Türk Askerinin Ayn El Arab'a girip PKK'yı IŞİD'in elinden kurtarmasını isteyen eski dostumuz Piskolocik Savaş bize soruyor ;

"Kürt kardeşlerinizi ölüme mi terk edeceksiniz ?"

Hoppalaaa ! Daha bir kaç ay öncesine kadar aynı Piskolocik dostumuz bize ;

"Sakın kardeşlikten söz etmeyin, Kürtler kızıyor. Siz kardeşlikten söz ettikçe (hala alamadıkları demokratik haklar da ne ise artık) haklarını vermemek için onları oyalamak istediğinizi düşünüyorlar !" demiyor muydu ?

Biz "Türklük ulusal ve siyasi bir kimliktir... Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarına 'Türk' denir... Zaten 'Türkiye' Türklerin ülkesi demektir..." diyoruz ama şimdi bir "ALGI" modası var ya, işte o "ALGI HAZRETLERİ" bizim bu dediklerimize itiraz ediyormuş.

Bir süreden beri bizim için iyi olan her şeye itiraz eden "ALGI" isimli bir Tanrı'nın tahakkümü altında yaşıyoruz. Kimin nesi olduğunu aslında çok iyi bildiğimiz bu Tanrı, bizim için iyi olan hiçbir şeyi kabul etmiyor ve sürekli olarak zarar vermek için aleyhimize çalışıyor.

Birileri, olmayacak veya çok yanlış şeyler söylediklerinde ve özellikle de Türkiye Cumhuriyeti'ne kendi çıkarları doğrultusunda yön ve şekil vermek isteyenlerin planları, projeleri söz konusu olduğunda, söylediklerinin yanlışlığı kendilerine bildirilen propagandacılar hemen ; "EVET AMA ALGI BÖYLE !" diyerek zor durumdan kurtulup sözüm ona haklılık kazanmaya çalışıyorlar.

Propaganda merkezlerinde yeni bir ezber fişi olarak hazırlanıp ülkemize gönderildiği çok belli olan bu sihirli cümleyi söylediklerinde akan sular dursun, bütün susamlar açılsın istiyorlar.

O merkezler, önce böyle oyunlar icat edip herkese kabul ettiriyorlar, sonra da o oyunların "Gurularını" yaratarak pahalı konferanslar vermek üzere her yere yollayıp, kendi propagandacılarına dünyayı sponsor ve mürit yapıyorlar.

Kimlere hangi konuda ne yaptırmak istiyorlarsa, o "Guruları" konuşturup lafla peynir gemisi yürütüyorlar.

Yeni çıkan ve bize de pazarlanan bu "ALGIYLA TESLİM ALMAK - ALGIYA TESLİM OLMAK" oyununun, yerleşerek kullanışlı bir din haline getirilmesini engellemek zorundayız.

Özellikle, görevleri bütün yanlış algıları düzeltmek olan aydınlar bu oyuna hiç utanmadan başvurduklarında, onların beceriksizliklerini veya sahtekarlıklarını suratlarına vurmalıyız.

Madem ki "HAZRETİ ALGI" Türklük konusundaki düşüncelerimize itiraz ediyor, o halde biz de onun bu oyununu bozmak için, kimin kiminle kardeş olup olmadığına karar vermeye yarayacak bir kimlik tespiti yapalım.

Şu anda elimizdeki en sağlam ve taze veri olan "Kürt Sorunu" edebiyatının yıllardır bize dayattığı bilgiye, şartlara ve kurallara bakılırsa, şöyle bir tanım yapmamız gerekiyor ;

"Cinayet işlediği zaman kendisine ceza davası açılan kişiye 'Türk', siyasi açılım yapılan kişiye de 'Kürt' denir".

Katillikte bile eşit olamadıktan sonra bu kardeşlik nasıl yapılacak acaba ?

Bana sorarsanız ;

"Bölgemizdeki bütün sorunların düğümlendiği ve dayandığı yer Birinci Dünya Savaşı olduğuna göre"...

"100 sene önce ısınmaya başlayan, 70 sene önce ikinci bir büyük savaş ile yakılan ve o zamandan bu yana fokurdamaya devam eden dünyada, bütün zorluklara rağmen bizi güven içinde yaşattığına göre"...

El alemin kendi projesini 'çözüm' diye dayatmasına hiç aldırmadan...

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KENDİSİ ÇÖZÜMDÜR ZATEN"...

...noktasına doğru bir zeka sıçramasını ne kadar çabuk yaparsak, hepimiz için o kadar iyi olacak.

Selçuk Tınaz