplarinin birkaci hariç hepsini begenerek okudum.

Orhan Pamuk'u "tüccar ve soytari" gibi kelimelerle kötülemeden önce birkac seyi göz önünde bulundurmamiz gerekir.

Birincisi, Avrupa basinina çok güven olmaz. Politik açidan islerine gelen cümleleri cimbizla çekip yayinlayabilirler. Böylece her cümlenin anlamini bir bütün içinde görmemize engel olur ve saptirirlar.

Orhan Pamuk'un islerine gelmeyen sözlerini yayinlamaz, sadece islerine gelenleri yayinlarlar. Böylece Pamuk'u bize de tek yönlü yansitirlar.

ikincisi, farzedelim ki Orhan Pamuk bunlari gerçekten bu sekilde söyledi. Paylasmadigimiz fikirleri öne sürenlere ayni dincilerin yaptigi gibi saldiracak, onlari asagilayici kelimelerle damgalayacak miyiz? Biz Atatürkçüler bu ülkede aydin görüsü, fikir özgürlügünü savunmuyor muyuz? Afaroz kültürü bize yakisir mi?

Kaldi ki, bu ülkede Atatürkçü geçinen bazilarinin Atatürk'e ihanet ettigi de bir gerçektir. En basiti solcu aydinlari iskenceden geçirten, islamci tarikatlerin önünü açan Kenan Evren'i hatirlayin. Onun cumhurbaskanligi zamanini çok iyi hatirliyorum, her iki cümlesinden birinde "Atatürk" kelimesi geçerdi.

Orhan Pamuk tabi Kenan Evren'i kastetmiyor, o ayri hikaye.

üçüncüsü, bu ülkede bilir bilmez Atatürkçülerin Atatürk'e ihanet ettigini papagan gibi tekrarlayan bir sürü insan var. Fakat pek ciddiye alinmazlar. Orhan Pamuk'un suçu ciddiye alinmak mi? Orhan Pamuk siyaset uzmani degil ki, o bir yazar. Dolayisiyla onun Türk siyaseti hakkinda söylediklerini (sirf adam ünlü diye) fazla ciddiye almaya gerek yoktur. Bence taninmislik degil, uzmanlik ciddiye alma ölçütü olmalidir.
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

İletigönderen rafet » Sal Eyl 02, 2008 18:42

mustafat o zaman sen Yalcin Hoca'nin Orhan pamuk ile ilgili yazilarini okumamissin.
Orda da Orhan Pamuk'un yazar olarak bir degeri olmadigi, yazilarinda calintilar
yaptigi, iyi bir yazar oldugundan degil belki bir zumreye(sabetayist vs..) dahil
olmasindan dolayi pompalandigini, ovuldugunu falan yazar.

Ben sahsen Orhan Pamuk'un butun kitaplarini okudum, son cikan bir ikisi haric.

Hicbirini de begenmedim.Birak begenmeyi zorla okudum (yarim birakmayi sevmem),
bana hic de edebi bir zevk falan vermedi.

Turkiye'de gercek edebiyatcilar da begenmediler, ovmediler.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen tuba » Sal Eyl 02, 2008 19:11

Borabey, "tüccar" demiş, "soytarı" demiş... çok kibar ifade etmiş...bence az bile böylesi ..lere..
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen shadow39 » Sal Eyl 02, 2008 21:21

Orhan Yamuk un yatıcak yeri yok.
Dağda üç Beş domuz Sürüsü
Tutturmuş Bir kürdistan Türküsü
Eline Almış Bayrak Diye Bir Masa örtüsü
Satsan Beş Para Etmez Ne Dirisi Ne De ölüsü
Soyu Soysuz Olan Sensin Toprak Senin Neyine
İte itlik Yapıp Kafa Tutma Beyine
Anlasa Dediğimi Sokaktaki Köpek Ağlar Haline
Duy Ulan Soysuz
Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene!!!
....
Bu da can d..... efendiye olsun. belgeselci.
"Siz Mustafa demeye devam edin, biz de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
shadow39
Üye
Üye
 
