Turgut ÖZAKMAN'ın kaleminden 'Mustafa' -II-

Turgut ÖZAKMAN'ın kaleminden 'Mustafa' -II-

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Ara 10, 2008 3:14

Filmin ana fikri yok

Düz bir çizgi halindeki ‘Mustafa’da Atatürk’ün emperyalizmle mücadelesinden hiç söz edilmiyor

Filmin anlatım sanatı bakımından çok ciddi bir eksikliği var: Filmde tema (ana fikir) yok. Tema, kural olarak, bir yargı cümlesidir. Eser temayı kanıtlamak, anlatmak için var edilir. Tema bütün esere yön verir, konuyu çerçeveler, anlatımı toparlar, sanatsal disiplin altına alır. Mustafa’da genel bir tema yok; denilebilir ki her aşamada değişen temalar, motifler var. Omurgasızlığın, dağınıklığın, eksikliklerin, iç çelişkilerin, konunun gelişip ilerleyememesinin, final coşkusuna yürüyememesinin ana nedeni bu.

Anlatım sanatı, kurallarına uymayanları cezalandırır.

Film yaklaşık 2 saat sürüyor. Dramatik çatışma içermeyen, düz bir çizgi halindeki bir filmin iki saat ilgiyle izlenmesi zordur. Oysa M. Kemal kargalarla, parasızlıkla, karanlıkla, yalnızlıkla değil; çok önemli, etkili, büyük güçlerle çatışmıştır: İstibdat, emperyalizm, komitacılık, Alman subayları, ortaçağcılık, bağnazlık, ilkellik, gericilik, yoksulluk, bilgisizlik, teslimiyetçilik, işbirlikçilik, hainlik, barbarlık, Batı karşısında duyulan aşağılık duygusu, nankörlük vb. Hiçbir aşamada bu çatışmalar yer almıyor. Hele emperyalizmden hiç söz edilmiyor. Emperyalizm yok sayılarak yakın tarihimiz nasıl anlatılabilir ve anlaşılabilir? Kimlerle mücadele ettiğimizi anlatmadıkça, mücadelenin müthişliği, zaferlerin büyük anlamı nasıl anlaşılacak?

Nitekim anlaşılmıyor.

ÇEKİM GÜZEL AMA KONU BİR ÇİZGİ HALİNDE

Kısacası, filmin konusu dümdüz ilerleyen bir çizgi halinde. Dramatik anlamda ne çatışma var, ne kırılma. Bunun sonucu olarak merak da yok. Kural olarak finale doğru gelişim yoğunlaşır, hızlanır ve yükselir. Bu filmde tersi oluyor. Yükselmiyor, düşüyor ve sonunda sürünüyor.

İkinci izleyişimde 200 kişilik salonda 27 kişi vardı. Kimse bırakıp gitmedi ama kıpırtılar, öksürükler, mısır yemeler, fısıldaşmalar ilginin gevşekliğini belirtiyordu.

Çekimler güzel, bazı yerlerde çok güzel, kurgu ustaca, teknik olanaklar akıllıca kullanılmış. Yerli, yabancı arşivlerden yararlanılarak etkili siyah-beyaz otantik filmler, fotoğraflar sağlanmış. Bu önemli, değerli bir başarıdır.

‘Mustafa’ bir Can Dündar filmi; amacı gerçeği anlatmak olan belgesele uymuyor

Yanlış, çarpıtma, sulandırma var


- Mustafa bir belgesel film mi?

- Hayır. Bir film bir mektuptan bir parçaya, kahramanın günlüğünden birkaç satıra yer verdiği, bazı belgesel filmlerden yararlandığı için belgesel olmaz. Bunlar küçük küçük, sevimli, ilginç, hoş süsler. Gerçek bir belgesel filmde ilke olarak yanlış, çarpıtma, gerçekleri sulandırma bulunmaz. Gerçeklerle oynanmaz. Belgesel filmin amacı gerçeği, doğruyu anlatmak, belgelemektir.

- Yanlış, çarpıtma, sulandırma var mı Mustafa’da?

- Evet var. Olmasa 32. Gün programında söylemezdim, şimdi de bu yazıyı yazmazdım. Sırası geldikçe bilgi vereceğim.

