Vatandaş, AKP'ye artık güvenmiyor

Genel & Güncel Konular

Vatandaş, AKP'ye artık güvenmiyor

İletigönderen sessiz sedasız » Cum Kas 14, 2008 13:40

Political Researcher Strateji Geliştirme Merkezi tarafından yapılan anket, halkın hükümete olan güveninin önemli oranda azaldığını gösterdi. Vatandaş, AKP’li bazı milletvekilleri hakkında çıkan yolsuzluk iddialarına inanıyor, dokunulmazlıkların kalkmasını istiyor


ANKARA- Political Researcher Strateji Geliştirme Merkezi tarafından yapılan anket, Türk halkının hükümete olan güveninin önemli oranda azaldığını gösterdi. Vatandaş, AKP’li bazı milletvekilleri hakkında çıkan yolsuzluk iddialarına inanıyor, dokunulmazlıkların kalkmasını istiyor.

Political Researcher Strateji Geliştirme Merkezi tarafından 7-10 Kasım tarihlerinde Türkiye genelinde 26 ilde ve 4 bin 322 kişinin katılımı ile yapılan anket, Türk halkının hükümete olan güveninin önemli oranda azaldığını gösterdi.

Anket, vatandaşların ekonomik sıkıntı nedeniyle Türkiye’nin dış ilişkilerine ve siyasete yönelik ilgilerinin ise azaldığını gözler önüne serdi.

VATANDAŞ GEÇİM DERDİNE DÜŞTÜ
Anket ile toplumun genel gündeminin ekonomik sorunlar, zamlar, terör olayları ve yolsuzluklar olduğu ortaya çıktı. Türkiye için çok önemli olan dış politik gelişmeleri önemseyenlerin oranı ise çok düşük seviyede bulunuyor.

Ankete göre, Türkiye’de geçen ayın en önemli olayının ekonomik kriz olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 29.7 olurken, doğalgaz zammı ise yüzde 20.4 oldu. Yolsuzluk iddialarının en büyük olay olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 17,6’yı bulurken, terör olayları yüzde 13,2 oldu. Türkiye’nin BM güvenlik konseyine geçici üye seçilmesini ise büyük bir olay olarak görenlerin oranı ise sadece yüzde 3,2 oldu. Anket, ekonomik sıkıntı içerisindeki halkın Apolitize olarak geçim derdine düştüğünü gösterdi.

VATANDAŞ, DOKUNULMAZLIKLARIN KALKMASINI İSTİYOR
AKP’li bazı isimler hakkında çıkan yolsuzluk iddialarına ise vatandaşlar inanıyor. AKP mensupları hakkında çıkan yolsuzluk iddialarına inananların oranı yüzde 61.4 olurken, inanmayanların oranı ise yüzde 30.5’de kaldı. AKP mensuplarının yolsuzluklara karıştığına inanmayanların oranı AKP’ye oy verenlerin oy oranından daha düşük kaldı. Söz konusu iddialar, halkın dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğine olan inancını da artırdı.

Ankete göre, dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğine inananların oranı yüzde 77.6’yı bulurken, halkın sadece yüzde 13.2’si dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteyenlerin oranının son derece yüksek olması ise yolsuzlukların temelinde dokunulmazlıkların yattığının düşünülmesi kaynaklanıyor.

Son dönemdeki gelişmeler nedeniyle hükümetin yolsuzlukların üzerine gittiğine inananların oranı da önemli oranda düştü. AKP’nin yolsuzlukların üzerine gittiğine inananların oranı yüzde 30.8’de kalırken, inanmayanların oranı ise yüzde 59.7 oldu. ankete katılanların yüzde 9.5’i ise fikri olmadığını söyledi. Anket, yolsuzluklarla mücadele iddiasında olan AKP’nin bu konuda toplumu ikna edemediğini gösterdi.

ERGENEKON’A İLGİ AZALDI
Anket, son dönemdeki gelişmeler sonrasında, “Yüzyılın davası” olarak nitelendirilen Ergenekon Davası’na da ilginin azaldığını da gözler önüne serdi. Ergenekon davasını takip edenlerin oranı yüzde 35.7’e düşerken, kısmen takip edenler ise yüzde 11.7 oldu. Ergenekon Davası ile hiç ilgilenmeyenlerin oranı ise yüzde 52.6’yı buldu. Ankete göre Ergenekon davasının reytinginin düşmüş olmasında ise üç ana etken ortaya çıktı. Ankete göre Ergenekon davasına olan ilgi, insanların sürekli aynı haberleri duymaktan sıkılması, böyle bir oluşuma inanmamaları ve davadan sonuç alınamayacağını düşünmeleri nedeniyle azaldı.

