
ABD'nin Ortadoğu politikasını şekillendiren Mark Kirk: Türkiye'ye ihtiyaç kalmadı.
ABD Kongresinin önde gelen isimlerinden, Ortadoğu politikasını şekillendiren Mark Kirk: ABD eskiden Türkiyenin AB üyeliği için Almanya ile çarpışmaya bile hazırdı. Ama bizim size ihtiyacımız olduğu zaman siz ortada yoktunuz! 1 Mart tezkeresinden sonra Türkiyenin önemi yüzde 90 azaldı diyebilirim. ABD artık Türkiyeden hiçbir şeye karışmamasını bekliyor. Belçika gibi.
Mark Kirk ABD Kongresinin önde gelen isimlerinden, Washington yönetimine yakınlığı ile tanınan bir milletvekili. Irak Savaşı döneminde aktif bir rol oynadı ve üç yıldır İranın nükleer tehdidini bertaraf etmek için özel bir plan üzerinde çalışıyor. Uzmanlık alanı Ortadoğu olduğu için Türkiyeyi ve iki ülke ilişkilerini yakından takip ediyor, bu ilişkilerin şekillenmesinde rol oynuyor.
Çarşamba günü meclisteki ofisinde konuştuğumuz Kirk iki ülke ilişkileri üzerine samimi ve sert eleştiriler yaptı. Türkiyenin ABD gözünde büyük kredibilite kaybettiğini ve artık Ortadoğuda güvenilmez bir aktör olarak görüldüğünü söyledi ve hükümetin içeride popüler olmak için dışarıdaki imajına büyük zarar verdiğini iddia etti.
# ABDnin 2008 Ortadoğu resminde Türkiyenin yeri neresi?
- Washingtonun gözünde Türkiyenin etkisi oldukça sınırlı. Mart tezkeresi tarihi bir hataydı. Ve bu günkü yeri o karar belirliyor. Karar hükümete ait ve ABDnin Türkiye ile ilgili imajı da bugünkü Türk hükümetinin şekillendirdiği bir imaj.
# İki ülke ilişkilerinde tezkere meselesini aşmamış mıydık?
- Hayır. Reagan döneminde Türkiye en etkili ortağımızdı. Aslında bu, 1940lardan itibaren yürütülen politikaların bir sonucuydu. 40ları 70ler ve 80lerde ABD lehinde öncelikler izledi. Türkiye bu dönemde Washington ile ilişkilerine öyle büyük bir önem veriyordu ki buradaki desteği çok kuvvetliydi. Kongre Türkiyeye her konuda destek verirdi, Türkiye karşıtlarına prim vermezdi. O dönemle kıyaslandığında bugün Türkiyenin etkisi 10a 1 diyebilirim.
TÜRKİYENİN YERİNİ POLONYA ALDI
# Tezkere Meclisin bir kararıydı. Hükümet daha sonra bunun yarattığı tahribatı azaltmak için büyük çaba gösterdi. Bu çabalar işe yaramadı mı?
- Ne kadar çabalanırsa çabalansın ABDnin şu sorusunun cevabı değişti: NATOda sırtını dayayacağı müttefik kimdir?
# Nedir bu sorunun cevabı?
- Eskiden Türkiyeydi. Artık Polonya. Polonya parmağını kıpırdatınca Washington kulak kabartıyor.
# Ama Polonyanın konumu Türkiye ile kıyaslanamaz. Ortadoğuda Türkiyenin yerine kimi koydu ABD?
- İstihbarat alanında Ürdün ve Kuveyti. İkisi de bu konuda çok iyiler ve bize büyük destek veriyorlar. Bahreyn de ABD hükümetinde önemli ve etkili bir partner. Bu ülkeler Türkiyeye göre daha güvenilir ve daha sıkı işbirliği içinde olduğumuz ülkeler.
# Türkiyenin artık ABD tarafından önemsenmediğinin ipuçları neler?
- AB politikasına ABDnin son dönem yaklaşımına bakın. Artık Türkiyenin üyeliği için eskisi gibi çaba göstermiyor. Oysa eskiden bunun için Almanya ile çarpışmaya bile hazırdı. Şimdi Türkiye, ABDye Avrupanın kapısını açmak için size ihtiyacımız var diyor ve şu cevabı alıyor: Bizim size ihtiyacımız olduğu zaman siz ortada yoktunuz!
# Çizdiğiniz resim kalıcı mı? Yoksa hükümetle birlikte değişebilen bir resim mi?
- Tabii ki değişebilir. Bu Türkiyenin yaklaşımına bağlı. Türk politikacılar içeride popüler olmak uğruna kendilerini ABD düşmanı gibi göstermekten çekinmiyorlar. Bu size oy getirebilir ama dışarıdaki imajınızı mahveder.
CUMHURİYETÇİLER ÖZALCI
# İçeride popüler olmaktan bahsettiniz. Oldukça popüler olan iktidar partisinin kapatılması konuşuluyor Türkiyede. Dışişleri Bakanımız Babacan Washingtonda iki ayrı düşünce akımı var. İlkini Bush ve Rice temsil ediyor ve demokrasiye vurgu yapıyor, diğerini ise Cheney temsil ediyor dedi. Siz böyle bir ayrım görüyor musunuz?
