Avrupa ortalarında at sürüp viyana kapılarına dayanan Kanuni orduları önünde duracak ne bir Avrupalı devlet ordusu nede denizlerde boyun eğmedik donanmaları kalmıştı.Esir düşmüş Fransa kralları bile ondan imdat beklemekte idi.
Macaristan tümüyle Osmanlı'nın eline geçmiş Sıra Nemçe'ye Avusturya'ya gelmiş ti Viyana korku nöbetleri geçiriyor,Macaristan 'dan Viyana ya doğru ilerleyen Türk orduları'nın ne yapmak istediğini öğrenmek istiyordu.Türk orduları haşmetle Avusturya topraklarına girmişti.Viyana kuşatması başlamadan önce Kuzey ve güneydeki küçük kalelerin temizlenmesi harekatına girmişti.Bu sırada Türk birliklerini kollayan Avusturyalılar 'la Türk birlikleri'ni kollayan Avusturyalılar la küçük çarpışmalar meydana gelmekteydi.
Viyana kalesi'nin savunma komutanı bu savaşlarda Türkler'den esir alınmasını istemiş ,bunlardan bilgi almak hevesine kapılmıştı.
Güney akınları sırasında Avusturyalılar beş Türk yiğitini pusuya düşürerek esir etmeyi başarmışlardı.Büyük bir sevinç içersinde Viyana ya götürerek komutanlarının karşısına çıkarmışlar.Kale komutanı hemen sorguya alınan Mehmet'e :
-Siz hangi paşanın kulusunuz.Sizinle başka paşa kullarıda var mı? Kaç topunuz ne kadar atlınız,nekadar yayanız var ?
Komutan esirleri durmadan soru yağmuruna tutuyor,fakat hiç bir cevap alamıyordu.Türk erlerinin bu cevap vermezliği karşısında sinirleniyor,kızıyor küplere biniyordu.Fakat bizim yiğitlerde aslanca duruşlarıyla burma bıyıklarının altında kıs kıs gülüyor,gözlerinde azmin yılmazlığı görülüyordu.
Tüm ısrarlarına rağmen umduğunu bulamayan komutan dayanamayarak komutanlarına :
Alın bunları zincirli kamçılarla bir güzel söyletin ,haydi çabuk erini verdi.kinden gözleri kararmış Avusturyalılar ,beş yiğiti de yatırdılar.İnsanfsızca tunç gibi vücütları zincirlerle hırpalamaya başladılar.Yiğitlerin vücutları kana boyanmıştı.Ama ağızlar of bile demeden kilitlerini açmıyorlardı.Bu acımasız tablo karşısında ne yapacağını şaşırmış olan komutan hırsla üzerlerine çıkarak tepiniyor :
-Niye susuyorsunuz be ,siz insan değilmisiniz,bir yeriniz acımıyor mu ? diye bağırıyordu.Artık komutanın da sabrı kalmamıştı leşleri çıktığı sandığı bu yiğitleri birer çuvala koydurup kale sırlarından tuna ya fırlatmak çılgınlığına kapıldı.Önce bir eri çuvalın içine koydu.Arkadaşlarının gözü önünde kale burcudan tuna ya fırlattı.Bizim yiğitler bu olayla hiç ilgilenmiyordu bile.Her fırlatışta diğerlerine dönerek :
-Bakın söylemezseniz siz de tuna yı boylayacaksınız! diye tehdidi savuruyordu.Fakat hiç biri bu sözlere kulak asmıyordu.Sonunda beşinci yiğit dudaklarını oynattı :
-Ben konuşacağım,her şeyi söyleyeceğim komutanım!...Bunu duyan komutan büyük bir sevinçle
-Çözün prangalarını bunun,su verin biraz dinlensin!..
Prangaları çözülen yiğit suy içtikten sonra :
-Bre kafirler ,Türk'ü ölümden korkar mı sanırsınız ? Türk ölümden korksa idi Viyana kapılarına dayanırmı idi? diyerek kendini kelime şahadet getirip Tuna'nın sularına fırlattı.