Türkiye fırsatı kaçırmamalıymış

National Endowment for Democracy, International Republican Institute, National Democratic Institute, Open Society Institute, CSIS, CIPE, UNDP, World Bank, ITS

Türkiye fırsatı kaçırmamalıymış

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Nis 15, 2009 10:39

Türkiye ve Ermenistan’ın anlaşma paketine yakın olduğunu bildiren Kriz Grubu’ndan çağrı:

Türkiye fırsatı kaçırmamalı


Uluslararası Kriz Grubu, “Türkiye ve Ermenistan: Zihinleri Açmak, Sınırları Açmak” başlıklı raporunda Türkiye ve Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi ve “bir asırdır kapalı olan bir Avrupa sınırının açılması” fırsatının kaçırılmaması çağrısı yapıyor.

Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu (ICG) tarafından yayımlanan raporda, Türkiye ve Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi ve “bir asırdır kapalı olan bir Avrupa sınırının açılması” fırsatının kaçırılmaması çağrısı yapıldı. “Türkiye ve Ermenistan: Zihinleri Açmak, Sınırları Açmak” başlıklı raporda, son 10 yıldır sivil toplum örgütleri aracılığıyla ve akademik düzeylerde süren ilişkilerin artık resmi kanallardan yürütüldüğü belirtilerek “iki tarafın artık diplomatik ilişkileri yeniden kuracak, sınırı açacak ve ihtilaflı konuları ele alacak çift taraflı komisyonların kurulmasını içerecek bir anlaşma paketine yakın olduğu” vurgulandı.

‘Kışkırtmalardan kaçınılmalı’

ICG, bu komisyonlardan birinin, Ermenilerin Osmanlı dönemiyle ilgili soykırım iddialarını ele alacağını belirtirken grubun Türkiye/Kıbrıs Projesi Direktörü Hugh Pope, “Türklerin ve Ermenilerin eskiden uzlaşmaya yanaşmaz tarihi görüşleri belirgin olarak birbirine yaklaşarak derin travmaların iyileşebileceğini gösteriyor. Bu hassas zamanda, üçüncü taraflar, soykırımın tanınması veya reddiyle ilgili siyasi tartışma hakkında, karşı tarafın görüşlerini kışkırtabilecek olan, açıklama veya kararlardan kaçınmalı” diye konuştu.

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Yukarı Karabağ sorununun, Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinde ilerleme sağlanmasını engelleyebileceği belirtilen ICG açıklamasında, “Ama Türkiye bu ilerleme şansını harcamamalı ve müttefiğini, Ermenistan’ı güvenlikte hissettirecek bir yumuşamanın uzlaşma için daha yararlı olacağına ikna etmeli” denildi.

Ermenistan ve Azerbaycan’a ise ABD, Fransa ve Rusya’nın eşbaşkanlığını yürüttüğü Minsk Grubu’nun kararlarına uymaları çağrısı yapan ICG, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesini istedi.

ICG Avrupa Programı Direktörü Sabine Freizer de Türkiye ve Ermenistan’ın Yukarı Karabağ sorununun çözümünü beklememeleri gerektiğini savunarak ABD, AB ve Rusya’nın Güney Kafkasya’daki ender ortak çıkarının, bu iki sorunun çözülmesi olduğuna dikkat çekti.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.cumhuriyet.com/cumhuriyet/w/c1103.html


Raporun tamamı:

Türkiye ve Ermenistan: Kalıpları Kırmak, Sınırları Açmak

ÖZET VE ÖNERİLER

Türkiye ve Ermenistan, uzun zamandır Kafkasya siyasetini bulandıran, Ermenistan’ı yalnızlaştıran ve Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) hedefine gölge düşüren anlaşmazlıklarını çözüme kavuşturmaya çok yakınlar. Son on beş yıldır iki ülke ilişkileri, ortak geçmişin nasıl ele alınacağı ve suçların nasıl tazmin edileceği, toprak anlaşmazlıkları, Sovyetler zamanından kalma güvensizlikler ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgali gibi konulardaki ihtilaflar nedeniyle zehirlenmekteydi. Fakat son zamanlarda gittikçe yoğunlaşan resmi temaslar, sivil toplum etkileşimleri ve kamuoyunun değişimi, ilişkilerde bir dönüşüme yol açtı ve iki tarafı sınırları açma, diplomatik ilişkiler kurma ve uzlaşmaya dönük ortak çalışma yapma konularında tarihi bir anlaşmanın eşiğine getirdi. İki ülke, ilişkileri normalleştirmek için bu fırsatı değerlendirmeliler. Osmanlı Ermeni nüfusunun büyük bölümünün yok edilmesinin soykırım olarak tanınıp tanınmayacağına ilişkin siyasallaşan tartışmalar ve Ermenistan’la Azerbaycan arasında çıkmaza sürüklenen Dağlık Karabağ sorunu, bu ivmeyi durdurmamalı. ABD, AB, Rusya ve diğerleri, uzlaşma için desteklerini sürdürmeliler ve böylesi kritik ve umut verici bir dönemde tarihi konular hakkında açıklamalar yaparak sürece zarar vermemeliler.

