Türkiye’nin Şili’den, Arjantin’den, Brezilya’dan farkı var mı?

Türkiye’nin Şili’den, Arjantin’den, Brezilya’dan farkı var mı?

İletigönderen zafer atun » Prş Eyl 16, 2021 8:39

Türkiye’nin Şili’den, Arjantin’den, Brezilya’dan farkı var mı?
Yukarıda adı geçen ülkelerin hepsi az gelişmiş emperyalizmin kucağında olan yerli burjuvazisi tarafından soyulup soğana çevrilmiş dikta geçmişi olan ülkelerdir.
Bu ülkelerin her birinin diğerinden farkı yoktur. Nispeten yaşam koşulları diğerinden belki biraz daha iyidir o kadar.
Türkiye son kırk yıldır (Aslında 1947’den beri) sistematik bir şekilde çöküşe ve rejim değişikliğine adım adım götürüldü.
Şu an son aşamaya gelmek üzereyiz.

Ülkenin ve insanlarının yaşaması için gerekli olan tüm alanlarda çöküş artık gözle görülür durumda.
Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın ülke insanları ve işbaşındaki hükümet neşe içerisinde fakirleşmeye ve açmazları ile bir kara mizah örneği vererek birbirleri ile dalga geçmeye devam ediyorlar. Çıkış noktası için herhangi bir çaba herhangi bir eylem gerçekleştirilmiyor.
Bir mafya reisi ülkeye ahlâk dersi verebiliyor. Videoları milyonlarca kişi tarafından izleniyor.
Bu reisin anlattığı gerçek olaylar ülkenin yargı mensuplarınca sadece seyrediliyor.
Yurtdışında ülkesinden kaçmak zorunda kalmış olan, prof’lar, gazeteciler, entelektüel’ler de devamlı yayın yaparak ülke insanlarını gidişin gidiş olamadığını, sonun çok eziyetli ve korkunç olacağına ilişkin uyarmaya çalışmalarına karşın bunlar da seyredilip like’lanıyor sonra unutulup günlük yaşama devam ediliyor.
Ülke içindeki az sayıda muhalif ekonomist ve gazetecinin yazıları ilgi görmüyorsa ne denilebilir.

Neden böyle bir boş vermişlik umursamazlık yaşıyoruz?
Çünkü 12 Eylül ile birlikte gerçekleştirilen toplum mühendisliği başarılı olmuştur.
Günden güne cahilleşen, sorgulamayan, karşı çıkmayan bir toplum yaratıldı.
Bu toplum küçük çıkarlarının haricinde hiçbir şey ile ilgilenmeyen çıkarcı ve işbirlikçi insanlardan oluşuyor.
Ülkenin gençleri umarsızlık içerisinde, artık herhangi bir hedefleri amaçları kalmadı.
Ülkenin kasabalarında bile üniversiteler mevcut. Ama maalesef bu okulların içleri boş, eğitim kalitesi sıfır.
Bu çocukların 4 veya 5 seneleri eğitim adı altında boşa geçiriliyor. Diploma denen kâğıt parçasını aldıktan sonra da işsizler ordusunda yeni neferler olarak bunalımlı bir yaşama geçiyorlar.

Bir ülke gençlerini ve geleceğini nasıl kaybeder yaşayarak görüyoruz. Fakat elimizden maalesef bir şey gelmiyor. Çünkü sistem baştan bozuk. Sistem bozuk olmasa bu çocuklar ülkeyi terk etmek için her yolu denerler miydi?
Ülkenin bugün geldiği durum, çalışanların çalışma ücretlerinin artık Çin’deki ücretlerin bile gerisinde olduğu, Türkiye’nin bir köle cennetine çevrilmesi oldu. İşçi ölümlerinin, kadın cinayetlerinin, çocuk tacizlerinin, sıra dışı ölümlerin ülkesidir artık ülkemiz.

Ne acıdır ki kurduğumuz Cumhuriyetin ömrü yüz sene bile olamadı. Cumhuriyetin altın çağı sadece 24 sene sürebildi. 1947 ikili anlaşmaları ile ülke emperyalizmin tuzağına düşürüldü. (1923-1947)
O günden beri de belimizi doğrultamadık.
Günümüzde seçim, erken seçim safsataları ile toplum oyalanmaya devam ediliyor.
Sanılıyor ki yapılacak bir seçim ile sihirli bir değnek değecek ve her şey bir anda düzelmeye başlayacak.
Hazinesi boş, ekmek yapmak için buğdayı bile Rusya ve İran’dan ithal etmek zorunda olan bir ülke, göbeğinden çeşitli anlaşmalar ile emperyallere bağlanmışsa, siyasi ve ekonomik bağımsızlığı yoksa nasıl düze çıkar. Bu boş bir hayaldir.

Bu günlere tüm toplum olan biteni seyrederek, bir kurtarıcı bekleyerek geldi.
Bir suçlu aranacak ise burada suçlu olan herkestir.
Herkes kendi özeleştirisini yaparak ben ne yaptım yapabildim diyerek kendisini sorgulamalıdır.

Türkiye dünyada bir ilki gerçekleştiren, uluslararası emperyalizme karşı ilk ulusal kurtuluş savaşını veren ve başarılı olmuş bir ülkedir.
Tüm dünyaya örnek olmuştur. Atatürk heykelleri dünyanın çeşitli ülkelerinde saygın bir anıt olarak, örnek olarak durmaktadır.
Ama yaşadığımız ülkede Atatürk ve fikirleri unutturulamaya her gün değersizleştirilmeye çalışılmaktadır.
Tüm bu olan bitenler bir projenin çeşitli ayaklarıdır.
Bunları ayırt edebilmeli ve ülke olarak kaybettiğimiz özgürlüğümüz için ikinci bir kurtuluş savaşına girişmeliyiz.
Zafer Atun
16 eylül 2021
zaferatun.wordpress.com
Kullanıcı küçük betizi
zafer atun
Üye
Üye
 
İletiler: 147
Kayıt: Pzr Ara 09, 2012 15:26

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x