Türkiyelilik / Doç. Dr. Birol ERTAN

Kıbrıs sorunsalı ile ilgili yazı dizileri

Türkiyelilik / Doç. Dr. Birol ERTAN

İletigönderen TÜRKK » Pzr Ağu 29, 2010 20:59

Resim

Yavru vatan KKTC’de marjinal düşünceleri dile getiren bir kısım gazeteci, yakın zamanda “Türkiyeliler Partisi” kurulabileceğine ilişkin düşünceler seslendirmeye başladı. KKTC’de böyle bir oluşumun Ulusal Birlik projesi önünde ciddi bir engel yaratmak için gündeme getirilmeye çalışıldığı ve özellikle UBP’de bölünme yaratması beklendiği çok açıktır. “Türkiyeli-Kıbrıslı” ayrımı aracılığıyla emperyalist güçlere hizmet edebileceği beklentisi içine giren bazı odakların bu düşünceleri seslendirmeye ve bu düşünceleri seslendirdikçe de emperyalist güçlerce desteklenmeye başlamasına şaşırmamak gerekir.

Bu konuya iki açıdan bakmak gerekir : İlki, ülkedeki “birlik ve bütünlük” ruhu açısından olaya bakmak; İkincisi de böyle bir ayrıma zemin hazırlamanın tehlikesi açısından olaya yaklaşmak.

KKTC’deki vatandaşların şu ya da bu biçimde yapay müdahaleler ile ayrılması ve ulusal çıkarlar temelinde bütünleşememesi, adada güçlü bir KKTC istemeyen Rum kesiminin en büyük uğraşıları arasındadır. Ülkeyi karpuz gibi ikiye bölmek, Kıbrıslı Rumların arayıp da bulamayacağı bir fırsat olacaktır. Bu nedenle, ülkede birlik ve bütünlüğe zarar verecek “Türkiyeli-Kıbrıslı” ayrımını gündeme getirenlerin, bilinçli ya da bilinçsiz olsunlar, Kıbrıs Türklerinin ulusal çıkarlarına zarar verdiklerini unutmamaları gerekir.

Gelelim, “Türkiyeli” ve “Kıbrıslı” kavramlarına. Kıbrıs adasının geçmişinde adada egemen bir Türk ya da Rum varlığı bulunmadığını, özellikle adanın fethi sonrasında Türk varlığının “ithal” edildiği biliniyor. Böyle olunca, “Kıbrıslılık” deyince, Türk ve Rum olmayan başka bir kimlikten, belki de yok olup gitmiş bir kimlikten söz etmiş oluruz. Bu ayrımı dile getirenlerin anlamadığı tarihsel gerçek de budur.

“Türkiyeli” kimliği diye bir kimlik de olamaz. İnsanlar, yaşadıkları ve vatandaşı oldukları coğrafyaya aittir. Dünyada Amerikalı Türk, Yunanistanlı Türk, Rusyalı Türk olmadığı gibi, değişik ülkelerde yaşayan Türk varlığına “Türkiyeli” isminin takıldığı başka bir coğrafya da yoktur. Bu ayrım, bilinçli olarak, Kıbrıs Türklerini yalnızlaştırmak ve Anavatanlarından koparmak için uydurulmuş sinsi bir çabanın ürünüdür. Emperyalist güçlerin “Böl-Parçala-Yut” taktiklerinin eseridir. Bütün bu nedenlerle, KKTC’de vatandaşlar arasında ayrım yaratmaya dönük her türlüm girişime şüpheli bakmak gerekir.

Konunun diğer boyutu da tartışmaya değerdir. Buna göre, Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde önemli bir aşama olan 1974 Barış Harekâtı sonrasında KKTC’ye Anavatandan göçmenler gelmiş ve kaderlerini bu yeni Türk devletine bağlamışlardır. Kısa zaman içinde kaynaşmaya dönüşmesi gereken bu birlikte yaşama hareketini sabote etmek için emperyalist güçlerin ve Kıbrıslı Rumların oyunları ise hiç tükenmemiştir. Bu nedenle, Türkiye’den yavru vatana göçmen olarak giden ya da vatandaş olarak KKTC’de yaşamaya karar verenlere karşı ayrımcılık besleyen düşünceler geliştirmek, tek kelimeyle “Mikro Milliyetçiliktir”. Adada mikro milliyetçilik yapmak, ayrımcılığa dayanan faşist düşüncenin bir ürünüdür. Bu tür ayrımcılıkları yapan özellikle marjinal partilerin emperyalist güçlerce ve Kıbrıs Rum Yönetimince gizli ya da açık olarak desteklenmeleri, beslenmeleri ve kollanmaları ise çok manidardır.