İletiler: 2230
Kayıt: Cmt Mar 03, 2007 20:27

İletigönderen jejo » Sal Eyl 02, 2008 21:52

orhan pamuk'u ulkesine elestirileri ecnebilere yaptigi icin itici buluyorum. bir kitabini okudum ustadin, "kar", hosuma gitti yalan soylemicem. yanliz romanin kahramani "ka" kafka'nin yarim kalan "das schloss" adli eserinin bas kahramani ile ayni adda. o romandaki sahneler de "kar" i andiriyor. yani orhan pamuk bunu ordan alinti yapmis olabilir kuvvetle muhtemel. arzu edenler alsinlar filmi (almanca) izlesinler. orhan pamuk'un nobeli almasi ayarlanmistir bence.
Kimin odul ve cezaları daha açık belirtilmisse, zafer onun olacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
jejo
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 50
Kayıt: Pzt Tem 14, 2008 15:15

her yazar esinlenir

İletigönderen mustafat » Prş Eyl 04, 2008 12:19

rafet yazdı:mustafat o zaman sen Yalcin Hoca'nin Orhan pamuk ile ilgili yazilarini okumamissin.
Orda da Orhan Pamuk'un yazar olarak bir degeri olmadigi, yazilarinda calintilar
yaptigi, iyi bir yazar oldugundan degil belki bir zumreye(sabetayist vs..) dahil
olmasindan dolayi pompalandigini, ovuldugunu falan yazar.

Ben sahsen Orhan Pamuk'un butun kitaplarini okudum, son cikan bir ikisi haric.

Hicbirini de begenmedim.Birak begenmeyi zorla okudum (yarim birakmayi sevmem),
bana hic de edebi bir zevk falan vermedi.

Turkiye'de gercek edebiyatcilar da begenmediler, ovmediler.


öte yandan Orhan Pamuk'u bir yazar olarak çok begenenler de var.

Bazilari Orhan Pamuk'un baska yazarlardan, örnegin Kafka'dan fazlaca esinlendigini belirmis. Bilemeyecegim, ben Sato'yu okumaya baslamis ama bitirememistim.

Fakat her yazar edebiyat tarihini bilir ve baska yazarlarin eserlerinden bilinçli bilinçsiz esinlenir. Hiçbir yazar oturup sifirdan bir eser yaratmaz; her sey birikimle olur.

Benim sahsen en begendigim Türk yazari Oguz Atay'dir. Fakat onun tarzini da bazen Dostoyevski'nin "yeraltindan notlari"ndaki sorusturmaci karamsarligina benzetirim.

Almanya'da yasayan bir arkadasim bana bir gün sunu demisti: "içimizden biri basarili olmayagörsün, onu basasagi etmek, gözden düsürmek için en önce biz Türkler elimizden geleni yapariz".

Bence Orhan Pamuk benzer bir vaka. Her söyledigine katilmasak da onun basarisiyla gurur duymayi bilmeliyiz. Hele edebiyat gibi uluslararasi basariyi (bir iki yazarimiz hariç) hiç tatmadigimiz bir alanda...
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

Ustten devam..

İletigönderen Yusuf Batum » Prş Eyl 04, 2008 15:39

Ben Orhan Pamuk'un butun kitaplarini ilgiyle okudum.

Herkesin de okuduktan sonra elestiri yapmasini bekelrim. Yalcin Hoca sunu dedi, bu bunu dedi diye olmaz.

Ilgiyle okudum cunku Amin Maalouf adli Arap yazarin kitaplarini okuduktan sonra, bizde neden boyle bir yazar yok diye dusunurken, Orhan Pamuk'u kesfetmistim. Ve bu istekle okumustum. Kar'i pek begenmedim, aceleye gelmise benziyordu. O zamanki guncel siyasi olaylari iskalamamak icin cabucak yazilmis bir kitaba benziyordu.
Ama diger kitaplari, ozellikle Cevdet Bey ve Ogullari, Benim Adim Kirmizi cok renkli, panoramik kitaplardi.