Türklerin ve Ermenilerin bir zamanlar uzlaşmadan çok uzak, kutuplaşmış tarih görüşlerinin önemli ölçüde yakınlaşması, derin travmaların iyileştirilebileceğini kanıtlıyor. En önemlisi, ikili ilişkilerdeki ilerleme gösteriyor ki barış ve uzlaşma arzusu, eski düşmanlıkları yenebilir ve kapalı sınırları açabilir. Ermeniler ile Türklerin paylaştığı ortak miras ve kültür düşünüldüğünde iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin başarılıp sürekli hale getirilebileceğini ummak için yeterince neden mevcuttur.

İki tarafta da iç bölünmeler sürmekte. Ermenistan, ilişkilerin normalleşmesini 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilerin tehcir edilmeleri ve katledilmelerini Türkiye’nin resmen soykırım olarak tanıması koşuluna bağlamıyor. Ancak Ermenistan, kendi nüfusunun iki katına varan, yeryüzünün dört bir tarafına yayılmış ve katı tutum taraftarlarını içinde barındıran Ermeni diyasporasını da dikkate almak zorunda. Ne var ki diyasporada bir yumuşama eğilimi olduğundan ve 1915 öncesinde Ermenilerin hatırı sayılır bir azınlığı oluşturduğu Türkiye’nin kuzeydoğusuna yönelik toprak talebinden bir ölçüde vazgeçtiğinden söz edilebilir.

Geçtiğimiz on yıl içinde Türkiye, Osmanlıların hiçbir hatası olmadığı yönündeki inkarcı politikasından oldukça uzaklaştı. İktidardaki AK Parti’nin, bürokrasinin, Ermeni sınırında faaliyet gösteren iş çevrelerinin ve batı şehirlerindeki liberal seçkinlerin önemli bir bölümü, Ermenistan’la normalleşmeyi ve bazı üzüntü ifadelerini destekliyorlar. Türkçü milliyetçiler ve güvenlik sektörünün bir kesimi de dahil geleneksel katı tutum yanlıları, özellikle de soykırımın uluslararası ortamda tanınması çabaları devam ederken ve Ermenistan, Türkiye’nin müttefiki Azerbaycan’da işgal ettiği önemli miktardaki topraklardan çekilmeye yanaşmazken, uzlaşmaya karşı çıkıyorlar. Bu görüş ayrılıkları, Türk-Ermeni gazeteci Hrant Dink’in Ocak 2007’deki suikastıyla ilgili olaylarda su yüzüne çıktı. Ancak Dink’in İstanbul’daki cenaze töreninde Ermenilerle gösterilen olağanüstü dayanışma ve Türk entelektüellerin 1915’teki “Büyük Felaket” için Ermenilerden özür dileme kampanyası açığa çıkardı ki bu yeni eğilimler zemin kazanmaktadır.

Ermenistan’la Azerbaycan arasında çözümsüz kalan Dağlık Karabağ sorunu, Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin tarihi boyutu da dahil olmak üzere çeşitli konularla ilgilenen ikili komisyonların kurulması, tanınma, sınırlar konularını kapsayan olası bir uzlaşma paketinin benimsenmesi ve uygulanmasını hâlâ tehlikeye düşürür niteliktedir. Azerbaycan’ın Türkiye’yle enerji işbirliğine ve Türki devletlerin ortak dil ve kültür köklerine dayanan güçlü bağları bulunuyor. Ermeni güçlerinin 1993’te Azerbaycan’da hızla ilerleyişi, bu ülkeyle diplomatik ilişki başlatma planlarını suya düşürdü ve Türkiye’nin o zamana dek iki ülke arasındaki tek ulaşım bağlantısı olan demiryolu hattını kapatmasına yol açtı. Türkiye, yıllardır ikili ilişkilerin gelişmesini Ermeni askerlerinin çekilmesi koşuluna bağladı. Bakü, bu koşulun kalkması halinde Türkiye’yi, Azerbaycan’ın genişleyen enerji ihracatına katılımını sınırlamakla tehdit ediyor. Azerbaycan’ın tutumu kısıtlayıcı bir etken olmaya devam ederken Türkiye’deki önemli kesimler, yeni bir yaklaşım geliştirilmesinin zamanının geldiği konusunda hemfikirler. Ermenistan ile karşılıklı yumuşama, nihayetinde mevcut çıkmaza oranla Bakü’nün topraklarını daha kolay geri almasına yardımcı olabilir.

