
Hukuk, doğruyu bulur!
TÜRKİYE gündemine bomba gibi düşen Avrasya Televizyonu ve Türk Metal Sendikasındaki aramalar, hukukçuların uyarılarını da beraberinde getirdi. Soruşturmayla ilgili tarihi uyarılarda bulunan Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Bugüne kadar arama ve gözaltılarda ciddi usul hataları yapıldı. Ancak hukuk mutlaka doğruyu bulur dedi.
Arama nedeni yazılı olmalı
ARTnin Onursal Başkanı ve Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbeke Geçmiş olsun diyen Kanadoğlu, Arama kararında öncelikle nedenin ve ne arandığının belirtilmesi gerekir. Savcı, şüphesini mahkemeye sunar ve karar, oradan alınır. Örneğin ARTye geldiklerinde arama nedeni kararda yazılı olmalı. Usul esasa mutlaka egemen olacaktır diye konuştu.
KANADOĞLU: TÜRKİYE ÜZERİNDE OYNANAN OYUNLARA İÇİMİZDEN VERİLEN DESTEĞİN ADI İHANETTİR...
Türk milletini kimse korkutamaz
Ceviz Kabuğunda bu hafta yine korkutulan Türkiye konuşuldu. Avrasya TVde ve Türk Metal Sendikasında yapılan aramalar Türkiye gündemine bomba gibi düşerken aramaların perde arkası Ceviz Kabuğunda masaya yatırıldı
Haber: Neslihan GÜRSOY
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ceviz Kabuğunda çok önemli açıklamalarda bulundu.
Hukuk doğruyu bulur
Sabih Kanadoğlu, gözaltına alınan ARTnin Onursal Başkanı ve Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbeke geçmiş olsun dileklerini ileterek başladığı konuşmasında hukukun geç de olsa mutlaka doğruyu bulacağına sonuna kadar inandığını kaydetti. Türkiyenin yaşadığı bu gelgitlerle huzuru bulamayacağını dile getiren Kanadoğlu, Türkiyenin umutlu geleceği için tek koşul, yargının bağımsızlığı dedi. Kanadoğlu, bu güne kadar yapılan arama ve gözaltılarda usule ilişkin yapılan yanlışlara dikkat çekti. Arama kararında öncelikle arama nedeni nin ve ne arandığı nın belirtilmesi gerektiğini kaydeden Kanadoğlu, bu konudaki açıklamasını şöyle yaptı: Arama için bir makul şüphe vardır. Bu şüphe savcı tarafından mahkemeye sunulur ve oradan karar alınır. Makul şüphekişinin suç işlemesi şüphesidir. Bu şüphe varsa arama yapılacaktır ama neden arandığını bilecektir. Örneğin ARTye geldiklerinde arama nedeni kararda yazılı olacaktır. Bu durum Türkiyeyi altından kalkamayacağı bir sorumluluk altına sokacaktır. Neye göre arama yapılacağını oradaki polis memurlarının bilmesi lazım. İnsana saygılı olmak başkadır, yasasa saygılı olmak başkadır. Usul esasa mutlaka egemen olacaktır.
Şu an şüpheliyim
Şu an da hukuki adıyla şüpheliolduğunu ifade eden Kanadoğlu, evinde yapılan aramalara da değindi: Makul şüphe var mı yok mu, arama için gerekli koşullar oluşmuş mudur? Bunlara bakmadan şu an hukuk adıyla şüpheliyim. Benim için verilmiş arama kararının başında Cumhuriyet Gazetesini bombalamak yazıyor. Kara mizah bu.
Rencide olmadım ama...
Evim aranırken orada bulunan genç meslektaşıma kendisine zor bir görev verildiğini, benim için de zor olacağını ama rahat olmasını söyledim. Mesleğin başında gelip benim evimi arayan arkadaşım için de üzücüydü. Onu teselli eden bendim. Evimin aranmasından kesinlikle rencide olmadım. Yasalara uygun bir şekilde hakkımda her türlü soruşturma yapılabilir. Ama yapılmak istenen rencide etmektir. Mahkûmiyetini sağlamaya çalıştığınız kişiyle aynı örgütün üyesi gibi gösteriyorsunuz. O akşam da söyledim, yargı yalnız başına bırakıldığında bu işi çözecektir. Türkiyede yargı bağımsızlığı yoktur ama buna rağmen yargıçlar, savcılar vardır. Yüksek mahkemeler vardır.
