Vehbi'nin Kerrakesi...

Vehbi'nin Kerrakesi...

İletigönderen Noyan Umruk » Cmt Haz 12, 2010 14:05

VEHBİ'NİN KERRAKESİ... :islik:

Baktın ki bu göl maya tutuyor. Atışa devam; Anayasa değişikliğine yönelik halkoylamasını Temmuz'a planlamışsın. Ver elini "Mavi Marmara"... 9 kişi ölmüş, İsraile, "One Minute" ile başlayan süreçte sana okkalı bir ders verme fırsatı vermişsin. Ne gam..

Dr. Noyan UMRUK


Kitleler yoğun bir bilgi kirliliği, karmaşası ve bombardımanı altında sersemletilmiş durumda. Toplumsal bellek, bir gün öncesini anımsayabilmek yeteneğini yitirmiş, toplumlar, filmlerde gördüğümüz bir saat, bir gün gibi belirli bir dönem öncesini hatırlayamayan zavallı bellek hastalarına dönüşmüşçesine iletişim kasırgaları ile sağdan sola savruluyorlar. Toplumsal unutkanlık, iletişim bombardımanı yolu ile bulaşan çağcıl ve kitlesel bir hastalık olmuş. Teknoloji ve iletişimin hızla gelişmesinden, beklenen bu muydu? Tam bir düş kırıklığı…

İşin kötüsü, kitleleri yalpalatan bu sorunlar sanal. Ekonomik ve sosyal gelişme, küresel kriz, işsizlik, gelir dağılımı, yoksulluk ve yolsuzluklar gibi toplumun temel ve başat sorunları, buzdağının görünmeyen derin ve büyük kütlesini oluştururken, “dizayn” edilmiş sanal sorunlarla kitleler yatırılıp, kaldırılıyor.

Örneğin; toplumun çok farklı kesimlerinden birer tutam alınarak oluşturulmuş malum dava. Hukuk, insan hakları, usul, sanık mı tanık mı muhbir mi oldukları belirsiz kişi ve basın organları aylardır tartıştırılıyor. Ne hukuk, ne insan hakları, ne de usul… Bu bir operasyondur. Acımasız, toplumun aklını karıştıran, dalgalar halinde canlı yayın olarak izlettirilen, toplumun temel sorunlarını hasır altı ettiren, bir tutam yaşın yanına toplumun en sağlıklı, en çok soran, en zinde kesimlerini koyan küresel bir operasyon…

Konuşmayın ya da sormayın be kardeşim, Türk toplumu Avrasya seçeneğini de tartışsa, çok yönlü ve de çok boyutlu politikalar izlese daha iyi olmaz mı ya da bu tartışma, ülkeyi yönetenlerin pazarlık gücünü artırmaz mı diye… Neyinize sizin, Avrupa kapılarında kul köle, denetim altında bir Ortadoğu hamiliği dururken bağımsız açılımlarınıza olanak sağlayacak Avrasya seçeneğini gündeme getirmek? Ne biçim demokrasiyse bu… Ancak bu operasyon, kitlelerde, Susurluk olayında olduğu gibi yankı yaratmayıp, toplumun geniş kesimlerinde, usulsüz-cezai tutuklamalar, dinlemeler ve gizli, çakma tanıklarla kuşku ve korku yaratmaya başlayınca, bizzat operatörlerini de kesmedi herhalde… Zaten, en sonunda mahkeme reisi de patlayıverdi.

