'Vaazı-hutbeyi Kürtçe verelim'

Genel & Güncel Konular

'Vaazı-hutbeyi Kürtçe verelim'

İletigönderen Türk-Kan » Sal Tem 01, 2008 10:22

'Vaazı-hutbeyi Kürtçe verelim'

İmamlardan "Anadilde vaaz, hutbe ve irşat" önerisi...


’Demokrat İmamlar’ olarak nitelendirilen Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES) Genel Eğitim Sekreteri İmam Selim Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu’daki radikal yapılara karşı "Anadilde vaaz, hutbe ve irşat" önerisi getirdi.

TRT’ye Kürtçe yayın olanağı tanıyan düzenleme sonrasında yeniden başlayan tartışmalara "Kürtçe vaaz" önerisiyle katılan Yılmaz, Hürriyet’e şunları söyledi:

"Bizim dini bilgimizin kaynağı Diyanet. Vaaz, hutbe ve irşadın içeriğini, bilgisini Diyanet’ten alıyoruz. Bir de bunu halkın anlayacağı dilde yaparsak daha iyi sonuç alırız. Kürtçe vaazla radikallerin ellerindeki silahı almış oluruz. Bu öneriyi biz geçtiğimiz yıllarda ortaya atmıştık. Ancak, özellikle bölgedeki son gelişmeler önerimizin yeniden gündeme gelmesini zorunlu kılıyor.

Çünkü, bölgedeki radikal yapılar son dönemde ’Devletin para verdiği imamlar kendilerini devlete satmışlar. Kuran’ı dahi sizi anlayacağınız dille anlatmıyorlar. Ancak biz size kendi dilinizde bilgi veriyoruz’ diyorlar. Örneğin Batman’da son üç aydır cami cami, ev ev, sokak sokak dolaşan bir grubun olduğunu ve bu grubun da benzer cümleler sarf ettiğini duyduk.

Diyanet görevlisinin olmadığı hemen hemen tüm camilerde, radikal yapılar mescitlerinde ve evlerinde hutbe, vaaz, irşat Kürtçe yapılıyor. Cemaate, ’Hutbeyi, vaazı anlamazsanız ibadetiniz kabul edilmez’ propagandası yapılıyor. Devlet bana dese ki ’Görev yaptığın Batman’ın merkezindeki Sağlık Camii’nde Kürtçe vaaz ver ya da hutbe oku’ ben kabul etmem.

Çünkü cemaatin hemen hemen tümü Türkçe biliyor. Fakat bir köye ya da kentin varoşlarına gittiğimizde, ’Vaazını Kürtçe ver’ denilse, kabul ederim. Çünkü, andığım bölgelerde Türkçe bilen çok az; bildikleri kadarı da verdiğimiz vaazı anlamaya yetmiyor."


Kaynak
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Ram » Sal Tem 01, 2008 10:36

Ulan bir kanuna bakar: "Türkçe bilmeyenler, Türkçeyi öğrenmek mecburiyetindedir. Masraflar, devlet tarafından karşılanacaktır."

Bölücülükte indirim var; alan tok, satan çok.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen MansurSah » Sal Tem 01, 2008 16:42

Mesele etnik kökense, dünyanın en bir ulus devleti olan Fransa'da da bir tek Frank ırkı yok. Bask'ı Briton'u; 5 farklı temel ırk var, hem de bizdeki gibi %90'a %10 falan değil, birbirine çok daha yakın oranlarda. Peki hepsi Fransızca konuşmuyor mu? Hepsi "Ben Fransızım" demiyor mu? Ha sonra hangi şehirli olduğunu yada hangi takımı tuttuğunu sorar gibi, "abi senin etnik köken neydi yaf?" diye sorarsan, o zaman muhtemelen biraz da işkillenerek "ben şuyum" diyor. Yoksa hepsi Fransız. Üst-alt kimlik de değil, tek kimliktir o, Fransız kimliği. O da aslında aşikar ki bir etnik kökene yönelik olarak Fransız değil. Fransa ülkesini kuran, ortak tarihi, geçmişi, neşesi kederi ortak olan insanların oluşturduğu topluluk manasında. Yani "Ne mutlu Türk'üm diyene" cümlesini takip eden cümledeki gibi.

Türk kökenli bir Türk olduğumdan dolayı mı böyle diyorum; hayır. Zira İran'ın üçte birini oluşturan Türk'lerin de, "ben İran'lıyım" demesini tercih ederim. Eski, üniter Irak'taki Türk'lerin de "Irak'lıyım" demesini. (Yada en fazla "Irak Türk'üyüm" demesini.) Anadilini, etnik kökenini sorarsak tamam tabii ki Türk'tür, Türkmen'dir ve dilini de kültürünü de hiç kaybetmeden, hatta geliştirerek zenginleştirerek yaşasın. Türkiye Kürtlerimiz'in ve diğer etnik kökenlerimizin de, hiç asimile olmadan, dil ve kültürlerini kaybetmeden, benliklerinin farkında olarak, ama illa ki, ön koşul olarak ulus-millet bilinciyle birlikte yaşamalarını isterim. Ama onlar ulus-millet bilincinde olmak yerine; bin yıldır kardeşçe yaşadıkları diğer etnik kökenlere hainlik yapıp, okyanus aşırı sömürgecilerin tetikçisi oldukça, biz de tabii ki bu "asimile olmasınlar, kültürlerini kaybetmesinler, hatta zenginleştirsinler" bakış açımızı ne kadar ve ne diye koruyalım ki?

Ulus devlet demek zaten, "arkadaşlar, etnik kökenimiz, dinimiz mezhebimiz, sevdiğimiz müzik, tuttuğumuz takım ne olursa olsun, haydi hep birlikte, ekonomiyi tasarlamak istediğimiz şekillerde siyasi partiler kuralım, eşit değerdeki oylarımızı verelim, partilerimizi seçip kendi kendimizi yönetelim" demektir. Ulusalcı da bunu isteyen insandır. Ulusalcı insan, dolayısıla ırkçının tersi bir insandır. Milliyetçiliği de, yine tabii ki Atatürk milliyetçiliği olarak aldığımızda, yani "millet" kelimesiyle aynı kökten gelen "milliyet" kelimesi olarak algıladığımızda, yine ırkçılık karşıtı bir olgu olarak buluruz.

Ama gel gör ki yalnızca milliyetçilik değil, ulusalcılık bile ırkçılık olarak gösterilmeye çalışılıyor.

Her neyse, aynı RAM'ın dediği gibi, bu ülkede, bu ülkenin vatandaşı olarak yaşayan herkes, Türkçe öğrenmek mecburiyetindedir. Oy verme hakkına sahipse, yani beni de yönetecek partinin seçiminde bir etken olacaksa; ve dahası seçilme hakkına da sahipse (ki mecliste, mebus yeminini edemeyecek kadar Türkçe bilmeyenleri de gördük), Türkçe bilecek. "Ben Türk'üm" diyecek. Ha sonra etnik kökeni, kim niye hangi art niyetle sorarsa sorsun. Hangimiz zaten Oğuz'un Kayı boyundan geldiğimizden eminiz, yada kendini Kürt diye nitelendiren kim, sonradan Kürtleşmiş, Fars-Türk-Arap olmadığını biliyor ki..
Fatih "Mansur Şah" Özaydın

Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!
Kullanıcı küçük betizi
MansurSah
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 611
Kayıt: Cum Ara 07, 2007 18:04
Konum: Osaka, JP


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x