Tuncay Güney'in biyografisi

Genel & Güncel Konular

Tuncay Güney'in biyografisi

İletigönderen Çetin Taş » Pzt Mar 24, 2008 12:11

"Ergenekon Operasyonu" Tuncay Güney'in 2 Mart 2001'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi'nde verdiği ifade ve teslim ettiği bazı belgelere dayandırılıyor. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz de soruşturmayı Tuncay Güney'in ifadelerine göre yürütüyor. İşte Savcı Zekeriya Öz'ün ifadesine dayandığı Tuncay Güney'in gerçek kimliği!...


Adı: Tuncay Güney.
Çorum'un Kargı ilçesi nüfusuna kayıtlı.
1972 doğumlu.
2001'de aldığı 10 yıllık ABD vizesiyle, 7 yıldır New York'ta yaşıyor.
Tuncay Güney, CIA denetimindeki "New York Institutes" adlı web sitesinin Genel Yayın Yönetmeni!

Babası, Tuncay Güney çok küçükken ölüyor. Yetim ve yoksul. Çorum'da okurken İmam Hatip Lisesi'nde "ağabeyler" tarafından fark ediliyor. İstanbul'a getiriliyor. Ünlü "babalar ve oğullar" uygulamasına maruz kalıyor. Kişiliği yok ediliyor. Suç işleyecek bir makine haline getiriliyor. Irzına geçilerek eşcinsel yapılıyor. Önce İsmailağa dergahına yerleştiriliyor.

Sonra hızla ilerliyor ve Fethullah Gülen tarikatına dahil oluyor. 1989-1991 yılları arasında Fethullah Gülen'in özel kalemi olarak cemaatte görev yapıyor. Altunizade'deki FEM Dersanesi'nin en üst katındaki Fethullah'ın bürosunda randevuları o düzenliyor. Görüşmelere katılıyor. Samanyolu televizyonunun kurulmasını sağlayan ekipte yer alıyor. O dönemde Samanyolu televizyonunda programlar yapıyor.

Zamanın Başbakanı Tansu Çiller ve Bülent Ecevit'i bile programına konuk ediyor. 1993-1996 yıllarında Akşam gazetesinde muhabirliğe başlıyor. 1998 Ocak'ında yayın hayatına başlayan haftalık Strateji dergisinin Haber Koordinatörü görevini yürütüyor.


Tuncay Güney'in o dönemde yaptığı eylemleri de kendi ağzından aktaralım:


-Doğu Perinçek'in Bekaa kampında Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmelerin fotoğraflarını PKK'dan alıp MİT'e getirdim. Lübnan'da PKK'nın adamıyla buluşup, fotoğrafları teslim aldım, getirip teslim ettim.


-Fethullahçıların Erbil'deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK'ya 15.000 doları ben götürüp verdim.


-Tansu Çiller ile Abdullah Çatlı'yı birlikte gösteren fotomontaj fotoğrafı DYP milletvekiline 2.5 milyar lira karşılığında sattım.


-Büyük Birlik Partisi'ninin kuruluşu için Fethullah Gülen'in verdiği para destesini Muhsin Yazıcıoğlu'na teslim ettim.

Kaynak:ULUSALKANAL İNTERNET SİTESİ
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen zfrtxt » Pzt Mar 24, 2008 14:19

