
Son günlerde değil aslında 2010 yılından itibaren Türkiye de yargı üzerinden siyaset yapılıyor. Yetmezci koro daha çok demokrasi adı altında özgürlük pelerini ile biraz daha yargıyı suçlu ilan ediyor.
Mürekkep yalamış okuma yazması olan bir insan bunun tamamen çamur at izi kalsın mantığı ile yapılan bir siyaset olduğunu anlamıyorsa bu kişi’nin aldığı eğitimde kesinlikle eksiklik vardır.
Habur rezaletini millete yaşatanlar, aynı şekilde suçu o tarihte HSYK için yarattıkları gündemle kapatmışlardı. Üstüne üstelik kapı gibi vatandaşın on numaralı noterinden % 58 onaylı…
Doğrusu ise çadır mahkemelerini kim kurdu Habur’a? Muhtemelen HSYK , o halledildi. Teröristleri zaten yüksek yargı salıverdi öyle diyorlar… Şimdi yüksek yargı için icraat zamanı.
Süreç devam ederken yani yargının siyasal olduğunu ifade edenler sonrasında yargıya balans ayarını hem siyasal hem de sayısal olarak yaptılar.
Burada tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı konusundan bahsetmek herhalde eksikliktir.Öyle tarafsız davranıldı ki Kayseri ve Afyon baro başkanları HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyeliğine Barolar birliği tarafından nasıl seçildiyse seçildi… Tarafsızlık bu olsa gerek...
Türkiye Cumhuriyeti milleti birde CMK 102 rezaleti yaşıyor ki kimsenin akıl ve izanı kalmamış durumda.
Avrupa Birliği uyum yasaları çıkartan irade 2005 yılında bugün ile aynı olan irade değil mi? Yani değerli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının % 34 ile iş başına getirdiği irade. Bugün aynı irade Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlarını ve kurumlarını yönetmiyor mu? Evet hem de % 47 milli iradenin oyu ile… O zaman bu oyları veren millet bugün niçin kızıyor. Neden kendi kendine sormuyor. Suçlu olarak milli iradeyi temsil ediyorum diyenler siz mecliste el kaldırmadınız mı?
Avrupa Birliği uyum yasalarına… “Hayır” diyemezsiniz. Çünkü sizler kaldırdınız. Bakanda olsa , Milletvekili de olsa suçlu aramanız sizin kendi ayıplarınızı örtmez. Bu ayıbı kim işlemiş ise milli irade vekaleti adına hemen derhal tekrar düzeltme yoluna gitmelidir.
Unutmadık
. EMASYA protokolünden irticayı tehdit olmaktan bugünkü mevcut iktidar çıkartmıştı. Bağırmaya çağırmaya gerek yok. Salıverilenler artık resmi olarak bu ülke için tehdit değiller.. Milli Güvenlik Kurulumuz öyle demiş… Pardon sivil MGK …Nasıl özgürleşiyoruz ama 13 Eylül’den bu yana ne kadar çok özgürlüklerimiz genişlemiş…
Mesela, katiller ile bir arada yaşamaya alışmamız lazımmış? İnternet sitelerine ekledikleri duyuru öyle diyor.
Mafya babaları şu sıralar yavaş yavaş meydana çıkıyor. Eee ne de olsa fazla tutuklu kaldılar.
AB’ye uyum yasaları sayesinde yakında tüm PKK’lılar yavaş yavaş dağ yollarına çıkmaya başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlarının verdiği vergiler ile hapiste bakılarak dinlendirildiler, semizlediler, sağlık desteği aldılar. Bahar öncesi taze kuvvet...
İktidar ise çeteleri üzerimize saldılar. Bakın onlarla mücadele ettik. Nasıl mı? 102. uyum maddesi ile salıverdik.
Bu arada Adli tıp kurumuna rahatlıkla atama yapabilen iktidar, 102. madde alameti ile daha çok özgürleşenlere ait olan dosyaların kendi kurumunda beş yıl beklemesine ses çıkartmıyor. Adalet Bakanlığı tarafından ataması yapılan yerel yargıca, hakime sen bu dosyayı dokuz yıldır neden beklettin sorusunu sormuyor.
Hüseyin Hakkı KAHVECİ
10 Ocak 2011 Pazartesi
Türkiye AB’nin, Yargı da hükümetin şamar oğlanı mı? (2)
Ne diyor? Suçlu yüksek yargı… Seni yargılıyorum.Şimdi icraat zamanı...
-Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır ziyareti “embeded” medya tarafından başka bir ülkeye ziyaretmiş gibi canlı gelişmelerle aktarılırken. Diyarbakır Belediye Başkanı Cumhurbaşkanımıza plaket yerine kitap sıkıştırıyor. Herhalde güzel şeyler olacak denilenler buydu. Artık silah yok. Kitap var.