NE YAPMALI ?

Emperyalist güçlerin ve bölge ülkelerinin bir kısmının Anavatan Türkiye’yi sinsi planlar ile “Türk-Kürt” olarak ikiye bölmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu ayrımın faturası olarak terörizmi yaşayan Türkiye, bunun bedelini ağır biçimde ödemeye devam ediyor. KKTC’de ülkeyi ve vatandaşları bölmek için uğraşan odakların mevcut yaraları kaşıyarak ulusal birlik ve bütünlük ruhuna zarar vermeye çalıştık da malumdur. Bu alanda kaşınabilecek en tehlikeli yara ise “Türkiyeli-Kıbrıslı” ayrımı yaratmaktır. Bunu yapan malum güçlerin oyununa gelmemek, bu oyunları etkisiz hale getirmek ve bu ayrımcılık girişimlerinin başarısızlığa uğramasını sağlamak için KKTC Hükümetine büyük görevler düşmektedir.

KKTC vatandaşlarının hepsinin kendisini “birinci sınıf” vatandaş olarak görmesi için insan hakları ve temel özgürlüklere dayalı, eşitlikçi ve sosyal adaletçi bir devlet sistemi kurmak ve işletmek gerekir. Bu yapılmazsa, emperyalist güçlerin ülke içinde ayrımcılıklar yaratmasına engel olamayız.

KKTC’de bazı vatandaşları “Türkiyeli” olarak isimlendirip dışlamamak, siyasette ve ekonomide ikinci sınıf vatandaşlığa mahkûm etmemek, özellikle ülke yönetiminden yönetimden uzak tutmamak, siyasi partilerde eşitlikçi ve ayrımcı olmayan bir yapı kurmamak; bu tehlikeyi dikkat etmesi gereken önemli konulardır

Peki, KKTC’de ülkeyi yönetenler, bu sorumlulukla hareket ediyorlar mı?

Geçmiş hükümetlerin bu sorumluluğun bilincine yeterince varabildiklerini söylemek güçtür. Bugünkü hükümetin de bu önemli konuda kendisinden beklenen sorumlulukla ve ülkenin geleceğini düşünerek adımlar atmasında yarar vardır.

KKTC’nin geleceğinin tartışıldığı müzakerelerde bu ülke vatandaşlarını temsil eden bir dengenin oluşturulması gereği açıktır. Peki, KKTC Cumhurbaşkanlığı müzakere heyeti ya da danışma kurulunda bu dengeden söz edilebilir mi? Elbette, Hayır.

KKTC Meclisi’nde, KKTC Hükümetinde ya da KKTC kamu yönetiminde bu dengenin gözetildiğini söylemek mümkün müdür? Elbette, Hayır.

Hollanda gibi demokratik ülkelerde, polis görevini yapacak vatandaşların seçiminde bile ülkede yaşayanların ve özellikle vatandaşların dengesinin gözetilmesinin nedeni, ülkede birlik ve beraberlik ruhunun kollanmasıdır. Bu ciddi önlemin önemsenmemesi, ülke üzerinde planlar yapanlara karşı önlem alınmayıp oturup beklenildiği anlamına gelir. Bu gerçeği hatırlatmayı, bir görev olarak görüyorum.

KKTC’de ayrımlar yaratmak ve ulusal birlik ve bütünlüğü parçalamak için planlı çalışmalar yapan küresel güçler ya da bazı odaklar varsa, bunlara karşı gerekli önlemleri almak, KKTC Hükümetinin ve KKTC’yi yönetenlerin asli sorumluluğudur. Bu konuda kolaycılığa kaçmak ya da sorumluluktan kaçmak, görevin yerine getirilmediği anlamına gelir.

Unutmamak gerekir ki, Hiçbir Mazeret, Başarının Yerini Tutmaz.



Doç. Dr. Birol ERTAN, Odatv.com
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44

Şu dizine dön: Yazı Dizileri | Kıbrıs Mücadelesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x