Türkçeyi Sevmek Vatanı Sevmek Gibi
Alfabemi seviyorum.
İlkokuldan lise son sınıfa kadar hangi sınıfta ders yaparsam yapayım ilk dersim hep alfabemiz olmuştur.
Büyük sınıflardaki gençler, önce, biz çocuk muyuz, niye alfabeyle derse başlıyoruz derlerdi ama alfabemizi bilmediklerini görünce susarlardı.
Şu anda bile bu yazıyı okuyanlara sorsam, haydi alfabemizi ezbere bir çırpıda söyleyiverin desem, içlerinde kaçı bunu yapabilir?
Bunda suç bizimdir. Diline, ulusuna, kimliğine sahip çıkmayan Cumhuriyet kuşaklarında… Şimdi, dilimizi aksanlı konuşan, Türk kimliğini tartışmaya kalkışan, Türklüğün Anayasa’dan çıkartılmasına ses çıkarmayacak, ağzından tek bir kez bile Türk sözü çıkmayan kişiler, Atatürk’ün kurduğu partide iktidarın yıkımlarına yandaşlık ediyorlar. Bu gidişle Türk dilinin egemenliğini kendi ellerimizle bitireceğiz. Cumhuriyetle yaşıt bu partinin girişimleriyle, yurduna milletine ihanetiyle…
Ses bayrağımızı yaraladılar. Göklerden indirmelerine az kaldı. Ulusunun adı olmayan, ulusunun adına Türk milleti denmeyecek, adını kaptıran, adı kurduğu devletin tapusundan kaldırılan bir kalabalık, bir sürü durumuna düşeceğiz.
O zaman bayrağımız da gidecek. Türk olmazsa, Türk bayrağı olur mu? Neyle adlandırılacak Türk’ün bayrağı? Türkiye bayrağı mı diyecekler bayrağımıza, ne diyecekler bundan böyle? Var mı böyle bir adlandırma dünyada? Ulusu olmayan devlet var mı? Ulusunun adı olmayan bir devlet duydunuz mu hiç?
Bayraklar ulusların adıyla adlandırılmaz mı?
Alman’ın bayrağı Alman bayrağı, dünya jandarmasının bayrağı Amerikan bayrağı, İngiliz’inki İngiliz bayrağı, İtalyan’ın İtalyan… Fransız’ınki Fransız bayrağı… Yunan’ınkine Yunan bayrağı denmez mi?
Türk’ün Türk bayrağı olur. Dünya durdukça böyle olacaktır. Eskiden beri hep bu böyle bilinir. Atalarımız dünyanın beynine böyle kazımıştır: “Kırmızı beyaz, ay yıldızlı al bayrak, Türk bayrağı…”
Peki Türk adı giderse neler olur? Türk ulusunun dili “Türkçe “ kalır mı? Türk ulusunun vatanı “Türkiye” kalır mı?Türklerin atası Atatürk’ün kurduğu “Türkiye Cumhuriyeti” kalır mı? Paramızda Atatürk kalır mı? Eğitimde Atatürk ve devrimleri kalır mı? Devlet binalarında, devletin her yapısında kalır mı Türk’ün en büyük atası Atatürk ‘ün izleri, eserleri?
Türksüz anayasa yapacaklarmış…
Yeni Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda şimdilik bir karara varamamış, gazeteler yazdı. Adalet ve Kalkınma Partisi ise çoktan bu yıkım işine soyunmuş, ağızdaki baklayı çıkartmışlar, yeni Anayasa numarasının özünü göstermişler…
Yandaş, yalakadaş basın - yayını bunu geçen günlerde (27 Temmuz) duyurdular, görünüşte kabul ediverdiler bile… Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda AKP heyeti, Anayasa’dan “Türk” ü çıkardı dediler. Vatandaşlık, temel hak oldu dediler. Artık “Türk vatandaşlığı” denmeyecek dediler. “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür” ifadeleri çıkarılıyor dediler. Bu yapılmak istenene olumsuz tek söz demediler! Kimse yollara dökülmedi!
Her haliyle sanki “Hacivat- Karagöz” oynayan, arada el kol sallayarak ıvır zıvır bir şeylere karşı çıkan, yaşamsal önemdeki sorunlarda önerdikleriyle iktidardan bile önde giden bir anamuhalefet liderimiz var.
Bir de, konuştu mu doğruları diyen ama iş yapılacaklara destek vermeye geldi mi iktidara mükemmel bir koltuk değneği oluveren, efsane komutan Erdal Sarızeybek ‘i bile partisine üye kabul etmeyen bir küçük muhalefet partimiz var. Türklük denince çağlaması, bentlerinden taşması boşuna beklenen, etkisiz, sessiz bir Millîyetçi Hareket Partisi…
Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmayan, çevresi bölücü ve ikinci cumhuriyetçilerle dolu YCHP’nin lideri, Türk vatandaşlığı karşıtlığını, Türk düşmanlığını Karagöz- Hacivat oyununa şimdilik almadı… Beklemede… Polislerimizin, dolayısıyla devletimizin rezil edilişini, AKP’li badem bıyıklı vekil oğlunun önünde sıraya dizilip ellerine numara verilişini bile fazla dert etmedi.