Meselede dış güçlerin önemli çıkarları ve rolleri söz konusudur. Uzun zamandır Ermenistan-Türkiye uzlaşmasını destekleyen ABD, böylelikle güney Kafkaslardaki üç eski Sovyet cumhuriyetinin bağımsızlığını pekiştirmeyi ve doğu-batı geçiş koridorları ve Hazar Denizi’nden gelen enerji boru hatlarını desteklemeyi hedefliyor. Türkiye ile Ermenistan arasındaki sivil toplum diyaloğunu başlatan çabaların desteklenmesinde Washington’un büyük katkısı oldu. Obama yönetimi, Irak savaşı sırasında Türkiye ile zarar gören ilişkilerini onarmak için büyük çaba sarf ediyor. Seçim kampanyaları sırasında Obama, Ermenilerin 1915’te tehcir edilmeleri ve katledilmelerini soykırım olarak resmen tanıyacağı sözünü tekrarlasa da başkan olarak benimsediği ihtiyatlı, orta yollu tavrını sürdürmeye gayret etmeli. Bu konuda önünde bir taslak kararı olan ABD Kongresi de aynı tutumu benimsemeli. Türkiye ile Ermenistan arasında yakınlaşmanın yaşandığı bu hassas dönemde, soykırımı tanımaya veya inkar etmeye dönük ifadeler, ya Ermenileri öfkelendirecek ya da Türkiye’de milliyetçi bir tepkiye yol açarak ABD ile Türkiye arasındaki bağlara zarar verecek ve Türkiye ile Ermenistan arasında uzlaşmayı yıllarca engelleyecektir.

ABD’nin Türkiye-Ermenistan uzlaşmasına verdiği desteğin benzeri Moskova’da da görülüyor. Rus şirketleri, Ermenistan’ın pek çok demiryolu, boru hattı ve enerji yapılarını satın aldı ve geliştirmeye başladı; Rusya-Türkiye ilişkileri iyi yönde ilerliyor ve Moskova, Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaptığı savaşın yarattığı gerginlikleri azaltmanın yollarını arıyor. Bu ivme sürerse ABD ile Rusya’nın çıkarlarının örtüşmesi, yıllar süren bölünme ve çatışmanın ardından Güney Kafkasya’da daha fazla güvenlik ve refaha ulaşılması umudunu yeşertecektir. Sınırların açılması ve ticaretin normalleşmesi durumunda tüm taraflar, ama özellikle Ermenistan, Türkiye ve büyük olasılıkla Azerbaycan, ekonomik güç ve ulusal güvenlik açısından büyük kazançlar elde edeceklerdir.

ÖNERİLER

Türkiye hükümeti:


1. Sınırların açılması, diplomatik ilişkilerin ve ikili komisyonların kurulması gibi konuları içeren bir normalleşme paketini kabul etmeli ve uygulamalı; uzlaşma için kamuoyunu hazırlamaya devam etmeli; Ermeniler arasında çözüm yanlısı tabanın oluşmasını desteklemeli ve soykırımı kabul eden uluslararası kararlar ve üçüncü ülkeler tarafından yapılan açıklamalar gibi dış faktörler nedeniyle Ermenistan’ı tehdit etmekten veya cezalandırmaktan kaçınmalı.

2. Dağlık Karabağ sorunun hemen çözülmesi ve Ermenistan askerlerinin işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi talepleri uğruna normalleşme paketini feda etmemeli; Erivan’ın kuşatılma korkularını hafifleterek Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirmenin Ermenistan’ın çekilmesini hızlandırabileceği mesajını Bakü’ye vermeli.

3. Ani harabelerinin korunması için ortak çaba harcanması ve Türkiye topraklarında bulunan tarihi ve dini Ermeni mirasını tanıyıp koruyacağını açıkça dile getirmesi gibi jestlerle Ermenistan’a iyi niyetini göstermeli.

4. Tercihen Ermeni ve üçüncü ülke araştırmacılarının da katılımını sağlayarak 1915 olaylarına ilişkin daha kapsamlı araştırma yapılması için üniversite ve enstitüleri teşvik etmeli; tarih kitaplarını yenilemeli ve tüm önyargılardan arındırmalı ve Osmanlı dönemine ait arşivlerin sınıflanması ve kullanılması için kaynakları artırmalı.

Ermenistan hükümeti:

5. Sınırların açılması, diplomatik ilişkilerin ve ikili komisyonların oluşturulması gibi konuları içeren bir normalleşme paketini kabul etmeli ve uygulamalı; uzlaşma için kamuoyunu hazırlamaya devam etmeli; mevcut süreç karşısında Türkiye kamuoyunun tahrik olmasına neden olabilecek soykırımın tanınmasına ilişkin açıklamalar ve uluslararası eylemlerden kaçınmalı.

