Ünlü Türk Hainleri / Erdoğan TOKMAKÇIOĞLU

Kitapları bu bölümde tanıtabilirsiniz.

Ünlü Türk Hainleri / Erdoğan TOKMAKÇIOĞLU

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 04, 2011 19:01

Ünlü Türk Hainleri

Baştan söyleyelim, kitabımız 'bilimsel bir tarih yapıtı' değil, tarih sayfaları üzerinde gezdirilmiş gözlerin saptadıklarıdır. Ancak tarihsel gerçeklerden ayrılmamaya titizlikle özen gösterilmiştir.

Kitabın birinci bölümünde ünlü Türk 'hain', 'asi', 'aykırı' ve benzerlerine, ikinci bölümünde ise ünlü 'rüşvetçilere' yer verilmiştir. Kitaba elbette ki sayılan bu niteliklere sahip olan herkes alınmamış, onlar arasından bir seçme yapılmaya çalışılmıştır.

Tekrar ediyorum, iş bu kitap 'bilimsel bir tarihi yapıt' değildir. Ama tarihsel konulara meraklı olanlar tarafından ilgiyle okunacağını ummaktayım.

Erdoğan Tokmakçıoğlu

İsim Yayınları / Araştırma-İnceleme Dizisi
186 sayfa Mart 2011
netkitap.com




HAİNLER RESMİ GEÇİDİ

Birkaç yıl önce kaybettiğimiz şair, yazar Atilla İlhan’ın hainlik konusunda ilginç bir tespiti vardı:

“Türkiye’nin yüzde 10 hain kontenjanı var” Gerçekten ne kadar yurtseverimiz varsa, Atilla İlhan’ın belirttiği gibi haini de o kadar çok olan bir ülkedeyiz...

“Erdoğan Tokmakçıoğlu’nun tam da bugünlerde okunması gereken bir kitabı çıktı. Kitabın adı: “ÜNLÜ TÜRK HAİNLERİ...” Tokmakçıoğlu, araştırmacı bir yazar. Üşenmemiş, Osmanlı donanmasını gözünü kırpmadan Mısır’a satıveren “Hain Ahmet Paşa”dan tutun da Kanuni’nin verziri Makbul-Maktul İbrahim Paşa, Kehle-ikbal Rüstem Paşa, Abaza Mehmet Paşa, Ali Galip, Çerkez Ethem, Gülfem Hatunların portlerini çıkarmış.

Bir ülkede adaletin, hukukun ve yargıçların güvence altında olmadığını varsayar ve hala açılamayan şu ünlü Deniz Feneri davasını nasıl unuturuz? Bu; sosyal açıdan bir ülkenin çöküşünü işaret eden ve düşüncenin, ideolojinin, erdemin, AR ve NAMUS kavramlarının yerini İHANET ve YOLSUZLUKLARIN almasının sonucu sayılamaz mı?

Duverger’in “Eğer bir ülkeyi ahmaklaştırmak, bireyin düşüncelerine pranga vurmak istiyorsanız onun düşünmemesini sağlayacak enstrümanları kullanın” demesi boşuna değildir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda otoriteyi padişah ve “ulema ve şeyhülislam”lar temsil ederdi. Adalet hatta ceza mekanizmaları, bir insanın iki dudağı arasında oldu mu; rüşvet, irtikap ve ihanet de önlenemez hale gelir.

“Hain Ahmet Paşa: Türk donanmasını olduğu gibi Mısır’a teslim eden bu Osmanlı Paşası, sığındığı Mısır’da Kosovalı Mehmet Ali Paşa sayesinde rahat bir yaşam süreceğini umdu. Kendisine tahsis edilen saray misali bir evde cariyeleri tarafından öldürüldü.” (Erdoğan Tokmakçıoğlu, Ünlü Türk Hainleri, S. 1499) Hukukun ve adaletin kurumsallaşmadığı tek adam yönetiminin örnekleri o kadar çok ki” KURTUL ALTUG, İdeolojinin Yerine İhanet mi?,
Aydınlık, 11 Nİsan 2011.

Burada Fransız düşünürü Duverger’in sözüne açıklık getirmek zorundayız.

Birkaç kere belirttiğimiz gibi bir kere daha belirtmekte yarar var. Ben bu satırları 17 Nisan günü yazıyorum. 17 Nisan 1940 yılında Köy Enstitüleri’nin temeli atılmıştır. Çok partili hayata geçince (1945) Köy Enstitüleri’nin kapatılması kararı alınmış ve 1954 yılında tamamen kapatılmıştır. Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç görevlerinden alınmışlardır. Milli ğitim Bakanları olarak Reşat Şemsettin Sirer ve Tahsin Banguoğlu’na Köy Enstitüleri’ni yıkım görevi verilmiştir. Onlar da görevlerini başarıyla yapmışlardır(!) 1950’den sonra Tevfik İleri.

Amerikalı “eğitim uzmanları”(?!) o yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’na yerleşmişlerdir. Hala görevlerine devam ediyorlar... Milli Eğitim Bakanlığı işgal altında.

Köy Enstitülerinin kapılarına kilit vurulurken Cumhurbaşkanı Lozan kahramanı İsmet Paşa’dır.