Şehitlerimizi de dert etmiyor ki ağzından bu konuda pek bir söz çıkmıyor.
*
Türk gitti mi Türk bayrağı gidecek! Türkçe de gidecek! Türklerin vatanı Türkiye. Türkiye de gidecek demektir…
Neden gidecek Türk? Türkçe neden gidecek?
Türkiye bilmediğimiz bir savaşı mı kaybetti? Derler ya, bilmediğimiz bir durum mu var?
Asıl savaşı Türk diline karşı yapıyorlar. Bizi bize kırdırıyorlar. Bırakın tescilli Türk düşmanlarını, bizden görünenler asıl başrolde oynuyorlar… Ekranlara çıkmışlar, anlı şanlı sunucular, tiyatrocular, sözde Atatürkçüler Türkçeyi bilerek öldürüyorlar. Reklamlara çıkmışlar, Türkçeye vuruyorlar. “Ti vi” diyorlar örneğin TV’ye (te ve). Bu iki sesimiz çoktan Türkçe değil artık. İngiliz diliyle okunuyor. TV madem televizyonun kısaltılmışı, her millet kendi diliyle baş harflerini okuyor, biz neden Türkçe okunuşuyla okumuyoruz? Bunların dilini eşek arısı sokmuş da te’ye “te” diyemez mi olmuşlar? Ve’ye de, “vi” diyorlar.
Şimdi sırayla sayalım:
“T”(te) bizden çıktı. “V”(ve) çıktı. M(me) harfi ilk önce çıkmıştı. Cep telefonu mesajlarını okuturken bu sesimizi çalıverdilerdi elimizden. M (me) oldu mu em? Peşinden S(se) gitti. “Se” demiyorlar: “Es” olmuş onun adı.
Yabancı sözcüklerde kullandığımız “Çift ve”nin (W) adı nasıl bir ilişkisi varsa bu sesle, “dabılyu” oluverdi yıllar önce. O gün bu gün dillerini eşek arıları sokasıcalar “dabılyu dabılyu” diye affedersiniz, anırıyorlar.
Bununla da kalsaydı iyiydi yapılan eşeklik… Bu “Çift ve”yi (W) bazı kendini bilmezler “V” harfinin yerine kullanmaya başlamasınlar mı? Durdur durdurabilirsen bu gidişi… Hainimiz bir iki tane değil ki… Sürüsüyle…
“C”, çoktan ce’likten çıktı, başka ses oldu. Cep telefonu şirketi Turkcell derken "ce” yi se diye okuyor bunlar. Yeri geliyor, C’yi “ka” diye de okuyorlar. “Ü” zaten yok bu soysuzların dilinde. Kendi soyuna sopuna Türk demeyi bile beceremiyorlar. Tükürür gibi “Turk” demeyi, böyle yazmayı içlerine sindiriyorlar. Yıllarca Türkiye’ye Turkey derken meğer hindi dermişler elin yabancıları. Dil bilenler, bunun anlamını bilenler hep susmuşlar. Yabancılarla olan toplantılarda önlerindeki levhaya “Hindi” yazdırıp arkasında kurulmuşlar hindi gibi.
Şimdi yeniden konuya dönelim. Hangi seslerimiz gitmişti:
“T, v, m, s, c,ü.” Ş harfimiz zaten bize özgü. Onun yerine başladılar “sh” ile “ş” (şe) demeye. “Ö” de öyle. “Ç” zaten yabancı klavyelerle yazı yazanların bilmediği, kullanmadığı bir ses. “Yumuşak g” (ğ) de öyle. Y (ye) sesimiz de kayıp. Cuma günkü Aydınlık kitap ekinde okudum. Bir yabancı yazarın yazdığı dilimize “Yaramaz Kızlar” olarak kazandırılan bir dizi çocuk kitaplarının adı değiştirilmiş, “Malory Kuleleri” olmuş. Çitlembik yayınları yapmış bunu. Kitaptaki adlar da yeniden İngilizce adlara dönüştürülmüş. Önceden, kitaptaki kızın adı Almanca Dolly imiş. Şimdi Darrell olmuş. Susanne, Sally olmuş. Alman bu kitap serisini 70’li yıllarda kendi diline çevirirken bütün adları Almancaya uyarlamış. Diline saygısına, sevgisine bakın eloğlunun. Bizler ta o zaman Almanca adları aynen almışız. Şimdi de bu adların İngilizce asıllarını alıyormuşuz… Şimdi kitabın adını nasıl okuyacak çocuklar: “Malori” diye değil mi? “Y “ harfi “i” olarak okunacak. İşte bir kayıp harfimiz daha. Türkçe yazı okurken “y” harfini “i” diye okumak…Bu harfimizi her yerde “i” ye çevirdiler. Sally nasıl denecek? “Sali” okunuşu ile y sesimiz kayıplara karışacak. “I” sesini kim kullanıyor artık söyleyin. Bizde olmayan, alfabemizde olmayan bölücülerin o pek sevdiği malûm harfleri de katarsanız bu ihanete, alfabemiz bitti biter. Gözden çıktı çıkar…
Geçen gün bir satıcıdan boş CD (Ce de) istiyorum. Tam üç kez dedim: “CD” diye. Satıcı anlamadı. Ne o istediğiniz diye şaşkınlıkla bakıyor. ‘Si di “ desen iş tamam. Şıp diye biliyorlar bu iki sesin İngilizce okunuşunu.
