Utancı Anıtlaştırmak / Av. Hüseyin ÖZBEK

Utancı Anıtlaştırmak / Av. Hüseyin ÖZBEK

İletigönderen Balasagun » Cmt Tem 05, 2014 13:05

UTANCI ANITLAŞTIRMAK

Resim
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 3 Aralık’taki İstanbul ziyaretinde ekonomi, bilim, güvenlik ve kültür alanlarını kapsayan 11 ayrı anlaşma imzalandı. Bunların İlki iki ülke topraklarına defnedilmiş askerlerin anısına yapılacak anıt mezarlara dair işbirliği anlaşması. Rusya’nın Krasnoyarsk kentinde 1915’te inşa edilen Troitski Mezarlığında yatan esir Türk askerlerinin anısına 1915 yılında inşa edilen, şimdi harap vaziyetteki anıtın düzenlenmesine karşılık, Rus tarafı da 1877-1878 Türk –Rus savaşında ölen askerlerinin anısına Ayastefanos’ta (Yeşilköy) yapılan San Stefano Kilisesi’ni yeniden inşa edecek.

Krasnoyarsk’ta Sibirya’nın soğuk toprağına defnedilen Mehmetlerin Birinci Dünya Savaşında Kafkas cephesinde Ruslara esir düşüp, Anadolu’dan binlerce kilometre uzaklıktaki esir kamplarında vatan hasreti çekerek hayatını kaybedenler olduğunu okurlarımıza hatırlatalım. Yeşilköy’de zafer anıtı olarak inşa edilen San Stefano kilisesinde kemikleri toplanan Rus ölülerinin ise 1877-1878 savaşında hayatını kaybedenler olduğunun altını çizdikten sonra 93 Harbine getirelim sözü.

Rusya, 24 Nisan 1877’deki savaş ilanının ardından Osmanlı’ya iki cepheden saldırır. Eski takvimle 1293’te başladığı için 93 Harbi de denen kapışmanın bedeli bizim açımızdan çok ağırdır. Doğu cephesinde Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki Türk Ordusu başlangıçta kısmi başarılar kazansa da Rus Orduları 15 Ekim 1877’de Alacadağ savunma hattını yarar. Cephe çöker, Ordu Erzurum’a çekilir. Rusların teslim teklifi kabul edilmeyip direnme kararı alınır. Aziziye ve Mecidiye tabyalarındaki kanlı boğazlaşmada (8-9 Kasım gecesi) başta Nene Hatun olmak üzere Erzurum halkı ordusuna arka çıkar, Ruslar püskürtülür. Savaşla alınamayan gazi kent, 31 Ocak 1878 Edirne Mütarekesiyle Ruslara teslim edilecektir.

Rusya, Balkan cephesinden Osmanlı topraklarına saldırmak için özerk bir Prenslik olan Romanya ile anlaşır. Rus orduları Tuna’yı kolayca aşar. Rusların Balkan sıradağlarının en stratejik noktası Şıpka geçidini ele geçirmesi üzerine (19.07.1877) Tuna Cephesi Batı Komutanı Osman Paşa’ya Plevne’yi savunma görevi verilir. Gazi Osman Paşa Plevne’yi şehri kuşatan üstün Rus ve Romen kuvvetlerine karşı 5 aya yakın (19.07.1877-10.12.1877) bir süre savunur. Rus ileri harekâtını geciktirir. Plevne’nin düşmesinin ardından 20 Ocak 1878’de Edirne teslim olur. Ruslar için artık İstanbul yolu açılmıştır!

93 Harbi’nin en önemli sonuçlarından biri Balkan Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Bulgaristan’ın Osmanlının elinden çıkmasıdır. Bundan sonraki hedef Osmanlı egemenliğinin Rumeli’nde tamamen son bulması, yani Türklerin Avrupa’dan çıkarılmasıdır! Savaş sırasında Bulgarların, Rusların da onayı, hatta teşvikiyle Müslümanları yok etmek, göçe zorlamak için yaptıkları katliamlar bu amaca yöneliktir. İstanbul ilk kez yoğun bir göçmen akınına uğrar. Dersaadet ahalisi sonraki yıllarda sık tanık olacağı yerinden yurdundan edilmiş perişan muhacir kafilelerinin şaşkınlığını yaşamaktadır.

Osmanlı hükümeti büyük devletlerden barış için aracı olmalarını ister. Umduğu desteği bulamayınca II. Abdülhamit Rus Çarı’na telgraf çekerek barış talebinde bulunur. Çar, Osmanlı sultanına Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nikola ile görüşmesini tavsiye eder! 31 Ocak 1878’de Edirne Mütarekesi imzalanır. 3 Mart 1878 Ayastefanos (Yeşilköy) ön barışı ile belirlenen çerçeveye göre Karadağ, Sırbistan, Romanya bağımsız olacak, Osmanlı Rumeli’sini ikiye bölecek biçimde Özerk Bulgar Prensliği kurulacak, Bulgaristan’da Osmanlı askeri olmayacak, Bosna-Hersek Avusturya’ya, Beserabya, Kars, Ardahan, Batum, Doğu Beyazıt Rusya; ya, Dobruca Romanya’ya verilecek, Rusya’ya 400 milyon Ruble savaş tazminatı ödenecek, Girit, Teselya, Arnavutluk, Doğu Anadolu’da ıslahat yapılacaktır.

