" demek, Milliyetçiliğin -sözdeşi- Ulusçuluğun gereğidir.
Kimileri, MHP [Türk-İslâm sentezi (onlar ısrarla "Türk-İslâm ülküsü" der)] türü milliyetçilikten, kimileri ırkçı-Turancı Atsız anlayışının ürünü olan milliyetçilikten kendilerini ayırmak için ulusalcılık sözcüğünü kullanmış olabilir. Başka kimileri de bu sözcüğün arkasına sığınıp anlamına aykırı eylemlerde bulunmuş olabilir. Ancak bunlar bir neden değildir.
Öncelikle ulus ve ondan türeyen ulusçuluk sözcükleri Türkçedir ve ulusal duyarlılığı olanların -tıpkı diğer birçok sözcükte yapılması gerektiği gibi- içtenlik (
. samimiyet) göstergesi olarak Türkçe sözcük kullanmaları, bunun için çabalamaları bir koşuldur.
Bu da yetmez; Türkçe, kullanılırken kurallarına uygun, düzgün olarak kullanılmalıdır.
Türklük öyle kolay değildir.
Dipçe: Benimsediği öğretinin güdümlemesi nedeniyle -tanınmış- birtakım kimseler veya bu gibi kimselere kanarak içgüdüleriyle ilerleyen yurttaşlar, yıllardan bu yana Arap-Fars kökenli sözcükleri korumak için uğraşır. Örneğin 1071'ci
[**] bazı kimseler ulus sözcüğünün Moğolca olduğunu yazadurmuştur. Bunlara kanan yurttaşlarsa bunu yineleyip dururlar. Ne için¿? Arapça-Farça-Türkçe karışımı Osmanlıcayı, benimsediği öğretinin gereği olarak korumak ve yüceltmek olanların ardına takıldığı için. Yoksa sözcüğün Moğolca olduğunu düşünerek buna karşı çıktığından değil.
Gelgelelim tarama sözlüğünde birkaç kez "
aşiret,
halk,
kavim ve
millet" anlamlarında geçen ulus sözcüğü Türkçedir ve Moğolcada da yer bulmuştur. Divanü Lugati't-Türk'te
köy ve
şehir anlamında kullanılan ulu
ş sözcüğünün kökeni Okhun Yazıtları'nda geçen "
Bukarak uluş (Buhara şehri)" olarak gözüküyor. Yine Moğolcada çıkan genel anlamıyla- "ülke ve içindeki Kağan'a bağlı insanlar" -kısaca yurt diyelim- anlamının kökeni de yine Orkun Yazıtları'nda görülebilir.
[*] Özetle uluş/ulus sözcüğü,
boy,
halk,
topluluk,
vatan,
millet ve
devlet anlamlarında kullanılagelmiştir.
Her ne kadar sanlı birsi, asıl "
budun" sözcüğünün uygun olduğunu ve ulus sözcüğünü de "
sıradan topluluk" anlamına sıkıştırıp yazmış olsa da, budun sözcüğünün anlamındaki
ırk bağından, bunun getireceği sorunlardan söz etmiyor ve bugün, ulus sözcüğünün geniş anlamını ve kendinden türeterek kazandırdığı sözcükleri görmezden geliyor! Yoksa 'BİZ'ce
Türkçeyi dizgesel olarak çıkmaza sokanlar oldukça açıktır; alışkanlıklarından cayamayan bilim adamları da bunu iyice düşünmelidir, bu çıkmazda onların da payı vardır. Unutulmamalıdır ki ancak kullanıldıkça -ulusal dili oluşturan- sözcüklere alışılınır; yoksa "
bilgi saymak" gibi anlamsız bir eylemden
bilgisayar gibi bir sözcük türetmek ve bunun kullanılması da yanlış olurdu, "
kompüter" deyip dururduk.
[*] ulus (MOĞOLLARIN GÎZLÎ TARİHİ'NDEKİ TÜRKÇE KELİMELER ÜZERİNE BÎR DENEME, DR. Tuncer GÜLENSOY)
~ Orkun Yazıtları,
ulus: "ulus, halk, kavim, millet" [(Eski Türkçe Yazıtları; Talât Tekin, OT. 390)
A Grammar ofthe Orkhon Turkic. îndiana University Publication, Uralic and Altaic Series Volume 69, 1968.]
~ Uygurca,
ulus^uluş: "memleket, devlet, ülke" [(U. II . 22, 21; TT. IV. 10, 19; Suv. 27, 10-14); Caferoğlu, A.: Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul 1968, 265] /
uluşluğ: "memlekete ait, memleketle ilgili" [(U. II . 22, 21; TT. IV. 10, 19; Suv. 27, 10-14); Caferoğlu, A.: Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul 1968, 265]
~ Çağatay Türkçesi, ^j l
ulus: "ulus" [Abuşka Lügati veya Çağatay Sözlüğü. (Hazırlayan: Besim Atalay),
Ankara 1970, 452 s., 114, 20).]
[**] Anadolu'daki Türk varlığını İsa'dan sonra 1071 yılından başlatan ümmetçi takımı ve yandaş katkıcıları