Bu sesleri alfabe sırasıyla yazarsak:
C, ç, d, ğ, ı, ,m, ö, s, ş, t, ü, v, y. Benim bir çırpıda sayabildiğim on iki – on üç harfimiz kayıp. Diğerleri de sınırda, düştü düşecekler. Hele bir yeni öğretim yılı başlasın. Hacılar hocalar okulları doldursun. Sağdan sola yazılıp okunan Arap alfabesi ile Arapça dersler bir başlasın dördüncü sınıf çocuklarında… Anaokullarına kadar inen İngilizce dersi, ders sayıları artmış bir biçimde derslerde başı çeksin… Azaltılan Türkçe dersleri bir de yerel dillerde dil dersleriyle sarsılsın, kenara itilsin… Görün siz alfabemiz neye benzeyecek? Kim bilecek alfabemizi? Kim söyleyecek, kim sayacak sular seller gibi baştan aşağı?
Cumhuriyet’in aydınları bu günleri hayal bile edemezlerdi.
Bizler, 68 kuşağı, ilk kez sağ sol diye bölünen, romanıyla, kitabıyla, müziğiyle, yaşam biçimiyle Batı’ya özendirilen, Amerika’ya, Rusya’ya, Mao’ya, eski Yunan’a… hayran edilen bizler, bu günleri düşümüzde görsek hayra yormazdık…
Alfabemize (abecemize) saldırı var. Alfabemize düşman Atatürk düşmanları!
Bakın Türkçe ağlıyor. Alfabemiz yaralanmış. Düşmanlarımız bizi, bizim elimizle öldürüyor. Alfabemi seviyorum diyenler, tehlikeyi görenler; Tevfik Fikret’in çocuklarımıza yazdığı bu alfabe şiirini çocukarınıza öğretin. Basın, yazın bir kağıda, odalarına asın. Önce “Türkçe!” deyin onlara. Türkçeyi öğretin, Türkçeyi sevdirin!
Bırakın yaptığınız iş kimine çocukça gelsin… İsteyen gülsün ağlanacak halimize…
Bu savaşa katılın… Dilini sevmek kendini sevmektir. Türkçeyi sevmek vatanı sevmek gibi, yurdunu milletini sevmekle eş değerde…
Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri yolumuzu gösteriyor. Dil ile ulusal benlik arasındaki ilgiyi açıklıyor:
“Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır.”
“Türk demek, dil demektir. Ulusun çok açık niteliklerinden birisi de dildir. Her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşulmalıdır.”
“Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.”
Atatürk’ün bu sözünü nasıl da unuttuk:
“Türk milletinin millî dili ve millî benliği bütün hayatında egemen ve esas kalacaktır. “
Önce alfabemizden başlayalım dilimizi korumaya. Çok geç olmadan, bize tutturulan yanlış yoldan dönelim…
Dinci yobazlar, ırkçı, eli kanlı bölücü maşalar, Türk düşmanları el ovuşturarak bizi gözlüyorlar…
Feza Tiryaki, 31 Temmuz 2012
Yazıya ek:
Şermin’in Alfabesi
-Alfabeni oku yavrum.
-İşte hemen başlıyorum:
A, b, c, ç, d, e, f, g, ğ,
h, ı, i, j, k, l, m, n,
o, ö, p, r, s, ş, t, u, ü,
v, y, z ; bu kadar.
-Hangi harfler kalındırlar?
-A, ı, o, u.
-Ya inceler hangileri?
-E, i, ö, ü.
Çalışıp yuttum hepsini,
Sor bana istediğini.
-Peki yavrum, haydi oyna;
Koca bir “aferin” sana! (Tevfik Fikret)
Feza Tiryaki, 31 Temmuz 2012
Okuyucularıma gerekli bir açıklama:
Ne idiği belirsiz biri ayfamın eteklerine bulaştı, gitmiyor.
Önce ne olduğunu bilemedim, belki kafası karışık bir garip kişidir dedim, cevap verdim saçmalamalarına… Hayda, daha da azgınlaştı.
Adamın oğlu evde bir gece yarısı bir hırsız yakalamış. Babasına seslenmiş:
“Baba bir hırsız yakaladım!”
“Getir oğlum!”
“Gelmiyor!”
“Bırak oğlum!”
“Gitmiyor!”
Bu da aynen öyle!