Hepimize tepeden bakan bir takım kişilerin, sırası geldikçe "Beyaz Türkler-Siyah Türkler" gibi tanımlamalarla sürdürdükleri Türkleri Boyama Haftalarından birine ben de köşe yazarlarına gönderdiğim bir yazı ile katılarak, yabancılaşmış aydınları boyamıştım.
Aşağıdaki satırlar, o yazının kopyasıdır ;
-------------------------------------------------------------
Kuvvetli bir dış destek de bulan "Herkesi Yeşile Boyama Projesi"nin son hızla hayata geçirilmeye çalışıldığı ülkemizde, her birimizin yanıbaşında yaşayan, şu anda dışı yeşil-içi turuncu olan bir grup insan var ; "TURUNCU TÜRKLER".
Bunlar çok ilginç insanlar. En üstte görünen ve yalnızca ithal boya kullandıkları kabukları, bukalemun gibi her renge bürünebiliyor. Kabuklarının altında ise her zaman hakim olan tek renk, turuncu.
Sert kabuklu bu canlıları, davranışlarına bakıp teşhis etmek daha kolaydır. Turuncu hayatlarının tek bir amacı vardır ; "Zarar vermek".
Aile büyükleri veya öğretmenleri gibi, nefret ettikleri bir veya bir kaç otoriteden intikam alma duygusunu (zevkini) yaşama dürtüsüyle, hareket ederler daima.
Çocukken, nefret ettikleri otoritenin değer verdiği herşeye düşman olurlar ve onun üzüleceğini bilerek, hiç değer vermediklerini gösterecek davranışlarla, hedef aldıkları şeylere zarar vermek için uğraşırlar.
Büyüdüklerinde ise, gene aynı nedenle en büyük kinlerini ve düşmanlıklarını, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kendileri gibi olmayan Türklere yöneltirler. Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türklere zarar veren veya vereceğini tahmin ettikleri her davranış, olay, yapı ve planın en ateşli savunucuları ve destekçileri olmak, uyanık kaldıkları zamanlarda bilinçli bir şekilde yaptıkları yegane iştir.
Yangın çıkarmak için benzin bidonu kılıklı kafalarıyla oradan oraya koşturur, duman kokusu aldıkları her yere ateşli dillerini uzatıp, ağızlarından alev püskürtürler. Konu ve olay ne olursa olsun, durdukları yer asla değişmez. Daima Türklerin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısında yer alırlar.
Turuncu Türkleri özellikle, yabancı devletlerin Türkiye'deki ulusal çıkarlarının savunucuları olarak görürsünüz. Bir refleks haline getirdikleri bu davranışları, Batı ülkeleriyle sınırlı ve zararlı olma şartına bağlıdır.
Bir Batılının kendi milleti ile ilgili, çoğu zaman ırkçı ve gerçeklere dayanmayan art niyetli övgülerini benimsemeye ve ezberleyip tekrarlamaya her zaman hazır olan Turuncu Türklerin, en çok takdir ettikleri ve değer verip el üstünde tuttukları kişiler, Türkler hakkında kötü düşünüp, kötü konuşanlardır.
Kendilerinden kabul ettikleri bu insanları duyurup tanıtmak ve parlatıp korumak için abartılı bir özen ve çaba gösterirler.
En büyük düşmanlığı da, Türkler hakkında iyi düşünüp iyi konuşanlara yöneltirler. İşi gücü bırakıp, sürü psikolojisi yönetimindeki içgüdüsel bir tepkiyle, hep beraber o insanların üzerine çullanarak, koro halinde hakaretler yağdırırlar.
İki gruba da girmeyen insanlarla ise hiç ilgilenmezler. Turuncu Türklerin davasındaki etliye sütlüye karışmayıp kendi halinde yaşayan vatandaşlarımız, onların gözünde yabancı planlar doğrultusunda kandırılıp yönlendirilecek kurban kalabalığıdır. Kişisel tatmin için Turuncu Türklüklerini icra ederlerken, zaten bu amaca da hizmet ettiklerini bilirler.
Ülkemizde, ruh sağlığı hekimlerinin yardımlarına en fazla ihtiyaç duyanlar, Turuncu Türkler'dir. Buna rağmen, en mutlu şizofrenler onların arasından çıkar çünkü, diğer bütün Türkler hastalandıklarında maddi-manevi kayıplar yaşarlarken, Turuncu Türkler, bütün Türklerin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin aleyhine gönüllü olarak işbirliği içinde oldukları yabancı devletlerden maddi ve manevi destek aldıklarında, hastalıklarıyla moral ve para kazanma şansını elde ederler.
Şizofren Turuncu Türklerin mutlu çeşidine, yerleştirilmiş misyonerler halinde bulundukları çok değişik yerlerde rastlayabilirsiniz.
Onları tespit etmenin en kolay yolu şudur ; Eğer bir kişi, herşeyi Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhine yakıştırma, saptırma, çarpıtma ve iftira yöntemlerini kullanarak yorumluyorsa, o kişi, mutlu şizofren bir Turuncu Türktür.
Her zaman, amaçlarını gizlemek için "demokrasi, insan hakları, özgürlük, reform, saygı" gibi genel kabul görmüş kavram ve değerlerin arkasına saklanıp iş çevirme peşinde olan Turuncu Türklerin mutlu şizofren türünü, bir de banka hesaplarından tanıyabilirsiniz tabii.
Kendi kendilerine ve birbirlerine "aydın" diyen ama, nerelerinin aydın olduğunu hiç belli etmeyen bu insanların sadece gözlerinin aydın olduğu, yabancı bir devlet tarafından yerleştirildikleri yerde, işbirliği görevlerini yaptıkça şişen banka hesaplarından anlaşılır.
Selçuk Tınaz