Yaşar Kemal'e Cumhurbaşkanlığı Özel Ödülü

Genel & Güncel Konular

Yaşar Kemal'e Cumhurbaşkanlığı Özel Ödülü

İletigönderen Pınar » Prş Ara 04, 2008 16:49

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri bugün Çankaya Köşkü’nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

Yaşar Kemal'in edebiyat dalında ödül alacağı törene davetli olan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, ABD'de olduğu için katılamadı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, teşekkür ve sunum konuşmasının ardından mimari dalında Turgut Cansever, edebiyat dalında Yaşar Kemal ve müzik dalında Alaattin Yavaşça'ya ödüllerini verdi. Törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eşiyle birlikte katıldı.

Törende mimari dalında Turgut Cansever,müzik dalında da Dr. Alattin Yavaşça ödül aldı.

Turgut Cansever (88.) sağlık sorunları nedeniyle törene katılamadı ve ödülünü eşi Leyla Cansever aldı.

Yaşar Kemal, ödülünü alırken uzun süre alkışlandı. Alaattin Yavaşça da ödülünü Cumhurbaşkanı Gül'den aldı.

Törende konuşma yapan Yaşar Kemal'in heyecanlı olduğu dikkatlerden kaömadı. Yürümekte zorlanan Kemal, konuşmasını oturarak yaptı.

Kolay kolay konuşamadığını ifade ederek, "Bu yaşta böyle bir ödül almaktan memnunum, beni bu ödülle onurlandıranlara teşekkür ederim. Bugünü benimle paylaşan dostlarıma da sağolsunlar diyorum" şeklinde konuştu.

"Büyük yazarlarımızın değerini bilemiyoruz" diyen Yaşar Kemal, insanların bile bile birbirini öldürdüğünü anlatarak "Savaşın küçüğü olmaz, Türkiye ve dünya barışa aç" dedi.

Kemal , "Anadolu sayesinde dünya kültürüne katkı sağlayacağız" diyerek kitaplarını okuyanların barışçıl olmasını diledi.

Törene, kültür ve sanat dünyasındaki meslek kuruluşları temsilcileri, edebiyat eleştirmenleri, mimarlık fakültelerinden temsilciler ile müzisyenler de katıldı.

CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL'ÜN TÖRENDEKİ KONUŞMASI:

''Bugünkü tören bu üç değerli kültür adamının neredeyse asırlık emeklerinin ve artistik yaratıcılıklarının toplamına, aydın olarak özgür ve bağımsız duruşlarına ve toplumsal sorumluluk bilinciyle oynadıkları rollere devlet ve toplum olarak duyduğumuz saygıyı ifade etmektedir.

Gerçekten de Sayın Cansever, Sayın Yaşar Kemal ve Sayın Yavaşça on yıllar boyunca kendi alanlarında sanatın asaletinden, insani değerlerin yüceliğinden hiçbir taviz vermeksizin en güzel ve en özgün eserleri Türkiye'ye ve dünyaya armağan etmişlerdir.

Dehalarıyla mimarimizi, edebiyatımızı ve müziğimizi en yüksek noktaya taşımışlardır. Kültür hayatımızı zenginleştiren ve düzeyini yükseltenlerin başında geldiler. Bir yandan da kültürel yozlaşma eğilimlerine karşı direniş göstermeyi başardılar. Kültür mirasımızı dünden bugüne taşıdılar, bugünden de yarına taşıyacaklar.''


Cumhurbaşkanı Gül, Cansever'in ''Eşsiz yapıları ve projeleriyle antik çağlardan Selçuklu ve Osmanlı şaheserlerine uzanan insan odaklı Anadolu-İslam mimarisi geleneğini ve formlarını, şehircilik anlayışını, çağdaş ve yaratıcı biçimde dönüştürerek topluma sunduğunu'' ifade etti.

Yaşar Kemal'in, Homeros'tan Dede Korkut'a, Kürt destanlarından Yunus Emre ve Karacaoğlan'a, Evliya Çelebi'den Sait Faik'e uzanan son derece zengin edebi gelenekleri kendi evrensel ve anıtsal eserlerine dönüştürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''Bunu, insancıl ve hakçı özünü hiçbir zaman yitirmeksizin başardı. İnsani ve kültürel değerler kadar tabiatın da tahrip edilmesine karşı duran çağdaş bir tavır sergiledi'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, Alaeddin Yavaşça'nın, Anadolu'nun bin yıllık çeşitli müzik geleneklerini araştırdığını, en ince ve saf biçimleriyle bugünün süzgecinden geçirerek yeniden yarattığını, kendi sentezini meydana getirdiğini ve yorumladığını kaydetti. Yavaşça'nın yüzlerce öğrenci ve müziksever yetiştirdiğini, Türk müzik hayatına eşsiz katkılar yaptığını da vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, ödül alan her üç kültür adamına da ayrı ayrı şükran borçlu olunduğunu söyledi.