- Belgesel değilse nasıl bir film?

- Bu film kendi söyleyişiyle bir Can Dündar filmi. Diyor ki: “Bu benim Atatürk’üm, bana ait bir Atatürk yorumu. Bunun ‘gerçek Atatürk’e daha yakın biri olduğunu belgelerle kanıtlamaya çalışıyorum.” ( 9 Kasım günlü Hürriyet, Pazar eki, 8. sayfa)

- Kanıtlayabiliyor mu?

- Hayır. Aşağıda örneklerle açıklayacağım. Can Dündar devam ediyor: “Biri de çıkıp diyebilir ki, ‘Hayır, Atatürk hiç böyle bir adam değildi. Yüzlerce kişiyle birlikte yaşadı, asla yalnız kalmadı.’ Tamam, eyvallah, belgelerini ortaya koysun, o da Atatürk filmi yapsın. Biz de izleyelim ve tartışalım.”

ONUN BUNUN DEĞİL BİR TEK ATATÜRK VAR

- Allah Allah. Atatürk ve dönemi, belgeselcilerin oyun parkı, yarış alanı mı? Onun bunun Atatürk’ü olur mu?

- Gerçekleri bilim ahlakı ve anlayışıyla araştırıp saptayanlar için başka başka Atatürk olmaz. Maksatlılar, niyeti bozuklar, bilgisizler, gafiller, aptallar, hainler Atatürk’ü kendilerine göre anlatmaya çabalıyorlar. Bu nedenle de başka başka Atatürkler var. Ama bunlar gerçeklere aykırı, hayali, ısmarlama, maksada göre üretilmiş gerçek dışı Atatürkler.

Doğrusu şudur: Doğumundan ölümüne kadar gittikçe büyüyen bir tane Atatürk vardır! Ötesi fasa fisodur.

Bir sanat filminde bazı yorumlara, farklı yaklaşımlara, özgün süslemelere yer verilebilir ama bu bir belgesel, yani doğruyu, gerçeği yansıtmakla sorumlu bir film. Masal değil, hikâye değil, fantazi değil, hayal oyunu değil. Bir lider ve ölen bir imparatorluk, doğan bir devlet, bir diriliş süreci anlatılacak. Böyle bir konu, yaratıcılarından hem bir tarihçi vicdanı ve bilinci, hem bir sanatçı saygısı ve duyarlığı hem de yeminli bir tanığın dürüstlüğünü ister. Mustafa filminin birçok sahnesinde bu özellikleri özlemle aradım. Tarih ile oyun olmaz, insanın elinde patlar. Hele hayatı söz konusu olan kimse bir devlet kurucu, kurtarıcı, önder, sahici bir kahraman ise, bütün ekip için gerçeğe bağlılık bir namus ve vefa borcu olur.

EKİBİ ATATÜRK’Ü KAVRAYAMAMIŞ

- Ekipten kastınız nedir?

- Can Dündar “bu benim Atatürk’üm, benim yorumum” diyor, filmin bütün sorumluluğunu üzerine alıyor ama bu noktada Can Dündar’ı kendine karşı savunmak gereğini duyuyorum. Şöyle ki: Bu film sadece bir Can Dündar filmi değil. Çünkü Atatürk ve dönemini (1881-1938) bütün boyutları, evreleri ile kavrayacak kadar geniş ve ciddi bir araştırma yapmak ve belgelemek, kolay iş değildir. Bilen bilir, bu iş uzun yıllar, sürekli bir çaba, sağlıklı bir bakış açısı ve geniş bir kaynak birikimi ister, doğru olanla yanlış olanı birbirinden ayıracak bir ölçüye sahip olmayı gerektirir. Neredeyse ömrümü bu konuya verdim, hâlâ durmadan çalışıyor, araştırıyor, bilgimi sınamaya, genişletmeye, eksiklerimi tamamlamaya çabalıyorum.

Bu nedenle Can Dündar, haklı olarak, bir araştırma ekibi kurmuş. Öyle sanıyorum ki bu genç ekip Can’a, yeterli, sağlıklı malzeme getirmemiş. Birikimini doğru, sağlam bilgilerle genişletmemiş.

