Türk Ocakları'nda kurultay heyecanı

Genel & Güncel Konular

Türk Ocakları'nda kurultay heyecanı

İletigönderen Pınar » Cmt Nis 19, 2008 10:17

Türk Ocakları'nda kurultay heyecanı

TÜrkiye’de milliyetçilik akımının bilinçlendirilmesinde önemli bir yere
sahip olan Türk Ocakları’nın 37. Olağan Genel Kurulu bugün Ankara’da yapılıyor.

Kongreye tek aday olarak giren Nuri Gürgür, “Genç tıbbiyeli öğrencilerin, 97 yıl önce belirttikleri tehlikeler, bugün de geçerliliğini koruyor” dedi.

Türkiye’de Milliyetçilik akımının bilinçlendirilmesinde önemli bir yere sahip olan Türk Ocakları’nın 37. Olağan Genel Kurulu bugün yapılıyor. Kongrede tek aday Nuri Gürgür

Türkiye’nin en eski ve en büyük sivil toplum kuruluşu olan ve Milliyetçilik akımının bilinçlendirilmesinde önemli bir rol üstlenen Türk Ocakları’nda kurultay coşkuyu yaşanıyor. Türk Ocakları Genel Merkezi, 37. Olağan Genel Kurulu’na, tek adayla giriyor. Uzun süredir Genel Başkanlık görevini yürüten Nuri Gürgür’ün listesinde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Mevcut Yönetim Kurulu ile yola devam etme kararı alan Türk Ocakları Genel Merkezi’nin idare heyetindeki tek değişiklik, eğitim gerekçesiyle affını isteyen Dr. Emrah Şenel. Dr. Şenel’in dışındaki isimler, kongrede ’Nuri Gürgür’le devam kararı’aldı Kurultay, 19 Nisan 2008 Cumartesi günü (bugün) saat 10.00’da Söğütözü’ndeki Ankara Ticaret Odası Konferans Salonu’nda yapılacak.

Genç yürekler işbaşında

Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, bundan 97 yıl önce 197 askerî tıbbiye öğrencisinin, ülkemizin geleceği ve millî varlığın korunmasına ilişkin düşüncelerini yazılı hale getirip imzaladıklarını hatırlatarak, şunları söyledi: “Bu genç yürekler, devletin içinde bulunduğu durumdan büyük endişe duyuyor, olumsuz gelişmeler karşısında sessiz ve duyarsız kalmayı onursuzluk sayıyorlardı. Görüşlerini içeren mektubu dönemin önde gelen aydınlarına ilettiler: Genç tıbbiyelilerin çağrısı cevapsız kalmadı. Bu görüşleri paylaşan millî şuur sahibi aydınlar kısa bir hazırlıktan sonra, amaçlarına ulaşabilmek için teşkilatlanmanın gerekli olduğunu gördüler ve Türk Ocağını kurdular. Genç tıbbiyelilerin 97 yıl önce dikkat çektikleri tehlikeler, bugün de geçerliliğini koruyor.”

Türk’ün üst kimliği

“Milliyetçilik olmadan millet olmaz” diyen Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, şöyle konuştu: “Her milliyetçiliği milletlerin tarihi, coğrafi kaderi, sosyal iklimi belirler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı siyasî ve hukukî kimliğimizdir. Ancak bu statü kimlik diye anılan ve milleti vücuda getiren sosyolojik varlığı ifade etmez. Bütün vatandaşlarımızı içine alan dil, din, kültür, tarih, ortak tasa ve kıvanç, birlikte yaşama bilinci gibi değerleri kapsayan kimlik Türk üst kimliğidir. Bugün ortaya çıkan toplumsal karmaşa son derece endişe vericidir. Türk kimliğini ortak düşman sayan kesimlerin etkisine giren bazı siyasi iktidarlar, yılgın bir psikolojiye sürükleniyorlar.”

Türk Milletinin yücelmesi ve bekasına hizmet, ana hedef

Türk Ocakları Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte görülen Genel Başkan Nuri Gürgür, “Ocağımızın ebediyen tütmesini ve aziz Türk Milletinin yücelmesine ve bekasına hizmet etmesini diliyorum” dedi.

Nuri Gürgür kimdir

1940 yılında Kemaliye’de doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi’nden 1963 yılında mezun oldu. Öğrenciliği sırasında 1958-1961 yılları arasında Türk Ocağı Gençlik Kolu’nda kurucu ve yönetici olarak görev yaptı. 1961 yılında bir grup arkadaşıyla Üniversiteliler Kültür Kulübü’nü kurdu. Bu dernek uzun yıllar milliyetçi gençlerin fikri ve kültürel çalışmalar yaptıkları önemli ve etkili bir alan oldu. 1961-1963 yılları arasında Milli Türk Talebe Birliği’nin Ankara İcra Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. 1968 yılından 1971’e kadar Üniversiteliler Kültür Derneği’nin yayın organı
olarak çıkarılan Ocak Dergisi’nin yazar ve yönetmenliğini yaptı. 1969 yılından itibaren Devlet Dergisi’nin yazarları arasında yer aldı. 1975 yılında MHP Genel İdare Kurulu’na girdi ve partide 1976-1978 yılları arasında Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptı. Türk Ocakları’nın yeniden faaliyete geçirilmesini ve Türk Yurdu Dergisi’nin yeniden yayınlanması çalışmalarında yer aldı, yazı kurulunda görev yaptı. 1993-1994 yıllarında Türk Ocağı Ankara Şubesi Başkanı oldu. 1996 Kurultayında Türk Ocakları Genel Başkanlığı’na seçildi. Hâlen bu görevi yürütmekte ve Türk Yurdu Dergisi’nin başyazarlığını yapmaktadır.

