Ya BOP Ya GODKA Ne Fark Eder? / Nadim MACİT

Din-İzlem (Teo-Strateji) Uzmanı

Ya BOP Ya GODKA Ne Fark Eder? / Nadim MACİT

İletigönderen Başkomutan » Sal Şub 07, 2012 13:43

YA BOP YA GODKA NE FARK EDER?

Siyasî dilde bireyin ve toplumun veya bir iktidarın başka bir gücün kural ve emirlerini izleme durumu acentalık yapmak deyimiyle anlatılır. Acentalık yapmak, eylemde bulunan kişinin / iktidarın, başka birinin / gücün iradesini taşımak anlamına gelir. Farklı güç odaklarına karşı gösterilen bu tutum, günümüz dünyasında dünya sisteminin ana aktörlerine karşı yapılmaktadır.

Uluslararası güç denkleminin ana ekseni üzerine oturan gücün siyasî ve stratejik hamlelerine atıf yaparak kendini ifade etmek, söz konusu gücün telkinlerine uygun politik eylemde bulunarak dünyaya, uluslararası kurumlara ve kendi milletine güçlüyüm imajı vermek kelimenin tam anlamıyla siyasî acentalık yapmaktır. Bunu hangi ad ve projenin altında yaptığın işin mahiyetini değiştirmez.

Diplomatik girişimlerin ve manevraların daralması ve demokratikleşme projesinin giderek kırmızılaşması geriye dönük reddiyeleri, izahları ve itirafları beraberinde getirmektedir. İşgali değil de projenin adını konuşmak, "eşbaşkanlık değil demokratik ortaklık" demek bu sürecin ağır bedel ödemeye sebep olacağını fark ederek durumu çarpıtmaktan başka bir şey değildir.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu "BOP adını taşıyan bir proje yoktur. BOP ile kastedilen Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika (GODKA) girişimidir. GODKA girişimi kapsamında Türkiye'nin eşbaşkanlık görevi bulunmamaktadır. Türkiye, bu projede demokratik ortak sıfatıyla yer almaktadır," demiş.


Ve "Başbakan Erdoğan'ın Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olarak yansıtılmasının doğru olmadığı' zeylini açıklamasına eklemiş. GODKA projesinin bölgede bir demokrasi kuşağı oluşturmak için üretildiğini ifade ederek "demokrasinin ve buna ilişkin reformların bölge ülkelerine dışarıdan dayatılmayacağı ve reform dinamiğinin bölgeden kaynaklanması gerektiği" cümlesini mazeretine gerekçe yapmış.

Bu izahat ve geriye dönük reddiye, daha doğrusu meseleyi çarpıtma her şeyden önce "demokrasi kuşağı oluşturma" planının iç çatışmaya doğru seyrettiğini göstermektedir. Ayrıca bu, yaşanan sürecin ağır sonuçlar üreteceği yönünde düşülen siyasî kaygının bir eseridir. Zaten birçok aydın Büyük Ortadoğu Projesi'nin GODKA olduğunu başından beri ifade etmiştir. Fakat ülkemizde BOP başlığı altında ifade edilen bu projeyi 13 Ocak 2009 tarihli grup toplantısında bizzat Başbakan Erdoğan dile getirmiş ve şu ifadeyi kullanmıştır: BOP Ortadoğu barışına yönelik olarak kurulmuş… bir adımdır.

Ayrıca 14 Şubat 2004 yılında Fatih Altaylı'nın sunduğu TEKE TEK adlı programda şu ifadeyi kullanmıştır:

"Şu anda ABD'nin düşündüğü bir BOP var. Bu proje içinde Diyarbakır bir yıldız olabilir."


Demokrasi kuşağı oluşturma ve Ortadoğu'da barışı sağlama adına geliştirilen ve tatbikata konulan bu proje barışın yerine çatışmayı ve kanı, demokrasinin yerine fitneyi ve iç savaşı ikame etmiştir. Şu an itibariyle fiilen Mısır ve Suriye'de iç savaş yaşanmaktadır. Siyasî iktidar sadece muhalifleri desteklemekle yetinmemiş, batılı güçlerle birlikte Libya'ya müdahale etmiştir. Suriye'deki muhalif hareketi örgütlemede aracılık rolünü üstlenmiştir. Mezhep çatışmasını ima eden açıklamalar yapmıştır.

Tam bu noktada şu soruların cevabı verilmelidir:

(a)
Uzun süre Türkiye'ye karşı PKK terör örgütünü kullanan Suriye ile birdenbire kardeş olmanın arkasında ne vardı?

(b) Ardından Suriye'yi zalim ve katil devlet olarak ilan etmenin arkasında ne vardı?

(c) Ortadoğu'da olup bitenleri iç dinamiklerin eseri olarak okumak mümkün müdür?

(d) Hangi ülkede topla tüfekle demokrasi kültürü oluşturulmuş ve demokratik sistem kurulmuştur?

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, akıtılan kandan ve zulümden bahsediyor. Ne güzel! Fakat yaşanan zulmü kendisine merdiven yaptığı ideolojinin (liberal-kapitalist sistem) diliyle okuyor. Ne yazık. Sadece toplumun görmek istediği yere atıf yapıyor. Ne zekâ! Fakat egemen gücün ve ortaklarının bir parçası olarak coğrafyayı kan gölüne çevirmenin İslâm'ın dilinde ne anlama geldiği üzerinde durmuyor. Ne Müslümanlık! Oysa İslâm; bırakın zulüm yapmayı, zulme meyletmeyi bile haram kılmıştır.

