Türkçülüğe Düşman Olan Temel Akımlar ve Türkçülük / Mithat AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

Türkçülüğe Düşman Olan Temel Akımlar ve Türkçülük / Mithat AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Cum Eki 20, 2017 15:34

Türkçülüğe Düşman Olan Akımların Beslenme Merkezi

Cumhurbaşkanı'nın Türk Devletinin kurucu ideolojisi olan Türkçülüğe yönelik "bölücülük" nitelendirmesi, sadece güncel politik yaklaşımla dile getirilen bir suçlama ifadesi değildir. Türk Ulus Devleti'nin kuruluş süreciyle birlikte özellikle Batı'nın, Cumhuriyet'e yönelik planladığı ve kışkırttığı gerici - bölücü nitelikteki ayaklanmalarda Türk milliyetçiliğine ve Türkçülüğe yönelik, düşmanca eylemler ortaya koyulmuştur. Yani Türkçülüğe yönelik hasmane tavır, Türk Türk kültürüne, Türk egemenliğine ve Türk devlet teşkilatına yönelik tarihsel temellere dayanan bir süreci kapsamaktadır. Ancak, biz burada Cumhurbaşkanı'nın geçtiğimiz günlerdeki açıklamasını ( 18.10.2017 ) çıkış noktası olarak alıp, yakın zamanda kimler, Türkçülük ve Türk milliyetçiliği hakkında ne söylemiş, Türk devletinin kurucu ilkesine karşı nasıl bir tutum almış bunlara kısaca bir göz atacağız. Bu yakın tarihe göz atarken, okurun da izni ile Aralık 2016 'da yayınlanan "21.Yüzyılda Türkçülük" adlı kitabımdan alıntı yapacağım.
Resim

Konuya öncelikle, reddedilen Türkçülük / Milliyetçilik kavramlarının tanımı ile başlayalım.

"Ulus, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluktur.

Bir topluluğun veya toplumun ulus olabilmesi için şu ortak paydaların bir arada olması gerekir :

Toplulukta ortak bir dilin konuşulması,

Topluluğun ortak bir tarihsel geçmişe sahip olması,

Şimdi bir arada yaşayan topluluğun, gelecek için de bir arada yaşama arzusuna sahip olması,

Topluluktaki bireylerin birlik ve beraberlik içinde, ortak duyguları paylaşması,

Toplulukta kültürel ortaklık bulunması gereklidir.

Bu bütün topluluklar için geçerli olan ulus olma koşullarıdır."

"Türkçü kuramcılardan Yusuf Akçura milleti tanımlarken 'Millet, ırk ve dilin esasen birliğinden dolayı sosyal vicdanında birlik ve beraberlik meydana gelmiş bir insan toplumudur' der. Atatürk'ün 'Fikir babam' dediği Ziya Gökalp milleti tanımlarken 'Kültürel bir bütünlük olarak gördüğü; dini, dili, töresi, ahlakı, sanatı, müziği, edebiyatı aynı olan ve aynı kökten geldiği inancını taşıyan insan topluluğu ' şeklinde ayrıntılı bir analiz yapar. Atatürk Türk milleti tanımını yaparken 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir' demiştir.

Bu ortak tanımlardan yola çıkarak milliyetçiliği ( veya ulusçuluğu ), dahil olduğumuz ulusun varlığını sürdürmesi, ilerlemesi ve bekasını bütün çıkarların üstünde tutarak savunmak ve bununla beraber Türk milletinin / ulusunun devamlılığını, bağımsızlığını, bütünlüğünü, ortak yaşama arzusunu, ilerlemesini savunmaktır, diyebiliriz. Buna ek olarak, iç ve dış düşmanlara, yabancı akım ve kültüre karşı, Türk dilini, Türk kültürünü, Türk tarihini bütün siyasi ve kişisel çıkarların üstünde tutarak savunmak ve ilerletmektir Türk milliyetçiliği.
Resim

Tanımlardan da anlaşılacağı gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde kurucu unsur Türk milleti olarak tanımlanır.

Türk milliyetçiliği, tarihsel süreç içerisinde temel dokusunu bozmadan günümüzde temel anlamını bulmuştur. Kurtuluş Savaşı döneminde daha net olarak anlaşılan bir olgu da milliyetçiliğin emperyalizme karşı direniş – diriliş ve derleniş ideolojisi olduğu gerçeğidir.

İçerde Türk ulusunun egemenliği ve bütünlüğü, dışarıda ulusal bağımsızlığı koşulsuz savunmak Türk milliyetçiliğinin temel yönelimini belirler.
Cumhuriyetin kurucu partisi olan fakat günümüzde Türk Devriminin ilkelerinden tamamen kopan CHP’nin 6 Ok’undan biri de milliyetçiliktir. Atatürk kurucu ilkelerimizden biri olan milliyetçiliği, anayasaya koyarak, Türk Devletinin niteliğini de anayasal zeminde ortaya koymuştur.

Bütün bu bilgilerin toplamı olarak, aşağıda yaptığım alıntı ve örnekleri okurken, yapılan tanımları göz önünde bulundurursak, milliyetçilik ilkesine düşman olan odakların niyetlerini daha iyi anlamış oluruz.

Önce biraz geriye dönelim ve milliyetçiliğe karşı kullandıkları yöntem hususunda farklı siyasi çevrelerin nasıl bir araya geldiğini, somut örneklerle hatırlayalım.