- Mevcut yönetim içindeki ayrım değil de iki parti arasında bir ayrım gördüğümü söyleyebilirim. Cumhuriyetçiler Özal dolayısıyla Türkiyeye özel bir önem verirler. Demokratlar ise daha çok etnik politika güderler. Dediğim gibi bu hükümet de Cumhuriyetçi olmasından kaynaklanan özel bir önem veriyordu Türkiyeye, ama artık işler değişti.
# Washington Türkiyeyi güvenilmez ilan etmiş olsa da konumu gereği ona ihtiyaç duyacağı önemli meseleler olacaktır. Örneğin İran. Bazı çevreler İrana bir saldırının olası olduğunu söylüyorlar. Böyle bir durumda ABD, Türkiyeden ne bekler?
- Öncelikle şunu söyleyeyim: İrana saldırı yalnızca İran, İsraile ya da Körfeze saldırırsa gündeme gelir. O zaman da ABD Azerbaycan, Bahreyn ve Kuveytten yardım bekleyecektir.
# Türkiyeden ne bekleyecektir?
- Hiçbir şeye karışmamasını. Belçika gibi.
# Bu konumdaki bir ülke Belçika gibi olabilir mi?
- Tabii olabilir.
# Bahsettiğiniz izolasyon değil mi?
- Hayır, değil. Türkiye Ortadoğuda ve ABDnin politikalarında etkili olmak istemiyor ve artık değil de.
# Etkili olmak istemiyor diyorsunuz ama bunun tersini kanıtlamak istercesine son zamanlarda bayağı çaba sarf ediyor. Lübnan ve Suriye arasında arabuluculuğa soyunuyor, Ortadoğu ile ilişkilerini güçlendiriyor...
- O çabalar şık görünüyor ama hepsi bu. Başka bir şey olmaz. Zaten kimse de bir şey beklemiyor.
Irakta güç Şiilere devredilecek
# ABDnin çekileceği bir Irak nasıldır?
- Şii ağırlıklı bir demokrasidir. Kürtlerle işbirliği yapılmıştır ve Sünniler artık ülkeyi yönetme sevdalarından vazgeçmişlerdir.
# Yakın gelecekte çekilmeyi öngörüyor musunuz?
- Evet, Iraktaki savaşın bir başlangıcı, bir ortası, bir de sonu var. Biz şu an sondayız. Başlangıç koalisyon güçlerinin ülkeye girişiydi. Orta Sünnilerin ayaklanması, ortanın sonu, Saddam ve diğerlerinin öldürülmesi, son ise gücün Şiilere devredilmesi. Bu henüz sonlanmadı. Sadr ile olmuyor. O hâlâ İranla yakın ilişkiler kuruyor. Oysa Irakta çok para var. Ve orada güçlenen Şiiler bu parayı İrandaki Şiilerle paylaşmak istemeyeceklerdir. Biz bunu öngörüyoruz.
# İrana olası bir operasyondan söz ediliyor?
- Askeri operasyonun son seçenek olduğunda herkes hemfikir. İran ile ilgili üç seçenek var. Ben üç yıldır üçüncü seçenek üzerine çalışıyorum. İlk seçenek uluslararası mekanizmaların İranı dengelemesi. Ama BM Genel Kurul üyelerinin çoğu diğer bir üye İsraili protesto ettikleri için oradan fikir birliği çıkmıyor. Yani BMyi unutun.
# İkinci seçenek ne?
- İsrailin 81de Iraka yaptığı. Ama bu operasyon çok pahalı.
# Sizin üzerinde çalıştığınız seçenek hangisi?
- İrana benzin ithalatını sınırlamak. Mollalar İran ekonomisini öyle berbat bir hale getirdiler ki benzinde dışa bağımlı durumdalar. Ve İran benzini tek bir acenteden alıyor, Hollandada. Bu musluğu kısarsak büyük baskı yaratırız. Bunun üzerinde çalışıyoruz.
# Böyle bir yaptırım için konsensüs gerekir.
- İlk etapta Hollanda, İngiltere ve Fransanın onayı alınır. Sarkozynin demeçlerine bakılırsa ABDnin yanında duracaktır. İngiltere zaten müttefikimiz. Öbür tarafta Çin var ve şu an Çinin işine istikrar gelir; İranla ilgili bir karışıklık istemez.
# İran beyaz bayrak çekerse önüne ne koyacaksınız?
- Nükleer silahsızlanma anlaşmasını imzalamasını isteyeceğiz. Nükleer çalışmaların altyapısını izleyebileceğiz.
# Obama başkan olursa planlar değişebilir mi?
- İki senaryo gerçekleşebilir. İyi senaryoya göre; İran ısrar etmenin faydasız olduğunu görür. Kötü senaryoya göre ise ikinci bir Jimmy Carter vakası yaşanır. Ortadoğu zayıf bir ABD görür ve dengeler değişir. İran önce Lübnanda kontrolü ele geçirir, ardından Ürdünde istikrarsızlık yaratmayı hedefler. Sonra da Mısıra açılır.
Kaynak