“Türk Harfleri”, “Büyük Türk Milleti” sözleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusumuz için, ulusumuzun dili için söylediği sözlerdir.
Alfabemize ısrarla bazıları hep Latin harfleri der. Oysa Atatürk, üzerinde çalıştığı, kendi eseri diyebileceğimiz, bize has bazı özel imlerin de eklendiği bu harflerimize Türk harfleri demiştir.
9 Ağustos 2013, Şeker Bayramı’nın ikinci günüydü. Tarihte ise bu gün, 1928 yılının 9 Ağustos’u, unutulmaması gereken yıl dönümlerimizden, Harf Devrimi’nin en önemli aşamalarından biridir.
Atatürk 9 Ağustos’u 10 Ağustos’a bağlayan gece Sarayburnu’nda halka açık bir toplantıda Türk harfleri üzerine konuşmuş, Türk harflerini ilk kez halka tanıtmıştır.
Daha Cumhuriyeti kurmadan önce Atatürk Türk harfleri üzerinde düşünüyor, dilimize hiç uymayan, okuma yazması güç olan, Türkçenin seslerini tam veremeyen Arap harflerinden kurtulmamızı istiyordu.
“Harf Devrimi” Türk aydınlanmasının ışığıdır. Yol gösterenidir. Türk’ün kanıdır, canıdır, sesidir, soluğudur… Bu devrim aynı zamanda, azılı Türk düşmanlarının, Atatürk düşmanı gericilerin, yobazların en diş bilediği, hiç benimseyemediği devrimlerimizdendir.
1928 yılının başıyla başlayan yeni Türk harfleri çalışmaları, 24 Mayıs’ta şimdi kullandığımız sayıların “Türk rakamları” olarak kabul edilmesiyle hızlanmış. Haziran, Temmuz aylarında dil çalışmalarına devam edilmiş. 9 Ağustos’ta Türk harfleri halka açıklanmış, 29 Ağustos’ta ülkemizin bilginleriyle toplanılmış, konu görüşülmüş. Eylül, Ekim aylarında halkla buluşma, Türk harflerini öğretme toplantıları yapılmış, Harf Devrimi 3 Kasım’da da tamamlanmıştır.
9 Ağustos Sarayburnu toplantısında Atatürk, yeni Türk harfleriyle bir kağıda yazdığı yazıyı önce bir gence okutmaya kalkmış, okuyamayan, bu harfleri hiç tanımayan gence,”Hakiki Türk yazısını bilmediği için şaşırdı.” demiştir. Sonra hazırladığı yazıyı önceden bu yazı öğretilen çalışma arkadaşlarından birine okutmuştur. Yeni alfabeye Türk harfleri adını da Atatürk vermiştir. Orada yaptığı konuşmada söylediği şu sözler çok önemlidir:
“Çok işler yapılmıştır. Ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil lâkin çok lüzumlu bir iş daha vardır. Yeni Türk harfleri çabuk öğrenilmelidir. Bunu vatanseverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz. ”
Atatürk Türk dilini şu sözlerle övmüş, yeni alfabe gerekliliğini şöyle açıklamıştır:
“Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindeyiz. “
Yine orada söylediği şu sözler belleklere iyice kazınmalıdır:
“Bir milletin yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni doksanı bilmezse, bu ayıptır. Bundan insan olanların utanması lâzımdır…
Bu sözlerinin devamı ulusumuza kendine güven aşılayan şu sözlerdir:
"Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir, iftihar etmek için yaratılmış, tarihini iftiharlarla doldurmuş bir millettir…”
Atatürk’ün, Yeni Türk Harflerinin Kabulünde (1 Kasım 1928) söyledikleri de kulağımıza küpe olması gereken, unutmamamız gereken sözlerdir. Ne yazık ki çoğumuz bu sözleri tutmadık, bu sözlerin gereğini yerine getirmedik, ülkemizin yükselmesinde dilin önemini, Türkçenin önemini anlatan bu sözleri kulak arkası ettik:
“Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla Türk harflerinin katiyet ve kanuniyet kazanması, bu memleketin yükselme mücadelesinde başlı başına bir geçit olacaktır.”