İşte listedeki isimler

Nuri Gürgür: Genel Başkan
Yücel Hacaloğlu: Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Orhan Kavuncu Genel Sekreter
Galip Tamur: Genel Muhasip
Prof. Dr. İsa Özkan: Genel Sekreter Yardımcısı
Dr. Bülent Aksoy: Genel Sekreter Yardımcısı
Prof. Dr. Orhan Arslan: Üye
Prof. Dr. M. Çağatay Özdemir: Üye
Kerim Ünal: Üye
Dr. Fahri Atasoy: Üye

Türklük şuurunun verildiği tek okul

Türk Ocakları, 1912’de başlattığı serüvenini, dış etkenlerin tüm müdahalelerine rağmen bugüne dek sürdürmeyi başarmıştır.

Türkiye’nin en eski ve en büyük sivil toplum kuruluşu olan Türk Ocakları, “Türkçülük” ülküsüne bağlı 190 askeri tıbbiye öğrencisinin girişimiyle 1912 Türkiye’sinde başlattığı serüvenini, dış etkenlerin tüm müdahalelerine rağmen bugüne dek sürdürmeyi başaran ender kurumlardan biri... 98 yıldan bu yana Türkçülük meşalesini taşıyan, her alanda Türklük bilincini geliştirmek için mücadele veren bu “gönüllüler kurumu”, Osmanlı Devleti’nin temelini oluşturan Türk toplumuna “milli kimlik” kazandırma ülküsünden asla vazgeçmedi. 1912 yılında dönemin ünlü Türkçülerini bir araya getiren Türk Ocakları, Mehmet Emin Yurdakul’ların, Yusuf Akçura’ların, Ziya Gökalp’lerin, Ali Tevfik Yükselen’lerin aydınlattığı bir mektep, Türklük ülküsünün temsilcileri Hamdullah Suphi Tanrıöver, Hasan Ferit Cansever, Tevfik Noyan, Galip Erdem ve Nihal Atsız gibi değerlerin yılmadan taşıdığı bir meşale oldu. Tarih Türk milliyetçilerinin önüne farklı zamanlarda farklı sorunlar ve düşmanlar çıkardı. Zaman zaman uluslararası denge politikalarına, zaman zaman da küresel güçlerin içerideki işbirlikçilerine kurban giden ve Türk milliyetçiliğinin gücünden endişe edenlerin hedefi olarak gösterilen Türk Ocakları, Türk milliyetçileri tarafından asla sahipsiz bırakılmadı. Türk Ocakları’nın, bir asıra yaklaşan serüvenini ve Türk milliyetçilerinin bugün ulaştığı noktayı Türk Ocakları Genel Sekreteri Prof. Dr. Orhan Kavuncu ile konuştuk.
Türk Ocakları, Türk tarihinin en karanlık dönemlinde kuruldu. Bu oluşumu zorunlu kılan şartlar neydi?

Türk Ocakları’nı, 1912 yılında kuran 190 askeri tıbbiyeli öğrencinin, dönemin önemli kişilerine yazdığı mektup, ülkenin içinde bulunduğu durumu ve Türk gençlerinin kaygılarını tam olarak yansıtıyordu. Bu bir arayıştı ve “Millet” kimliği bu arayışın sonucunda ortaya çıktı. Kısa zamanda Türklüğün yuvası haline gelen Türk Ocakları’nın milli ülküsü ve kızıl elması Türk Dünyası’nın birliği oldu.

Batı’nın Türk Ocakları’na müdahale çabası içinde olduğunu görüyoruz. Neden?
Aslında bu, bugünün Türkiye’si ile o gün arasında hiçbir fark olmadığını gösteriyor. O gün de bu millete düşmanlık besleyen örgütlenmelere düvel-i muazzama yardım ediyordu, bugün de aynı şekilde. Bizim gibi kuruluşlara da mümkün olduğunca engel olmaya çalışıyorlardı. Amaç belliydi. Yıllardır süren bu projenin arkasında, Türk’ü Anadolu’dan söküp çıkarma niyeti vardır. Haçlı niyeti, Avrupa’nın kafasından hiçbir zaman kalkmamıştır. Türk Ocakları da bunun farkında olan, her an tetikte olan insanların buluştuğu bir sivil toplum örgütüydü. Bu nedenle bize saldırmaları çok normaldi.