VEFASIZLIK VE HAKSIZLIKLARA UĞRAMIŞ OLABİLİRSİNİZ

''Üç değerli kültür adamımız uzun sanat yaşamları boyunca şu veya bu şekilde uğramış olabildikleri anlayışsızlık, ilgisizlik, vefasızlık veya haksızlıklar nedeniyle zaman zaman üzülmüş de olabilirler'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu davranışlar Sayın Cansever için yarattığı bazı eserlerin bakımsız kalması, şehircilik ve mimaride özensiz ve kişiliksiz bazı uygulamaların hakim olması ve giderek bunların bazen daha çok ilgi görmesi; Sayın Yaşar Kemal bakımından gençliğinde bazı el yazmalarının el konularak yok olması, evrensel ve toplumsal barış ile ilgili olarak yapmış olduğu çağrı ve uyarıların zamanında ve yeterince dikkate alınmamış olması veya kitaplarının korsan baskılarının önüne geçilememesi; Sayın Yavaşça için ise müziğimizin yozlaştırılması veya telif haklarına riayet edilmemesi biçiminde ortaya çıkmış olabilir.

Bunların dışında belki sizi üzen başka şeyler de olmuş olabilir. Ama her şeye rağmen bugün, başta hükümet olmak üzere devletimizin kurumlarında, özel sektör dahil vatandaşlarımızda kültür sanata karşı giderek daha ilgili, daha duyarlı, daha saygılı bir yaklaşımın gelişmekte olduğunu da memnuniyetle görüyoruz. Bunun sonucu olarak kültür hayatımızda canlılık ve çeşitlilik giderek artmaktadır.

Sanat, kültür ortamı artık daha özgür ve daha demokratik bir hale gelmiştir. Bir çok yasal engeller, hükümetin, Meclis'in girişimleriyle ortadan kaldırılmakta, yeni yeni kanunlar ve yeni yeni yönetmelikler sunularak kolaylıklar getirilmekte ve bunun sonucunda kültürümüzün evrensel erişimi daha da artmaktadır.''


Cumhurbaşkanı olarak kültür ve sanat faaliyetlerine destek olmaya kararlı olduğunu vurgulayan Gül, Türkiye'nin özel konuk ülke olduğu Frankfurt Kitap Fuarı'nın açılışına katıldığını, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasının restorasyonun hızla tamamlanmasına öncelik verdiğini söyledi.

Özel müzelerin faaliyetlerini izlemeye ve bunlara katılmaya da özen gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, hükümetin özel müzelere katkılarının da takdirle hatırlanması gerektiğini belirtti. Sanatçı ve yazarlarla güzel bir diyalog içinde bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Gül, bu çerçevede ''Çankaya Sofraları''nı devam ettireceklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, 2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin sahiplerini bir kez daha kutlayarak, ödül sahiplerine uzun ömür ve sağlık diledi, eşlerine ve ailelerine teşekkür etti. Törenin bayram arifesine rastlamasını da ''güzel bir tesadüf'' olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Gül, Kurban Bayramı'nı kutladı.

ÖDÜLLER HER YIL FARKLI ALANLARDA VERİLECEK

Cumhurbaşkanı Gül'ün her yıl kültür ve sanatın farklı dallarında verilmesini istediği ödüllerin bu yılki sahipleri, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda açıklanmıştı.

Cumhurbaşkanı Gül, Doğan Hızlan, Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Mustafa İsen, M. Emin Kuz, H. Gürcan Türkoğlu, H. Ahmet Sever, Zeynep Damla Gürel'den oluşan Değerlendirme Kurulu'nun önerisi üzerine, 2008 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin, edebiyat dalında Yaşar Kemal'e, mimari dalında Turgut Cansever'e, müzik dalında Dr. Alaeddin Yavaşca'ya verilmesini uygun görmüştü.

Ödüller, 20 Ocak 2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ''Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Yönetmeliği''ne göre, Türk kültür ve sanat yaşamına önemli katkılarda bulunan, kültür ve sanatının yücelmesine çalışan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişiler ile kurumlara, devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla veriliyor.