TUNCAY GÜNEY
Ergenekon suçlamasında dayanak noktalarından birisi de Tuncay Güney'in ifadesi...
Tuncay Güney'i iyi tanırım. Onu size anlatayım da şu Ergenekon çetesinin nasıl uydurulduğunu anlayın:
1995-96'da ben Akşam Gazetesi'nde yazardım o ise muhabirlik yapıyordu. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Behiç Kılıç idi. O dönemde sert bir ANAP-DYP rekabeti vardı.
Özer Çiller; Behiç Kılıç'a bir fotoğraf gönderir ve bunun gerçek olup olmadığını bir gazeteci gözüyle incelemesini rica eder. Fotoğraf'ta Mesut Yılmaz bir toplantıdan çıkmaktadır ve arkasında da Abdullah Çatlı gözükmektedir.
Bu fotoğrafı, Afyon'dan milletvekilliği yapmış bir DYP'li, ANAP Lideri Mesut Yılmaz'a karşı kullanılması için 20 bin dolara birisinden satın almıştır.
Behiç Kılıç, Mustafa Dolu gibi gazetecilerin incelediği bu fotoğrafın kurgu (sahte) olduğu anlaşılır. Ve nereden geldiği araştırılınca da Tuncay Güney'e ulaşılır... Bu fotoğraf sahtekarlığı hakkında Mesut Yılmaz'dan başka Yaşar Okuyan'ın da bilgisi vardır.
Tuncay, Fethullah Gülen'in Zaman Gazetesi'nde çalışmış (yetişmiş) birisidir. Oradan; Mehmet Ali Ilıcak aracılığıyla Akşam'a aktarılmıştır.
Bu sahtekar, Kuzey Irak'a gideceğim, Talabani ile röportaj yapacağım diye Akşam Gazetesi'nden iyi bir para alır; gider; bir hafta sonra döndüğünde; Talabani'nin çok ötelerinde, ilgisiz bir yerde göründüğü bir fotoğraf vardır elinde. Röportajı da oturmuş; masa başında yazmıştır. Bu yüzden ikinci kez hırpalanır...
Tuncay; bununla da yetinmez... Akşam Gazetesi'nin arşivinde bulunan Susurlukçularla ilgili meşhur fotoğrafı çalar, Radikal Gazetesi'ne satar.... Ve bu anlaşılınca da kaçar...
İnanmayan varsa Tercüman Gazetesi Başyazarı Behiç Kılıç'a veya Akşam Yazarı Mustafa Dolu'ya sorabilir.
Tuncay Güney; şimdi Kanada'da imiş... Ve Yahudiliğe hizmet etmekte imiş... Tanrısal İsrail'in kurulması için çalışıyormuş. Yani Nil'den Fırat'a kadar uzanan toprakların Yahudi egemenliğine geçmesi için mücadele eden bir gönüllü imiş o. Dünkü; Yeni Şafak Gazetesi Tuncay'ın Yahudileştiğini haber olarak verdi de Ergenekon Savcısı'na sormadı: 'Ey Zekeriya Bey; böyle sahtekar ve yabancı ajanı birisinin ifadesine dayanarak sen nasıl iddianame hazırlarsın?'
Behiç Kılıç, diyor ki: 'Tuncay; sersem sepelek bir tipti. Bize Fethullahçılardan, Amerikan Elçiliği'nden, bazı askerlerden güya haberler getirirdi. Belliydi ki isteyen istediği gibi kullanıyordu.'
Bağlantıyı görüyor musunuz? Fethullah mektebinde yetiştirilen ve şimdi Yahuduliğe hizmet eden bir sahtekar var karşımızda. Bu kişiden alınan ifadeler kullanılarak Veli Küçük üzerinden Cumhuriyet Gazetesi ve İşçi Partisi terör örgütü üyesi gösterilmeye çalışılıyor.
Olayın Amerika'da pişirilip Fethullahçılar üzerinden polise (Polisteki Fethullahçı isimleri Aydınlık yayımlamıştı) ve adliyeye (Şu Van savcısı Ferhat Sarıkaya'yı hatırlayın) intikal ettirildiğini acaba anlayabiliyor muyuz?
Ve okuyucularıma bir soru: Savcı Zekeriya Öz, Tuncay Güney'in kimliğini anladıktan sonra iddianamesini değiştirmeli mi değiştirmemeli mi?

Rıza Zelyut

http://www.gunes.com/2008/03/24/yazarlar/y4.html
Kullanıcı küçük betizi
zfrtxt
Üye
Üye
 
İletiler: 106
Kayıt: Pzt Eki 22, 2007 3:43

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Mar 24, 2008 21:00

Umuyorum Cumhuriyet Savcisi ÖZ de bu durumdan haberdar olmustur.