Ankete katılanların yüzde 57.1’i Ergenekon’un terör örgütü olduğuna inanmadığını açıklarken inananların oranı ise sadece yüzde 24.9’da kaldı.

BÖLÜNME KORKUSU

Anketin bir diğer önemli sonucu ise Türk halkının bölünme korkusu yaşadığını da gözler önüne serdi. Ankete katılanların yüzde 54.3 gibi büyük bir kısmı “Sizce Türkiye'de bölünme tehlikesi var mıdır?” sorusuna “evet” yanıtın verdi. Bölünme tehlikesi olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 32.1’de kalırken, yüzde 13.6 gibi büyük bir kesim de fikrinin olmadığını söyledi.

Türkiye'de şeriat tehlikesi olduğuna inananların oranı ise yüzde 26.7’yi bulurken, darbe tehlikesi olduğunu düşünenlerin oranı da yüzde 14.6 oldu.




:arrow: http://www.gazeteport.com.tr/SIYASET/NEWS/GP_324226
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

İletigönderen Mery » Cum Kas 14, 2008 20:21

“Vatandaş, AKP'ye artık güvenmiyor”
“Artik”?!
Biraz gec degilmi?

Zaten guvenilmedigi icin yuzde 47'lik oy aldi
Guvenilmedigi icin hala alkislaniyor, saygi goruyor, yasiyor birileri…

Eger vatandasin guvenmemis hali buysa…
Kullanıcı küçük betizi
Mery
Üye
Üye
 
İletiler: 160
Kayıt: Çrş Kas 28, 2007 20:50

İletigönderen lozan 2005 » Cum Kas 14, 2008 22:37

Anayasa Mahkemesi'ni ABD'ye şikayet etti
14.11.2008 - 18:27



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin başkenti Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde konuştu. Erdoğan, küresel krizden, dış politikaya, anayasa değişikliğinden, yerel seçimlere kadar farklı konulardaki düşüncelerini dile getirdiği konuşmasında, Anayasa Mahkemesi'ni ABD'ye şikayet etti. Erdoğan, küresel krizin Türkiye'yi etkileyeceğini de vurguladı.






Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle:

"22 Temmuz seçimler sonrası vatandaşların bize sorduğu bir soru var. 14 mart sürecinde bir anayasal sıkıntı yaşadınız bize anayasal boyutta bir değişiklik yapacakmısınız yapmayacakmısız. Bizde ABD gibi bir durum yok. Anayasa mahkemesi en üst makamdır. Parlamentonun anayasa mahkemesi üyelerini atama diye bir iradesi söz konusu değildir. Halka referanduma gideceksiniz. Anayasa ile ilgili bir konuyu Anayasa Mahkemesi onayı olmadan referanduma götüremiyoruz.

Ayrıca parlamento atama yapamıyor bu kuruma. Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir anayasa değişikliği için referanduma gitmek isteseniz bile yine Anayasa Mahkemesi’nin onayına ihtiyacımız var. Bir de 110 milletvekili bir araya geldiğinde Anayasa Mahkemesi’ne gidebiliyor. Biz siyasi partiler yasasında da bir değişiklik yapmak istiyorduk ama anayasa krizi nedeniyle rafa kalktı.

Sonra Parlamento Başkanımız yeni bir anayasa için çağrıda bulundu ama ana muhalefet partimiz destek vermedi.

Sonuçta parlamentomuz irade ortaya koymasına rağmen değişikliği yapamadı.

YEREL SEÇİMLER
Türkiye’nin önünde yeni bir seçim dönemi var. Yerel seçimlerde Ak Parti’nin yerel yönetim anlayışı farkı var. Biz yerel yöneticiliği kaldırım döşemek su getirmek olarak görmeyiz. Biz yerel yöneticiliği çevrecilik sosyal ve kültürel yönü de vardır. İnanıyorum ki 29 Mart seçimleri bunun karşılığını da verecektir.

Bizim seçim barajımız yüksek. Bunun aşılması için 100 kontenjanlı Türkiye milletvekilliği uygulamasının hayata geçirilmesini istiyorum. Umarım olur.
Kadınlar konusunda da ilerleme sağladık ama yeterli değil. Bence sayı değil kalite önemli onun için kadın örgütlerini güçlendirmeye çalışıyoruz.

OBAMA'YI KUTLUYORUZ
"Sayın Obama ve Demokrat Parti'yi kutluyoruz. Seçim kampanyalarının ne olduğunu bilen biri olarak söylüyorum gerçekten farklı bir kampanya, mücadele ve bunun neticesinde olmaz deninenlerin olur hale geldiği bir sandıktan çıkmış. Obama değişim temalı söylemiyle ABD'de değil tüm dünyada beklenti oluşturmuştur. Yeni başlangıçlar cesur kararlar almak için iyi fırsatlar sunacaktır. Bu beklentilerin uygulamada kendilerini göstermesi büyük bir temel oluşturacaktır. Sayın Obama'nın bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğini umuyorum.