Yaptigi bazi aciklamalari yine de dikkate almak gerek. Her seyiiyi tarafindan gorun. O bu talihsiz sozleri ettikten sonra, yakin tarihe bir ilgi artti mi artmadi mi? Bence hayli artti.
Insanlar artik hakikaten ne olmus o zamanlarda diye bu tarz kitaplar okumaga basladi. Bu iyi bir gelisme.

Bence yazari siyasi gorusleri (Ki saglikli olmayabilir) ve yazarligini ayri degerlendirmek gerek.
Veni Vidi NoN Vici / Poet Valent, Poem Manent

Eskali Cizilmis Tutku: Memleket!

Avrupa'dan kaz gelmez, tavuklarinizi ziyan etmeyin...
Kullanıcı küçük betizi
Yusuf Batum
Üye
Üye
 
İletiler: 192
Kayıt: Çrş Şub 27, 2008 16:18

İletigönderen erenus » Prş Eyl 04, 2008 18:24

Fakat her yazar edebiyat tarihini bilir ve baska yazarlarin eserlerinden bilinçli bilinçsiz esinlenir. Hiçbir yazar oturup sifirdan bir eser yaratmaz; her sey birikimle olur.


Etkilenmek ve kurguyu aynen almak çok ayrı şeylerdir!

Hadi, siyasi görüşlerini bir yana koyalım romancılığına bakalım....


Bardakçı yazdı:Sözü hiç uzatmadan, açıkça söyleyeyim: Orhan Pamuk, intihalcidir! Fuad Carım'ın ‘‘Kanuni Devrinde İstanbul'' isimli eserinin birçok bölümünü intihal etmiş ve ‘‘Beyaz Kale'' adındaki romanın temelini Carım'ın bu kitabı üzerine kurmuştur. Hem de bazı cümleleri neredeyse aynen alarak...

Fuat Carım, 1892 ile 1972 seneleri arasında yaşadı. Mülkiye'yi bitirdi, Kuvá-yı Milliye'ye katıldı, milletvekilliği, Dışişleri Genel Sekreterliği ve büyükelçilik yaptı. Son derece entellektüeldi, çok ilginç kitaplar yazdı ama bunları az sayıda bastırdı. ‘‘Kanuni Devrinde İstanbul'', bunlardan biriydi.

Kitabın kahramanı 1550'lerde üç yıl boyunca esir olarak İstanbul'da yaşayıp hatıralarını kaleme alan Pedro de Urdemalas adında bir İspanyol'du ve Fuad Carım, tam dört asır sonra, 1964'te, metnin Türkçe'sini yayınlamıştı. Eser, daha sonra ‘‘1001 Temel Eser Serisi''nden bir başka isimle çıktı.

Bu intihal konusunu bundan birkaç sene önce de gündeme getirmiş ama ‘‘Modern edebiyatta böyle şeyler olur'' gibisinden abuk subuk bir cevap almıştım. Üstelik, Beyaz Kale'nin sonundaki ‘‘kaynaklar'' listesinde Carım'ın eseri yoktu ve Fuad Carım'ın adı ‘‘kaynaklar''a ancak benim yazımdan sonra, kitabın sonraki baskılarında görünmüştü.




İntihal (TDK: Aşırma), bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması.

Aşağıdaki karşılaştırmada kullanılan kırmızı alıntılar, Güncel Yayıncılık tarafından Ocak 1996 yılında yayınlanan, Fuad Carım çevirisi, Pedro’nun Zorunlu İstanbul Seyahati adlı, 16. yy. da Türkler’e esir düşen bir İspanyol’un anılarını anlatan kitaptan, mavi alıntılar İletişim Yayınları tarafından Orhan Pamuk’un Beyaz Kale adlı romanından alınmıştır.