Yok, bu bilgilere ragmen fetullahci hahamin verilerine dayanarak gestapoyu andiran yöntemlerle hukuk uygulanmaya kalkiliyorsa, IP'nin 14 gün önceki suc duyurusuna katilmamak elde degil.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen kaye » Pzt Mar 24, 2008 21:38

Bu adam gerçek mi ya!!
Burası Türkiye Cumhuriyeti Hukuk Devleti değil mi!!
Eğer bu yazılanların hakkaniyeti varsa, yazıklar olsun...
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

tuncay guney'in otobiyografisi

İletigönderen gokdeniz » Pzt Mar 24, 2008 22:34

la/lo/le gunaydin:)))'


Gazetelerden televizyonlara, kurumlardan siyasi partilere, cemaatlerden tarikatlara kadar sızmadığı zemin kalmamış.' diyen demir, Ülkenin gerçek derinlerinin CIA ve MOSSAD olduğunu iddia etti.
İşte Demir'in yazısı:
Ülke gündemine baktığımızda Türkiye’nin kelimenin tam anlamıyla bir “CIA-MOSSAD cenneti” olduğunu görüyoruz.
Adamların gazetelerden televizyonlara, kurumlardan siyasi partilere, cemaatlerden tarikatlara kadar sızmadığı zemin kalmamış. Görünen o ki, Türkiye’de “gerçek derin”, CIA ve MOSSAD.
Yani insanımız sahipsiz, kimsesiz, şemsiyesiz.
Bir yanda bu toprağın mukaddeslerini “Ortaçağ karanlığı” ve “şeriat” diye horlayan bir kesim. Diğer yanda, “Senin dinine de diyanetine de ancak ben sahip çıkarım” diyen ve fakat dediğinin tam tersini icraata geçiren CIA, MOSSAD ödüllü, yönetenler. Bu iki cenaha dikkatle baktığımızda bu milletin ne kadar sahipsiz olduğunu işte o zaman çok net görüyorsunuz. Birinci kesim milleti millet yapan değerlerin en önemlilerinden olan inanç birliğinin doğrudan düşmanı, diğeri ise, dost ve milletten görünmesine rağmen, varlıklarını İslâm düşmanlığı ile özdeşleştirmiş, “Haçlı seferi başlatan” mihrakların dostu, işbirlikçisi ve “ne derlerse yapıcıları”.
Birinci kesim, “İnancımı yaşamak istiyorum” diyenlere, “yarasa” gözüyle bakıyor. İkinci kesim “Milli mücadelede kazandıklarımdan vazgeçmek istemiyorum. Ben işgal altındaki Irak, devletsiz Çeçenistan, vatansız Filistinli değilim” diyenlere, “Irkçı, faşist, ulusalcı” damgası vuran ve onları çetelerle özdeşleştirme gayreti içersinde olan, bu kesimi ABD, CIA, MOSSAD ve AB işbirliği ile kıstırmaya, susturmaya, kan kusturmaya, ellerindeki bütün imkânları kullanarak gün 24 saat devam eden bir kadro!
O zaman bu iki cenahın aslında bilerek bilmeyerek, yani kimi bilerek, kimileri bilmeyerek aynı hedefe atış yaptıkları ortada değil mi?
Peki nedir o hedef?
O hedef Müslüman Türk’ün bu coğrafyadan kazınmasıdır.
Niçin böyle söylüyoruz?
Önce, milletin dini olan İslâm’ı, ağzını açar açmaz “Ortaçağ karanlığı” diyerek horlayanlara anlatmak istiyoruz ki, bu ağız Haçlı ağzıdır, bu ağız Siyonist bir ağızdır. Sen bu coğrafyadan milletin en büyük harcı olan İslâm’ı silersen işte onların ekmeğine yağ sürmüş olursun. Tarihe bak, bu millet kaç Haçlı seferine karşı hangi değerlere sarılarak bu topraklarda tutunabilmiş. Rahmetli Atatürk senin ağzınla konuşarak yola çıksaydı, Milli Mücadele’de başarılı olabilir miydi? Demek ki, o sözlerle sen milli bütünlüğü kurşunluyorsun da, farkında değilsin. Ha, o cenahın içinde olup da, milleti çözme fiilinin farkında olanlar yok mu, var elbette. Onlar aslında, tersini söylüyorlar amma aslında kendilerini bu milletten hissetmiyorlar, Tuncay Güney ve türevleri familyasındanlar. “Keşke Müslüman olmasaydık” diyenleri biz başka nasıl izah edebiliriz?
Diğer taraftan bu milletin, “Ben Türk’üm, ben Atatürkçüyüm, ben Sevr’e, Mondros’a değil Lozan’a sadığım. Vatan toprağının, milli varlıkların dünkü Haçlılara bir iki yıllık kârları karşılığı satılmasını istemiyorum, çalışmak, üretmek istiyorum!” diyenleri, “Faşist, ve ulusalcı” diye hedef tahtasına koyanlar ve Fehmi Koru’nun önsezisi ile bunlarla mücadeleyi Bush’la karara bağlayanlar ise, bu duruş ve inatlarıyla, İslam dendi mi hemen “Ortaçağ karanlığı” diye feveran edenlerin yanında yer almış oluyorlar. Zaten fiilen de Haçlılar ve Siyonistlerle birlikte hareket ederek, milli olan ne varsa, misyonerlerin önünü alabildiğine açarak da, dini olan ne varsa cümlesini tasfiye etme süreci içerisine girmiş durumdalar.
Yine bu kesim, ötekiler gibi bu milletin değerlerine “Ortaçağ karanlığı” diyerek doğrudan saldırmamakla birlikte, Vatikan ve ABD projeleri olan Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyalog süreçlerinde kendilerine verilen görevleri kabullenerek, antiemperyalist bir din olan İslâm’ı, Siyonizm’in peçeli yüzü globalizme, yani uluslararası kapitalizmin kan emiciliğine itiraz edemez hale getirmek, velhasıl, İslâm’ı İslâm’dan başka ve İslâm’dan çok uzak bir şeye dönüştürme görevinde memurluğu kabullenerek de, birincilerle, yani bu milletin mukaddeslerine Ortaçağ karanlığı” diyenlerle aynı çizgiye düşmüş oluyorlar.
“Sahipsizlik” işte ancak bu kadar olur!
Yeni Çağ
Kullanıcı küçük betizi
gokdeniz
Üye
Üye
 