Bu saldırılar içeriden de destek buluyor muydu?
Türk Ocakları, dönem dönem siyasi iradenin baskısına maruz kaldı. 1971 yılında, günün öğrenci olayları bahane edilerek işlevsiz bırakılan ocakların tüm şubeleri kapatıldı. 1980 yılına kadar sadece nefes alıp verdi. Bu tarihte düzenlenen kongrede, Türk milliyetçiliğinin yeniden düşünce üretmeye başlaması gerektiğine karar verildi. 12 Eylül sonrası, askeri idare tarafından bir kez daha faaliyeti durdurulan dernekler arasında yer aldı. Bu tarihten itibaren Türk milliyetçiliği düşüncesi hakikaten işlemez hale geldi. Hatta, 12 Eylül’deki MHP ve ülkücü kuruluşlar davasının iddianamesinde, Türk milliyetçiliği “suç” olarak tanımlanmış ve bu suçun da Türk Ocakları’nın kuruluşuyla başladığı öne sürülmüştü.
Bugün Türk Ocakları değil, ancak 1912 yılından bu yana savunduğu Türk milliyetçiliği bir kez daha zan altında bırakılmak isteniyor. Tarih tekerrür mü ediyor?
Bugün Türkiye’de “Kozmopolit Aydın İttifakı” dediğimiz bir kesim var. PKK yandaşı Kürtçüler, bazı liberaller, bazı İslamcılar ve eski tüfek bazı Marksistlerin oluşturduğu bir ittifak bu. Bu aydınlar Türk milliyetçiliği fikrini ve bu fikrin mektebi sayılan Türk Ocakları’nı yine aynı mantıkla suçluyorlar. Onlara göre; milliyetçilik her zaman bir “öteki” üretir ve bu “öteki” ile mücadele ederek beslenir. Ancak aynı kesim, PKK’nın Kürt etnikçiliğini asla böyle tanımlamıyor. Bu tamamen haksız ve dayanaksız bir suçlamadır. Türk milliyetçiliği için öteki milletler elbette var. Ama onlara düşman değiliz.

Atatürk övmüştü

Türk’ün varlık ve birlik ocağı
Atatürk, 27 Nisan 1930’da Ankara’da Türk Ocağı Kurultay delegeleri ile birlikte görülüyor.

Atatürk, 20 mart 1923 tarihinde Konya Türk Ocakları’nı ziyareti sırasında şunları söylemiştir: “Konya, çeşitli Türk devletleri yaşamış, öz Türk vatanıdır. Konya asırlardan beri tüten bir nurun ocağıdır. Türk kültürünün esaslı kaynaklarından biridir. Konya Türk Ocağı, Konya Türklüğünün hakiki bir timsali olmalıdır. Bu ocaktan milletin duygusunu, ülküsünü daima ısıtacak, nurlandıracak, parlak alevler gökyüzüne yükselmelidir, çok yükselmelidir. O kadar ki bu alev, vatanın bütün ufuklarında aydınlıklar vücuda getirebilsin. Konya’nın genç dimağları atılgan, cesur, sebatkar çocukları! Ocağımıza sahip olunuz. Bütün engeller, Ocağımızın ateşi karşısında derhal yanıp kara duman olmağa mahkumdur

(Mehmet Önder, Atatürk’le adım adım Türkiye sy.232-233)
“Sanatkar ve çeşitli kültür alanlarında vatandaşları yetiştirmek için öncülük ketmelidir.


Şebinkarahisar Türk Ocağı defterine 11 Ekim 1924 yılında Atatürk tarafından yazılan yazı: “Türk Ocağı, Türk’ün has ocağı, varlık ve birlik ocağı,yüksek alevlerle tütsün, muhitine nurlar saçsın; yaşasın ve yaşatsın.Türk Ocağı, Türklük güneşinin ocağıdır. Asırlarca bunu söndürmek için çalıştılar. Bu ocak hepimizi aydınlattı.
(Kemal Atatürk-1923)

İlk Başkanı Milli Şair Yurdakul’du

Türk Ocakları’nın ilk genel başkanı olan Mehmet Emin Yurdakul, Osmanlı Imparatorluğunun yıkılma döneminde, bilhassa ikinci meşrutiyetten sonraki Türkçülük mücadelesinde büyük gayreti ve çalışması vardı. Yeni Türk devletinin kurulmasındaki tavırları, devletimizin yapısını belirleyici olmuştu. Yurdakul, ölünceye kadar, Türk Milliyetçiliği ülküsünü sarsılmaz bir imanla yaşamaya ve yaymaya devam etmişti. Ingilizlerin Türk Ocağı’nı isgalinin hemen ardından yaptığı konuşma hala hafızlardadır. Yurdakul, şunları söylüyordu: ”Ey genç, bak senin ocağı, bugün de seni çağırıyor, onun milli ruhu sana bugün de başka bir mücadele yolu gösteriyor. Yakılmış, yıkılmış, harap fakir vatanımızın hasretini çekiyoruz. Burada gençler baş başa vermistir. Siyasi sınırlarıyla, dağlarıyla, dereleriyle değil, feyzi ile ümrani ile, kalemi ile, sanatıyla, yeni bir vatan çizip ortaya çıkaracaktır. Biz ocağımızın mihrabı önünde bunun için toplandık, bunun için and içtik.“

Kaynak
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x