Türkiye’de siyasal iktidarın Filistin-Gazze olayında duruşu belli idi. Bu duruş toplumun geniş kesimlerinden de, insani nedenlerle haklı bir destek görüyordu. Davos’a doğru bir tırmanış bekleniyordu. Nitekim, söylenildiğine göre, Türk Başbakanı bu konuda bir oturum yapılmasını bizzat kendisi istemişti. Böyle bir oturumun gergin geçme olasılığı büyüktü. Oturumu, Davos başkanı yönetecek iken, ani bir değişiklikle, özgeçmişi tartışmalı bir gazeteci yönetiverdi. İsrail Cumhurbaşkanı “Nobel Barış Ödülüne” uzanmış olan özgeçmişine, yaşına, makamına ve uluslararası şöhretine uygun düşen sakin kişiliğine rağmen son derece kışkırtıcı(!) bir konuşma yaptı. Yönetici karnı çok acıktığı(!) için adil olmayan davranış, vücut dili ve zaman kısıtlamaları ile, yerel seçimlerin arifesindeki yiğit(!) başbakanı iyice zıvanadan çıkardı. Mizanseni dikkatli gözle izleyenler hakkını vermeliler, Başbakan tepkilerinde, kişiliğinden doğan usul hataları dışında, doğal ve içtenlikli idi. Tabii, 1milyonun üstünde Iraklı öldürülürken neredeydin diye de sorarlar adama? Eeee… gücü gücü yetene. Ancaaaak, gözlerden bir şey kaçtı. Başbakan oturumu hışımla terk ettikten sonra, İsrael Cumhurbaşkanı ile oturum yöneticisinin gülücükler dağıtarak, sarmaş dolaş kucaklaşması gerçekten izlenmeye değerdi. Neden mi? Amaçlarına ulaşmış insanların mutluluk görüntülerini gıpta ile izlemek her zaman ilginç olmuştur. Hangi amaç mı? Çobansız köyde değnek sallayan, Ortadoğu ve Arap halklarında da hayranlıklar uyandıran Ahmedinejat’ın İran’ını tekrar Ortadoğu Şiilerinin liderliğine iade ederken, Sünni Arap halklarına, hem de operatörlerin denetimi altında bir “hami” armağan ediyorlardı. Efendim, Arap yönetimleri buna bozulurlarmış, Ortadoğuda yükselmekte olan sünni-şii ayrışmasında, bu durum uzun vadede Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirirmiş, ne gam…İstenilen zaten bu değil mi? Bu durum, orta vadede hem İsrail’in güvenliği, hem de operatörlerin “manipulasyonları” için çok daha elverişli değil mi? Bozulacak Arap yönetimleri, zaten operatörlerin denetiminde değil mi? Türkiye’ye gelince, sen ki A.B. yörüngesinde bir peyksin, neyine gerek Avrasya-Mavrasya…Tüm Arap halkları adına şarkılar düzerken, tişörtlerine resimlerini basarken neyine yetmiyor onların “hami”liği. Kendi halkın yoksulluğun, işsizliğin, terörizmin tarifsiz acıları içinde kıvranırken, seni, gece yarılarında, örgütlü bindirilmiş kıt’alar halinde karşılamadılar mı?

Baktın ki bu göl maya tutuyor. Atışa devam... Anayasa değişikliğine yönelik halkoylamasını Temmuz'a planlamışsın...Ver elini "Mavi Marmara"... 9 kişi ölmüş, İsrail, "One Minute" olayı ile başlayan,Büyükelçinin köşelerde alçak bir yerlerde oturtulması ile devam eden süreci. son derece planlı havadan indirme, denizden bindirmeli sert bir taciz harekatı ile sürdürmüş, bölgedeki güçlü Türkiye imajını, imgesini derinden sarsmak fırsatını yakalamış ve bundan kendi vahşi uslubu ile yararlanıp, kullanmış ne gam...İçeride kitleler "ajite" edildi ya...(Ne kadar edilebildiyse, ajitasyon islamcı renkleri pek aşamadı gibi gözüküyor)

Lakin, Yüksek Seçim Kurulu da su koyuveriyor...Pardon, siyaset yapıyor... Oldu mu şimdi ya? Halkoylamasını Eylüle bırakıverince... N'olcek şimdi? Ya, bu gürültü, cici medya tarafından her gün, her gece özellikle karşıt! görüşlerle bağırış, çığırış içinde devam ettirilecek... Ya da yeni bir şeyler bulunacak... Ama, ne talihsizlik be kardeşim... Yaz geldi, Dünya kupası maçları başladı... Ne yapsak ki? Güney Afrika'ya falan da mı bir gemi göndersek? Yok henüz erken, Eylüle doğru bir şeyler bulmak lazım... Bu arada, Apoya da söylesek de Eylüle kadar bu teröre neyim birazıcık bir ara verse... Bebecan da bu işsizlik'i filan nasıl hallettiğimizi filan biraz göstersin canım... Kemal Bey fena bastırıyor... Sonra hepimiz yanarız, haaa... Bu işin şakası yok... İran işinde de bozum olduk zaten...
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1067
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x