
Saylan, uzun bir süredir gördüğü kanser tedavisi için o sabah da yatağına uzanmış, kan veriyordu. Polis evden içeri girdiğinde darbeci olmakla suçlanan Saylan, yaşama tutunabilmek için var gücüyle direniyordu.
Saylanı yıkan ikinci darbe ise polisin evinin basmasının ardından yaşandı. AKPci medya, Saylanı yalanlarıyla hedefe oturttu. Kendine dindar diyen hokkabazların yönettiği gazeteler, TVler, internet siteleri ve radyolar, hergün onlarca yalanla çıktı karşımıza. AKPci medya, Saylanın ne Hristiyanlığını bıraktı, ne misyonerliğini ne de PKKlılara burs verdiğini. Her gün peşi sıra yalanlar, iftiralar, haksız suçlamalar yer aldı AKPci medyanın TV ekranları, gazete sayfaları ve internet ortamında
Saylanın evinin basılmasının üzerinden neredeyse bir ay geçti. Ama AKPci medyanın hırsı tükenmek bilmedi. AKPden beslenen hokkabazlar, yalanlarını sürdürdü. Öyle ki; Saylan bu süre içinde hasta haliyle defalarca TVye çıkmak ve gerçekleri açıklamak zorunda bırakıldı.
Saylan, gözü gibi koruduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin yasa dışı gibi gösterilmeye çalışılması karşısında ise hiçbir zaman meşruyet kaygısı yaşamadı. Yıllardır başkanlığını yaptığı ÇYDDnin büyüyüp güçlenmesi için son nefesine dek mücadele etti. Öyle ki; son zamanlarda kendisine yönelik artan saldırıları bile ÇYDDyi güçlendiren bir kampanyaya çevirmeyi başardı. ÇYDDye yapılan bağışlar arttıkça, bu sevincini Bir kızı daha okutabileceğiz diyerek gösterdi.
Ve pazartesi sabahı...
Türkan Saylan, yıllardır mücadele ettiği kansere sonunda yenik düştü. Ömrünün son günlerini ne yazık ki rahat geçiremedi. Ağzından dini düşürmeyen, her türlü ahlaksızlığı din perdesinin arkasına saklayarak yapanlar, Saylana dünyayı cehennem etti. Saylan, din tacirleri yüzünden olmadık suçlamalarla karşı karşıya kaldı.
Ne yazık ki; Saylan bu hokkabazların elinden ölünce de kurtulamadı. AKPci medyanın ahlakını benimseyen ve adına taban denilen mahluklar, internet sitelerinde Saylanla ilgili haberlerin altına insanlık dışı yorumları yazmaktan geri kalmadı. İsimlerini dahi yazmaktan korkan bu güruh, Saylana olan hınçlarını, kinlerini ve nefretlerini buralarda da kustu.
Çünkü Saylan, aydınlık bir geleceği, çağdaş yaşamı, kadının kurtuluşunu, insanların eşitçe yaşayabileceği bir dünyayı simgeliyordu. Bu yüzden, Saylanı gördüklerinde, içine düştükleri bataklığı hatırlıyor, orada olmayanları da kendi bataklıklarına çekmeye çalışıyorlar. İşte bu yüzden Saylana küfrediyor, acizliklerini, korkaklıklarını, utanmazlıklarını ve hiçbir değere sahip olmadıklarını gösteriyorlar.
Yazık onlara
Evet yazık; belli ki bu güruha hiç kimse İslamiyet'in o güzel öğüdünü ve ölünün arkasından konuşulmaz ahlakını öğretememiş...
BARIŞ YARKADAŞ
Kaynak