Hüseyin Özbek
Türk milletini yeniden Ergenekona kapatmak
--------------------------------------------------------------------------------
Türk mitolojisinde, ağır bir yenilgi sonrası yok olmakla karşı karşıya kalan ulusumuzun sığındığı aşılmaz dağlarla çevrili, Ergenekon denilen yeryüzü cennetinde çoğalması, güçlenmesi, günü gelince de demir dağı delerek yeniden görkemli günlerine kavuşması anlatılır. Destana göre Ergenekona sığınışta ve çıkışta Türk ulusunun yol göstericisi bir bozkurttur.
Birinci Dünya Savaşı yenilgisi sonrasının 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkesi ve 10 Ağustos 1920de işbirlikçi İstanbul hükümetine imzalatılan Sevr Anlaşması, emperyalizmin Türk ulusuna Ergenekona sığınma olanağı bile vermeyen bir idam hükmüydü.
O dönem İstanbulunun mütareke medyasının işgalcilerin çizmelerini yalayıp, milli mücadeleyi yürüten TBMMye ve Ankaraya hayâsızca saldırdığı günlerden bahsediyoruz. Türkler için tarihin sonunun geldiğini düşünen, haysiyet yoksunu, aidiyet duygusunu yitirmiş kalem erbabı ve İstanbul seçkinlerinin bu aşağılık tavırları romanlara, edebi eserlere konu olur.
Mütareke medyası, mütareke münevverleri ve mütareke İslamcılarını gayrımilli paydada buluşturan bazı dernekleri okurlarımıza kısaca hatırlatalım: İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Kürt Teali (yükselme ) Cemiyeti, İslam Teali Cemiyetinin kurucularının aynı kişiler olmasına dikkat çekelim. İngiliz emperyalizminin kucağının, kollarının Kürtçüleri, sahte İslamcıları, köksüz aydınları sarıp sarmalayacak kadar geniş ve uzun olduğu anlaşılıyor.
Aidiyet duygusunu, onurunu, insanlığını yitirmemiş bazı yazarların döneme ilişkin romanları, anıları ve gazete yazılarından günümüz için de çıkarılacak çok dersler vardır. Yakup Kadri Karaosmanoğlunun Sodom ve Gomore, Yaban ve Ergenekonu Halide Edip Adıvarın Türkün Ateşle İmtihanı, Dağa Çıkan Kurt ve Vurun Kahpeyesi ihaneti, soysuzluğu, teslimiyeti ve direnmeyi bir arada okurlarına sunarlar.
İngiliz ajanı Armstrongun Atatürkün biyografisini yazdığı gri propaganda kitabına verdiği ad ilginçtir: Bozkurt! Yakup Kadri Karaosmanoğlu ulusal kurtuluşun ölüm kalım mücadelesini anlattığı deneme ve makalelerine verdiği ad Ergenekondur. Nazım Hikmet Kuvayı Milliye Destanında Büyük Taarruzu Kocatepeden yöneten Mustafa Kemal Paşayı sarışın bir kurda benzetir.
Kurtuluş Savaşı zaferiyle emperyalistlerin arkaladığı Yunan Ordusu denize dökülür. İstanbulu yıllarca işgal çizmeleriyle çiğneyen mağrur emperyalistlerin kibirli komutanları al bayrağı selamlayarak ülkemizi terk ederler. Emperyalizmin Türkleri Anadolu coğrafyasından söküp, dönemin İngiliz başbakanının dediği gibi yeniden Orta Asyaya sürmek, Ergenekona bir daha çıkamayacak şekilde hapsetmek düşleri gerçekleşmemiştir. Sarışın kurt kurtuluşa önderlik etmiştir
Günümüzün küresel emperyalizmi Türkleri bir kez daha çıkış olanağı bulamayacakları şekilde Ergenekona hapsetmek için işbaşındadır. Mitolojik Ergenekonun dört bir yanı aşılmaz, geçilmez demir dağlarla çevriliydi. Günümüz Ergenekonunun etrafı GOPla BOPla çevrilidir. ABD ve AB tarafından paylaşım yarışı yapılan enerji coğrafyası, petrol kuyuları, doğal gaz ve her türlü yeraltı kaynakları, yeryüzü zenginlikleriyle örülen, çevrelenen bir Ergenekondur günümüzde bahse konu olan.
Emperyalistlerin, mütareke İstanbulunun iktidarının, medyasının, münevverinin günümüzdeki mirasçılarına fazlasıyla bel bağladıkları anlaşılıyor. Türk ulusunun Ergenekonu aşma, demir dağı eritme azmi karşısında İngiliz büyükelçiliğinden maaşlı muhip Sait Mollanın sarığı, Ali Kemalin kalemi, Damat Feritin peşin teslimiyeti pek işe yaramamıştı.
Uğursuz Mütareke ruhunun günümüzdeki mirasçılarına ve efendilerine, mazlum bir halkın bağımsızlık iradesinin, özgürlük tutkusunun hapsedilebileceği bir Ergenekonun mümkün olamayacağının yeniden hatırlatılması gerekiyor.
Kaynak: Ufuk Ötesi,Şubat,2008