
Orhan Pamuk, ABDnin New York kentinde Salman Rüşti ile yaptığı Vatan sohbetinde Türkiyeye yönelik yine suçlayıcı ifadeler kullandı. Türkler 1 milyon Ermeniyi 30 bin kürdü katletti sözleri ile Nobeli kazanan Pamuk, şeytan ayetlerinin yazarı Rüşti ile sohbette Ülkemde biraz fazla güvenlikle dolaşıyorum dedi. Akşam yazarı Mehveş Evin, dünkü köşe yazısında konuyla ilgili olarak şunları yazdı:
Polis koruması ile gezebiliyor
Orhan Pamuk ve Salman Rushdienin Anavatan konulu sohbetini izlemek için yüzlerce insan, 16ncı sokağa taşan kuyrukta sabırla bekliyor... Kapıda güvenlik kontrolu yok. Salona sırayla alınıyor ve sahnenin etrafına dizilen 6 kişilik masaları başkalarıyla paylaşıyoruz... İki yazar kısaca tanıtılırken Pamuk için kendi ülkesiyle garip bir ilişkisi var... Hem İstanbul hakkında sevecen portreler yazıyor, hem de milliyetçi grupların tehdidi altında. 1915 olaylarıyla ilgili söyledikleri yüzünden yargılandı ve şimdi de ancak polis korumasıyla kendi ülkesinde gezebiliyor... Tabii ki bu tanımlamalar, zaten her şeyi belirli kalıplara göre algılayan ve ifade özgürlügünü default sayan Amerikalılar için akıl alır gibi değil. O salonda oturan bir Türk içinse hiç de hoş bir portre sayılmaz. Pamuk lafı ustaca çeviriyor Bakın ben burada sürgün hayatı yaşamıyorum. Ülkemde biraz fazla korumayla dolaşıyorum hepsi bu diyor. Anavatan yerine home yani vatan kelimesini tercih ediyor.
Robotvari cümleler
Pamuk ve dünyanın neresine giderse gitsin cebinde vatanını taşıdığını anlatıyor. Ancak soruları biraz fazla robotvari, cümleleri ezberlemiş gibi cevaplıyor. Bazı anlarda kendini anlatmak için çok uzun ve zor cümleler kurarken fena halde takılıyor. Bunun dışında arada espri de yapıyor. Rushdienın durumuyla onunki çok farklı. Doğduğu Bombayı genç yaşında terk eden Rushdie, İngilterede uzun yıllar yaşamanın verdiği rahatlık içerisinde zaten kendi dilini yarı yarıya unuttuğunu söylüyor. Rushdienin rahatı ve İngilizvari mizahından çok farklı bir yerde Pamuk. Aksanından kendine güvenine, bir yabancı olduğu her halinden belli. Orhan Pamuk, vatan nedir sorusuna pek sevdigi Freudiyen göndermelerle cevap veriyor:
Hep sürgün kalıyorsunuz
Annemizin olduğu yerdir. Dünyada istediğim yere giderim ama evimi hep yanımda taşırım. Vatanın ne demek olduğunu New Yorka ilk geldiğim 1985 yılında fark ettim. Benim için insanlık İstanbuldur. Ama bunu abartırsan da temsil etme tuzağına düşmeniz mümkün. Bana hep sorarlar; kimi anlattın romanında diye. Amacım kişileri anlatmak değil, insanlık hakkında anladığımı yazmak. Rushdie bu nokatada önemli bir vurgu yapıyor. Avrupalı bir yazar gelip Amerikada yaşayınca taşınmış oluyor. Ama bir Hintli yazardan beklenilenler daha farklı. Hep exile (sürgün) olarak kalıyorsunuz.
Vatanımı cebimde taşıyorum
İftiracının soruları biraz fazla robotvari, cümleleri ezberlemiş gibi cevapladığını anlatan Akşam yazarı Mehveş Evin, Pamukun dünyanın neresine giderse gitsin cebinde vatanını taşıdığını anlattığını yazdı.
Kaynak