Egemen güçlerin demokrasi numarası altında İslâm coğrafyasına müdahale etmelerine rıza göstermek, katliamı meşrulaştırmak zulümdür. Çünkü topla tüfekle yıkılan totaliter sistemin yerine işin tabiatı gereğince aktörleri farklı bir totaliter sistem geçer. Gerçek bu olduğu halde siyasî nedenlerle olup bitenin sorumlusunu başka yerde aramak çok acı. Bunu yapıyorsunuz hiç olmazsa İslâm'ı ağzınıza almayın. Yazıktır.

Jeo-politik düzenlemeyi yapmak isteyen gücün ve ortaklarının kimler olduğu açıktır. Bunların kullandıkları araçlar ve geleceğe dönük hedefleri bellidir. İster BOP ister GODKA fark etmez, böyle bir projenin içinde yer alanların / ortakların "akıtılan kandan rahatsız olmaları" siyasî kaygının sınırını aşamaz. Kaldı ki insanların zihinlerini aşağılamak onları öldürmekten daha ağırdır.

Nadim MACİT
6 Şubat 2012 Ortadoğu Gzt.


Dipçe: Erdoğan BOP'ta hiçbir zaman yer almadı

Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) projesinde hiçbir zaman görev almadığını açıkladı. Bakanlık gibi böyle bir proje bulunmadığını da savundu

CHP Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Başbakan Erdoğan’a yönelttiği “Eş başkanı olduğunuz BOP Projesinin nihai hedefleri nelerdir. Malatya’ya kurulan füze kalkanı İsrail’i olası İran saldırısından korumak için mi?” sorularına Dışışleri Bakanlığı yanıt verdi.

Ahmet Davutoğlu imzasıyla verilen yanıtta, Türkiye’nin bugüne değin “BOP projesi olarak adlandırılan herhangi bir projede hiçbir rol üstlenmediği gibi bu ismi taşıyan bir proje de bulunmadığı bildirildi.

BOP projesi ile kastedilenin “Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika (GODKA) girişi olduğu belirtilen yanıtta şöyle denildi:

GODKA girişimi bölgede barış, istikrar, sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik refahı amaçlayan bir dönüşüm projesi olarak ortaya çıkmıştır. GODKA, 8-10 haziran 2004 tarihlerinde ABD’nin Georgia eyaletindeki Sea Island kentinde düzenlenen G-8 Zirvesi sırasında başlatılmıştır.

Söz konusu girişimin dayandığı temel anlayış, demokrasinin ve buna ilişkin reformların bölge ülkelerine dışarıdan dayatılamayacağı ve re form dinamiğinin esasen bölgeden kaynaklanması gerektiğidir. Hedefi ise, bu doğrultuda, bölge ülkelerine ihtiyaç duydukları desteği sağlayabilmek olarak belirtilmiştir. Ülkelerin söz konusu projede yer almaları ise tamamen kendi iradelerine bırakılmıştır”

Yazılı olarak verilen yanıtta Türkiye’nin GODKA’da yer almasının ise “Bölge ülkelerinin özgürlük, demokrasi ve insan hakları temelinde” olduğu ifade edildi:

Davutoğlu imzalı yanıtta şöyle denildi:

Ülkemiz gündeme geldiği dönemde bu girişime tamamen bu ilkeler doğrultusunda yaklaşmış ve bölgedeki ülkelerin kalkınma ve demokratikleşme ihtiyaçlarına destek olabilecek uluslararası bir çaba olarak değerlendirilmiştir. Nitekim ülkemiz bölgenin en önemli demokratik ve önde gelen ülkesi vasfıyla, yapılan davet üzerine, anılan girişime “demokratik ortak” sıfatıyla katkıda bulunmuştur. Bu katkı, tamamen kendi özgür iradesi ve serbest irademizle, herhangi bir akdi, siyasi veya başka bir yükümlülük altına girmeksizin gerçekleştirilmiştir. Bu anlamda Türkiye, kendi tecrübelerinin ışığında, bölge ülkelerinde evrensel değerler temelinde yürütülecek reform çalışmalarına tamamen kendi özgür iradesiyle nasıl katkı yapabileceği anlayışından hareket etmiştir.

GODKA girişiminin eş başkanlığı, kişiler tarafından değil, dönemsel temelde biri G:8 dönem başkanı, diğeri de bölge ülkesi olmak üzere iki ülke tarafından üstlenilmektedir. Hali hazırda Türkiye’nin bu anılan girişim kapsamında, eş-başkanlık veya herhangi bir başka rolü bulunmamaktadır. GODKA’nın eş başkanlığının Fransa ve Kuveyt tarafından yürütüldüğü bilinmektedir”

Yanıtta, Türk hükümetlerinin bölge ülkelerinin toprak bütünlüğün ve egemenlik ilkelerine aykırı hareket etmediği özellikle vurgulanırken, bölgesel barış ve istikrarın da güvencesi olduğu iddia edildi.

Yanıtta, Füze kalkanı sisteminin ise bir NATO projesi olduğu radar sayesinde elde edilecek bilgilerin NATO müttefikleri arasında paylaşılacağı kaydedildi.

İsrail’in korunmasına ilişkin olarak ise ABD’nin ikili anlaşmalar çerçevesinde İsrail’e erken uyarı radarı kurduğunu ve bunun NATO ile ilgisinin bulunmadığı açıklandı

http://www.gazete5.com/haber/bop-degil- ... 189086.htm
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Nadim MACİT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x