*
Bu yazıyı hazırlarken bilgiağında şöyle bir gezineyim dedim. “Türk Harflerinin Kabulü” yazdığınızda karşınıza en önce bir ihanet belgesi çıkıyor:
“Türk Alfabesine yeni harfler” başlığıyla.
“BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’da değişiklik yapılmasına dair kanun teklifini Meclis başkanlığına sundu.”
Pekaka adlı kanlı terör örgütünün temsilcisi partinin bir üyesi bu teklifi bölücülük için, bilerek, bir plan çerçevesinde yapıyor. Türk ulusuna uzun yıllardır her fırsatta kullandırdıkları İngilizce’nin üç harfiyle(Q,W, X), bunların zorla bulup buluşturup ayrı ses işareti diye bize yutturmaya kalkıştıkları inceltilmiş i ve e sesleri bunlar. Tarih 22 Şubat. Aradan neredeyse altı ay geçmiş. Meclisteki, meclisin dışındaki içindeki herkes, eski yeni tüm siyasetçiler, Türk düşmanları üç maymunu oynuyorlar.
Görmemişler, duymamışlar, söylememişler… Sağır, dilsiz ve kör hepsi…
Harf Devrimi’ni, terör partisinin sözcüsü, iktidarın desteğiyle, muhalefetin aymazlığıyla yıkmaya yelteniyor, bozmaya, temeline dinamit koymaya kalkışıyor. Buna kimse ses etmiyor. Altı aydır sessiz ve derinden bekleşiliyor…
Yandaş gazete (Milliyet) yazmış:
“BDP teklif verdi top mecliste!”
Ülkemizin yapı taşını yerinden oynatmaya kalkmayı, bölücülere yolu açmayı ne kadar hafife almışlar. Ayak topu oynayan topçu örneğindeki gibi. Bu topçu, topu atmış, gol mü penaltı mı sonucu bekliyormuş.
Yine bugünkü bir gazetede şöyle bir başlık gördüm:
Sinema Çizelgesi - 9 Ağustos
Altta büyük kentler, bu kentlerin sinemaları, izlenecek filmlerin adları.
Çok uzun süredir ülkemde sinemaya gitmeyen biri olarak gördüklerim karşısında dehşete düştüm desem az bile derim.
Artık sinema sözü kalkmış ortadan. Cinemaximum yazıyorlar her sinemanın önüne. X sesini, buldukları bu yabancı garip sözde, ortada bir güzel kullanmışlar.
Sonra bütün sinema adları yabancı dil. İstanbul çoktan Amerikan kenti olmuş:
Altunizade Capitol Spectrum, Ataköy Galleria Cinepeople, Bakırköy Capacity, Beylikdüzü Perla Vista, Beyoğlu Cine Majestie, Pendik Pendorya… Bu böyle sürüp gidiyor. Her yerimiz yabancı sözlere kesmiş. Dilimizi çoktan yitirmişiz sinemalarda. Kahramanmaraş’ta bile Metro sinemaları var. Adana’da Ariplex sinemaları, İzmir Yunanca ada razı olmuş: Agora sinemaları.
Yaşadığım küçük yerleşim yeri turist kaynıyor bugünlerde. Otobüslerle taşınıp duruyor binlerce insan. Araçlara bakıyorum. Otobüslerin adı: Jolly. Eski Amerikan filmlerinde çokça gördüğümüz gezginci jipleri, kamyonetleri boy boy, içleri yolcu dolu. Adlarına bakıyorum. Yüreğim kanıyor: Xonthos. Yunan’ın, Rus’un harfleriyle ad almış Türk otobüsleri bile var.