"...Cenova’dan Napoli’ye giderken, hareketimizi haber alarak Ponza Adaları’nda bekleyen Türk donanmasının hücumuna uğradık..." (Pedro s.11)
“Venedik’ten Napoli’ye gidiyorduk. Türk gemileri yolumuzu kesti..." (Pamuk s.11)


"...Ama ne olur ne olmaz, gene esir düşebiliriz korkusu ile, kürekçileri sıkıştırmaktan vazgeçtiler. Malüm a, kürek çekenler ya Türk, ya Mağribi. Gemi bir kere zaptedil mi, bunlar artık serbest. O vakit, Türklere, bu bize şunu etti, şu bize işkence yaptı, derler..." (Pedro s.12)


"... Türk ve Mağripli olan kürekçilerimiz sevinç çığlıkları atıyordu; sinirlerimiz bozuldu... Esir düşerse cezalandırılmaktan korkan kaptanımız kürek kölelerini şiddetle kırbaçlatmak için bir türlü emir veremiyordu..." (Pamuk s.11)


"...İlk önce, öyle bir niyetimiz olmadı değil. Fakat bir borda ateşi yiyince teslim olduk..." (Pedro s.13)
"Şiddetli bir borda ateşine tutulmuştuk, hemen teslim olmazsak gemimiz batacaktı..." (Pamuk s.12.)

"...Birinin bileklerini, kulaklarını ve burnunu kesip omuzuna bir pafta yapıştırdılar; paftada şu yazılı idi: ‘Böyle eden böyle olur’. Öbürünü kazığa çaktılar..." (Pedro s.12)
"Kazığa oturtulan korkak kaptanımız yeni ölmüştü. Kırbaççıları, burnunu, kulağını kesip ibret olsun diye bir sala koyup denize bırakmışlardı..." (Pamuk s.11.)

"...Rampacılar gemiye daldılar ve herkesi çırılçıplak ettiler. Beni tepeden tırnağa soymadılar; sırtımdakiler, onların hoşlanmadıkları ve beğenmedikleri şeylerdi. Hem, sırtımdakilerle uğraşmaya bir lüzum görmediler; yattığım kamara çok daha değerli eşyalarla doluydu..." (Pedro s.13.)
"...Rampacılar gemimize ayak basarlarken kitaplarımı sandığıma koyup dışarı çıktım. Gemi ana-baba günüydü. Dışarıda herkesi toplamışlar çırılçıplak soyuyorlardı..." (Pamuk s.14.)

"...Cerrah mısın, diye sordular. Hayır deyince, az kalsın partiyi kaybediyordum. Bereket versin lafa, sözü geçen kaptanlardan Durmuş Reis karıştı. Cenevizli dönme Durmuş Reis ‘İdrar ve nabız hekimidir, cerrahtan daha faydalıdır" dedi, kürekten işte bu suretle kurtuldum..." (Pedro s.13.)
"...Sonradan Ceneviz dönmesi olduğunu öğrendiğim Reis iyi davrandı bana; neden anladığımı sordu. Küreğe verilmemek için hemen astronomi bilgimden, geceleri yön bulabileceğimden söz ettim, ama ilgilenmediler. Bunun üzerine bende bıraktıkları anatomi cildine güvenerek hekim olduğumu ileri sürdüm. Az sonra gösterdikleri kolu kopmuş birini görünce cerrah olmadığımı söyledim. Öfkelendiler, beni küreğe çekeceklerdi ki, kitaplarımı gören Reis sordu: ‘idrardan ve nabızdan anlıyor muydum?’ Anladığımı söyleyince hem küreğe verilmekten kurtuldum..." (Pamuk s.14.)

"...En üste Muhammed’in sancaklarını astılar; bunların altına, bizden aldıkları bayrakları, haçları ve Meryem Anamız’ın tasvirlerini astılar. Külhanbeyler, başaşağı asılan bu haçlarla tasvirleri bir ok yağmuruna tuttular... Derken denizlerde eşine rastlanmayan bir top ateşi koptu..." (Pedro s.18.)
"...Bütün direklerin tepesine sancaklar çektiler, altlarına da bizim bayrakları, Meryem Ana tasvirlerini, haçları tersinden asıp külhanbeylerine aşağıdan oklattılar. Derken toplar yeri göğü inletmeye başladı..." (Pamuk s.14.)


