11 Eylül saldırıları ile “Haçlı seferi” kararı veren Amerikan yönetimi; Irak ve Afganistan’ı işgal etmiş, arkasından milyonlarca ölü bırakarak, buraları kukla yönetimlere devretmişler.
İşgal öncesi; Türkiye’de 28 Şubat yapılmış, üçlü koalisyon görev başında, yazar kasa fırlatılmış, başörtülü kızlar yollara dizilmiş, el ele tutuşturulmuş, Eyüp Sultan’da sabah namazlarında siyasi dualar yapılmış, bir “şiir” yüzünden pırıl pırıl “Ak” bir belediye başkanı hapse gönderilmiş! Millete kurtuluş umudu olarak takdim edilmiş ve AKP doğdurulmuştu.Ama doğum düşük olmuş, partinin genel başkanı siyasi yasaklı olmuştu. Ancak, senaristler filmin bu kısmını da düşünmüş ve bir çözüm yolu bulmuşlardı. Ana muhalefet lideri Baykal’ın desteği ile sorun aşılacaktı ve nihayet Sayın Başbakanın çıraklık dönemi başladı.
Çıraklık döneminde; ABD askerleri Irak işgali için yollara düşmüş, savaş gemileri Akdeniz limanlarına demir atmış teskereyi beklemişlerdi. Tezkerenin Meclis’ten geçmesi için vekillere “ikna odaları” kurulmuş, şimdi Başbakanın çok eleştirdiği bu ikna odaları, hem de öğrenciye değil, milletin vekillerine uygulanmıştı.İktidarda “Çıraklık” dönemi olduğundan mıdır nedir? Tezkere meclisten geçmemiş ve Amerikan askerleri topraklarımıza ayak basamamıştı. Bugün kendilerine “sırf sorun” olduğumuz Müslüman ülkeler o günlerde Türk demokrasisini öve öve bitiremiyorlardı.
Tezkeresiz, hukuka aykırı olarak; AKP iktidarı havadan Irak’ın bombalanmasına müsaade ettiğini, sonraları Savunma Bakanı Sayın Gönül’den öğrenmiş olacaktık. Ayrıca “ABD Irak başarısını bize borçludur” diyen Dışişleri Bakanı Sayın Gül, işgallere AKP’nin desteklerini anlatmışlardı.
Irak işgal edilirken, Barzani sürekli Türkiye’yi tehdit etmekteydi ve Irak’ta var olan askerlerimizin çekilmesini istiyordu ve başardı da. Türk askeri Irak’ta başına “çuval” geçirilerek dışarı atılmıştı. Artık Barzani’nin Türk korkusu kalmamış, aksine Diyarbakır’ı alma tehditleri başlamıştı.
Terör hızla artmış ve önlenemez bir görüntüye kavuşturulmuş, Başbakan Diyarbakır konuşmasında azan terör eylemlerini “Kürt Sorunu” olarak adlandırılmıştı. Artık bu açıklama yeni bir dönemin başlangıcı kabul edilmiş, terörle arasına devamlı mesafe koymuş olan Kürt vatandaşlarımız içten içe siyasileşmeye ve teröre haklı bir gözle bakmaya başlamıştır.
İktidarın “Kalfalık dönemi” başlamış, “Açılım” adı altında teröristler Habur sınır kapısında adeta kırmızı halılar ile karşılanmış, devletin hâkimleri “Apo’nun emriyle barışa katkı yapmaya geldik” diyen canileri affetmiş ve işler çığırından çıkmıştı.
Bir yandan da şehitlerin tabutları gelmeye devam ediyordu ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ve olmadı da. Teröristlerle; Başbakan’ın emriyle danışmanı Hakan Fidan’ın görüştüğünü ve pazarlıklar yaptığını medyaya düşen ses kasetlerinden öğrenmiştik.Kısaca AKP’nin “Çıraklık” döneminden önce biten terör, bu dönemde diriltilmiş, “kalfalık” döneminde azdırılmış ve muhatap alınarak masaya oturulmuştur. Ayrıca “özerklik” dâhil, Apo’nun salıverilmesine kadar her konunun, yeni Anayasa ile yapılacağının sözlerinin dahi verildiği, yazılıp çizilmektedir.
Esat yönetimi devrildiği gün, Barzani’nin birleşeceğini söylediği Suriye Kürtleri Kuzey Irak yönetimi ile birleşecek ve ülkemizde “Kürt baharı” düdüğü çalınmış olacaktır. Bugün Esat’a atılan halkını öldürüyor iftiraları bize yapılacak ve BM’ye yapılacak başvuru ile “Büyük Kürdistan” yani Büyük İsrail kurulacaktır.Kısaca “Ustalık” döneminde “Büyük Kürdistan” inşa ediliyor.
Yusuf Karaca, 20 Nisan 2012
Yeni Mesaj