Vatanını ve namusunu korumak, statükoculuktur

Vatanını ve namusunu korumak, statükoculuktur

İletigönderen Otopsi » Pzt Haz 15, 2009 11:29

Bizler “statükocu” imişiz! Yani,
Türkiye’nin bağımsızlığını (elde ne kalmışsa) savunanlar, toprak
bütünlüğü parçalanmasın diye çırpınanlar, sınırlarımız içinde bir Kürt federe devletinin kurulmasını engellemeye çalışanlar; kısacası, devletin Anayasamız’da belirtilen temel ilkelerine sahip çıkanlar statükocu imişler!...
Pekiyi, statükocu olmayanlar, yani kendilerini değişimden yana gösterenler, bu değişim sonucu ülkemize barış ve huzur geleceğini, çağdaş olacağını öne sürenler kimler?
Bizler, neyi savunuyorsak, statüko neyse, onun tümüyle tersini savunanlar!...
Başka bir deyişle, bağımsızlığın tümden yitirilmesini, toprak bütünlüğünün parçalanmasını, sınırlarımız içinde bir Kürt federe devletinin kurulmasını, kısacası devletin Anayasamız’da belirtilen temel ilkelerinin yok sayılmasını isteyenler!...
Yazıp çizdikleri, TV ekranlarından söyleyip durdukları ortada...
Yapıp ettikleri, ilişkileri de öyle.

***

Öncelikle şu gerçeğin altı çizilmeli:
“Statüko” nun anlamı, var olan durumu sürdürmek istemektir. “Statüko” kavramının olumlu ya da olumsuz bir anlam taşıması, onun karşısına neyin çıkarıldığına bağlıdır. Kavramı somutlaştırılmış ve kişileştirilmiş bir örnekle açıklayayım: Namuslu bir kadının namusunu koruması, var olan durumunu sürdürmesidir. O kadının kötü yola düşmesi ise, bu durumunun sona ermesi demektir.
Daha geniş bir açıdan bakalım: Türkiye’nin toprak bütünlüğü, şu anda var olan bir durumdur. Bu durumu sürdürmek istemek, “statüko” yu korumaktır.
Demek ki, bu gibi durumda “statüko” kavramı olumlu bir içeriktedir.
“Namus” tan söz etmişken şunu da belirteyim: Ülkenin sınırları özellikle askerin, genel olarak da her Türk’ün “namusu” dur. Bu statükoyu ortadan kaldırmak istemek ise, namussuzluktur!
Buna karşılık, boyunduruk altında varlığını sürükleyen bir ulusun var olan bu durumundan kurtulmak istemesi ise, anti-statükocu bir davranıştır. Bu durumda “statüko” kavramı olumsuz bir içeriktedir.
Bu gerçekler karşısında, bizleri statükocu olmakla suçlayanlar, emperyalizmin muhabbet tellalları olmaya heveslenenlerden başka ne olabilirler ki!

***

Ne ki, muhabbet tellallarının kimileri, yalnızca öyle olmakla da kalmazlar. Geçenlerde bir dostumun anlattığı bir fıkra bunların ne olduklarını daha bir açıklıkla ortaya koyacak. Konumuza biraz uyarladığım bu fıkra şöyle:
AB’ye hayran biri uzunca bir süre Avrupa ülkelerinde kalmış. Türkiye’ye döndüğünde göğsünü kabarta kabarta, övüne övüne, “Ben Avrupa’da ‘gay’ oldum” der dururmuş. Bir gün bir arkadaşı,
‘İyi de, sen Avrupa’da hiç Gay Bar’a gittin mi? diye sormuş. Bizim AB hayranı hiç gitmediğini söylemiş.
Ama arkadaşı,
Pekiyi, hiç “Gay Kulüp” üyesi oldun mu? diye üstelemiş. Bizim AB’ci bu kulüplere de hiç üye olmadığını söyleyince, arkadaşı dayanamamış ve demiş ki:
Desene sen düpedüz İ...sin!


http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... ityaz=8868
Kullanıcı küçük betizi
Otopsi
Üye
Üye
 
İletiler: 251
Kayıt: Sal Ağu 12, 2008 13:55

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x