"...Ulu-Türk, tutsakları görmek istedi. İki bine yakın tutsağı, ayaklarından zincirleyip sıraladılar; kaptan ve zabit olanları boyunlarından çemberlediler ve bizden aldıkları trampetaları çalarak, boruları öttürek ve bayrakları sürükleyerek hepimizi saraya götürtüler..." (Pedro s.19.)
"...Bizleri Padişah’a çıkarmak için zincire vurdular, askerlerimizi gülünç göstermek için zırhlarını ters giydirdiler, kaptanların ve subayların boyunlarına demir çemberler taktılar, gemimizden aldıkları borularımızı, trampetlerimizi alayla ve keyifle çalarak eğlene eğlene bizi saraya götürdüler..." [Pamuk s. 18]

"...Sinan Paşa’nın on iki yıldan beri çektiği nefes darlığı artmıştı. Göstermediği hekim kalmamıştı. Sonunda beni de çağırdılar. Paşa’ya elimle bir şurup hazırladım. Nasıl alınacağını sorunca, işi çaktım ve bir kaşık isteyerek, gözü önünde, üç kere doldurup içtikten sonra, ‘alsana senyör’ diyerek, kendisine de içirdim..." (Pedro s.22.)
"...Oysa, derdi, bildiğimiz nefes darlığıydı. İyice sorup soruşturdum, öksürüğünü dinledim, sonra mutfağına inip orada bulduklarımla naneli yeşil haplar yaptım; bir de öksürük şurubu hazırladım. Paşa zehirlenmekten korktuğu için göstererek şuruptan bir yudum içip haplardan bir tane yuttum..." (Pamuk s.17.)

"...Amcabey diye anılan, aslen Valencialı birini yollayarak, bir hıyanette bulanmayacağıma dair yemin ettirip zincirimi söktürdü..." (Pedro s.24.)
"...Bir hafta sonra bir gece gelen kâhya, kaçamayacağıma yemin ettirdikten sonra zincirlerimi çözdü..." [Pamuk s.18]

"...yolda müslüman olmamı istedi. Yapamam, dedim. Koruya vardığımızda, dostlarından olan ve Hristiyanlıktan dönme, iki kişi beklemekte idi... Ne söylediğimi soran Paşa’ya, ben karşılık vererek, öfkeyle, kestirin kafamı, callada da, sana verilen emri yerine getir, dedim... ‘Seni din düşmanı ve Muhammed düşmanı köpek seni, biraz geçsin, ben sana yapacağımı bilirim...’ deyip yürüdü..." (Pedro s.28-29)
"...Bir kâhya kararımı sordu. Belki kararımı değiştirirdim, ama bana bunu bir kâhya sordu diye değil! Şu sırada din değiştirmeye hazırlıklı olmadığımı söyledim... İkisi, bir duvar dibinde durup ellerimi bağladılar, pek de büyük olmayan bir balta vardı ellerinde. Müslüman olmazsam, Paşa boynumun hemen vurulmasını emretmiş. Kalakaldım...
(...) Orada ellerimi çözerlerken azarladılar beni: Allah, Muhammet düşmanıymışım." (Pamuk s.30-3l.)



Brdakçı yazdı:Norman Mailer'in bir romanı var: ‘‘Ancient Evenings''. Eski Mısır'da başlayan bir öykü; cinayetlerle, didişmelerle, bir başka dünya tartışmalarıyla dolu gerilimli bir kitap.

‘‘Ancient Evenings''i bulup gözden geçirin, İngilizceniz yoksa birilerine en azından girişini tercüme ettirin ve Norman Mailer'in ‘‘Ancient Evenings''i ile Orhan Pamuk'un ‘‘Benim Adım Kırmızı''sı arasında bir benzerlik olup olmadığı konusunda bendenizi aydınlatıverin...