Gazetelerde konut sayfalarına bakıyorum. Keşke bakmaz olsaymışım:
Çukurova Tower, Kurtköy’de Via Porties Projesi, Via Port Houses konutları, Helenium Garden, Ankara Yenimahalle Royal Plus konutları, Antalya Kemer İmperial Otel, Otium otelcilik, Bahçeşehir Maximoon projesi, Yeniköy’de Carlton arazisi…
Yine gazetelerin magazin sayfaları “Beach” haberleri ile dolu. Sahil, kıyı, kumsal denmiyor artık, “ Beach” deniyor buralara. Bunlar gündüzleri Beach dubalarında denize girerlermiş. Çeşme’de ünlüler Yorgi Koyu’nda eğleniyorlarmış. Başka ad bulamamış gibi bu adı vermişler bir eğlence yerine. Wakeboard’da kayarak hünerlerini sergiliyorlarmış bunlar bir de… Bir gazete gençlik sayfası hazırlamış. Gençlere en önemli haberleri “Bu etkinlik kaçmaz” başlığıyla verilmiş: The XX İstanbul’da sahne alacak. Teknoloji köşesinin haberi: eMoto X’in çalan alarmı ses ile kapatılıyor.
Türkçe yer adları, eğlence yerleri adları iki sesliyle yazılıyor artık gazetelerde gördüm: Kum değil, Kuum. Hakem değil, Hakeem, Hakan olmuş Hakaan…
Bunlar yarışan at adları. Bunlardan biri Atatürk koşusunu kazanmıştı geçen aylarda: Wind Rose, F. Anatolia, Spice Cat, Anemon Eleven, New Wave…
Ortamı bu kadar uygun bulan, Türk Ordusu’nun başına gelenlere nasıl sevineceklerini bilmeyen bu yayılmacı maşaları, aman ne güzel yeme yanında yat diyen BDP’li bölücüler azmasınlar da ne yapsınlar. Çığırıyorlar:
“Kürt halkının beklentileri var. Anadilde eğitim. Bebek katili için özgürlük.”
Bayram nedeniyle CHP Başkanı demokrasi özgürlük duyuruları veriyor gazetelere. Sanırsınız ortalık süt liman. Hiçbir derdimiz, hiçbir sorunumuz yok.
Yine bugün bir paylaşım gördüm bilgiağında. Binlerce beğeneni, yüzlerce paylaşanı var iki satırlık gülmece yazısının. Yazı iki satırlık bir siyasi fıkra ama iki satırda tek bir düzgün yazılmış söz yok. Noktalama imleri kullanılmadan, en basiti, noktadan sonra büyük harfle başlanmadan Türkçe yazı yazılmış. Ne özel adlara kesme imi kullanılmış, ne tümceler büyük harfle başlatılmış.
Size doğrusunu diyeyim mi, bir an artık yazı yazmadan cayacaktım. Çok çok elli kişiyi yüz kişiyi bulan beğenenler nerde, iki satır bozuk yazıların binlerce izleyeni, seveni paylaşanı nerde…
Türk harflerini anlatan bu yazımı üç beş kişi ya okuyacak ya okumayacak… Bir çoğu da bu yazılanlara karşı çıkacak, burun kıvıracak…
Bölücülerin çarklarına kapılan kapılacak, bir kısım hainler de Türk dünyası, Türk ortak alfabesi numaralarıyla Atatürk’e, Türk harflerine ihanet etmekten çekinmeyecek, hep birlikte darbeyi indirecekleri anı kollayacaklardır…
Yine tek umudumuz Atatürk’ün bize söylediği sözlerde:
“Türklerin vatan sevgisi ile dolu olan göğüsleri düşmanların mel’un ihtiraslarına karşı daima demirden bir duvar gibi yükselecektir.”
“Türkiye hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir.”
Yeniçağ gazetesinin başında yazılı Atatürk’ün şu sözü ne kadar da güzeldir. Bugünün ihanet şebekesine vurulmuş şamar gibidir:
“Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”
Feza Tiryaki, 10 Ağustos 2013