Türkiye sömürge değil | Kapı şu tarafta ->

Türkiye sömürge değil | Kapı şu tarafta ->

İletigönderen Ram » Çrş Ara 03, 2008 15:03

İsrail'in yeni Türkiye Büyükelçisi Gabi Levi, Bergama'da doğmakla, ailesiyle birlikte Tel Aviv'e göç etmeden önce 14 yıl bu bölgede yaşamış olmakla, ailesinin bu ülkeyle olan bağlarını koparmamasıyla ve sonunda doğduğu ülkeye dönerek büyükelçilik hizmeti veriyor olmasıyla övünüyor.

Levi'nin İsrailliler tarafından bu göreve seçilmesi, üzerinde dikkatle çalışılmış bir konu. Amaç, Türkiye'deki çevrelerde, özellikle de sonyıllardaki bölge politikaları nedeniyle sarsılmış olan İsrail portresini iyileştirmek. İsrailli diplomat, göreve gelişinin üzerinden sadece birkaç ay geçmiş olmasına rağmen bu konudaki görevini gerçekten başarıyla tamamladı. Doğduğu yeri kameralar eşliğinde gezdi, farklı alanlardaki üst düzey yetkililerle görüşmeler yaptı, pek çok siyasi, akademik ve ekonomik alanda anlaşmalara ve karşılıklı işbirliği tekliflerine imza attı. Ancak İstanbul Üniversitesinde yaşanan son olay, faaliyetlerini bir süreliğine askıya almasına yol açacakmış gibi görünüyor.

Şu ana kadar elde edilen bilgiler, İstanbul Üniversitesi ziyareti sırasında İsrailli Büyükelçiye, Başkonsolos Mordehay Amihay'ın da eşlik ettiğini gösteriyor. Ancak ziyaret sırasında hesapta olmayan bir durum yaşandı. Burada sözü, olanları anlatması için Rektör Mesut Parlak'a bırakıyoruz. Parlak olayı şöyle anlatıyor: "Benden ziyaret için tarih istediler, ben de kabul ettim. Belirlenen tarihte geldiler, ben de onları ofisimin kapısında karşıladım ve içeri davet ettim. Ofiste iki adam daha dikkatimi çekti, bunlar denetlemek için izin almadan yan taraftaki dinlenme odasına yöneldiler. Kimliklerini sorunca, Başkonsolos, koruma ekibi olduklarını söyledi. Misafirlere, üniversite kampüsünde olduklarını hatırlattıktan sonra derhal odadan çıkmalarını söyledim ve geleneklerimize göre bu çatı altında oldukları sürece bizim himayemiz altında olduklarını hatırlattım, ancak yine de görüşme esnasında korumaların ofiste kalmaları konusunda ısrar edince derhal ayağa kalktım ve ziyaretin sona erdiğini belirttim. Bu yönde davranmakta ısrar ediyorlarsa, yerlerinde kalmaları daha iyidir. Türkiye bir sömürge ülkesi değil ki bu şekilde davransınlar."

İsrailli kaynaklar, bunun tamamen güvenlikle ilgili nedenlerden kaynaklandığını söylediler. İsrail Başkonsolosu geçen mart ayında, aynı üniversitede başarısızlıkla sonuçlanan benzer bir toplantı sırasında öğrencilerin protestolarına maruz kalmıştı. Büyükelçi ve yardımcısı da Bahçeşehir Üniversitesinde benzer bir durumla karşı karşıya kalmıştı.

Daha sonra öğrendik ki, İsrail Büyükelçisi Türklere ilk kez böyle davranmıyor. Büyükelçi, işçi sendikalarından birinin başkanıyla yaptığı görüşmede, uzatılan ikramı reddetmiş ve kendi cebinden çıkardığı çikolatayı yemişti. Konuk sendika başkanına ise zehirli olmadıklarını kanıtlamak için aynı kutudan çikolata yemek düşmüştü.

Birkaç hafta içinde görevi sona erecek olan Mesut Parlak, üniversitede türban takılmasına yönelik olumsuz tutumu nedeniyle liberal ve İslamcı saflarda pek kabul görmeyen bir isim. Parlak, Orhan Pamuk ve 1915 olaylarıyla ilgili sert söylemiyle de dikkat çekmişti. Öyle ki, medyadan bir isim Parlak'a, kışlada komutan değil, önemli üniversitelerden birinin rektörü olduğunu hatırlatmıştı.

Büyükelçiyle yaşanan olaydan sonra Mesut Parlak'ın hakkındaki olumlu eleştiriler arttı. Bunu, Türk ve Arap basınında bulunan yüzlerce görüşten de açıkça görebiliriz, hemen hepsinde rektörün yaptığından dolayı zafer hissi var. Ancak resmi düzeyde neler olabileceğini veya bu durumun Türkiye-İsrail ilişkilerine nasıl etki edeceğini henüz bilemiyoruz.

02 / 12 / 08 ~ Prof. Dr. Samir SALHA - Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi

Asharq Al-Awsat
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen İlteriş » Çrş Ara 03, 2008 15:24

Is "Islam sovalyeligine" gelince mangalda kul birakmayan, laik Turkiye Cumhuriyeti'ni Israil projesi sanan, yapay bir Anti-semitizm ile hayatlarini surduren lavuk yobazlar neden rektoru tebrik etmiyor, yeri gogu inletmiyor? Islam'i da bagimsizligi da en iyi koruyanlarin ve bu yolda yuregini ortaya koyanlarin kendileri degil, dusmanlik ettikleri Kemalistler oldugunun ortaya cikmamasi, kendi beyinsiz kitleleri tarafindan bilinmemesi icin olabilir mi?

Saygilar
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

İletigönderen yahac » Çrş Ara 03, 2008 16:21

Benim merak ettigim bu buyukelci statusundeki kisilerin istedikleri universite rektorleri ile nasil gorusebildikleri. Bu universiteler devlet resmi kurumu olduguna gore Dis Islerinden izin alinmasi gerekmez mi? Bunlar her istedigi kuruma elini kolunu sallaya sallaya gidememeli...
Kullanıcı küçük betizi
yahac
Üye
Üye
 
İletiler: 154
Kayıt: Pzt Kas 05, 2007 17:05

İletigönderen orhunefe » Çrş Ara 03, 2008 18:00

Çankaya'daki zat oraya bir badem bıyıklı atayınca tüm bu gerginlikler biter ve ortalık yine güllük gülistanlık olur.
Kullanıcı küçük betizi
orhunefe
Üye
Üye
 
İletiler: 452
Kayıt: Sal May 22, 2007 10:51

İletigönderen Çetin Taş » Çrş Ara 03, 2008 18:41

Benim merak ettigim bu buyukelci statusundeki kisilerin istedikleri universite rektorleri ile nasil gorusebildikleri. Bu universiteler devlet resmi kurumu olduguna gore Dis Islerinden izin alinmasi gerekmez mi? Bunlar her istedigi kuruma elini kolunu sallaya sallaya gidememeli...

Üniversiteler hesapta özerk ya yahaç kardeşim,bu türden ziyaretleri kabul etme ya da etmeme hakları var rektörlerin.Ama görüşmelerin içeriğini de tabi ki Dış İşleri Bakanlığı'nın ilgili bölümüne bildirmeleri teamüllerin gereğidir.

Çankaya'daki zat oraya bir badem bıyıklı atayınca tüm bu gerginlikler biter ve ortalık yine güllük gülistanlık olur.

orhunefe çok haklısın.Bütün dert ve dava o zaten.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x