
Yandaş televizyonlar ve gazeteler, Suriye’deki sıcak duruma dikkat çekiyorlar. Ama asıl sıcak olan Türkiye’nin durumudur.
Suriyeli mülteciler denilen adamlar utanmadan kamplarda hadise çıkarıyor, bayrağımızı indiriyor. Göçmen Türkmenleri istemediklerini beyan ediyorlar. Yani halk tabiriyle “dağdan gelen bağdakini kovuyor”.
Bölge halkı Turgut Özal zamanında olduğu gibi feryat figan halinde. O zaman da Irak’tan gelen sözüm ona sığınmacılar bölgedeki halkın bağını, bahçesini tarumar ediyorlardı. “İnsan ders alsa tarih tekerrür mü eder” demişler ya... Bunlar Irak tecrübesinden de ders almıyorlar. Ama bunlar devlet adamı. Tecrübesizlikle yanılmaları onları affettirmez.
***
İşin aslı bu iktidarın, türlü oyunlarla Türkiye’nin başına getirilmesidir. ABD’ye ve AB’ye çeşitli sözler verilmiştir. Bu sözlere karşı dosyalar tutulmuştur. Sıcak para baronları verdikleri borçlarla, sözüm ona abad ettikleri Türk halkına ve Türkiye’nin durumunu bıyık altından gülerek bakıyorlar. CFRler, Bilderbergler, Round Table (Yuvarlak Masa)lar, yani bütün siyonist teşkilatlar iş başında. 5.000 yıllık projelerini gerçekleştirmekte olduklarını zannediyorlar.
***
İş birlikçiler, bu sıcak durumun, kendilerini de içine alarak yakacağını bilmiyorlar. Saddam ders olmadı. Kullanılan atılır ve yok edilir.
***
Neden boyuna helikopter ve uçaklarımız düşüyor, düşürülüyor? Askeri casusluk iddiasıyla tutuklu yargılanan Em.Yrb. Pilot Mehmet Seyfettin Alevcan, tutuklanmadan önce üzerinde çalıştığı “çok maksatlı görev uçağı” projesinin bugün ABD tarafından kullanıldığını söylüyor. Alevcan diyor ki, “Yaptığım proje şu anda Amerikan yazılımıyla Türkiye’ye kiralanıyor. Tutuklanmasaydım bu uçak Türk yazılımıyla, Türk mühendislerinin imzasıyla yapılmış olacaktı.” Bu bilgilerin kaynağı kozmik oda baskını mıdır, nedir?
Havel-San Genel Müdürü Ömer Faruk Yarman bu proje için 2 milyon dolar geliştirme bütçesi ayırdıklaırnı anlatmıştı. O da, balyoz davasından yargılanıyor.
***
Ordusunun en seçkin kişilerini tutuklayan, etkisiz hale getiren Türkiye, dijital yazılımlarına da sahip çıkamadığı için en kıymetli insanlarını uçak kazalarında kaybediyor. Sınırlarını kendi eliye bölücülere açıp onları misafir ediyor. Halkın vergileriyle onları ağırlıyor. Şimdi de bunlara maaş bağlanacağı söyleniyor.
Yargısı, medyası, teknik serveti, doğal zenginlikleri, bankaları ele geçirilmiş bir Türkiye...
Atatürk bu durumu nasıl da 80 sene önceden görmüş, dikkatimizi çekiyor. “Bu ahval ve şerait içinde dahi...” Evet, ben de bu ahval ve şerait içinde dahi uyanık, diri, canlı, milli kişilere güveniyorum.
Yeni bir şahlanış başlayacaktır. Bunu kuvvetle ümit ediyorum.
Afet ILGAZ, 27 Temmuz 2012
ilgaz@yenicaggazetesi.com.tr