Kuvvetler dengesini Rusya lehine esastan değiştiren Ayastefanos antlaşmasına İngiltere başta olmak üzere Avrupa devletleri şiddetle karşı çıkar. İngiltere savaş hazırlıklarına başlar, Marmara’ya donanmasını sokar! Uluslar arası bir kongre düzenlenmesi için Rusya sıkıştırılır.1878 Berlin Kongresi Osmanlı’nın Rusya tarafından tek başına yutulmasını çıkarlarına aykırı gören Avrupalı büyüklerin baskıları sonucudur. İngiltere Rusya’ya karşı Osmanlı’nın yanında yer almasının ödülü olarak Kıbrıs’ı ister. Verilmezse de işgal edeceğini söyler! Dost İngiltere’nin şantajıyla Kıbrıs elden çıkar!

Berlin Kongresi (13 Haziran – 13 Temmuz 1878) ile Makedonya Osmanlı’ya iade edilir. Ayastefanos’ta dayatılan Bulgar Prensliğinin toprakları ikiye bölünür. Balkanların kuzeyinde şeklen Osmanlıya bağlı Bulgar Prensliği, güneyinde içişlerinde serbest, başında Hıristiyan bir vali bulunan Doğu Rumeli Vilayeti kurulur. Romanya, Sırbistan, Karadağ bağımsız devletler olur. Bosna-Hersek ve Yenipazar sancağı Avusturya’ya verilir. Sırbistan Niş’i, Karadağ Antivari’yi, Romanya Dobruca’yı, Rusya Beserabya, Kars, Ardahan, Batum’u, İran Hotur’u alır. Yunanistan’ın Teselya’ya, (1881), Fransa’nın Tunus’a (1881) el koyması Berlin Kongre’sindeki pazarlıkların sonucudur. Bazı tarihçiler İtalya’nın Trablusgarp’ı işgalini (1911) bu paylaşımın gecikmiş bir parçası olarak görürler.

Balkanların ve Osmanlı Rumeli’sinin büyük ölçüde kaybına yol açan 93 yenilgisinin tek tesellisi -savaşın sonucunu değiştirmese de- batıda Plevne savunmasıyla, doğuda Nene Hatun’la sembolleşen Erzurum halkının yazdığı Aziziye –Mecidiye destanıdır. Buraya kadar açıkladığımız tarih kronolojisinden sonra sözü 93 yenilgisini milletin utanç belleğine kazıyan Ayastefanos Zafer Anıtına getirmenin zamanıdır.

Fetihle birlikte Osmanlı’ya payitaht olan, düşman ayağı değmemiş İstanbul, 1878’de Rus çizmeleri tarafından çiğnenmektedir. Ortodoks dünyasının liderliğine soyunan Rusya, 1453’ün intikamını alırcasına Ayastefanos’ta ordugâh kurmuş, bayrak dikmiştir. İslam dünyasının manevi başkenti Ortodoks işgalinin zilletini yaşamaktadır.

Ezeli hasmının göğsüne çöküp gırtlağını sıkan Rusya, görkemli bir anıtla şanlı zaferini ebedileştirmek istemektedir. Eski adı Kalkitarya olan bugünkü Şenlikköy’de temin edilen arsa üzerinde inşa edilecek olan anıt aslında bir Ortodoks Kilisesidir! O günün şartlarında Osmanlı hükümeti bu isteğe boyun eğer ve Rusya’ya karşı savaş tazminatı olarak anıtın giderlerini karşılar. Rus askeri ataşesi Albay Peçkov’un gözetiminde inşasına 1895’te başlanan anıtın mimarı Bozarov’dur. Değişik yerlerdeki Rus mezarlarından toplanan kemikler mahzenlere yığılır. Çar Nikola’nın ressamları, Kilisenin girişindeki aziz tasvirleri ve dini semboller, duvarlarda ölen Rus askerlerinin adlarının işlendiği nişler için 6 ay boyunca durmaksızın çalışırlar.

Anıt 18 Aralık 1898’de Rus Çarının kuzeni Grandük Nikola Nikolayeviç, Fener Rum Patriği ve Osmanlı devlet ricalinin katıldığı bir törenle açılır. Türk halkı için 93 yenilgisinin utancını ve işgali, Ruslar içinse zaferin gururunu simgeleştiren bu aşağılayıcı sembol I.Dünya Savaşı başlangıcına kadar ayakta kalacaktır. Rusya’nın Osmanlı Devletine savaş ilanı (2 Kasım 1914)beklenen fırsatı yaratır. Kilise çanı indirilip askeri müzeye gönderilir. Binadaki eşyalar Polis Müdüriyetine teslim edilir. İkona ve dini eşyaların da Rus rahiplere verilip kilisenin boşaltılmasının ardından 14 Kasım 1914 günü bu utanç anıtı havaya uçurulur.

Kabirlerinde 135 yıldır huzur içinde yatan Plevne şehitlerini, Aziziye’yi Ruslar’a dar eden Nene Hatunları, Kaf dağlarının ardında kalan Anadolu delikanlılarını, bedenleri toprak olmuş Şıpka kahramanlarını ikinci kez öldürecek olan utanç anıtının ihyasına atılan imzalar hiç kuşkunuz olmasın ki Krasnoyarsk’ta yatan şehitleri Sibirya’nın dondurucu ayazından daha çok üşütecektir!

Türk halkının belleğinden, bilincinden çıkarmak istediği geçmişin utanç verici yenilgi sembolünü, kollektif travmayı, psikokültürel çöküşü yeniden tetikleyecek bu aşağılayıcı simgeyi dostluk nişanesi olarak kabullenmek için tarih bilincinden yoksunluğun yanında milli duyarlılığın zerresinden de nasiplenmemiş olmak gerekiyor. Onur kelimesini ömür boyu ağza almamanın yanında anlamını da merak etmemek gerekiyor elbette.

Av. Hüseyin ÖZBEK, 5 Temmuz 2014
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x