Soruşturmaya ad konmaz
Ümraniye soruşturmasının baştan sona hatalı bir süreç olduğunu söyleyen Kanadoğlu, soruşturmaya Ergenekon diye ad konmasını da eleştirdi. Kanadoğlu, Bu ad koyma olayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde adil yargılanmaya saldırı olarak kabul edilir. Her soruşturmanın bir numarası vardır. Öyle anılır. Bu adı kimin taktığı belli değil. Genelkurmay bilmiyor, MİT bilmiyor, Emniyet bilmiyor. Nerden çıktı bu? Bu, işi sulandıran bir şey dedi.
Üç-beş savcıyla yürümez
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ceviz Kabuğu Programında yine önemli açıklamalar yaptı. Kanadoğlu, bu kadar büyük bir soruşturmanın üç beş savcıyla yürütülemeyeceği uyarısında da bulundu ve, Bu, sanık ve şüpheliye işkencedir. Ne kadar kişi gerekiyorsa o kadar kişi çalışmalıdır. On iki polis, 2 savcı iddianame yazıyor deniyor. İnşallah bu haber yalandır. Çünkü Türk yargısına hakarettir bu dedi.
Davayı polis yürütüyorsa durum vahim
Kanadoğlu, Ümraniye soruşturmasında izlenen yöntemi böyle eleştirdi:
En büyük hedef TSKdır
Gerçek bir demokraside uzlaşma lazım. Bunun için de yargı bağımsızlığı gerekiyor. En büyük hedef Türk Silahlı Kuvvetleridir. TSK zayıflarsa Türkiye Cumhuriyeti ayakta kalma şansını kaybeder. TSKyı zayıflatmak isteyen dış güçler olabilir ama bunun desteğini Türkiyeden bulmamalıdır. Başka bir yerden bulabilir. Ama bunun kendi içimizden olmasının ihanetten başka ne adı olabilir. İhanet sözcüğünün az bile kalacağını görüyorsunuz. Her yurttaş bunu görmelidir. Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti olma şansını Mustafa Kemalle buldu. Biz bir ırk devleti değiliz ama cumhuriyet değerlerine bağımlı olmak zorundayız. Kimse Mustafa Kemalin adını söylemekten korkmamalıdır.
Sorumlu savcı
Dava savcının sorumluluğundadır. Kolluk savcının verdiği talimata uymak zorundadır. Siz siyasi iktidar olarak el attık ve emniyetle götürdükderseniz soruşturmanın güvenirliliğini yok edersiniz. Bu soruşturmanın 2 savcı ve 12 polis tarafından yapıldığı söyleniyor. Bu çok vahimdir. En büyük haksızlık yargıyadır. İnandığım şey ortaya çıkacak başka örgütleri engellersiniz. Susurluk olayını çözememişsiniz bir kere. Bu olay buz dağının görünen kısmıdır.
İstediğimi yaparım diyen sonunda dağa çarpar
Onursal Başsavcı, Türkiyenin üzerinde oynanan oyunların yeni olmadığını, bunların gelecekte de devam edeceği hatırlatmasında bulunarak dikkat edilmesi gerekenleri şöyle aktardı: Türkiye üzerinde bu oyunlar dün de oynandı, yarın da oynanacak. Yurttaşların buna uyanık olması lazım. Halkı yanınıza aldığınız zaman çözemeyeceğiniz sorun yoktur. Güç ondadır çünkü. İstediğimi yaparım düşüncesine kapılabilir iktidar ama eninde sonunda dağa çarpar. Halk güçlü kuvvetlidir ama bilinçli yönlendirildiği zaman. Korkmadan yılmadan laik demokratik sosyal hukuk devleti için herkes üzerine düşeni yapmalı. Kitleyi korkutmak mümkündür ama Türk milletinin bütününü korkutmak kimsenin elinde değildir. Türkiye her zaman demokratik, özgür bir ülke olarak kalacaktır. Buna net olarak inanıyorum. Yüksek Seçim Kurulunu tekrar eski gücüne kavuşturmalısınız yoksa bu hükümetin elinden hiçbir seçim alamazsınız. Sadece bunun için değil bundan sonrakiler için de bu önlemi almak gerekir.