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen rafet » Cum Eyl 05, 2008 0:44

mustafat, yusuf batum arkadaslar Kafka'yi , Amin Maalouf'u ornek gostermisler...

Kafka'nin Sato'su bir saheserdir.Insan okuya okuya doyamaz.
Amin maalouf bence cagimizin buyuk yazarlarindan biri.

Cevdet Bey ve Ogullari.Thomas Mann'in Buddenbrooks Ailesi varken ne anlami var ki bu kitabin?
Ozgun olarak neyi anlatiyor?Begenmesem de yine de Orhan Pamuk'un anlasilabilir kitaplarindan
biri.Bence o kadar sayfayi okumaya degmez.

Benim adim Kirmizi, belli bir donem anlatiliyor.Kendi gecmisinden izler var.Okunmasi, dili
zor olsa da eh idare eder.

Bu kitaplarin Nobel almasi bir yana ikinci baski yapmalari bile bence olanaksiz olmaliydi.
Gercekten isler duzgun gitse, degerine gore davranilsa.Ortada buyuk bir dayanisma var.
Bir grup, parti her neyse kendilerinden gorduklerini acaip destekliyorlar.Basin, televizyon
destegi olunca insanlar birsey sandilar.hepimiz aldik kitaplarini.

Okuduk okuduk begenmedik, ama sahsen fazla da seslendiremedik, ya da seslendirecek
kanallarimiz yoktu.

Adamin acikca calinti da yaptigi ortaya cikti.Turkiye tanidi artik.Turkiye'de hala yazar
olarak ragbet gorecegini sanmiyorum.Sokaga cikmaya korkuyordur.Cok meshur
oldu ya, Nobel aldi ya.Dogrudur mutlaka bir yalaka azinlik; sohret budalasi pesinde
olacaktir, kim ne derse desin.

ama edebiyat dunyasi icin kalp bir degerdir.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

Ustten devam..

İletigönderen Yusuf Batum » Cum Eyl 05, 2008 8:58

Sevgili Erenus,
Bu intihal meselesini benim hatirladigim kadariyla Murat Bardakci ilk defa Hurriyet'deki kosesinde gundeme getirmisti.
Buna sebep de Orhan Pamuk'un bir yerde tarihci Resad Ekrem Kocu'ya homoseksuellik yakistirmasinda bulunmasi idi.
Beyaz Kale'ye asirdigi cumlelerin bulundugu kitap bende mevcut. Simdi bir seyi anlatiyorsunuz. Bir olayi. Kendi cumlelerinizle anlattiktan sonra buna esinlenme demek daha dogru olur. Cunku adam surekli dipnot dusmek zorundadir. Sonucta bilimsel bir roman yazmiyor. Mesela Turgut Ozakman'in Dirilis romani. Bir kitap olusturacak kadar dipnot var. Cunku bilimsel roman yaziyor.
Yasanmis olayi, delillendirerek anlatmak zorunda. Orhan Pamuk'un tarzi farkli. Ama en azindan sunu yazmasi gerekirdi.
"Bazi olaylari anlatirken, su su su kitaplardan faydalandim." Ben boyle dusunuyorum. Intihal, asirima, her ne haltsa, butun bir kitap bunlarla dolu degil.
Ilk romani, Thomas Mann'dan esinlednigi soyleniyor. Bu da cok dogal. Genc bir yazar. Dosto'yu okumus, Tolstoy'u okumus, Thomas Mann'i okumus. Etkilenmek farklidir. Sairlerimiz de oyle. Nazim Hikmet Mayakovski'den, Necip Fazil Bodler'den...
Bir yazar, bir sair hemen kimligini bulmaz.

Ama ben Orhan Pamuk'dan sonra bir baskasini kesfettim. Daha da iyi yaziyor hatta: Ihsan Oktay Anar.
Salik verilir.