Demokrat Parti’nin 1950’de ilk yaptığı işlerden biri Halkevleri ve halkodaları kapatmak olmuştur.

Menderes bunlardan dolayı şunları söyleyebilmiştir:

“Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diyebilmiştir.

Ve sonun başlangıcı:

“1947’DE TÜRKİYE AMERİKA’YA KAYITSIZ ŞARTSIZ TESLİM OLMUŞTUR.”

BANU AVAR
19.04.2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Ünlü Türk Hainleri / Erdoğan TOKMAKÇIOĞLU

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 04, 2011 19:02

Ünlü Türk Hainleri!

İşte o ünlü Türk hainleri..

ATATÜRK, bir konuşma sırasında “Kahramanı kadar haini de bol bir milletiz” demiştir.

Bu tespitin doğru olduğu, günümüzde yaşanan olaylardan da belli oluyor.

“Hain” kavramı nedir, nasıl bir şeydir?

Hain, ihanet eden demektir. Doğrulukla hareket etmeyip, hile düzenini tercih eden, güveni kötüye kullanan, gördüğü iyiliğe karşı nankörlük yapan demektir.
Hainin davranışı, kendi ulusuna ihanet, haksızlık, kötülüktür!

Tarihe bir göz attığımızda, sayısız kahramanlıkların yanı sıra, sayısız hainlikler de görürüz.

“Hain” ve “kahraman” kavramları, kullanılan yere ve kişilere göre değişiyor.

Mesela, darbe yapılan bir ülkede, darbeyi yapanlar başarılı olurlarsa “kahraman”, başaramazlarsa “hain” oluveriyorlar!

Yıllarca kahraman kabul edilen biri, yıllar sonra şartlar değişince “hain” sınıfına giriyor.

Erdoğan Tokmakçıoğlu, hikâye, roman ve araştırmalarıyla ünlenen bir meslektaşımızdır.

Hayatını kitap yazmaya adayan Tokmakçıoğlu, iyi bir dostumdur. Basılan son kitabını imzalayarak bana yollamış.
Kitabın adını çok dikkat çekici buldum: “Ünlü Türk Hainleri!”

Doğrusu, merak uyandırıcı, ilginç bir kitap adı...

Atatürk ne demişti?

“Kahramanı kadar, haini de bol bir milletiz!”

Erdoğan Tokmakçıoğlu, Atatürk’ün bu sözlerinden ilham alsa gerek, üşenmemiş, bir bir araştırarak 150 ünlüTürk Haini’nin seceresini çıkartmış.
Tokmakçıoğlu “Aslında o kadar çok hain var ki, bunların arasında bir seçme yapmaya çalıştım” diyor ve “Ünlü Türk Hainleri” kitabında 150 Türk hainini anlatıyor.

Ancak şunu da belirteyim:

Tokmakçıoğlu’nun anlattığı, günümüzdeki hainler değil, geçmiştekiler...

Aslında her toplumda yeterince “hain” ya da hainliğe hazır çok sayıda insan vardır. “Satılık” ya da “satın alınmaya hazır” kişiler de “hain” sınıfına girer.
Ünlü Türk hainleri arasında asker, gazeteci, bilim adamı, siyasetçi, her sınıftan insan var. Bunların içinde enünlü Türk haini sanırım Ali Kemal...
Ali Kemal nasıl bir adamdır, ne yapmış ve akıbeti ne olmuştur?

18 Kasım 1922 günü İzmit tren istasyonunda büyük bir kargaşa vardı. Çileden çıkan öfkeli kalabalık “Vurun! Öldürün haini!” diye bağırarak 55 yaşındaki bir adamı jandarmaların arasından çekip alarak öldüresiye dövmeye başlamıştı.

On beş-yirmi dakika sonra her şey bitmiş, 55 yaşındaki, iyi giyimli adam, yumruk, tekme, taş ve sopa darbeleriarasında can vermişti.
Bu adam, bir zamanlar ülkenin İçişleri Bakanlığını da yapmış olan ünlü gazeteci ve siyaset adamı Ali Kemal idi.

Ali Kemal, mütareke yıllarında, İstanbul işgal altındayken, düşmanla işbirliği yapmış, Kurtuluş Savaşı’na karşıçıkmış, sahibi olduğu Peyam-ı Sabah Gazetesi’nde Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında çok ağıryazılar kaleme almış, düşmanla çarpışan yurtseverleri, padişaha isyan eden hainler olarak nitelemişti.

Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra, vatana hıyanet gerekçesiyle yargılanmak üzere Ankara’ya götürülürken, İzmit tren istasyonunda, halkın saldırısına uğramış, bölgenin komutanı olan Sakallı Nurettin Paşa’nın gözyumması, hatta halkı teşvik etmesi sonucu, linç edilmişti.

Erdoğan Tokmakçıoğlu’nun “Ünlü Türk Hainleri” kitabı bilimsel bir tarih yapıtı değil ama tarihsel gerçeklerden ayrılmamaya titizlikle özen gösterilen bir eser.

RAHMİ TURAN - HÜRRİYET
25 Nisan 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Kitap Tanıtımları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x