[align=right]Gazeteport
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47

İletigönderen karamustafa » Prş Ara 04, 2008 21:53

Bir zamanlar orhan pamuk gibi avrupalilar tarafindan kullanilmisti yasar kamal.
Kullanıcı küçük betizi
karamustafa
Üye
Üye
 
İletiler: 55
Kayıt: Pzr Kas 16, 2008 20:43

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Ara 06, 2008 12:04

Anadolu’da kaç halk ana dilini konuşamıyor?

Yaşar Kemal Çankaya Köşkü’ne çıktı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün elinden Kültür Sanat Büyük Ödülü’nü aldı. Kıvanç verici bir törendi. Türkiye’nin sanatçılarına verdiği değeri bir kez daha ortaya koydu.

Gerçi kimileri nedense sanki Türkiye’de ilk kez sanatçılar onurlandırılıyormuş gibi davrandılar. Son 6 yıldır Türkiye’de türeyen bir “liberal aydın tipi” var. Bu kesim iktidarın gönüllü destekçileri Türkiye’de her işi ilk kez AKP yapıyormuş gibi gösteriyorlar. Bu ödül de öyle.

Neyse, gelelim konumuza. Büyük romancı Yaşar Kemal törende bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın dikkatimi çeken ve meraklandıran bir bölümü var. Tabii “cehaletemi mazur görün” tam anlamadığım bir cümlesine takıldım Yaşar Kemal’in.

Diyor ki: “Anadolu’da yaşayan her halk kendi ana dilini konuşacak, kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak.”

Baktım dünkü gazete ve televizyon haberlerinde manşetlere çıkan cümle buydu. Bu cümle seçildiğine göre insan ister istemez kendi dilini konuşamayan halkların kimler olduğunu da öğrenmek istiyor. Her nedense kimse bu halkları saymamıştı.

Merakım şu: Anadolu’da kendi ana dilini konuşamayan kaç halk yaşıyor? Hangisi kendi dilini konuşmak, eğitimini bu dille yapmak, kitaplar yazmak istiyor? Ve en önemlisi kim buna yasak koyuyor?

Anladığım kadarıyla Yaşar Kemal bu konuşmasında Kürtleri kastediyor. Bunu da ilk kez yapmıyor.


İşte anlamadığım, Yaşar Kemal çapında bir ismin neden açık konuşmak yerine dolambaçlı bir yol kullanmayı seçtiği. Yaşar Kemal o konuşmasında açık açık “Kürtler kendi dilleriyle konuşsun, kendi dilleriyle eğitim yapsın, kitaplar yazsın” dese çok daha güzel olmaz mı?

Ayrıca bu konuda da çok ciddi bir bilgi kirliliği yaratılıyor. Evet Kürt halkı uzun bir dönem belki kendi arasında bile ana dilini konuşmaktan ürktü, çekindi. Ancak şu anda “Kürtçe konuşamıyorum, bu engelleniyor” diyen bir kişi bile bulamazsınız.

Sorun eğitimi de kendi diliyle yapması ise, elbette oturulup konuşulacaktır ki konuşuluyor da.

Ve öyle sanıyorum, bu konu uygulama aşamasına geldiğinde belki de bizzat Kürtler bunun çok da iyi olmayacağını tartışmaya başlayacaklardır.



Can ATAKLI, 6 Aralık 2008





Can ATAKLI yazdı:Merakım şu: Anadolu’da kendi ana dilini konuşamayan kaç halk yaşıyor?

Benim de merak ettigim; kürtce yasaklanmis olsaydi, bazilarinin iddia ve iftiralari gibi kürtler asimilasyona ugramis olsaydi, bugün kürtler arasinda Türkce konusamayana rastlamak mümkün olur muydu?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen SunkurMete » Pzr Ara 07, 2008 22:12

Aydın olmak, ödül almak fetoşculuktan, kürtçülükten, bölücülükten geçiyor artık. Can Ataklı demiş ki k.rdçe ana dilde eğitim, oturulur, konuşulur.

Ben de diyorum ki: "Kalk ayağa Can, yoksa yazacağın bir gazete, oturacak bir evin olmayacak. Adamların evlerinde en az bir keleş var, iç bölünme yaşansa ilk senin kafana sıkacaklar."
Türk'üz Ne Mutlu, Soyumuz Oğuz'dan, Yürürüz Turan'a; Canlr Feda, Kanlar Feda Birleşmiş Türk Yurduna...
Kullanıcı küçük betizi
SunkurMete
Üye
Üye
 
İletiler: 15
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 3:44


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x