Meydanlarda seçilmemi istemiyorlar, mutaassıp birisinin Cumhurbaşkanı olmasını istemiyorlar diyenler, ve buna inanarak % 47 ve daha çok özgürlük diye % 8 verenlere sabah akşam edebiyat ile lugat anlatanlar, Cumhurun eline plaket yerine KÜRTÇE sözlük sıkıştırıyorlar. Hem de 73 milyon bu ülke evladının karşısında.
Sayın Cumhurbaşkanı aleyhte yapılan bazı açıklamalara üzüldüğünü ifade etmiş. İnanın Sayın Cumhurbaşkanım ben de bu kitabı o şahsın kafasına çarpmadığınız için çok üzüldüm.
- Sıfır problemciler bu aralar ortalarda yoklar. Bize komşularımızla sıfır problem yaratıyoruz dediler. Halk vay be dedi. Zaten AB ye giriyoruz.
Ne oldu?
Al sana sıfır problem.
Nerede?
- Türk –Yunan sınırı tel örgü ile kapatılıyor. Yani Türkiye ye Avrupa Birliği kapıları tel örgü ile kapatılıyor. Yetmez ama evet korosu birde AB acil müdahale gücü askerleri artık devletimizin AB sınırlarında nöbette. Yakında Kıbrıs sınırlarında da Birleşmiş Milletler yerine Avrupa Birliği sınır muhafızlarını göreceğimiz belli oluyor.
Bu arada bizim elimiz armut toplamıyor. Sınırımız o kadar problemsiz ki sıfır problem olduğu için Silahlı Kuvvetler yerine yine AB’ye uyum teranesi ile sınır polis gücü kuruluyor. İyi de olur. Sıfır problem var artık. Yol geçen hanı gibiydi şimdi sınırsız olur.
Bunun sorgulamasını yapması gereken millet “Papaz heykeli önünde AB anayasasını imza edenlere sordu mu? Sordu evet Müslüman Türk milleti olarak imzalanan bu anlaşmayı % 47 ile onayladı…
Bu arada Hırvatistan 28 başlık tamamlarken Türkiye sadece bir başlık tamamlama başarısı gösterdi. İkinci bir başlığın açılabilmesi için müzakerecilerimizin başı “Kıbrıs Rum kesimine limanlarımızı açıyoruz” dedi. Ne olur ? Gitsinler gelsinler. Ticaret yapalım. Fakat tel örgülerin arkasından yapacaksınız bu ticareti.
“One minute” dedik dokuz canımıza mal oldu. Üstüne üstlük Yunan-Rum ittifakı yanına İsrail’i almayı başardı. Netice-i hatice gayet net: Limanlar Kıbrıs Rum gemilerine açılıyor. Yani savaşla kazandığımızı masada vermeye devam ediyoruz.
Ey AB sen hangi başlık için ne istersen veririz.
Bak “Ruhban Okulu”nun tapusunu bile verdik.
Sen yeter ki iste birde kendilerini ziyaret ettik. Hal, sağlık ve afiyetlerini sorduk. Sizin patriğinizin Osmanlı’yı yıkmak için yaptıklarını bile unuturuz. Yeter ki başlık açmasanız bile demeçleriniz ile bizi destekleyiniz “Monşer AB”liler.
Avrupa Birliği kapılarından jiletli çitlerle çevrilen Türkiye Cumhuriyeti’nin nereye ait olduğuna dair birileri tasdikli işaretler veriliyor:
- Sayın Başbakanımıza Lübnan’dan verilen Arap Bankalar Birliği ödülü,
- Sayın Başbakanımıza Suudi yönetiminden verilen İslam’a hizmet ödülü,
- Sayın Başbakanımıza Libya lideri Kaddafi tarafından verilen insan hakları ödülü,
- Sayın Başbakanımızı yılın devlet adamı seçen CNN ARAP TV kanalı,
- Sayın Başbakanımızın daveti üzerine Erzurum’a gelen Yunan Başbakanının yaptığı densizlik…
“İşgal ettiğiniz Kıbrıs’ta işgal sürdüğü müddetçe Türkiye AB üyesi olamaz” diyen Yunanistan’ı öncelikli düşman listesinden çıkartmış olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti…
Son söz; Bizler sadece Türkiye’ye aidiz. Ne atalarımızı İngilizler ile bir olup yemen çöllerinde öldüren Arap denilen insanlara ne de her zaman ayağımızı kaydırmak için uğraş veren Avrupa Birliği’ne, Bizler Türkiye Cumhuriyeti Devletiyiz.
Türkiye için saygılarımla…
Hüseyin Hakkı KAHVECİ
11 Ocak 2011 Salı / Anayurt Gzt.