Türkiye-ABD arasındaki yakın dostluk demokrasi, insan haklarına saygı ile serbest piyasa ekonomisi gibi ortak değerlere dayanıyor. Türkiye-ABD ilişkilerinin daha özen gösteren bir boyutunu da ekonomi oluşturuyor.

KRİZ BİZİ DE OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Türkiye'nin 2007'de ABD ile sadece 12 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olması yetersiz geliyor. Türkiye ekonomisi dünyayla bütünleşmiş, Avrupa'da 6. dünyada 17. büyük ekonomi olmayı başarmış, AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten bir ülke. Genç nüfusu, dinamik kadrosu ve modern silahlı kuvvetleriyle güvenilir bir ortak. Geleceğe bakışı alışılmışın dışındadır. Yüklendiği işlere bakıldığında Çin ve ABD'den sonra 3. olmuştur. Bu Türkiye'nin önemini farklı kılmaktadır. Türkiye ve ABD'nin ulusal öncelikleri farklılıklar ortaya koysa da stratejik hedefleri aynıdır. Bazı sıkıntılar yaşadık ama bunların yanlış anlaşılmalar sebebiyle olduğunu da anlattık. Ve anlaştık. Çünkü ortak hedeflerimiz var. Refahın oluşmasına katkı sağlamaya çalışan bir ülke Türkiye.

1929 büyük buhranından bu yana şahit olduğumuz en çetin küresel mali kriz bir numaralı gündemi oluşturuyor. Tüm düyayı etkisi altına alan mali krizden etkilenmemek mümkün değil. Bu bizi de olumsuz olarak etkileyecek. Ama bu konuda deneyimli olduğumuzu söyleyebilirim. 1999 ve 2001'deki krizler bize ders oldu. Bu süreç olmadan hazırlanmak, tüm bu olumsuz gelişmelerden ders alıp tablo hazırlarsanız şu anki tabloyu yakalaybilirdiniz. Ben bu süreci finansal kriz olarak değerlendiriyorum. Bu size vurmayacak anlamına gelmez. Bunu az da olsa bazı işaretlerini görüyoruz. Ama küresel krize bankalarımız hazırlıklı girdi.

IMF İLE İLİŞKİLER
Batık bankalar konusunda bankaları çok sıkı denetliyoruz. Bakkal dükkanı açılır gibi banka açılmasına müsaade etmedik. Oysa önceden buna müsaade ediliyordu. Dışarıdan gelen parayı başka yerde batırıyordu 22 banka fona devredilerek faturasını ödedik. Bizimle birlikte bankalar da işi sıkı tuttular. Kredi noktasında kobileri sıkıştırmamalarını istedik. Bankalar kendilerini garantiye almak istiyorlar ancak biz onların aynı zamanda müşterileri olduğunu vurgulayarak ilişiklerin sürdürülmesinden yanayız. Biz ülkenin koşullar içinde işleyişi sürdürmek istiyoruz.

IMF geliyor büyümeyi 2’ye indireceksiniz, Bir ülkede en büyük hedef büyümedir. Büyümeyi asgariye çekince piyasalar daha endiyeli daha sıkıntılı hale gelir.

Bütçe ile ilgili farklı yaklaşımlar var yatırımları durduracaksınız, bakkalın kapısına kilidi indir, ben bunu nasıl derim, yolları okulları hastaneleri yapmayı sürdüreceğiz. Yatırımlar durursa sanayi durur gençler nereye gidecek. Bütün illerde kurduğumuz üniversitelerle yeniden o oranı yakalamamız çok zor olur.

Belediye gelirleri kanunu çıkardık bunu geri alın diyorlar Belediyeler kendi gelirlerini artırmak durumundadır. Bunları aşmamız lazım aşamadımığız takdirde biz durumu gözden geçireceğiz.

DOST KAZAN DÜŞMAN KAZANMA
Türkiye 2009-2010 geçici üyeliğine 151 ülkenin oyunu alarak seçilmiştir. Türkiye BM nezdinde de uluslararası barış ve güvenliğe katkılarını da güçlendirerek devam ettirecektir. Bu çerçevede AB tam üyeliğine kararlı bir şekilde çalışmamızı sürdüreceğiz. "Dost kazan düşman kazanma" prensibi ile hareket ediyoruz.

Hala seveni olsunmu?
Vatani satiyor.
utanmadan Anayasa Mahkemesini en büyük emperyaliste sikayet ediyor.
Kullanıcı küçük betizi
lozan 2005
Üye
Üye
 
İletiler: 716
Kayıt: Cmt Kas 01, 2008 1:58


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x