Selam ile,

Yusuf B.
Veni Vidi NoN Vici / Poet Valent, Poem Manent

Eskali Cizilmis Tutku: Memleket!

Avrupa'dan kaz gelmez, tavuklarinizi ziyan etmeyin...
Kullanıcı küçük betizi
Yusuf Batum
Üye
Üye
 
İletiler: 192
Kayıt: Çrş Şub 27, 2008 16:18

İletigönderen rafet » Cum Eyl 05, 2008 19:44

Yusuf Batum esinlenme, etkilenme baskadir CALINTI baskadir.
Kitabinda aldigi sayfalari ayri olarak verse ve onun ustune yazsa, milletin diyecek sozu kalmaz,
en fazla cok etkilenmis der.

Bunu gecelim.Bence okunacak yazar degil.Asil onemli olan da bu bence.

Inaniyorum biraz zaman gecip, her sey yerli yerine oturunca Orhan Pamuk da gercek degeri ya da
degersizligiyle anilacaktir.

Kisaca iyi bir kitap okumak isteyenlere Pamuk kitaplarini tavsiye etmem acikcasi.
Kullanıcı küçük betizi
rafet
Üye
Üye
 
İletiler: 185
Kayıt: Sal Kas 06, 2007 2:07

İletigönderen erenus » Cum Eyl 05, 2008 21:49

Simdi bir seyi anlatiyorsunuz. Bir olayi. Kendi cumlelerinizle anlattiktan sonra buna esinlenme demek daha dogru olur.
Cunku adam surekli dipnot dusmek zorundadir. Sonucta bilimsel bir roman yazmiyor.


Sevgili Yusuf Batum,

Umberto Eco “Benim aklıma gelmişse, bir başkasının da aklına gelmiştir” demiştir de eğer aklına gelmesi için ana kaynaktan yararlandıysan bu doğru olmaz...

Yukardaki örnekte benim gördüğüm; bir yazar başka bir yazarın özgün hayal gücünü taklit etmeye çalışmıştır. Ayrıca örnek bana, dramatik kurgudaki benzerlikleri göstermektedir. Bu durumda; o zaman herkez birilerinin romanının kurgusunu aynen alıp değiştirdiği cümleleri ile yeniden yazabilir. Ben bunu doğru bulmuyorum.

Mesela Turgut Ozakman'in Dirilis romani. Bir kitap olusturacak kadar dipnot var. Cunku bilimsel roman yaziyor.
Yasanmis olayi, delillendirerek anlatmak zorunda. Orhan Pamuk'un tarzi farkli. Ama en azindan sunu yazmasi gerekirdi.
"Bazi olaylari anlatirken, su su su kitaplardan faydalandim."



Kesinlikle katılıyorum açıkca çıkıp ben bu romandan çok etkilendim bu romanı şu kurguya dayandırdım diyebilirdi.

Intihal, asirima, her ne haltsa, butun bir kitap bunlarla dolu degil.


Esinlenme, müzikte bile ölçü(4 ölçü veya yirmi saniye idi galiba) bazında ele alınırken romanda aynı kurguyu tekrar yazmak bence çok doğru değil...

Ayrıca mesela "benim adım kırmızı" tamamen çalıntı diyenler var...(Gülün adı'nı okuyan birini kandırması mümkün değil diyorlar.) Bir rivayette der ki; Cevdet bey ve oğulları kitabının konusu ile thomas mann nobel edebiyat almasını sagladıgı buddenbrocklar bir alenin cöküşü kitabının konusu aynıdır.. Bazen iyi eserleri karalamak için de şuna benziyor buna benziyor denir ama bu tür karalamaları genelde edebiyat eleştirmenleri yapmaz bir takım medya yapar. Bu romancıyı edebiyat eleştirmenleri de eleştiriyor...


Ihsan Oktay Anar çok iyi bir yazardır. Ayrıca kurgularının kendine ait olduğundan eminim.


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07


Şu dizine dön: Arif DOĞU

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x