mukanorkan yazdı:ÖNÜMÜZDE FAHR-İ KÂİNAT YÜRÜYOR!
Sina Çölünde yıllardan beri yağmur yağmamasının verdiği kuraklıkla, müthiş sıcaklık ve kum fırtınası vardır. Çölde ilerlerken Sultan Selim Han, bir ara atından iner. Sultanın ardından tüm devlet adamları da attan iner. Başta Sultan Selim Han ve tüm ordu, kurak ve çorak Sina Çölünde yayan yürümektedir. Ordu harap ve bîtab hâle gelmiştir. Fakat Yavuz, büyük bir edeb ve huşu içinde yürümeye devam etmektedir. Sebebi sorulunca; bütün heybet ve azametinden sıyrılıp, sükunet ve edeple şöyle der: Önümüzde, Fahr-i Kâinat Resûlullah Efendimiz Hazreti Muhammed yürümükteyken, at üstünde gitmekten hayâ ederim! Yavuz ve ordusu bir hafta gibi kısa bir sürede Sina Çölünü geçerek tarihte eşine az rastlanır bir başarıya imza atmışlardır.
mansurşah kardeşim sence bunun bir gerçeklik payı var mı?
Yoktur sevgili kardeşim.
Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v) 632 yılında vefat etmişlerdir, Yavuz ise 1470'te doğmuştur. Dolayısıyla birbirleri ardı sıra yürümeleri meselesinde hiçbir gerçeklik payı yoktur.
Devam edeyim de olayın gerçek değil de, batıni, manevi falan her ne menem ise o yaklaşımına göre, "gerçek" olmuş olduğunu varsayalım da kızılca kıyamet esas şimdi kopsun:
1- Madem Peygamber Efendimiz, Yavuz'un önünde yürüyormuş, o noktaya kadar neden at üstünde yürüdü, aklına yeni mi geldi? Yada önceden yürümüyordu da, o sırada mı yürümeye başladı?
2- O karizmatik hareketten sonra, padişah, çölü geçip bitirene dek atına tekrar binmedi de yaya mı takıldı çölde, Mecnun gibi? (Averemo şarkısı o vakitler bestelenmiş miydi : )
3- Resulullah Efendimiz, acaba yalnızca o çölde mi, Yavuz'un önünde yürüyormuş? Madem Fahr-i Kainat, her yerde yürüyordur? Yavuz'a acıdım şimdi bak, ata hiç binememiş garibim

4- Dahası benim bildiğim Ridaniye seferleri falan, müslümanlara karşı yapılan seferlerdir. Müslüman kanı dökülen, müslümanların evlerinin şehirlerinin fethedilip ele geçirildiği, onların vergiye bağlandığı savaşlardı. Peygamber Efendimiz, neden müslümanın müslümanı kırmak üzere saldırı halinde bulunan bir ordunun önünde yürüsün? Avrupa'ya yapılan seferlerin önünde yürüsün esas? Ee Avrupa'ya sefer yaparken de padişahlar yayan mı takılmışlar?
5-Hakkaten herhangi bir müslümanın, bu seferleri savunabilmesini nasıl açıklayabiliriz? Lafa gelindiğinde, tüm o savaşların fetihlerin sebebi İslamı yüceltmektir falan ya; madem gaye İslam, neden Osmanlı ordaki müslümanlarla savaşıyor da neden onlarla birlikte "kafir" Avrupa'yı fethetmiyor?
6- En can alıcı nokta: İslam'a, Kur'an-ı Kerim'e göre gaybi Allah'tan başka kimse bilemez. Allah bazen peygamberlerine mucize göstermelerine imkan tanır, ama bu peygamberlere hastır. Peygamberler dışında diğer tüm insanların, bu yönde "özel güçleri, hisleri" falan yoktur. Bu bağlamda, "diğer insanlar göremedi de, Peygamber Efendimiz'i bi tek Padişah gördü/hissetti" tarzı bir yaklaşım, hele bu eklediğin menkıbenin devamına göre, Yavuz attan inip öyle artislik yapınca yıllardır yağmayan yağmur bir anda yağmaya başlamış çöl çok güzel olmuş falan..
Bu tarz uydurmalar ve yakıştırmalar, bir insan olan Yavuz'u, peygamber katına çıkarmaktadır ki, bu bendenizin bildiği İslam'a aykırıdır, hatta buram buram şirkvari kokular yaymaktadır. Yanılıyor muyum?
(Tüm bu muhabbetten ayrı olarak teknik birşeyi merak ettim bilen var mı: Padişahlar koca kıtalararası seferleri, at üstünde mi yapıyorlardı? Sıradan bir süvari mi bu adam yahu, ben olsam tahterevanda falan gezerim. Hem doğrusu da budur, ana karar mekanizması ve stratejist olan, başkomutan padişahın at üstünde yorulması hiç mantıklı değil ki?)
Hepsinden elim ve daha vahim olmak üzere, bu eklediğin ikinci yazı tamamen gerçek olsa bile, ilk yazının gerçekliğine nasıl bir desteği yahut kösteği olabilir ki? Bu nasıl bir mantık, ben çözemedim