İletiler: 202
Kayıt: Pzt Kas 19, 2007 2:00

İletigönderen Çetin Taş » Sal Mar 25, 2008 17:09

Yazılarıyla katkıda bulunan arkadaşlara teşekkürler.
Türkancığım sana da ayrıca selamlar,sevgiler.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Egeli » Cmt Mar 29, 2008 22:34

Genel merkezi sinagogdan farksız olan bir partinin ve Musa Soyu yöneticilerin,fake derin devletin derin adamı olarak Hahamı ortaya sürmesi,haham efendinin fettocu çıkması,Musa Soyunun Fettoya,Fettonun da alayına dayanması,güzel bir kurgu.Bakalım daha nelerle karşılaşacağız.
Kullanıcı küçük betizi
Egeli
Üye
Üye
 
İletiler: 1724
Kayıt: Cum Mar 09, 2007 17:40

İletigönderen Çetin Taş » Pzr Mar 30, 2008 11:00

Egeli,yaşın daha genç,Tanrım ömür versin daha çoook şeyler göreceksin.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Nihan » Pzr Mar 30, 2008 20:21

Egeli, bu Fettan adam resmen milleti Yahudileştirmeye çalışıyor. Diğer konular bölümüne gökdeniz bir başlık açtı. Tayyib'in belediye başkanıyken kıydığı Hakan Şükür'ün nikah videosu var, Fettan adam da nikah şahidi. Nikah'ın nasıl kıyıldığına bir bak. :shock:
[img]http://img340.imageshack.us/img340/5780/nihanimza1kx5.jpg[/img]
Artık beklemiyorum.
Açık bir kapı gördüm.
Şimdi sevgi şehrindeyim.
Boşuna beklemişim.
Kullanıcı küçük betizi
Nihan
Üye
Üye
 
İletiler: 832
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:55


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x