Erkler Zirvesi
Devlet egemenliğini, yasama, yürütme ve yargı sağlar. Çoğulculuğu çoğunlukçuluk diye algılayanlar olabilir. 104. madde Cumhurbaşkanı devlet organlarının uyumlu ve düzenli çalışmasını gözetir diyor. Bu gözetmek sözünden bir araya getirmek çıkarılmamalı. Aslında Cumhurbaşkanının davetine icabet etmek zorunlu bir iştir ama öyle bir ortamda bulunmamayı tercih edebilirlerdi. Bulunsalar da bu konularda konuşmaktan imtina edip oradan ayrılabilirlerdi.
Oyun Türkiye üzerine oynanıyor
Hulki Cevizoğlu oynanan oyunun birkaç kişi için değil tüm Türkiye için olduğunu söyledi. Cevizoğlu, Bu sana, bana, ona değil Türkiyeye oynanan bir oyun. Hüzünlü bulutlar sadece birkaç kişinin başında dolaşmıyor. Türkiye korkutulmaya devam ediyor. Bir dizi film gibi bunu izliyoruz dedi.
Soruşturma ciddi iştir
Sabih Kanadoğlu, mühimmat yakalanmasıyla ilgili, Bunların TSKdan çalındığı kesindir. TSKda sorguluyor. Bunu yapanlar acaba belirli bir örgütle irtibat halinde mi? Bunu çözmek lazım. İşte bunun için soruşturma ciddi bir iştir diye konuştu.
Okkır: Eşimin raporlarını hakimler reddetti
Ümraniye Soruşturması kapsamında örgüt kasası olduğu gerekçesiyle tutuklanan daha sonra tutukluyken hayatını kaybeden Kuddusi Okkırın eşi Sabriye Okkır, Ceviz Kabuğunu arayarak yaşadığı hukuki güçlükleri anlattı: Eşimin hastalığı sırasında tutuksuz yargılanmasını istedik ama reddedildi. Bu isteğimizi hastane raporlarıyla birlikte sunduk. Yoğun bakım ünitesi olan bir hastanede yatması gerekiyordu. 3 hâkimin imzasıyla bu reddedildi. Biz suç duyurusunda bulunduk. Eşimi tahliye etmediler ama sonrasında 4 kişiyi hastalık nedeniyle serbest bıraktılar. Bize denilen hakim ve savcılar da insan onlar da hata yapabilir Peki ne kadar hata yapabilir? Ben davamı açtım ama yargılanacak mı? Okkırın bu sorusuna Kanadoğlu, Hastaneye gecikilmesi bile devletin sorumluluğundadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine hemen dava açabilirsiniz. Sonuç alacağınızdan kuşkum yok. Biraz geç olacak gibi görünüyor ama hakkınız teslim edilecektir diyerek yanıt verdi.
SİVİL DARBE Mİ?..
Ceviz Kabuğunu siyasetçiler ve gazeteciler de telefonla arayarak canlı yayına katıldılar. Adeta komedi oynandığını, korku cumhuriyeti yaratıldığını, sivil darbe yaşandığını belirten katılımcılar şunları söylediler:
Hukuk siyasallaştırılıyor
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü:
Türkiyede yargılama falan yapılmıyor bir komedi oynanıyor. Gündemi değiştirmeye yönelik bir oyun oynanıyor. Bir hukuksuzluk yaşanıyor. İnsanlar içeri alınıyor bunun neyini konuşup neyini anlatalım. Artık insanlar bir şeyi anlamalı, sanıktan delile gidilmez. Savcıların bu yaptığını 3. sınıf öğrencisi sınav kâğıdına yazsa mezun etmezler. Hukuk düpedüz siyasallaştırılıyor. Türkiyede bugünkü basının bir kısmı mütareke basınıdır. Başbakan milletin savcısıyım diyor. Milletin savcısı olmaz cumhuriyetin savcısı olur. Anayasanın 104. maddesini iyi okusunlar. Uyum ayrı bir şeydir. Orda toplayıp yemek vermek diye bir şey yok. Siz yargı mensuplarını siyasilerle bir araya getirirseniz yargıya siyaset bulaştırmış olursunuz bu da anayasaya aykırıdır.
Gözaltı ile terbiye ediyorlar!
