
Senaryosunu Önder Çakarın yazdığı, yönetmenliğini Özer Kızıltanın yaptığı Takva adlı film Türkiyenin Oscar aday adayı oldu. Filmin yapımcı şirketi ise Yaşamın Kıyısında filmi ile Oscar aday adayı olan Fatih Akının da ortak olduğu Yeni Sinemacılar... Takva ve Yaşamın Kıyısındanın Oscara aday gösterilmesi durumunda Fatih Akın, hem Türkiye hem de Almanya adına Oscara giden yolda adım atmış olacak.
43. Altın Portakal Film Festivalinde 8 dalda ödül alan ve ulusal ve uluslararası birçok festivalde de ödüle değer görülen Takva adlı film Türkiyenin Oscar aday adayı oldu.
Senaryosu Önder Çakar tarafından kaleme alınan yönetmenliğini Özer Kızıltanın yaptığı Takva adlı filmde, Erkan Can, Meray Ülgen, Güven Kıraç ve Öznur Kula rol alıyor.
Önder Çakar, GAZETEPORTa yaptığı açıklamada, Türkiyenin Takvayı Oscara aday adayı göstermesinin kendilerini mutlu ettiğini ifade etti. Bu seçim Türk sineması açısından sevindirici bir durum diyen Çakar, önemli olanın Amerikan Film Akademisinin En İyi Yabancı Film dalında Takvayı aday göstermesi olduğunu belirtti.
Takvanın birçok değerli ödül aldığını ve sanatsal kariyerleri açısından bu ödüllerin çok önemli olduğunu ifade eden Çakar, Oscara aday gösterilmeseler de bugüne kadar aldıkları ödüllerin kendilerini onurlandırdığını, Takvanın son olarak Berlin Film Festivalinden ödülle döndüğünü hatırlattı.
Çakar, Fatih Akının hem Yaşamın Kıyısında hem de Takva ile Oscara doğru ilerlemesini sevindirici bulduğunu belirterek, Yaşamın Kıyısında filminde ben de oynuyorum. Yani Fatih Akın, Oscar için kendi filmleriyle yarışıyor dedi.
FATİH AKIN İKİ FİLMLE OSCAR YOLUNDA
Takva'nın yapımcı ve dağıtımcı firması ise Yaşamın Kıyısında adlı filmiyle Almanyadan Oscara aday adayı gösterilen Fatih Akının da ortak olduğu Yeni Sinemacılar... Amerikan Film Akademisi, Takva ve Yaşamın Kıyısında filmlerini Oscara adaylığna değer görmesi durumunda, Fatih Akın, hem Türkiye hem de Almanya adına Oscara giden yolda adım atmış olacak.
Son olarak 13. Saraybosna Film Festivali'nde büyük ödülü kazanan Takvanın konusu şöyle: Muharrem, kendi halinde yaşamakta, babasından kalan evde tek başına yaşamını sürdürmekte, zamanının çoğunu bağlı olduğu dergâhta ibadetle geçirmektedir. Kendini Allah'ın buyruklarına adamıştır ve bu şekilde günah ve kötülükten sakındığını düşünür. Bağlandığı tarikatta, dünyadan elini eteğini çekmişliği ile dikkat çeken Muharrem, şeyh tarafından tarikatın/dergâhın dünya işlerini yürütmek için ihtiyaç duyduğu adam olarak seçilir.
Muharrem böylece tarikatın mali işlerini üstlenir.Tarikata ve şeyhe duyduğu güven ve saygıyla, ayrıca Allah sevgisi-korkusu ile bu göreve itiraz edemeyen Muharrem, ne var ki bu yolla sakınmaya çalıştığı dünya ile daha yoğun bir temasa geçmek durumunda kalır. Rüyalarında para, içki ve kadın eksik olmaz. Dünyevi olan ile uhrevi olan arasındaki çatışmada giderek tükenen Muharrem hızla değişime uğramaya başlar, sakinliğini ve dürüstlüğünü kaybetmeye başlar, akıl gücünü yitirmeye engel olamaz...
Kaynak