6. Dağlık Karabağ sorununun çözümünde AGİT Minsk Grubu’nun temel ilkelerini Azerbaycan ile birlikte kabul etmeli; işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmeye başlamalı ve Azerbaycan ile barış hedefini sürdürerek Türkiye ile olan normalleşme sürecini ancak bu şekilde pekiştirebileceğinin farkına varmalı.

7. 1921 Kars Antlaşması ile belirlenen sınırlar dahilinde Türkiye’nin toprak bütünlüğünü açıkça tanıyarak komşusundan hiçbir toprak talebinde bulunmayacağını ifade etmeli.

8. Tercihen Türk ve üçüncü ülke araştırmacılarının da katılımını sağlayarak 1915 olaylarına ilişkin daha kapsamlı araştırma yapılması için üniversite ve enstitüleri teşvik etmeli; tarih kitaplarını yenilemeli ve tüm önyargılardan arındırmalı; 1915 ve civarındaki olaylara ilişkin ortaya çıkmış Ermeni arşivlerini düzenlemeli ve sınıflandırmalı.

ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve AB Üyesi Devletler:

9. İki ülkenin de kamuoyunu tahrik edebilecek ve bu nedenle Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde normalleşme ve uzlaşma sürecini bozabilecek yasa, açıklama ve eylemlerden kaçınmalı.

10. Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için Minsk Grubu’nun temel ilkelerine dayanarak nihai bir anlaşmaya varana dek ABD, Rusya ve Fransa’nın AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının seviyesini ve rolünü artırmalı.

11. Bölge genelinde etkileşimi, mirasın korunmasını ve güven artırılmasını sağlayacak projelerle Türkiye-Ermenistan uzlaşmasını desteklemeli; 1915 olaylarını araştıracak iki taraflı yeni tarih komisyonlarını veya alt komisyonları, arşiv yönetiminin geliştirilmesini ve Türkiye veya Ermenistan’ın öncülünde gerçekleşecek akademik girişimleri gerektiğinde desteklemeli.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.crisisgroup.org/home/index.cfm?id=6053&l=1



Uluslararası Kriz Grubu (International Crisis Group ICG)'nun 17 Ağustos 2007 tarihli, "Türkiye ve Avrupa: Geleceğe Doğru" raporundan bir kaç cümle:

Gelecek dönemde Türkiye ile AB arasında;
    • Kıbrıs,
    • AB'nin tam üyelik sözlerine şüpheyle yaklaşan Kemalist kesim,
    • Son dönemde Türkiye'de ortaya çıkan ve sloganı "ne AB, ne ABD; Tam bağımsız Türkiye" sloganını kullanan ulusalcı kesim,
    • İnsan hakları ve ifade özgürlüğü konuları,
    • Ermeni meselesi ve
    • Kuzey Irak'ta yaşanabilecek gelişmeler
nedeniyle zorluklar yaşanabileceği dile getirilmektedir.

Türk hükümetine tavsiyelerden bazıları:
    • Türk seçmeninin verdiği yeni vekaleti laik ve milliyetçi felaket tellallarını etkisizleştirecek reform yanlısı güçlü bir oydaşma yaratmak için kullanmalıdır.

    • Meclisteki geniş bir etnik Kürt milletvekili varlığından faydalanarak Avrupa normları ile bağdaşan yeni bir Kürt siyasetini başlatmalıdır.

    • İnsiyatif alarak Türkiye’nin rolünün altını Avrupa için stratejik bir değer olarak çizen çok taraflı sorumluluklar altına girmeli ve bu şekilde Afganistan’a müdahil olma örneğindeki gibi Türk ulusal çıkarlarına hizmet etmelidir.

    • Mümkün olduğunca Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı alçak uçuşları, it dalaşını veya diğer sembolik askeri tehditleri azaltmalı ve bu sayede Yunanistan’a Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemesinde yardımcı olmalıdır.

    • Okul kitaplarının AB normlarına uygun hale getirilmesi noktasında özellikle bütün dini geleneklerin ele alınmasında, çocuklara evrensel bir bakış açısı kazandırılmasında ve Türkiye’nin etrafının düşmanlarla çevrili olduğu vurgusunun gözden geçirilmesinde yakın zamanlarda kaydedilen gelişmeleri devam ettirmelidir.

    • Kürtlere PKK yanlısı uydu kanalları dışında bir seçenek sunmak için Kürt dilinde Türkiye’den yapılan yayının özgürlük alanını genişletmelidir.


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.crisisgroup.org/home/index.cfm?id=5947&l=1
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: NED ve Diğerleri

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x