Ekibin Atatürk kim, olay ne, iyi kavradığını iddia etmek çok zor. Atatürk’e hayatı ilginç ünlü biri gibi yaklaşıyorlar. Atatürk’ün Türkiye, Müslüman memleketler, sömürgeler ve dünya için ne anlama geldiğinin sanırım pek farkında değiller.

GÖZ BOYAMA KAYNAKÇA OLMAZ


Bir küçük dokunuş: Filmin sonunda yararlanılan kaynaklar listesi var. Listede “Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele” adlı çalışmama da yer verilmiş. Ama tek sayfasının bile okunmadığı belli. Okunsa, o yanlışlar ve eksikler filmde yer almazdı. Göz boyama kaynakça olmaz.

GERÇEK DANIŞMANLARI OLSAYDI


Filmin danışmanları da, biriken malzemeyi Can’ın doğru, tarihin akışına uygun, düzeyli biçimde değerlendirmesine ve işlemesine yardımcı olmamışlar. Anladığım kadarıyla danışmanlar da bu iç içe geçmiş büyük dönemleri ve hele Atatürk’ü pek az biliyorlar. Keşke danışmanların da gerçek danışmanları olsaydı. Nitekim Atatürk Araştırma Merkezi’nin eleştirilerini Can Dündar değil, film ekibi yanıtlıyor. (Ntvmsnbc.com’un Mustafa filmi ile ilgili bölümünde)

DESTEKLEYENLERİN DE SORUMLULUĞU VAR

Özetle, bu film ‘Can Dündar ve ekibinin’ filmi. Ekibi derken yalnız araştırmacıları, danışmanları değil, filmin arkasında duran, filme destek veren kurumları da kastediyorum. Mustafa’yı destekleyen kurumlar herhalde senaryoyu okumuş, incelemiş, demek ki beğenmiş, galalar yapılarak yöneticilere, geniş bir tanıtımın yardımıyla halka, özellikle öğrencilere izlettirilmesini yararlı görmüş, sorumluluğa katılmış ve yardım etmişler. (Turkcell’in senaryoyu dikkatle inceledikten sonra, bu filmi desteklemeyi doğru bulmadığı anlaşılıyor. Can diyor ki: “Bu filmin sponsoru Sabancı. Filmi bittikten sonra izlediler. ‘Var mısınız, yok musunuz?’ dedim. ‘Şurasını beğenmedik’ deselerdi, filmi alıp çıkacaktım.” (Hürriyet, 10 Kasım 2008) Yani Sabancılar filmin bitmiş halini görmüşler, beğenip onaylamışlar.) Filmdeki yanlışların, çarpıtmaların, haksızlıkların altında, destekleyen kurumların da imzaları bulunuyor! Bu kurumlar yanlışları, çarpıtmaları, haksız yargıları benimseyip benimsemediklerini açıklamalı. Bazı illerimizde milli eğitim müdürlüklerinin de öğrencileri filmi izlemeye zorladıkları yazılıyor. Biraz düşünen, bu zorlamanın nedenini çakar. Umarım bu haber doğru değildir.



SÜRECEK

Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen BORDO BERELİ » Çrş Ara 10, 2008 5:10

Mustafa filmi ile ilgili konuda filmle ilgili 4 çekinceyi belirtmeye çalışmıştım. Değerli öğretmenimiz çok yerinde ve gerçekçi tepitlerle neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair noktayı koymuş dişe dokunur durumları ifade etmiştir kendisine ve bu yazısını paylaşan sayın Türk-Kan'a teşekkür ederim, Turgut Öğretmen'imin tespitlerine aynen katılıyorum.
Kullanıcı küçük betizi
BORDO BERELİ
Üye
Üye
 
İletiler: 21
Kayıt: Prş Eyl 18, 2008 5:07

İletigönderen sevdayelleri » Çrş Ara 17, 2008 2:16

Herkes bu vesile ile gercekleri okusun... Elinize saglik
Ne günlere kaldik ey gazi hünkar... Esek vezir oldu, katir mühürdar...
Kullanıcı küçük betizi
sevdayelleri
Üye
Üye
 
İletiler: 100
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 3:06


Şu dizine dön: Turgut ÖZAKMAN'ın kaleminden 'Mustafa'

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x