Ahmet Davutoğlu Dış İşleri Bakanı olduğu dönemde Hürriyet Gazetesine 17.09.2012'de vermiş olduğu röportajda "ulusçulukla hesaplaşmanın zamanı geldi." şeklinde bir ifade kullandı.
18 Şubat 2013. Yer Mardin. Başbakan Tayyip Erdoğan "Kimse bizim karşımıza Türklükle çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız." dedi.
8 Temmuz 2014'te Erzurum'da yaptığı konuşmada Erdoğan, "Türkçülük ayrımcılıktır" şeklinde bir açıklama yaptı.
29 Eylül 2015. C.Başkanı Erdoğan muhtarlarla yaptığı toplantıda "Türküm diyebilirsin bu senin en tabii hakkındır. Ama Türkçüyüm dersen ayrımcısın" şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın bir gazeteyi işaret ederek Atatürk'ün ifade ettiği "Türkiye Türklerindir!" vurgusuna dair, “Gazetenin bir tanesi yazmış ‘Türkiye Türklerin’ diye. Ahlaksız bu, hayasız. " çıkışı ise bilincimizdeki tazeliğini koruyor.
Son olarak yine Davutoğlu'nun Mardin'de yaptığı bir konuşmada ulusçuluk fikrinin yerine İbrahimi millet veya milleti İbrahim kavramını ikame etmeye çalışması ve ulusçuluk fikrinin "ayrımcı" olduğunu iddia etmesi ise Türkiye'de Türk milliyetçiliğine yapılan son merkezi saldırılardan biri oldu.
Resim

Politik iktidarla aynı ölçekte Türk milliyetçiliğine düşman olan bir başka odak ise bölücü terör örgütü. Bölücü terör örgütüne göre ise milliyetçilik = faşizm. Türk Devletinin kurucu ilkelerinden milliyetçilik, gericiler ve bölücüler açısından "faşizm" olarak nitelendirilmiş ve Batı merkezinden başlatılan milliyetçilik karşıtı propaganda belli aralıklarla öne çıkmıştır.

AKP iktidarı döneminde başlatılan "Çözüm Süreci" , 2006 Oslo Görüşmeleri, "Dolmabahçe Mutabakatı", Habur rezaleti gibi eylemler milliyetçilik düşmanlığının vücuda gelmiş hali olarak karşımıza çıkarıldı."

"...Türkiye'de Ulusal Kurtuluş Savaşı ile birlikte İngiltere ve Fransa'nın örgütlediği ana odaklara baktığımızda da iki karakter görürüz:

1 - Türk topraklarının bir bölümünü milli misaktan koparıp, Batı denetiminde Kürdistan adı altında devlet kurmak isteyen bölücüler.

2 - Cumhuriyet esaslarını ortadan kaldırıp yine Batı denetiminde Şeriatı uygulamak isteyen gericiler.

Bazen bu iki ana akım, Şeyh Sait ayaklanmasında da görüldüğü gibi "sentez" olarak karşımıza çıkmış ve "Şeriat Esaslarına Dayalı bir Kürdistan" kurmak amacıyla kitleleri ayaklandırmıştır."
Resim

"Fakat kabul edilsin veya edilmesin, Türkiye’nin asli / kurucu unsuru Türk milletidir. Batı merkezli odaklar Türk milleti yerinde farklı adlandırmalarla Kürtlük, Lazlık, Çerkezlik gibi etnik veya şii, sunni, alevi gibi mezhepsel adlandırmalarla Türk milletini ayrıştırmaya, onun yerine farklı kavramlar ikame etmeye çalışsalar da bu amaçlarında başarısız olacakları kesindir.
Türk milletinin tarihi birkaç yüz yılla sınırlı değildir. Atatürk’ün de dediği gibi “"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne yedi bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir.” Kabul edilsin ya da edilmesin Atatürk’ün bu tespiti, buz gibi bir gerçektir.

Emperyalizm ne kadar gerçek bir kavramsa, Türklük ve Türk milliyetçiliği de o ölçüde karşıt bir gerçek olarak tarihteki yerini almıştır.

Emperyalizmin, Anadolu’da Türk varlığına son verme girişiminin hala devam ettiği günümüzde, milliyetçilik bayrağına daha sıkı sarılmamız yaşamsal bir öneme sahiptir.

Emperyalistler milliyetçilik fikrinden rahatsız olmakta gayet haklılar. Çünkü emperyalizme karşı atom bombasından daha etkili olan bir silah varsa o da Türk milliyetçiliği fikridir."
21.Yüzyılda Türkçülük, sayfa: 26, 27, 28, 30, 31, Atayurt Yayınevi, Aralık 2016 ( https://www.facebook.com/ATAYURTYayinevi/?ref=br_rs )

Yukarıda Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı ile aynı siyasi geleneğe sahip olan kişilerden örnekler verdik. Sayın Cumhurbaşkanı geçmişte ifade ettiği bir düşünceyi yineledi. Bu ifadeler, tarihsel ve siyasi bir süreç sonucu olgunlaşmış, Türk Devlet yapısına karşı ortaya koyulan ideolojik bir taarruzun parçasıdır. Geçmişi yüz yıla dayanır. Bu ideolojik taarruza karşı, Türkiye'deki milli kuvvetlerin de ideolojik, kültürel temellerde kökleşmiş dinamikleri ile beslenmeleri görevdir / görevimizdir. Bu görev, bütün siyasi ve kişisel kaygılardan uzak durularak icra edilirse, başarıya ulaşabiliriz.

Mithat Akar
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x