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ali Sirmen:
Bu davanın bariz vasıflarından biri Türkiyede korku cumhuriyeti yaratmaktır. Darbe darbediyorlar ama zaten bir darbe yaşanıyor. Bir sivil darbe.. Hukuka karşı bir darbe olmasa bu ortam olmaz. Anayasa mahkemesinin 11 üyesinden onu iktidarda olan partinin laiklik karşıtı odak olduğu sonucuna vardı. Demek ki hukuka karşı bir şey yapılıyor. İnsanların başka türlü sorgulanması mümkünken CMKya riayet edilmiyor. Tutuklamaları anlamadım ki tahliyeleri anlayayım... Görüyoruz ki değil ceza, göz altı bile terbiye edebilir. Burası Türkiye burada üç gün içeri alınanlar Vallahi ben Amerikancıyım, Amerikan emperyalizmi diye bir şey yokdiyecek noktaya gelebilir. (Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüzün serbest bırakıldıktan sonraki açıklamaları üzerine)
Bu bir kara devrimdir
HYP Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk:
Bu durum ihtilal dönemlerinde bile az görülecek bir dönemdir. Yargının eli kolu daha baştan bağlandı. Nasıl? Sayın Başbakan dedi ki ben bu davanın savcısıyım. Bir başbakan bunu kolayına der mi? Derse dilinin arka tarafına bakmak lazım. Böyle diyerek birilerini bir yere çekmeye örtülü bir dayatmaya gidiyorsunuz demektir. Yargıya güvenim var. Hatalar da olsa bazı insanların nahak yere canları da yansa hak yerini bulacaktır. Bu insanların arasında AKP iktidarına sataşanlar dışında bir tane adam yok. Sokakta korkunç bir intihal var. Beni de alırlar mı?diye beklemeyen yok. Turuncu değil bu tam bir kara devrim. Çünkü benim aydınlık ve güneş gibi dinimi karalayarak bir iktidar sürdürüyorlar ve bu dinin bin yıllık düşmanlarıyla işbirliği sürdürülüyor.
Türkiye diktatörlüğe gidiyor
DSP Genel Başkan Yard. Hasan Macit:
BOP çerçevesinde bölgede oynanan oyunun bir parçası bu. Gerek savaşla gerek hukukla bu işi gerçekleştirmeye çalışıyorlar. İnsanları geçtik artık kuruluşlara sıçramaya başladı olay. Abdüllatif Şener diyor ki Türkiyede herkes dinleniyor. Dinleyen birim direkt başbakanlığa bağlı. AKP iktidara geldiğinden beri adım adım faşizan bir yönetime doğru gidiliyor. Dava siyasallaştırıldı resmen. AKPnin bu davayla iki amacı vardı ve ikisini de gerçekleştirdi. Biri kendine muhalifleri korkutup sindirmek. Kendi ailemde yaşadım. Evden çıkarken eşimin bana kendine dikkat etdemesi geçmişte yaşananları hatırlatıyor. İkinci amaç da gündemi değiştirmek. 10. dalga 6 milyon sanal seçmeni unutturdu. Onun da ötesinde Türkiyeyi diktatörlüğe götürüyor adım adım.
Anayasa ihlal ediliyor
DSP Ankara Milletvekili Tayfun İçli:
Anayasadaki iki önemli özgürlük son dalga operasyonla ihlal edildi. ART ile ilgili bir arama kararı yok. ART Onursal Başkanı Mustafa Özbekle bağlantılı adres olarak gösterildiği için arandı. Bu arama ile de Anayasadaki basın ve sendika özgürlükleri ihlal edildi. Özellikle AKP karşıtı kişiler bu operasyonlarla sindirilmeye çalışılıyor. AKP sabıkalıdır. Laiklik karşıtı odak olarak ilan edilmiştir. Kapatma davasından sonraki dalgalarda AKP karşıtlarına özellikle yöneldiğini görüyoruz. Yargılanma bir ceza evinde yapılıyor. Bu ortam dahi adil yargılanma hakkını ihlal ediyor. Sendika baskınıyla işçi sınıfını adam yerine koymuyoruz!anlamında bir mesaj verildi. Ama bu sefer biraz sert kayaya çarptılar. İşçilerin sendika önünde gösterdiği tepkiyi daha önceki dalgalarda görmedik.
Yargıyla korkutuyorlar
Kanal Biz Televizyonu Haber Müdürü İsmail Dükel:
ARTde yaşanan olayların aynısını Kanal Biz Tvde yaşadık. Biz arama yapıldığında henüz 23 günlük bir kanaldık. Türkiye kemiklerine iliklerine kadar korkutulmaya çalışılıyor. Tam bir travma. Korkuya teslim olmadığınızdaysa birtakım güçler yargıyı kullanıyor.
Kaynak: Yeni Cag